Bankoğlu: '90 yıl önceki vizyonun oldukça gerisindeyiz'
CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, Türkiye'de kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanındığı 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü'ne ilişkin yaptığı açıklamada 'Kadının toplumdaki rolünü sadece eş ve anneye indirgeyenler yüzünden 90 yıl önceki vizyonun oldukça gerisindeyiz' dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, kadınlara seçme ve seçilme hakkının verildiği 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü’ne ilişkin açıklamada bulundu.
Kadına yönelik bu bakış açısı nedeniyle 90 yıl önceki vizyonun oldukça gerisine düştüğümüzü söyleyen Milletvekili Bankoğlu, açıklamasında şu değerlendirmelerde bulundu:
“Toplumsal rolü sadece eş ve anneye indirgeniyor”
“Kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakkının kabulünün 90. yıl dönümü kutlu olsun. 5 Aralık 1934’te yani tam 90 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde siyasi tarihimizin en önemli adımlarından biri atılmış ve kadınların pek çok ülkeden önce siyasette söz sahibi olmalarının önünü açan yasa kabul edilmiştir. İlk olarak 1930’daki belediye seçimlerine katılma hakkı kazanan kadınlar, muhtar oldular ve ihtiyar meclisine seçildiler. 5 Aralık 1934’te ise kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi ve kadın erkek eşitliğinin tüm alanlara yayılması Türkiye’nin en büyük dönüşümlerinden birini başlatmıştır. Bugün geldiğimiz noktada ise kadınlara toplumsal yaşamdaki rolü sadece eş ve anne olmaya indirgenmiş durumda. Kadına yönelik bu bakış açısı nedeniyle 90 yıl önceki vizyonun oldukça gerisine düştük.
“OECD ortalamasının en altlarındayız”
Türkiye’de kadınların hakları ne yazık ki kâğıtta kalmış durumda. Yasalar ve hükümetin söylemleri düzeyinde eşitlik var ancak uygulamada hiçbir şey yok. Siyasi temsilde, yerel seçimleri bir yana bırakırsak OECD ülkelerinin ortalamasının altındayız. Bugün TBMM’de görev yapan 600 milletvekilinin sadece 121’i kadındır. Bu durumumuzla OECD ülkeleri içinde sondan üçüncüyüz. 42 OECD ülkesi içinde en az bakanlık görevinde olan kadınlar yine Türkiye’de. CHP olarak yerel seçimlerde kadın aday sayısına ve başkan seçilen kadınlara baktığımızda henüz yeterli olmasa da bir iyileşme görüyoruz; ancak gerek Meclis’te, gerek yerel yönetimlerin tamamında veya sivil toplum kuruluşlarında yeterli bir temsiliyet yok. CHP olarak hazırladığımız ‘Siyasi Partiler Kanunu Teklifi’ kapsamında, kadınların siyasette yüzde 50 temsiliyetle yer almasını sağlayacak olan önerimizi hayata geçirmek için mücadele vermeye devam ediyoruz.
“Kadınlara bile söz hakkı tanınmıyor”
Temsiliyet sadece sayısal eşitlik olarak algılanmamalıdır. Kadınların ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda eşitliğinin sağlanması, haklarının tanınması ve tümüyle uygulanması ile en önemlisi kadınlara yönelik şiddet ve ayrımcılığın önlenmesi, temsiliyetin en önemli göstergeleridir. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’de kadınlara kendilerini doğrudan ilgilendiren konularda bile söz hakkı tanınmadığını görüyoruz. Daha geçtiğimiz ay, kadını ‘eşit değil, eş’ olarak tanımlayan iktidarın aile değerleri bahanesiyle kadına soyadı dayatmasına tanık olduk. Soybağının devamlılığını erkeğe veren, ailenin reisi olarak erkeği gören, kadını eşit değil, nüfus politikalarının bir aracı olarak gören anlayışla karşı karşıyayız. Soyadı dayatması kadınların mücadelesiyle bu anlayışa geri adım atmak zorunda bıraktı.
“Asla umutsuzluğa kapılmamalıyız”
90 yıl önceki kurucu vizyon kadınların yaşamın her alanında öncü olması için gayret sarf ederken bugün kadın cinayetlerini, baskı ve şiddeti ve rafa kaldırılmaya çalışılan kadın haklarını, Medeni Kanun ve 6284 Sayılı Yasanın işlevsiz hale getirilmesini konuşuyoruz. Kadınlar, kazanılmış hakları hedef alan, şiddet ve ayrımcılığa göz yuman bu zihniyete karşı mücadele ettikçe umutsuzluğa asla kapılmamalıyız. Soyadı dayatmasında yaşadığımız gibi kadınlar, ne olursa olsun, bu baskılara ve gittikçe artan şiddete karşı seslerini çıkaracak; kaybetmekte oldukları kadın haklarını, eşitlik mücadelesini ve yaşama haklarını anayasal haklarını kullanarak yılmadan, korkmadan geri alacaktır. Kadınlar, şiddet ve ayrımcılığa göz yuman bu zihniyete karşı mücadele ettikçe umutsuzluğa asla kapılmamalıyız.” (Haber Merkezi)