Bakan Tunç: 'Temel hak ve özgürlükleri öne alan bir anayasa yapmak durumundayız'
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Cumhuriyetin ikinci yüzyılının başladığı bu dönemde Anayasanın başka sorunlara gebe olduğunu dile getirerek, 'Türkiye'nin yeni demokratik, sivil katılımcı, temel hak ve özgürlükleri öne alan, devletin görevlerini belirleyen, bir anayasayı yapmak durumdayız.' dedi.
Erkan Hızoğlu
Bartınlı hemşehrileri tarafından programları yakinen takip edilen Adalet Bakanı Av. Yılmaz Tunç, geçtiğimiz hafta sonu Erzurum’daydı.
Programı kapsamında Erzurum Valiliğini ve Büyükşehir Belediye Başkanlığını ziyaret eden Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Adliye ve Baro ziyaretinin ardından Bakan Tunç Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi ve Bölge İdari Mahkemesini de ziyaret etti.
Hukuk devletinin ve adaletin tecelli edebilmesi için yargının bağımsız ve tarafsızlığının ön şart olduğunu ifade eden Bakan Tunç, “Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı noktasında da ülkemiz özellikle son 22 yılda kat ettiği mesafeyi de göz ardı etmemek lazım. Her kanun hukuka uygun olmayabilir. O nedenle hukuka ve hukukun üstünlüğüne uygun mevzuatın oluşturulmasıyla ilgili olarak da son 22 yılda önemli mesafeler aldık. Bütün temel kanunlarımız değişti. Ticaret, borçlar kanunlarımız, ceza muhakemesi kanunlarımız, hukuk muhakemesi kanunlarımız, bizim üniversite yıllarında okuduğumuz kanunların tamamı meslek hayatımız devam ederken hepsi değişti. Bu değişim sürecinde parlamentoda görev alan bir kardeşiniz olarak hep milletimizin sesine kulak vererek bu değişiklikleri gerçekleştirdik. Uygulamanın ihtiyaçlarını gözeterek bu değişiklikleri yaptık.” dedi.
“Önemli değişiklikler ve yenilikler getirdik”
Bartın Milletvekili olarak görev yaptığı 16 yılda Anayasa Komisyonu’nda üstlendiği önemli görevler de üstlenen Bakan Tunç, Anayasada sessiz devrim sayılabilecek önemli ilerlemeler sağladıklarını belirterek, kadın ve çocuk haklarıyla ilgili yeni düzenlemelerin bu dönemde hayata geçirildiğini dile getirdi.
Ülkenin darbe anayasasıyla yönetildiğini ama bu darbe anayasasındaki vesayetçi ruhu ortadan kaldırmaya yönelik de çok önemli adımlar attıklarını söyleyen Adalet Bakanı Tunç, “Hak arama yollarıyla ilgili önemli değişiklikler ve yenilikler getirdik. Kamu Denetçiliği Kurumunun kurulması bunlardan bir tanesi. Vatandaşlarımızın idare ile ilgili uyuşmazlıklarında mahkemeye gitmeden kamu denetçisine başvurması imkanını bu dönemde getirdik. Kişisel verilerin korunması, bunların mevzuatların çıkarılmasıyla ilgili anayasada önemli yapısal değişiklikleri hayata geçirdik. Bilgi edinme hakkı vatandaşlarımızın idareden bir bilgi edineceği zaman ona cevap verilmesi mecburiyeti anayasal zorunluluk haline geldi. Tüm yargı yolları tükenen hak ihlalleri noktasında vatandaşlarımızın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmeden kendi ülkesinde hakkını arayabilmesiyle ilgili düzenlemeleri hayata geçirdik.” diye konuştu.
Anayasadaki en büyük reformlardan birinin de yönetim reformu olduğunu belirten Bakan Tunç, “Hala eleştirenler var, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçiş, büyük bir yönetim reformuydu. Demokrasiyi güçlendiren, halkın doğrudan doğruya yürütmeyi belirleyebildiği, dolaylı demokrasi değil de doğrudan demokrasiye geçtiğimiz, Cumhuriyet rejimini daha çok güçlendiren bir hükümet sistemine adım attık.” dedi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, özellikle Anayasada yargı alanındaki düzenlemeler, milli iradeyi esas alan bir hukuk devleti oluşturmaya yönelik önemli yapısal reformlar hayata geçirdiklerini vurgulayarak, “Hakim Savcılar Kurulunun yapısı, Anayasa Mahkemesinin yapısı, oradaki dönüşümler hep bu amaçla yapıldı. Yüksek Askeri Şura'nın, Milli Güvenlik Kurulunun yapısı, darbe anayasasında demokratik hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan, önemli yapısal sorunlarımız vardı, bunların hepsini geride bıraktık. 10 yılda bir darbe olmasın, 10 yılda bir muhtıra verilmesin, Cumhuriyetin, milli iradenin önü kesilmesin diye bu yapısal dönüşümleri milletimizi desteğiyle gerçekleştirdik.” ifadesini kullandı.
“Hala eski Türkiye alışkanlığıyla manşet atıyorlar”
Kılık kıyafet özgürlüğüyle ilgili bazı yayın organlarında suni tartışmaların devam ettiğine dikkati çeken Bakan Tunç, şöyle devam etti:
“Hala bu suni tartışmaları gündeme getirmek isteyenler var ama onlar artık eski Türkiye'de kaldı. Yani bugün bir gazetenin manşetine bakıyoruz hala eski Türkiye alışkanlığıyla manşet atıyor. Onlar artık eskidi, millet onlara itibar etmiyor. Bir gazetenin manşetinde vardı, orduevinde fotoğraf çekilirken kılık kıyafeti nedeniyle arka planda bir askerimizin annesiyle ilgili öyle bir tezvirat yapılmış ki bu eski Türkiye'de kaldı. O tartışmalar artık demode. Dolayısıyla maalesef içimizde hala eski vesayetçi anlayışa özlem duyan az da olsa birkaç kesim var, ona da yapacak bir şeyimiz yok. Önemli yapısal dönüşümler yaptık ama bunlar yeterli mi, elbette ki değil. Anayasada bazı maddeler birden fazla değiştirildi. Darbecilerin oluşturduğu bir kurumsal yapıya getirdik. Başka bir görev atfettik ve o görevi atfederken diğer maddeyle ilgili uyumsuzluk ortaya çıktığında o zaman yüksek mahkemelerimiz, bu maddeyi farklı yorumlar hale geldi. Farklı yorumladığında da bir krize dönüşen durum oldu. Bugün Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasındaki tartışma aslında bundan kaynaklandı. Birisi 14. maddeyi farklı yorumladı diğeri farklı yorumladı. Yargıtay 'ben Adliye Mahkemelerinde verilen kararları son inceleme merciiyim' dedi. Öteki 'İnsan Hakları konusunda ben etkiliyim' dedi ve aslında o maddeler arasında görev uyuşmazlıkları çıkmaması için cümleler de var. Bu cümleler de farklı yorumlandı.”
“Milletimize olan borcumuzu yerine getirmiş oluruz”
Bakan Tunç, Anayasanın, Cumhuriyetin ikinci yüzyılına başlandığı şu dönemde başka sorunlara gebe olduğunu dile getirerek, “Bu tartışmalarla ülkemizin zaman kaybetmemesi, demokratik niteliğini güçlendirmek, yüksek standartlı bir demokrasi için yaptığımız mücadeleyi daha da ileriye taşımak için Türkiye’nin yeni demokratik, sivil katılımcı, temel hak ve özgürlükleri öne alan, devletin görevlerini belirleyen, herkesin kendi içinde bulduğu her görüşün işte bu bizim anayasamız dediği, bu bir toplumsal sözleşmedir dediği bir anayasayı biz yapmak durumdayız. TBMM'de milletvekillerimiz, siyasilerimiz bu konuda uzlaşırlarsa tarihi bir görevi yerine getirmiş olurlar ve milletimize olan borcumuzu yerine getirmiş oluruz. İnşallah bu yüzyılda Türkiye'yi dünyaya damga vuran bir ülke haline getirelim diyoruz. Mazlumun hakkını daha güçlü savunabilen, dünyada insan haklarını, adaleti, hakkaniyeti daha güçlü savunabilen bir ülke yapalım istiyorsak, o zaman hem yüksek standartlı bir demokrasi için birlik içinde olmalıyız diyorum.” ifadesini kullandı.