TUNÇ, HDP GRUP ÖNERİSİ ALEYHİNDE KONUŞTU:
'Belediye teröre destek veriyorsa devlet gereğini yapar'
Nurdan Eroğlu
AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) HDP'nin kayyum atanan belediyelere ilişkin verdiği grup önerisinin aleyhinde konuştu. O belediyelere neden kayyum atandığını bölge halkının çok iyi bildiğini ifade eden Tunç, “Eğer siz devletin aktardığı bütçeyle halka hizmet yerine terör örgütlerine destek mahiyetinde çalışmalar yapıyorsanız devlet işte o zaman devreye girer, yargı devreye girer gerekli soruşturmayı yapar, adli ve idari soruşturma neticesinde de belediyecilik yapmayan belediyeye nasıl belediyecilik yapılacağını gösterir” dedi. Tunç, “Kontrollü darbe söylemiyle ilgili olarak ise “Bu söyleme alet olan, bunu tekrar eden FETÖ'nün ekmeğine yağ sürmektedir, darbe sanıklarını şımartmaktadır” ifadesinde bulundu.
AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) HDP'nin kayyum atanan belediyelere ilişkin verdiği grup önerisinin aleyhinde konuştu. Genel kurul konuşmasında ilk olarak yeni oluşturulan Bakanlar Kuruluna yer alan bakanların hepsini tebrik edip onlara başarılar dileyen Tunç, “Öncelikle bugün gerçekleştirilen kabine değişikliğinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyor ve yeni bakanlarımız da dahil olmak üzere tüm bakanlarımızı tebrik ediyor, kendilerine başarılar diliyorum. HDP grup önerisiyle gündeme alınmak istenen araştırma önergesinde 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında yayınlanan Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) gerçekleştirilen kamu personellerinin ihraçları ve kapatılan o sivil toplum kuruluşlu zannettiğimiz örgütler, kurumlar, kuruluşların kapatılmasının sivil haklara aykırı olduğu ifade ediliyor. Yine teröre destek verdiği tespit edilen belediyelere kayyum tayin edilmesi, bin 128 akademisyenin “Bu suça ortak olmayacağız” şeklindeki başlıklı bildiriye imza atmış olmaları, OHAL süresince gerçekleştirilen tüm işlemler, ceza soruşturmaları, adli ve idari işlemlerin toplumsal yaşamı etkilediği yönündeki eleştiriler gerekçede belirtilmiş. Bununla ilgili de bir araştırma komisyonu kurulması isteniyor” dedi.
“KÜRESEL GÜÇLER FETÖ'YÜ MAŞA OLARAK KULLANDI”
15 Temmuz darbe girişimi küresel güçlerin ülkemiz yönetimini ele geçirmek, bağımsızlığımızı ortadan kaldırmak için FETÖ terör örgütünün maşa olarak kullanıldığı bir olay olduğunu ifade eden Yılmaz Tunç, konuşmasında şunları ifade etti:
“15 Temmuz darbe girişiminin üstünden 1 yıl geçti. 4 gün öncede şehitlerimizi yad ettik. Gazilerimize de bir kez daha şükranlarımızı ifade ettik. Hem İstanbul'da hem de Ankara'da 6 milyon insan bu anma toplantılarına katıldı. Ülkemizin tüm illerinde ve ilçelerinde meydanlarda vatandaşlarımız 15 Temmuz hain darbesini gerçekleştirenleri lanetledi. Şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet ve şükranla andılar. Bütün bunları birlikte gördük. 15 Temmuz darbe girişimi küresel güçlerin ülkemiz yönetimini ele geçirmek, bağımsızlığımızı ortadan kaldırmak için FETÖ terör örgütünün maşa olarak kullanıldığı bir olaydır. Bunu artık herkes görmektedir.
“BU TÜR HAİN GİRİŞİMLERİN BİR DAHA OLMAMASI İÇİN ELBETTE Kİ TEDBİRLER ALINACAK”
Bu hain saldırıya karşı duran milletimiz ülkemizi yabancı güçlere teslim etmeyeceğini, vatanına ve bağımsızlığına canı pahasına sahip çıkacağını bütün dünyaya göstermiş, demokrasi mücadelesinin nasıl yapılacağını da cümle aleme göstermiş oldu. 15 Temmuz gecesinde şehit ve gazi olanlar, tankları durduranlar, kadın-erkek, yaşlı-genç, çocuk demeden meydanlara koşanlar o karanlık gecenin aydınlık bir sabaha ulaşmasını sağladı. 15 Temmuz'da Türkiye'ye düşmanlık yapanlardan hesap sormak, bu saldırıları yapanları bağımsız yargı önüne çıkarmak, bir daha bu ülkede bu tür hain girişimlerin olmaması için gereken hukuki ve idari tedbirleri almak elbette ki bir hukuk devletinin asli görevidir.
“TERÖR ÖRGÜTÜYLE İRTİBATI BULUNAN KİŞİLER DEVLETİN KURUMLARINDAN TEMİZLENMEYE ÇALIŞILIYOR”
Anayasa ve yasalarımızda darbeye geçit vermeyecek düzenlemeleri yapmak, darbecileri soruşturmak ve gerekli cezaları vermek elbette millet adına görev yapan başta Türkiye Büyük Millet Meclisimiz olmak üzere devletim tüm kurumlarının ve yargı makamlarının asli görevidir. İşte o nedenle Türkiye Büyük Millet Meclisi geçtiğimiz yıl 20 Temmuz tarihinde Olağanüstü Hal (OHAL) kararı aldı. Ve bu OHAL kararı anayasamız, uluslararası sözleşmeler çerçevesi içerisinde alınan bir karardır. Bundan hiç kimsenin de şüphesi yoktur. Bu OHAL çerçevesi içerisinde de bu Kanun Hükmünde Kararnameler yayınladı ve yayınlanmaya da devam ediyor. Bu kararnamelerle terör örgütüyle irtibatı bulunan kişiler devletin kurumlarından temizlenmeye çalışılıyor.
“BANKADA HESABI OLAN HERKES HAKKINDA İŞLEM YAPILMIYOR”
Bu temizlik süreci devam ediyor. Bir taraftan da adli soruşturmalar devam ediyor. Burada biraz önce yapılan konuşmaya “Bankada hesabı olduğu için soruşturmaya tabi tutuluyor” şeklindeki beyanlar eksik ve yanlış beyanladır. Aslında işin doğrusu şudur bankada hesabı bulunan 3 milyon kişi vardır ya da kamudan ihraç edilen 128 bin kişi vardır. Demek ki bankada hesabı olan 3 milyon kişinin hepsi hakkında işlem yapılmıyor. Belli tarihte terör örgütü liderinin talimatıyla bankaya belli miktarda para yatıranlar hakkında işlem yapılıyor. Çocuğunun okul parasını yatıran için hakkında işlem yapılmaması gibi bir durum doğru değildir. 200 bin civarında Bylock kullanıcısı olduğundan bahsediliyor ama neden 50 bin kişi tutuklanıyor? Burada da yargı makamları Bylockun içeriğiyle ilgili çözümlemeleri yaptıkça rakamlarla ilgili değişiklikler olabileceğini kabul etmek gerekiyor.
“20 TEMMUZ'A BİR KARŞI DARBE DEMEK ŞEHİTLERİMİZİN KEMİKLERİNİ SIZLATAN BİR DURUMDUR”
20 Temmuz'a bir karşı darbe demek gerçekten şehitlerimizin kemiklerini sızlatan bir durumdur. Gazilerimizin yaralarını bir kez daha acıtan bir durumdur. Bu söylemden vazgeçmek gerekir. Aslında 20 Temmuz evet bir karşı darbedir ama kime karşı bir darbedir 15 Temmuz'u gerçekleştiren Türkiye düşmanlarına karşı bir karşı darbedir. Şu yüce çatıyı bombalayanlara karşı bir karşı darbedir. 51 polisimizin üzerine gözünü kırpmadan canice bomba atanlara karşı bir karşı darbedir. Bunu karşı darbe olarak nitelendiriyorsak 20 Temmuz darbeye karşı koyan milletimizin kararıdır. Ve milletimizde bu kararı desteklemektedir.
“BU SÖYLEM MAALESEF 15 TEMMUZ'UN SANIKLARINI DA ŞIMARTMIŞTIR”
Bu söylem maalesef 15 Temmuz'un sanıklarını da şımartmıştır. Sanıkların ifadeleri alınırken mahkemede göstermiş oldukları tavırlarda bu söylemlerin bir karşılığıdır. Bu nedenle bu söylemlerden artık kaçınmak gerekir. “Kontrollü darbe” sözü o kadar izahtan yoksun ki şimdi hükümetin darbecileri kontrol ettiği “Bir yere kadar gidin orada durun. Oradan sizi alıp müebbet hapse tıkacağız. Ödül olarak ta sizi zindanlarda çürüteceğiz” dediği mi ifade ediliyor? Bu hainlerde bu tiyatroyu kabul etmiş. Böyle bir tez savunulabilir mi? 15 Temmuz bu milletin oylarıyla seçilen hükümeti devirmek için yapılmıştır. Hükümetin kendisine karşı “Kontrollü darbe” yaptığını söylemek kadar mantık ve izah yoksunu bir söylem olamaz.
“TERÖR ÖRGÜTÜNE DESTEK VERİYORSANIZ ELBETTE DEVLET DEVREYE GİRER”
Grup önerisinde belediyelere kayyum atanması, belediye başkanlarının gözaltına alınması ve tutuklanması eleştirilmektedir. Belediyelere neden kayyum atandığını oralarda yaşayan vatandaşlarımız çok iyi bilmektedir. Eğer siz devletin aktardığı bütçeyle halka hizmet yerine terör örgütlerine destek mahiyetinde çalışmalar yapıyorsanız, ölen teröristlerin heykellerini dikiyorsanız, teröristlere PKK paçavralarıyla özel mezarlıklar yapıyorsanız, vatandaşın yürümek için kullanacağı caddeleri belediyelerin iş makinalarıyla kazıp oralara bombalar koyuyorsanız, belediyenin resmi araçlarıyla bombaları ve teröristleri taşıyorsanız, belediyenin kiraladığı araçlarla teröre destek veriyorsanız, terör örgütü üyelerini yüksek maaşlarla belediye taşeronlarında çalışıyor gösteriyorsanız orada belediyecilikten bahsedilemez. Devlet işte o zaman devreye girer, yargı devreye girer gerekli soruşturmayı yapar, adli ve idari soruşturma neticesinde de belediyecilik yapmayan belediyeye nasıl belediyecilik yapılacağını gösterir. O belediye halkın temel ihtiyaçlarını gidermiyorsa devlet o temel ihtiyaçları giderir ve nitekim kayyum tayin edilen belediyelerde de bunu görüyoruz.
“ŞİDDET İFADELERİNDE DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜNDEN BAHSEDİLEMEZ”
Şimdi akademisyenlerin imzaladığı bildiri. Bin 128 akademisyenin imzaladığı bildiri burada. Bu bildiriyi okuduğumuz zaman içerisinde şiddet içeren ifadeler. Şiddetin savunulmamasının ifade özgürlüğü kapsamında olmadığını hepimiz biliyoruz. Anayasamızın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesinin maddeleri “Şiddet içeren ifadeler düşünce özgürlüğü kapsamında sayılmaz” diyor. Devletin terörle mücadelesini siz eğer terör örgütüne karşı bit katliam olarak nitelendiren bir bildirinin altına imza atıyorsanız orada düşünce özgürlüğünden, akademisyenlikten bahsedemezsiniz. Orada suç vardır. Suç olduğunda da hukuk devleti, yargı makamları devreye girer. Nitekim burada da öyle olmuştur.
“OLAĞANÜSTÜ HAL İŞLEMLERİNİ İNCELEME KOMİSYONU KURULDU”
OHAL kapsamında 120 bini aşkın kamu çalışanı evet ihraç edildi. OHAL işlemleriyle ilgili Olağanüstü Hal İşlemlerini İnceleme Komisyonu kuruldu. Pazartesiden itibaren de çalışmalarına başladı. Bu çalışmalar kapsamında mağdur olduklarını ifade eden kişiler komisyona başvuracaktır. Şunu da ifade etmek istiyorum anayasamızın 148. Maddesine göre Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnameler için Anayasa Mahkemesine şekil ve esas bakımından iptal davası açılamaz. Biz bunun da ötesine giderek Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamesiyle ihraç edilen bir işlem yapılan kişinin hakkında anayasamızın da ötesine geçerek ona bir hak tanıyoruz. Bunun için Olağanüstü Hal İşlemlerini İnceleme Komisyonunu kurduk. Oraya başvuracak. Orası incelemeyi yapacak. O inceleme neticesinde eğer kişi hakkında olumlu karar vermiyorsa o kişi yargı yoluna başvurabilecek. Bu da bu konuda ne kadar samimi olduğumuzun göstergesidir. Bu nedenle HDP'nin grup önerisine katılmadığımı belirtmek istiyorum.”
TUNÇ'TAN SATAŞMALARA CEVAP
Yılmaz Tunç konuşmasını tamamladıktan sonra HDP sıralarından gelen sataşmalar üzerine yeniden Meclis kürsüsünde söz aldı. Tunç sataşmalara “Benim ifadelerim açık. Belediyelere kayyum tayin edilmesinin gerekçelerini hepimiz biliyoruz. Belediye kamyonunda 100 kilo bomba yakalandığını siz bilmiyor musunuz? Van Belediyesine ait araç. Diyarbakır'da belediye araçlarına el konulurken hendek kazan iş makinalarını siz bilmiyor musunuz? Bunlar hem yargı hem idari makamlarca soruşturuluyor. PKK'lı teröristlerin 11 polisi şehit ettiği bombalı saldırıda kullanılan çöp kamyonunun HDP'li Cizre Belediyesine ait olduğunu siz bilmiyor musunuz? Bunlar yargı dosyalarında var ve yargının soruşturduğu konular. Van'da öldürülen teröristlerin belediye aracından çıktığını siz bilmiyor musunuz? Aslında bunları çok iyi biliyorsunuz. Darbecileri şımartıyorsunuz derken “Kontrollü darbe” söylemi FETÖ'nün tüm dünyaya yaymak istediği bir söylemdir. Bu söyleme alet olan, bunu tekrar eden FETÖ'nün ekmeğine yağ sürmektedir, darbe sanıklarını şımartmaktadır. Bundan daha açık bir şey var mıdır?” şeklinde cevap verdi.