Saadet Partili kadınlar bayan gazetecilerle buluştu
Saadet Partisi Kadın Kolları, Bartın'daki bayan gazetecilerle kahvaltıda bir araya geldi. Sohbet havasındaki kahvaltıda Kadın Kolları Üyeleri ile gazeteciler hem il hem de ülke gündemiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Şuanda Türkiye'nin ekonomisinin dar boğaza girdiğini ifade eden Saadet Partisi Kadın Kolları Başkanı Fatma Gizli, 'Cumhuriyet tarihinde ilk kez borçlanabilmek için Borçlanma Genel Müdürlüğü kurmak zorunda kalmış bir ülkeyiz' dedi.
Gizli: “Tarihimizde ilk kez Borçlanma Genel Müdürlüğü kurduk”
Saadet Partisi Kadın Kolları, Bartın'daki bayan gazetecilerle kahvaltıda bir araya geldi. Parti binasındaki kahvaltıda Kadın Kolları Başkanı Fatma Gizli ve üyeler ile gazeteciler yer aldı. Sohbet havasındaki kahvaltıda Başkan Gizli ve gazeteciler hem il hem de ülke gündemiyle ilgili değerlendirmelerde bulunurken il siyasetiyle ilgili görüşlerini de birbirleriyle paylaştı. Kahvaltıda Saadet Partisi'nin kutuplaştırıcı değil, kucaklayıcı bir siyaset anlayışına sahip olduğunu ifade eden Fatma Gizli, “Saadet Partisi olarak her türlü kutuplaşma ve zıtlaşma yaklaşımını reddetmekte, tüm vatandaşlarımızın uyum içerisinde birlikte yaşadığı bir Türkiye'yi benimsemekteyiz. Hiç kimsenin etnik, dini ve mezhepsel kimliği, dünya görüşü, siyasi tercihi nedeniyle baskıya ve tahakküme maruz kalmadığı, her kesimin bir arada huzur ve barış içerisinde özgürce yaşayabildiği bir Türkiye istiyoruz. Güçlü olanı haklı değil, haklı olan güçlü kabul etmekte hakkın ve adaletin hakim olduğu bir Türkiye'den yanayız. Siyasi tercihleri ne olursa olsun insanımızın din, dil, cinsiyet etnik köken gibi özellikleri nedeniyle hiçbir ayrıma maruz kalmadan kamu hizmetlerinden eşit biçimde faydalanabildiği bir Türkiye'yi benimsiyoruz” dedi.
Gizli: “Hedefimiz tam bağımsız bir Türkiye”
Parti olarak tam bağımsız bir Türkiye vizyonuna sahip olduklarını belirten Gizli, “Yaşam hakkı, güvenli hakkı, eğitim hakkı, din, düşünce ve ifade özgürlüğü ve örgütlenme hakkı başta olmak üzere bütün hak ve özgürlüklerin teminat altına alındığı bir Türkiye'yi hedefliyoruz. Gelişmeler ve sorunlara karşı edilgen değil, etken ve her alanda kendi ayakları üzerinde durabilen tam bağımsız bir Türkiye hedefimiz. Vatandaşlarımızın hayat standartlarının yüksek olduğu, yarınlarından endişe duymadığı, geleceğe umutla baktığı ve huzurun hakim olduğu müreffeh bir ülke istiyoruz. Vatandaşlarının kendisini değerli hissettiği şahsiyetli bir dış politika izleyen, emperyalistlere korku mazlumlara güven veren bir ülkeden yanayız. Ülkemizin küresel güçler arasına sıkışmış bir ülke değil, tarihsel misyonu doğrultusunda inisiyatif alan kendi sorunlarını bilen ve çözebilme kapasitesine sahip bölge ülkeleriyle işbirliği yapan küresel anlamda politika üreten ve uygulayan ve yeni bir dünya kurulmasına öncülük etmesini hedefliyoruz” şeklinde konuştu.
“Adaletin tesisinden yanayız”
Parti olarak adalet, liyakat, istişare, ahlak, şeffaflık, denetim, plan ve program dahilinde bir yönetim anlayışına sahip olduklarını kaydeden Gizli, “Partimiz adaletin kamil manada tesis edildiği bir yönetim anlayışını esas alıyor. Bunun dışında kamu yönetiminde ehliyet, liyakat ve dürüstlüğün dışında hiçbir kriterin dikkate alınmadığı, kamu kaynaklarının israfına, yandaş kişi ve kuruluşlara peşkeş çekilmesine izin verilmediği bir yönetimden yanayız. Doğru politikaları uygulamak ve meseleleri ortak akılla çözmek için toplumun farklı kesimlerini temsil eden sivil toplum, özel sektör ve akademi çevrelerinin dahil edildiği istişare demokrasisini benimsiyoruz. Dürüstlük ve doğruluğu prensip olarak kabul eden, hukuk ve ahlakın sınırlarına riayet eden sorumluluk ve emanet bilincine sahip, şeffaflık ve hesap verilebilirliği sağlayan, iç ve dış denetim mekanizmalarını işleten, planlı ve programlı çalışan alanında uzman kişilerin ve konunun muhatabı olan kurum ve kuruluşların katılımıyla stratejik planlamalar yapan, her yatırım öncesinde kapsamlı fizibilite raporları hazırlayarak milletimizin milyarlarca lirasının heba edilmesini ve ölü yatırımlara aktarılmasını engelleyen bir yönetim anlayışını esas alıyoruz” ifadelerinde bulundu.
“Ülkemiz ekonomide dar boğaza girmiş durumda”
Türkiye'nin şuandaki durumuyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Fatma Gizli, şöyle devam etti:
“Bugün ekonomiden ekolojiye, adaletten demokrasiye, tarımdan sanayiye, eğitimden dış politikaya sürekli savrulan bir Türkiye'yle karşı karşıyayız. Ekonomisi dar boğaza girmiş, tarım ve hayvancılığı bitmiş, bütün birikimleri varlık fonu altında ipotek edilmiş bir Türkiye'de yaşıyoruz. Yaklaşık 500 binin üzerinde çiftçinin tarımı bıraktığı, 3 milyon hektardan fazla tarım arazisinin betona, inşaatta kurban edildiği bir ülkede yaşıyoruz. Cumhuriyet tarihinde ilk kez borçlanabilmek için Borçlanma Genel Müdürlüğü kurmak zorunda kaldık. Komşularla “Sıfır sorun” diye yola çıkıp sorunlu olmadığımız tek bir komşumuz yok. 2020 yılında bütçemizden 140 milyar TL faize para ödeyeceğiz. Milletin sorunlara çözüm üretecek, üretim istihdam sağlayacak, insanı merkez alan yatırımlar yerine rantı merkeze alan, kaynaklarımızı betona ve asfalta dökecek Kanal İstanbul gibi yatırımların olduğu bir Türkiye var.
“İsraf ve yolsuzluk had safhaya çıktı”
Ülkemizde olağanüstü halin olağan hale geldi, baskı ve tahakkümün arttı, farklı ve muhalif seslerin susturuldu ve devletin omurgasını oluşturan kurumlar yıpratılmış durumda. Adalet olgusu iflas etti ve mağdurlar ordusu oluştu. İltimas, adam kayırma, torpil ve partizanlık sıradanlaştı. İsraf ve yolsuzluk had safhaya çıktı. Eğitim yapboz tahtasına dönmüş durumda. Aile yapısı, toplumsak bağlarımız zayıfladı. Gençlerimiz gelecekten ümidini kesti ve yarınlara dair gençlerimizin umutları tükendi. Dış borç stokumuz yaklaşık 434 milyar dolara çıkmış durumda ve bu milli gelirimizin yüzde 60'ına ulaştı. 2015 yılında 40 milyar Euro harcanarak tanıtımı yapılan 2019'da üretimi yapılacağı söylenen ve akıbeti bilinmeyen bir yerli otomobil projesinin ardından 2019 yılında yeniden bir yerli otomobil projesi lansmanı yapılan bir Türkiye var.
“Hak yiyenlerin değil, hakkı yenenlerin mücadelesindeyiz”
Biz büyük binalar yapmanın değil, büyük insanlar yetiştirmenin mücadelesini veriyoruz. Kibir kulelerinde saltanat sürenlerin değil, şantiyelerde emeği sömürülenlerin, gösteriş ve şatafatla övünenlerin değil, toplu taşıma duraklarında bekleyenlerin, dört ayrı yerden dört ayrı maaş olan torpillilerin değil, atanamayan öğretmenlerin, üniversite mezunu işsiz gençlerin, özel ofislerde lüks plazalarda kamu ihalelerini paylaşanların değil, kömür madenlerinde ekmeğini paylaşanların, esnafın, köylünün, çiftçinin, açlık sınırının altında maaşla mahkum edilen emeklilerin, emekli olamayan EYT'lilerin, eli nasırlı yüreği hüzünlü Anadolu insanının, hak yiyenlerin değil, hakkı yenenlerin mücadelesindeyiz.”