Siyasi ve Sosyo-Kültürel Etkileriyle 15 Temmuz Anlatıldı
Bartın Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen 'Siyasi ve Sosyo-Kültürel Etkileriyle 15 Temmuz' Panelinde darbe girişimi farklı bakış açılarıyla anlatıldı.
Bartın Üniversitesi Konferans Salonunda düzenlenen etkinliğe Bartın Belediye Başkan Vekili Hüseyin Fahri Fırıncıoğlu, Adalet Komisyonu Başkanı Sait Özdemir, Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun, il yöneticileri, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.
“Siyasi ve Sosyo-Kültürel Etkileriyle 15 Temmuz” Panelinin oturum başkanlığını yapan Rektör Yardımcısı, Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sedat Yazıcı gerçekleştirilen etkinlikle 15 Temmuz Darbe Girişiminin farklı bakış açılarıyla ele alınacağını kaydederek, “Başta 15 Temmuz şehitlerimiz olmak üzere bütün şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Gazilerimizden ebediyete irtihal edenlere Allah'tan mağfiret, hayatta olanlara acil şifalar temenni ediyorum.” dedi.
Yazıcı, “Ülkemizdeki askeri darbeler konusunda özellikle 1960, 1971 ve 1980 darbeleri konusunda ne yazık ki akademik dünyada fazla araştırma yapılmamış. Bu sonuca ‘Üniversite öğrencilerinin askeri darbelere yönelik algı ve tutumu' konusunda yaptığımız bir araştırmada ulaşmıştık. Ancak 15 Temmuz'un üzerinde henüz iki yıl geçmiş olmasına rağmen çok şükür ki bu alanda akademik dünya gerekli hassasiyeti göstermiş ve göstermeye devam etmiştir.” diye konuştu.
15 Temmuz: Bir Din İstismarı – Terörü
Panelde Bartın Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi'nden Dr. Öğr. Üyesi Kamil Çoştu “15 Temmuz: Bir Din İstismarı – Terörü” başlıklı konuşmasında “Tarihe bakıldığında birçok kez din istismar edilerek insanların kötü emeller için yönlendirildiğini görüyoruz. 15 Temmuz'a giden sürece bakıldığında da Fetullahçı Terör Örgütünün bu istismar üzerinden hareket ettiği açıkça görülmektedir. Bu nedenle birçok kuruma önemli işler düşmektedir. Herkesin üzerine düşen görevi yapması durumunda, örneğin yurtlar ya da camilerin konu üzerinden hareket edersek, bu din istismarcılarına fırsat verilmemiş olunacaktır.” şeklinde konuştu.
Darbe Girişiminin Uluslararası Bağlantıları ve Sonuçları
Edebiyat Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Ümmet Erkan ise “15 Temmuz Darbe Girişiminin Uluslararası Bağlantıları ve Sonuçları” başlıklı konuşmasında darbe girişimindeki uluslararası unsurlardan bahsederek, sosyolojik etkilerini anlattı. Erkan, “2001 yılında yaşanan ekonomik kriz ve sonrasında darboğaz sonrası 2002 yılında ülkemizde çok önemli atılımlar oldu. Ekonomik ve siyasal olarak bazı değişikliklere gidildi ve bu değişiklikler Türkiye'nin önemli bir güç olmasını sağladı. Ben Türkiye'de yaşanan bu önemli değişikliklerin aynı zamanda 2011 yılında Tunus'ta başlayan ve sonrasında diğer ülkelere yayılan ‘Arap Baharı' olaylarını tetiklediğini düşünüyorum. Çok zengin yer altı kaynaklarına sahip olmasına rağmen yoksulluk içinde yaşayan bu ülkelerde Türkiye'de ortaya konulan bu model aslında bir tür iç hareketlenmeyi sağlamıştır. Tüm yaşananlar ve özellikle Mısır'da yaşananlar bence Türkiye karşıtı bloğu harekete ‘Türkiye'ye karşı bir darbe planlanabilir mi' düşüncesini doğurdu. Mısır'daki darbeye sessiz kalınması özellikle ABD ve Avrupa nezdinde Türkiye'de yapılabilecek bir darbede sessizce izleyebileceği düşüncesini ortaya çıkardı. Türkiye'deki darbe girişiminde bazı Arap Emirliklerinin, yine Suudi Arabistan'ın ve Sisi'nin yine bu darbenin arkasında olan durumlar olarak söyleyebiliriz. Yine elbette ki darbeyi organize eden Amerika içerisinde bir birimin veya bölümün de olduğu aşikardır.” ifadelerini kullandı.
Darbe Girişiminin Türkiye Ekonomisi Üzerine Kısa ve Uzun Vadede Etkileri
Bartın Üniversitesi Genel Sekreteri Dr. Öğr. Üyesi Said Ceyhan ise “15 Darbe Girişiminin Türkiye Ekonomisi Üzerine Kısa ve Uzun Vadede Etkileri” isimli bir konuşma yaptı. Ceyhan, Darbe girişiminin Türkiye ekonomisi üzerine kısa dönemde bir etkisinin söz konusu olmadığını kaydederek, “Kısa vadede darbe girişimleri Türkiye ekonomisini teğet geçtiği söylenebilir. Bunun en önemli nedeni 18 Temmuz 2018 sabahı hükümetin görevde olması ve alçak girişimin milletçe topyekün bastırılmasıdır. Ancak uzun vadedeki etkileri için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. 17-25 Aralık ve 15 Temmuz 2016 menfur darbe girişiminin ekonomiye maliyeti cari fiyatlarla 829 Milyar Türk Lirasıdır. Türkiye 2013 ve 2016'da yaşadığı bu iki talihsiz süreci yaşamasaydı, kişi başına düşen milli gelir 2018 yılında 15 bin Dolar seviyesinde olacaktı. Bu rakam ile Türkiye orta gelir tuzağından çıkmış olacaktı. İşsizlik oranı yaklaşık olarak yüzde 15 artarak, yüzde 9,15'ten yüzde 10,5'e çıkmıştır. Bu darbe girişimleri olmasaydı çok daha düşük düzeye inmiş olacaktı. Enflasyon oranı özellikle döviz kurunda yaşanan artıştan dolayı yüzde 7,5'ten yüzde 13'lere çıkmıştır. Yapılan projeksiyon itibariyle bu girişimlerin yaşanmadığı durumda enflasyon oranı 2018'de yaklaşık yüzde 5 olarak hesaplanmıştır. Dolar kuru yapılan hesaplamalara göre 3 Türk Lirası civarında olması gerekirken 4.75 civarında seyretmektedir.” dedi.
15 Temmuz ve Siyasal Alanın Muhafazası
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Ömer Baykal ise “15 Temmuz ve Siyasal Alanın Muhafazası” adlı konuşmasında “Bu yapı iki önemli alana büyük zarar vermiştir. Devlet alanına ve siyasal alana. Siyasal alana yapılan birçok operasyon ile siyasi alan zayıflatılmış, yargı ve adli kolluk güçlerine sızılarak da devletimiz zaafa uğratılmıştır. TSK ve diyanette aynı yapının büyük zararına maruz kalmıştır. Ancak milletimiz tüm bu zayıflatma ve algı operasyonlarına kanmayarak devletinin yanında yer almıştır. Sessiz yığınlar diye nitelendirilen halk darbenin karşısında olduğunu bir kez daha göstermiştir. Elbette ana-akım medyanın ve muhalefet liderlerinin duruşu da darbe girişiminin sonuçsuz kalmasında önemli faktörler arasındadır.” diye konuştu.
15 Temmuz Destanı: Gençliğin Demokrasi Bilinci
Bartın Üniversitesi öğrencisi Abdullah Genco ise 15 Temmuz 2016'da yaşananları ve Milletçe kazanılan zaferi ‘Gençliğin Demokrasi Bilinci' üzerinden değerlendirdi. Genco, “15 Temmuz ile ilgili onlarca yazı okumam ve çok kere konuşmuş olmama rağmen hala orada yaşananlar ile gazi ve şehitlerimizin kahramanlıkları idrak edebilmiş değilim. Biraz düşününce bu destanın ne kadar önemli olduğunu, duygu ve düşüncelerin bunu anlatmakta yetersiz kalacağı düşüncesindeyim. Henüz 16 yaşındaki Engin Tilbeç adlı kardeşimizin hayatında ilk kez gördüğü tankın karşısında durma cesareti göstermesini veya 17 yaşındaki Abdullah Tayyip Olçok kardeşimizin babasıyla birlikte omuz omuza şehadete yürümesini anlatacak kelime bulmak gerçekten çok zordur.” şeklinde konuştu.
Panel, Bartın Üniversitesi Kütüphanesinde yer alan ‘15 Temmuz Darbe Girişimi' ile ilgili kitaplar sergilenmesiyle son buldu.