Tunç anayasa değişikliğini değerlendirdi
'Cumhurbaşkanlığı Sistemi demokrasimizi güçlendirecek'
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi değişikliğini içeren Anayasa değişikliği teklifi TBMM Anayasa komisyonunda kabul edildi. AK Parti ile MHP'nin uzlaştığı Anayasa değişikliği teklifi Anayasa Komisyonunda 9 gün boyunca gece gündüz kesintisiz gerçekleşen görüşmeler sonucunda kabul edilirken AK Parti Bartın Milletvekili ve Adalet Komisyonu Üyesi Yılmaz Tunç, Anayasa değişikliği teklifi ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi değişikliğini içeren Anayasa değişikliği teklifi TBMM Anayasa komisyonunda kabul edildi. Anayasa Komisyonu AK Parti ile MHP'nin uzlaştığı Anayasa değişikliği teklifinin görüşmelerini 9 gün sonra tamamladı. AK Parti Bartın Milletvekili ve Adalet Komisyonu Üyesi Yılmaz Tunç, kabul edilen Anayasa değişikliği teklifi ile ilgili açıklamalarda bulundu. Muhalefetin değişikliğin içeriğini olduğundan farklı göstermeye çalıştığını belirten Tunç, bu değişiklik teklifi cumhuriyet ve demokrasiyi güçlendirmesi, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını tahkim etmesi, koalisyonları tarihe gömerek, istikrar üretmesi, sürekli kalkınmayı sağlaması ve insanımızın refahını artırması bakımından tarihi bir değişiklik olduğunu söyledi.
“1982 ANAYASASI DEMOKRATİK DEĞİL”
“Ülkemiz demokrasi tarihinin en önemli anayasa değişikliğini gerçekleştiriyoruz” diyen Yılmaz Tunç, şu açıklamalarda bulundu:
“1982 Anayasası, darbe ürünü bir anayasa, yapanları açısından, yapılış süreci ve içerdiği hükümler açısından demokratik olmayan bir anayasa ile yönetiliyoruz. Bu anayasanın aslında tümüyle değiştirilip, yerine demokratik, sivil bir anayasa yapılması hususunda tüm siyasi partilerimiz mutabık ancak, bir türlü uzlaşma sağlanamadı ve Yeni Anayasa konusunda bir metni TBMM'nin gündemine getiremedik. 1982 Anayasası, 177 madde bu güne kadar 17 kez değişikliğe uğramış ve 113 maddesinde değişiklik yapılmış, şu anda görüşmekte olduğumuz değişiklik teklifi 21 madde ancak 70 civarında maddede değişiklik yapıyoruz. Bu değişikliklerle birlikte Anayasamızın aslında değişmez maddeleri haricinde dokunulmayan maddesi hemen hemen kalmıyor ve 1982 Anayasası, hükümet sistemi ve yargıya ilişkin yapılacak bu düzenlemelerle darbeci ruhunu yitirerek, daha sivil, daha demokratik, vesayetçi anlayıştan uzaklaşan, Cumhuriyet rejimini daha da güçlendiren bir yapıya bürünüyor.
“BU TEKLİFLE, HÜKÜMET SİSTEMİMİZDE DEĞİŞİKLİK YAPILIYOR”
Anayasa değişikliğinin getirdikleri ile ilgili olarak bazı çarpıtmaların, kamuoyuna olduğundan farklı göstermelerin olduğunu görüyoruz. Bu teklifle, hükümet sistemimizde değişiklik yapılıyor. Değişiklikle yürütme iki başlı olmaktan kurtarılıyor. Bu durum bazı kesimler tarafından rejim değişikliği gibi sunulmaya çalışılıyor. Rejim dediğimiz zaman Devletin Şekli anlaşılmaktadır. Devletin şekli Cumhuriyet, Anayasanın değişmez maddeleri arasında yer alan devletin şekli ile ilgili bir tartışma yok. Demokratik ülkelerde geçerli olan hükümet sistemleri belli. Bu sistemlerden birini tercih etmek, o ülkenin kanun koyucusunun takdirinde. Hükümet sistemleri, devlet organlarının birbirleri ile olan ilişkilerine göre tasnif ediliyor, yasama-yürütme-yargı kuvvetlerinin birbirinden ayrı olup olmamasına göre tasnif ediliyor. Yargı hepsinde ayrı, ancak yasama ve yürütmenin zayıf ya da kuvvetli ayrılmasına göre sistemler, Parlamenter, Yarı Başkanlık, Başkanlık şeklinde kendini gösteriyor.
“CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ ÜLKEMİZDE KRİZLERLE ANILDI”
Teklifimize baktığımızda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin benimsendiğini görüyoruz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin, ülkemize özgü şartlar dikkate alınarak, dünyadaki hükümet sistemlerinin uygulamasından elde edilen tecrübeler de göz önünde bulundurularak hazırlandığını görüyoruz. Cumhurbaşkanı seçimlerinin ülkemizde krizlerle anıldığı hepimizin malumu. En son krizi 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşadık. 367 şartı ile seçimlerin kilitlendiğini gördük. Bu krizin aşılması için de Cumhurbaşkanını halka seçtiren anayasa değişikliği milletimiz tarafından kabul edildi. Ve ülkemiz yeni bir sisteme adım attı. Cumhurbaşkanı da Başbakan da halk tarafından seçiliyor ve her ikisinin de yürütme ile ilgili görevleri var. 1982 Anayasası Cumhurbaşkanına Bakanlar Kurulunu toplamaktan, atamalara kadar geniş yürütme yetkisi vermiş ancak sorumsuz. Hükümetin başı ise Başbakan, Cumhurbaşkanının tek başına imzaladığı kararlardan bile sorumlu. Şu anda Cumhurbaşkanımız ile Başbakanımız arasında uyum var, parlamentoda AK Parti çoğunlukta. Ancak bunun ilanihaye böyle devam etmesi mümkün olamayacağına göre gelecekte ortaya çıkacak krizleri şimdiden çözmek zorundayız.
“CUMHURBAŞKANINI HALK SEÇİYORSA, HÜKÜMET SİSTEMİNİ BUNA UYUM SAĞLAMAK ZORUNDAYIZ”
Cumhurbaşkanı artık halk tarafından seçiliyor ve millete karşı siyasi sorumluluğu var, bir daha seçilebilmesi için icraatın bizzat içinde olması gerektiği açık. Aksi takdirde ikinci kez, seçmenin huzuruna çıktığında nasıl oy isteyecek. Diğer taraftan icraattan sorumlu Başbakan var. Yani yürütme artık ülkemizde iki başlı. Uyumsuzluk vuku bulduğunda, sistemin krize yol açmayacağını söyleyebilecek kimse yoktur herhalde. Ve bu krizleri aşmak için de anayasamızda hiçbir mekanizma yok. O nedenle Cumhurbaşkanlığı seçim sisteminde yapılan değişikliğin bir sonucu olarak, anayasamızın diğer maddelerindeki uyum sorununu, özellikle hükümet sistemi meselesini çözmek durumundayız.
“MECLİSİN ZAYIFLATILDIĞI İDDİASI DOĞRU DEĞİL”
Bir kere, tüm yetkiler Cumhurbaşkanında toplanmıyor. Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanında evet doğru. Başbakanlık olmayacak, yerine devletin başı olan Cumhurbaşkanı aynı zamanda yürütmenin de başı olacak. Bakanlarını parlamento dışından kendisi belirleyecek. Yasama yetkisi TBMM'de. TBMM bu yetkisini bizzat kullanacak, hükümetten bütçe haricinde tasarı gelmeyecek, yasama daha da güçlendirilmiş olacak. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı da teklifle daha da güçlendiriliyor. Güvenoyu meselesi hep eleştiri konusu yapılıyor. Milletvekili seçimleri ile birlikte yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cumhurbaşkanı güvenoyunu zaten Milletten alacak, Milletin Güvenoyu verdiği bir Cumhurbaşkanı zaten sistem gereği görevine başlamış olacak, milletin kararı üzerinde bir karar verilmesini istemek demokratik bir tutum değil.
“ ‘MECLİSİN DENETİM YETKİSİ ORTADAN KALDIRILIYOR' ELEŞTİRİSİ DOĞRU DEĞİL”
Şu anda Meclis denetim yetkisini, gensoru, meclis soruşturması, meclis araştırması ve soru önergesi ile kullanıyor. Teklifle, sadece gensoru müessesi kaldırılıyor, çünkü sistem artık değişiyor, yasamanın içinden çıkan bir hükümet yok, milletin doğrudan iş başına getirdiği Cumhurbaşkanının başkanlığında bir hükümet var. Mevcut sistemimizde Cumhurbaşkanı sadece vatana ihanetten yargılanabiliyor. Getirilen sistemde ise artık yürütmenin başı olacağı için Bakanlar ile birlikte Meclis Soruşturması usulü ile Meclisin denetimine tabi olacak. Meclis soruşturması açılabilmesi için gerekli nisaplar konusunda eleştiri yapıldı. Değerli arkadaşlar. TBMM'de 600 milletvekili olacak, 301 milletvekili ile soruşturma açılabilecek, gensoru müessesinin nasıl işlediğini hepimiz biliyoruz. Gensoruların artık bir grup önerisinden bir farkı kalmadı. “Meclis soruşturması” sonuçları itibariyle çok ciddi bir iştir. Yüce Divan iddiası ile yola çıkıldığında iddiaların tutarlı ve temeli olması ve somut delillere dayanması gerekir. Meclisin salt çoğunluğu ile bu sürecin başlatılması yeterli olmalıdır. Aksi takdirde, günümüzdeki gensoru müessesesi gibi bu da dejenere edilerek, amacından saptırılabilir, Cumhurbaşkanı ve Bakanlarının yıpratılması için bir araç olarak kullanılabilir. Teklifle, mevcut sistemde Sorumsuz olan Cumhurbaşkanı'na yeni sistemle Meclis denetimi getirildiği halde, meclisin denetim yetkisi kaldırılıyor eleştirilerinin bir dayanağı yoktur. Diğer denetim müesseseleri Meclis Araştırması ve Soru önergeleri de aynen devam ediyor.
“CUMHURBAŞKANINA KARARNAME ÇIKARMA YETKİSİ”
“Cumhurbaşkanı yeni sistemde yürütmenin başı, hükümetin ve devletin başı. Mevcut sistemimizde Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi var. Kanun Hükmünde Kararname Kanunla eşdeğer. Yeni sistemde KHK kaldırılıyor, yerine Cumhurbaşkanlığı kararnamesi getiriliyor. Kanunla eşdeğer mi? Hayır kanunla düzenlenen hususlar Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemeyecek. Aynı konuda kanun varsa, kanuna üstünlük tanınacak, temel hak ve özgürlükler, siyasi haklar kararname ile düzenlenemeyecek, kararnamelere karşı yargı yolu açık, Cumhurbaşkanının idari tasarruflarına karşı yargı yolu açık. Kanun teklif etme yetkisi Mecliste, Meclis daha da güçlendiriliyor. Bütçe teklif etme yetkisi Cumhurbaşkanında ama bu da Meclisin kabulüne bağlı. Kanun teklif edemeyen, bütçe konusunda Meclis bağlı olan, seçimle gelip seçimle giden, Meclis Soruşturma komisyonu ile yasama denetimine tabi bir kişinin diktatör olacağı yönündeki propagandalara kimseyi inandıramazsınız.”
YARGI İLE İLGİLİ YAPILAN DÜZENLEMELER
HSYK'nın yapısında 2010'da değişiklik yapmıştık, bizim niyetimiz ne idi. HSYK üyelerinin yarısı İlk derece mahkemelerinde görev yapan hakim ve savcılar tarafından seçilsin. Her seçmen bir adaya oy vererek, HSYK'da çoğulcu bir yapı oluşsun. Kanun koyucunun iradesi bu yönde idi. Ancak CHP Anayasa Mahkemesine başvurdu ve Anayasa mahkemesi seçim usulünde bir iptale gitti ve liste usulü seçimler gerçekleşti. Ve HSYK bir grubun eline geçmiş oldu. Anayasa mahkemesinin kararı ile HSYK çoğunlukçu bir yapıya büründü. HSYK seçimleri yargıda gruplaşmalara neden oldu. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını zedeleyecek bir noktaya geldi. Bu sorunu ortadan kaldırmak gerekiyor. Teklifle bu sorun ortadan kaldırılıyor. Üye sayısı 22'den 12'ye düşürülüyor. 6'sını TBMM, 6'sını da Cumhurbaşkanı belirleyecek. Devletin başı, halkın seçtiği Cumhurbaşkanı, bir kısmını Yargıtay'dan, bir kısmını Danıştaydan, bir kısmına Üniversitelerdeki hukukçulardan belirleyecek olması Millet adına karar veren yargının üst kuruluşu olan HSYK'ya üye seçmesi yadırganmamalı, demokratik ülkelerde olan bir husustur bu. Diğer yarısının da TBMM tarafından seçiliyor olması da yine demokratik hukuk devletini güçlendirecek bir adımdır.Anayasa Mahkemesi'nde askeri yargıdan gelen üyelerin çıkarılması, zaten askeri yargının da kaldırılması konusunda bir mutabakat vardı. Teklifle, ülkemizde yargı birliğinin artık hayata geçiyor olması da aslında hukuk devleti adına büyük bir reform. Bunun sonucu olarak ta Anayasa Mahkemesi daha demokratik ve sivil bir yapıya kavuşması sağlanıyor.
“CUMHURBAŞKANININ MECLİSİ FESİH YETKİSİ KONUSU ÇAPTIRILIYOR”
Hep tek adamlık vurgusu yapılıyor. Ancak hiç Meclisin Cumhurbaşkanını fesih yetkisinden bahsedilmiyor. Bu yetki birlikte seçime gitme şeklinde uygulanabilecek. Cumhurbaşkanı, sistem tıkandığında, milletvekili seçimlerinin yenilenmesine gidebilecek ancak bu halde kendi görevi de sona erecek, böyle bir yetkiyi hiçbir Cumhurbaşkanı kolay kolay kullanmak istemeyecektir. Ne zaman kullanabilecektir? Artık sistem kilitlenmiş ve kamuoyu bu kilitlenmenin sebebini de biliyor, bu durumda seçimler yenilenebilecektir. Cumhurbaşkanının haklı gerekçeler olmadan seçimi yenilemesi durumunda yeniden seçilmesinin zorlaşacağını da unutmamak gerekir. Parlamentonun da yine haklı gerekçelerle bu yolu gitmesi gerekir. Aksi takdirde her şey yolunda giderken Cumhurbaşkanının görevini sonlandırmak için bu yola giderse, yapılacak seçimlerde, o Cumhurbaşkanı daha büyük bir çoğunlukla gelecek, parlamento ise büyük ölçüde değişecektir. O nedenle fesih yetkisini tek taraflı imiş gibi göstermenin bir faydası yoktur.
“KUTUPLAŞMAYI AZALTIR”
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin kutuplaşmaya yol açacağı eleştirileri haksız. Çünkü bu sistem kutuplaşmayı azaltacak bir sistemdir. Bir kere, Cumhurbaşkanı seçilebilmek için halkın yarıdan fazlasının oyunu olmak gerekir. Bunun için de gösterilen adayların toplum tarafından kabul görebilmesi için toplumun merkezini temsil eden adayların şansı yüksektir. Bu sistemde parlamenter sistemle iktidara gelemeyecek siyasi partiler de birleşerek flaş bir aday da uzlaştıkları takdirde yürütmenin devletin başına gelebileceklerdir. Adaylar toplumu kucaklamaları gerekecek, seçilen Cumhurbaşkanı yeniden seçilebilmesi için, her kesimin oyuna talip olacağı için kutuplaşmaların aksine toplumda bir yumuşamayı, uzlaşmayı beraberinde getirecektir.”
“DEMOKRASİ REFORMU”
Sıkıyönetimin kaldırılması, milli güvenlik kurulunun yapısındaki değişiklikler, seçilme yaşının 18'e düşürülmesi, milletvekili sayısının artırılması, olağanüstü hal yönetim usulünde yapılan değişiklikler, anayasayı sivil ve demokratik bir anayasa özelliğine kavuşturacak önemli düzenlemeler olduğunu belirten Yılmaz Tunç, “Anayasa değişikliğinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum” dedi.