Zammı bordro yakarak protesto ettiler
2020 Ocak maaşları belli olan emekli ve memur zammıyla ilgili açıklamada bulunan Türkiye Kamu-Sen, memurun ortalama 160 TL, emekliler ise 100 TL zamla 6 ay boyunca idare etmek zorunda kalacağını ifade ederek 'Toplu sözleşme tiyatrosuyla memurlarımız, 2021 yılı sonuna kadar devreden çıkarılmıştır' dedi.
Türkiye Kamu-Sen, 2020 Ocak maaşları belli olan emekli ve memur zammıyla ilgili açıklamada bulundu. Hükümet Caddesinde yapılan açıklamada Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi Sezai Hangişi, bu zamla memurların ortalama 160 TL, emekliler ise 100 TL zamla 6 ay boyunca idare etmek zorunda kaldığını söyledi. 2020 yılı için ön görülen yüzde 4+4, 2021 için ise yüzde 3+3 zamla ekonomi ile maaş zamlarının ilişkisi tamamen kesildiğini ifade eden Hangişi, “3 milyon kamu görevlisi ve 2 milyon emeklinin 2 yıl sürecek çileli geçim mücadelesi başlamıştır. Kamu görevlileri bugün, ağustos ayındaki toplu satış sözleşmesinden beri ifade ettiğimiz acı gerçekle yüz yüze kalmıştır. Buna göre memurlar ortalama 160 TL, emekliler ise 100 TL zamla 6 ay boyunca idare etmek zorunda kalacaklardır. TÜİK'in resmi rakamlarına göre geçtiğimiz yıl gıda fiyatları ortalama yüzde 10,9; mutfak tüpü yüzde 17,6, doğalgaz yüzde 22, elektrik yüzde 18,3 zamlanmışken maaşlara yüzde 4 zam yapmak, adeta memur ve emeklilerle alay etmek demektir” dedi.
“Memurlarımız düşük ücret artışına mahkûm edildi”
Ekonomi iyi yolda, istikrar sürüyor, enflasyon düşüyor masalının çarşı pazardaki gerçek fiyatlarla kâbusa dönüştüğünü belirten Hangişi şöyle devam etti:
“Ekonomi iyi yolda, istikrar sürüyor, enflasyon düşüyor masalı çarşı pazardaki gerçek fiyatlarla kâbusa dönüşmüştür. Yetkililer hedef enflasyonu bilinçli olarak düşük göstererek memurlarımızı düşük ücret artışına mahkûm ederken, milletimizi zorunlu harcamalarında dahi enflasyon canavarına teslim etmektedir. İktidar 2019'daki ilk enflasyon hedefine göre maaşlara toplam yüzde 9,2 zam yapmıştır. 2019 yılında gerçekleşen resmi enflasyon ise yüzde 11,84 olmuştur. Buna göre memur maaşları enflasyonun gerisinden gelmektedir. Kaldı ki, bu oran TÜİK'in enflasyon sepetindeki, çoğunu halkın tüketmediği 418 madde 895 çeşit ürünün ortalama artışını göstermektedir. Milletimizin tüketmek zorunda olduğu gıda, temizlik, sağlık, ulaşım, haberleşme, ısınma, kira gibi ürünlerdeki fiyat artışları ise 2019'da gerçekleştiği ilan edilen, resmi enflasyonun kat be kat üzerindedir.
“Ekonomi ile maaş zamlarının ilişkisi tamamen kesildi”
Eğitim, sağlık, ulaşım gibi harcamalar enflasyonun üzerinde zamlanmıştır. Bir zamanlar fakirin yemeği olan kuru fasulye, pilav lüks gıda maddesi haline gelmiştir. Kırmızı etin yalnızca adı kalmıştır. Sebze, meyve el yakmaktadır. İlaca yüzde 46, giyime yüzde 33, gazeteye yüzde 28, dergiye yüzde 51 zam gelmiş memurun, emeklinin beli iyiden iyiye bükülmüştür. Ekmeğimiz bile yüzde 13,5 zamlanmıştır. Buna rağmen memurlara 2020 yılı için yüzde 4+4, 2021 için ise yüzde 3+3 zam yapılması öngörülmüş, adeta ekonomi ile maaş zamlarının ilişkisi tamamen kesilmiştir. TÜİK'in bu rakamları aldığı yerleri doğrusu merak ediyoruz. Eğer TÜİK'in rakamları gerçekse TÜİK bir market açsın, hepimiz oradan alışveriş yapalım, bizim de enflasyonumuz TÜİK'in enflasyonu ile eşitlensin. Yeniden değerleme oranları yüzde 22,58 olarak belirlenirken memur maaşlarına yüzde 4+4 zam yapmak hangi vicdanla, hangi adalet anlayışıyla bağdaşır?
“Alım gücünün düşeceği açık”
Gerçekler ortadayken çocuk parası, aile yardımı, doğum, ölüm yardımları, ek ödemeler, ek dersler, fazla mesai ücretleri ve tazminatlara da ayrıca bir artış yapılmamıştır. Duruma bakıldığında bu yıl da maaşların eriyeceği, alım gücünün düşeceği açıktır. Toplu sözleşme tiyatrosuyla memurlarımız, 2021 yılı sonuna kadar devreden çıkarılmıştır. Memurların ekonomik ateşin ortasına atıldığı şu günlerde dahi malum konfederasyon memurların haklarını korumayı akıl edememekte, başını kuma gömmektedir. Bugün memurlarımız maaşlarını aldılar ve acı gerçekle yüzleştiler. Biz, Türkiye Kamu-Sen olarak sürekli gerçekleri dile getiriyor, maaş zamlarının yetersiz olduğunu, verilen sözlerin tutulmadığını ifade ediyor, acil çözüm bekleyen sorunlar için bir memur paketi hazırlanmasını istiyoruz. Malum konfederasyon ise durumdan hoşnut olacak ki, eriyen maaşlara, unutulan 3600 ek gösterge vaadine, yardımcı hizmetlilere, haksızlıkların kaynağı mülakata, sözleşmelilerin kadroya geçirilmesine, gelir vergisi mağduriyetine, bayram ikramiyesine ve emekli maaşlarına dair tek bir kelime etmiyor.
“Takke düştü, kel göründü”
Bugün, memurlar maaşlarını aldılar. Yani takke düştü, kel göründü. Türkiye Kamu-Sen dün de meydanlardaydı; bugün de meydanlarda… Dün ne dediyse, bugün de aynısını söylüyor. Memurların haklarının budanmasına seyirci kalan hatta pasif tutumuyla üstü örtülü şekilde destek olan malum konfederasyon ve yetkililer, bugün neredeler? Bugün, hormonlu sendikalar, gerçekler karşısında saklanacak delik arıyorlar. Memur maaşına yapılan yüzde 4 zam ortalama maaşlara 160,6 lira zam demek. Bir yılda ailenin zorunlu harcamaları ortalama 730 lira, oransal olarak da yüzde 12,3 artmışken, yüzde 4 zamma yani 160 liraya tek kelime edemeyenler memurun karşısına ne yüzle çıkacaklar? Sözleşmeliyi, hizmetlileri yok sayanlar, vekil ebe, hemşire, imam ve aile sağlığı elemanlarına üvey evlat muamelesi yapıp kadroya geçirmeyenler, öğretmeni, akademisyeni, sağlık çalışanını, maliyeciyi, adliye çalışanını unutanlar,
“Memur ve emeklilerin bir 730 günü daha heba olmuştur”
Postacıya, ormancıya, belediye çalışanına, diyanet çalışanına kör bakanlar, Emeklileri, ek gösterge sorunlarını, ek ödeme sorunlarını, fazla mesaileri, döner sermayeleri bir kenara bırakıp, tek bir konuyu dahi müzakere etmeden 1 ayı heba edenler bugün memurun karşısına ne yüzle çıkacaklar? Memurlardan aldıkları yetkiyi kötüye kullananlar, bugün memurun karşısına ne yüzle çıkacaklar? Kış soğuğunun bastırdığı günlerde oduna, kömüre, doğalgaza gelen zamları bile karşılamayan maaş artışına seyirci kalan bir eli yağda, bir eli balda tatlı su sendikacıları, soğuktan donan memurun karşısına ne yüzle çıkacaklar? Elbette, sendikacılığın yüz karaları bir deliğe gizlenecek ve Türkiye Kamu-Sen'in mücadele etmesini bekleyecek. Gördük ki, memur ve emeklilerin bir 730 günü daha heba olmuştur.
“Hak mücadelesi kutlu bir mücadeledir”
Kamu çalışanları ve emekliler bu 2 yılı da bin bir güçlük içinde, biraz daha borç batağına saplanarak, kredi kartına yüklenerek, yediğinden, içtiğinden keserek, çocuğunun harçlığından kısarak, soğukta üşüyerek geçirmesinler. Geçtiğimiz yıl, bizleri yüzde 4+5'e mahkûm edenler, bu yıl da yüzde 4+4'e mahkûm ediyorlar. Memurları, emeklileri enflasyonun altında ezdiniz; biliniz ki, memurlar bir darbeyi daha kaldıramaz. Hak mücadelesi kutlu bir mücadeledir. Biz, yalnızca memurlarımız ve emeklilerimiz için değil, gelecek nesillerimiz, beşikteki bebeklerimiz, genç kuşaklarımız için de mücadele yürütüyoruz. Türlü menfaatler için bu kutsal hedeften uzaklaşan çakma sendikacılara, şu dizeleri hatırlatmak istiyorum:
“Karacoğlan der ki her sözüm haktır.
Yiğit olmayanın yalanı çoktur.
Cehennem yerinde hiç ateş yoktur,
Herkes ateşini burdan götürür.”
Bu dizelerde olduğu gibi, milyonlarca memurun, emeklinin, masumun hakkının yenmesine göz yumanlar da kendi ateşlerini, milyonlarca memurun bordrolarında göreceklerdir. Memurun bordrosunun ateşi tüm vicdanları yakacaktır.”