ÖZKOÇ: 'AYSU BANKOĞLU'NDAN TERÖRE DESTEK ÇIKMAZ'
CHP Grup Başkanvekili ve Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu'nun Almanya'da katıldığı bir programda söylediği sözlerle ilgili açıklamada bulundu. Cumhur İttifakı'nın kullandığı 'Zillet' kelimesinin Türkçe karşılığının 'Aşağılık' olduğunu ifade eden Özkoç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu kelimeyi kullanarak kendisine oy vermeyen kesime aslında 'Aşağılık' dediğini ve Milletvekili Bankoğlu'nun ironi yaparak o sözlerle 'Senin aşağılık, terörist dediğin insanlar, bizim milletimiz, vatandaşımız. Biz size inat o insanlardan oy isteyeceğiz' demek istediğini söyledi. Özkoç, 'Aysu Bankoğlu'ndan teröre destek çıkar mı? Çıkmaz' derken milletvekili Bankoğlu, 'Hepimiz biliyoruz elbette ki PKK bir terör örgütüdür. Bizim terör örgütleriyle hiçbir işimiz olmaz. Ne şahsımın, ne partimin terör örgütleriyle bağlantısı söz konusu olamaz' ifadelerinde bulundu.
Bankoğlu: “Bizim terör örgütleriyle hiçbir işimiz olmaz”
CHP Grup Başkanvekili ve Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, Hatay Milletvekili Suzan Şahinle birlikte 31 Mart seçim çalışmaları kapsamında Bartın'a geldi. CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu'nun da kendisine eşlik ettiği ziyarette Özkoç, parti binasında basın açıklamasında da bulundu. CHP İl Başkanı Selim Karakaş ve CHP Bartın Belediye Başkan Adayı Mehmet Arslan'ın başta olmak üzere teşkilat üyelerinin de yer aldığı basın toplantısında Özkoç, CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu'nun Almanya'da katıldığı bir programda söylediği sözlerle ilgili de açıklamada bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Millet İttifakı'nı kastederken kullandığı “Zillet” kelimesinin Türkçe karşılığının “Aşağılık olduğunu ifade eden Özkoç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu kelimeyi kullanarak aslında Türkiye'de kendisine oy vermeyen yüzde 60'lık kesime “Aşağılık” demek istediğini söyledi. Milletvekili Bankoğlu'nun Almanya'daki konuşmasında bu konuya ironi yaptığını dile getiren Engin Özkoç, Bankoğlu'nun o sözlerle “Senin aşağılık, terörist dediğin insanlar, bizim milletimiz, vatandaşımız. Biz size inat o insanlardan oy isteyeceğiz” demek istediğini söyledi. “Aysu Bankoğlu'ndan teröre destek çıkar mı? Çıkmaz” diyen Engin Özkoç, şöyle konuştu:
Özkoç: “Muhalefet demek, iktidara “doğru yolda gidelim” demek”
“Türkiye çok sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Biz ülkemizin hangi hükümet tarafından yönetilirse yönetilsin, hangi siyasi parti iktidarda olursa olsun başarılı olmasını istiyoruz. Muhalefette olmak iktidar partisinin başarısız olmasını istemek, temenni etmek, arzu etmek değildir. Muhalefette olmak iktidar partisinin yanlışlarını söyleyerek onları doğru yola çekmek, daha doğrusunu yapmasını sağlamak, bu sayede ülkemizin ve milletimizin refahını, huzurunu ve mutluluğunu sağlamaktır. Onlar iktidardayken iktidar görevlerini yapsınlar, bizde muhalefetteyken muhalefet görevimizi yapalım ama birbirimizi ayrıştırmayalım, yok etmeyelim, birlikte yapalım, bu güzel ülkeyi birlikte yönetelim. Çünkü bu güzel ülkenin güzel insanları kardeşlik bağıyla birbirine bağlıdır. Ayrıştırarak, onları yok ederek, onları birbirine düşürerek yönetmek aslında ülkeyi idare etmekten uzak, ülkeyi bölmek, ülkeyi ayrıştırmak, ülkeyi gerçekten güçsüz kılmaktır.
“Bereketin ülkesi Türkiye”
Oysa ki ortak amacımız güçlü bir Türkiye, huzurlu bir Türkiye. Bunun için bazı şartlar var. Bir ülkenin doğru yönetilmesi için ilk önce o ülkenin ekonomisi düzgün olacak. Dünyada çıkan bütün savaşların temel nedeni ekonomik nedenlerdir. Ekonomi düzgün değilse o zaman o ülkede sıkıntılar başlar. Sadece sizin ülkenizde değil, çevrenizdeki ülkelerde de ekonomi doğru gitmiyorsa bu size de yansır. Türkiye'de ekonomi doğru gidiyor mu ona bakmak lazım. Gerçekten bereketin ülkesi Türkiye. Kendi ülkesinin ulusal varlığını çok önemseyen bir başka lider Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde insanlar ve kendi soydaşları katledildiği zaman Amerikan şeytanına “Gölge etme başka ihsan istemez” diyerek Kıbrıs'a çıkartma yapıp “Hakkıyla kazanacağız, haklıyla paylaşacağız” diyen bir Bülent Ecevit vardı. Necmettin Erbakan Hocamız “Bu ülkede bir tane tehlike var. O da Amerikan şeytanı” derdi. Öbür taraftan “Ağır sanayi güçlü olsun” derdi. Demirel, “GAP Projesiyle ben her yeri sulayacağım. Benim ülkem bereketli bir ülke. Benim ülkem sadece kendine yetmeyecek. Aynı zamanda tarım ürünleri ihraç edecek” derdi. Bizi bunlar yönettiler. Bunlar bizi birbirimize kırdırmadılar. Birbirimizi yok ettirmediler, ülkeyi doğru yönetmeye çalıştılar.
“Önce düzeltmemiz gereken şeyler var”
Ağrımıza giden şeyler var tabi ama önce düzeltmemiz gereken şeyler var. İlk önce çiftçinin üzerindeki yükü kaldıracağız. Yani gübrenin ve mazotun üzerindeki vergi yükünü kaldıracağız. Ondan sonra tohumu İsrail'den almayacağız. İsrail'den bu kadar şikayet edip, İsrail'i bu kadar karşımıza alıp, Filistin'de İsrail'in kan döktüğünü televizyonlarda gecelerce söyleyip buradan oy devşirmek yerine onlara muhtaç olmamayı seçeceğiz. Kendi topraklarımızı İsrail'in tohumlarıyla üretim bekleyen bir ülke haline getirmeyeceğiz. Yerli tohumu kendimiz üreteceğiz ve kendimiz yapacağız. Böyle yaptığımızda çiftçimiz güçlü bir çiftçi olup, üretim bolluk ve bereket içerisinde olursa o zaman tanzim satışlarına gerek kalmaz. Tanzim satış mağazalarında kuyruğa girmeye gerek yok. O zaman bereket, ucuzluk, ihracat olacak. Hem milletimiz kazanacak hem de Türkiye kazanacak.
“ ‘Beka sorununu var' dersen, yatırımcı kaçar”
Hiçbir ülkenin cumhurbaşkanı “Benim ülkemde beka sorunu vardır” demez. Beka sorunu var dersen yabancı yatırımcı gelip senin ülkende yatırım yapmaz. Bu yüzden dememesi gerek. “Beka sorunu var” dersen senin ülkene gelen turiste “Benim ülkeme gelme” dersin. O zaman Avrupa ülkeleri ve Amerika der ki “Türkiye'de beka sorunu var. Bunu iktidarın başındaki insan söylüyor. O zaman oraya gitmeyin” derler. Bunun dışında yabancı sermaye yerli sanayiciyle işbirliği yapmaz. Beka sorunu varsa yabancı sermaye yerli sanayiye neden ortak olup katkı sağlasın? Bir ülkenin lideri “Benim ülkemde beka sorunu var” diyorsa o ülkeye ihanet ediyordur. O ülkeyi yok ediyordur. O ülkenin köküne dinamit kokuyordur. O ülkenin önünü kesiyordur, ekonomisini yok ediyordur. Sadece “Seçim alacağım, yerel yönetimlerde başarı sağlayacağım” diye işi bu noktalara getirmek bu ülkenin güçsüz, itibarsız, dışarıya bağımlı bir ülke haline gelmesine neden olur.
“Zillet; aşağılık demek”
Seçim yarışışında birbirimizi yok ederek yarışmayacağız. Birbirimizi var ederek yarışacağız. Seçim yarışışında kalkıp da sizin karşınızda olan ve ittifak içerisinde olup da vatanını ve milletini düşünen, ülkesini, çocuklarının geleceğini düşünen tarafa siz “Zillet ittifakı” derseniz o zaman bu karşı tarafı yok saymanız olur. Zilletin Türkçe manası aşağılık demektir. Siz bunu söyleyerek size oy vermeyenlere “Aşağılıksınız” diyorsunuz. Ülkeyi yöneten, aynı zamanda cumhurbaşkanı olan bir liderin kendisine oy vermeyenleri aşağılık olarak nitelendirmesi, terörle birlikte nitelendirmesi, evladı şehit düşen “Artık sen bu ülkeyi iyi yönetemiyorsun. 17 yıldan beri sana oyumu verdim ama artık vermek istemiyorum. Ülkemin başka partileri de var. Ülkemin güzel insanları var. Onlara da bir şans tanımak istiyorum” diyen kesime “aşağılık” diyor ve onları terörist damgasıyla damgalıyorsun. O şehit anne ve babaları evlerine gittiğimiz zaman ağlıyorlar.
“Bir cumhurbaşkanı şehit annelerine de ‘terörist' diyor, Bunu düşman düşmana söylemez.”
Sen, senin karşında politika yapıyor diye kadın bir Genel Başkan'a Meral Akşener'e “Sen milletvekili değilsin. Bana karşı bu şekilde mücadele etmeye devam edersen, seni hapse gönderirim” diyorsun. Birbirimizle savaşmıyoruz. Birbirimizle yarışıyoruz. Hizmet yarışı yapıyoruz. Daha iyi hizmet verebilmek için, daha güçlü bir Türkiye için hizmet yarışı yapıyoruz. Sen bizi aşağılık olarak görür, bu ülkenin yüzde 60'ı bana oy vermiyor diye onları aşağılarsan, onlara terörist damgası vurursan, onları yok sayarsan o zaman Türkiye nasıl güçlü bir ülke olacak? Sen şehit annelerine de “terörist” diyorsun. Sen bu ülkenin evlatlarını vatana millete hayırlı evlat olarak yetiştiren annelere, babalara “terörist” diyorsun. “Aşağılık” diyorsun. Bunu düşman düşmana söylemez. “Bunlar ondan sonra bunlardan oy mu isteyecekler?” diyorsun.
“Bartın'dan terörist çıkmaz”
Sen doğruyu yaparsın, bu ülkeyi güzel yönetirsin diye bugüne kadar sana oy verdiler. Şimdi kalkıp da “Bana oy vermezseniz siz de o aşağılıklarla beraber olur, teröristlerle beraber olur” dersen sana oy veren, bugüne kadar sana güvenen insanları da aşağılamış olmuyor musun? Yanlış değil mi? Cumhuriyet Halk Partisi'nden ve Bartın'dan mühendis, akademisyen, öğretmen çıkar, terörist çıkmaz. Vatan haini çıkmaz. Cumhuriyet Halk Partisi'nden terör örgütleriyle ilişkilendireceğin hiç kimse çıkmaz. Başka siyasi partilerden ki hangi siyasi partiden bahsettiğimi gayet iyi bilirsiniz, Fethullahçı Terör Örgütüyle masaya oturup bu ülkenin genel kurmay başkanını 2 defa müebbet hapse mahkum edip, Fethullahçı Terör Örgütlerinin generallerini orduyu yönetmeye çağıran insanlar oturup düşünmek zorundadırlar. Karşı tarafa bir şey söylerken kendi yaptıklarınızı düşüneceksiniz. Bu ülkenin genel kurmay başkanını PKK'lı Şemdin Sakık'ın gizli tanıklığını kabul ederek PKK ile savaşan onurlu genel kurmay başkanını ceza evlerinde yıllarca tuttunuz. Müebbet hapse mahkum ettiniz. “Arkasındayım” dediğiniz savcı, elini, kolunu sallayarak yurt dışına çıktı.
“Biz size herhangi bir şekilde “aşağılık” dedik mi?”
Şimdi biz size ne diyeceğiz? Biz size “Barış süreci olabilir. Oturup konuşabilirsiniz. Ama Abdullah Öcalan'la barış süreci yapılmaz. Oturulmaz, Kandil'de barış süreci olmaz” dedik. Siz gittiniz bu ülkenin hakimini, savcısını, Habur Sınır Kapısı'na oturttunuz. Oradan geçen PKK'lı teröristler bizim hakim ve savcımızın “Yaz kızım” demesine bile bakmadan, ellerinde silahlarıyla bu ülkeye girdiler. O ülkede çocuklarımızı öldürmek için hendek kazarken, menfezlere bombalar koyarken siz valilere, kaymakamlara “Onlara dokunmayın” diye emir verdiniz. Bunu biz söylemiyoruz, bunu kendi ağzınızla siz söylediniz. Bu ülkenin, milletinin gözünün içine baka baka sizler söylediniz. Biz size herhangi bir şekilde “aşağılık” dedik mi? Biz size “terörist” dedik mi? Siz bu ülkede yıllarını basına, bilime veren insanları hapse koydunuz ama 5-6 yıl sonra “Bunlar masummuş” dediniz. Ya onların 6 yılı? Siz Ankara'da Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olmuş Mansur Yavaş gibi pırıl pırıl bir insanı, tertemiz bir insanı, yerel yönetimlerde başarılı olmuş bir insanı sahte senet düzenledi diye yıldırım hızıyla götürdünüz dava açtınız ama o davayı açan avukat geriye çekmek zorunda kaldı.
“Görevi layığıyla yapacak insanlara teslim edin”
Biraz sıkılmak, utanmak gerekir. Biraz insanın yüzünün kızarması gerekir. Kendi vatandaşlarınızla uğraşmadan onları birlik beraberlik içinde tutamıyorsanız bu görevi yapabilen insanlara teslim edin diye uğraşıyoruz. Ekonomiyi düzeltemiyorsanız, komşularınızla barış içinde yaşayamıyorsanız, bu ülkeyi daha fazla karartmaya gerek yok. Bunu söylüyoruz size. Bunu söylerken de düşmanlaşmadan söylüyoruz, bu ülkenin birlik ve beraberliğine dikkat ederek söylüyoruz. Biz dikkat ediyoruz diye onuruyla mücadele eden, hayatını Türkiye Cumhuriyeti'nin yetiştirdiği pırıl pırıl bir insan olarak bir kadın milletvekilimizin sizin söylediğiniz sözlere sizin ağzınızla cevap verdi diye sözünü çarpıtamazsınız. O zaman ne derler biliyor musunuz? Dön bir aynaya bak derler. Gerçeği orada görürsün derler. Bizim Bartın'da talip olduğumuz şey yerel seçimlerdir. Adayımız Mehmet Arslan'dır. Pırıl pırıldır. Burada mücadele ederken biz Mehmet Aslan'ın birikimine, tecrübesine, Bartın'a olan sevgisine güvenerek diyoruz ki Bartın'ı işte bu arkadaşımız yönetir. Arkasında örgütümüz, partimiz, milletvekilimiz ve bir başka siyasi partinin de gücü var. İYİ Parti'de ‘Ben de destek oluyorum' diyor. Neden? Biz artık şundan vazgeçtik. Siyasi partinin başarısı için değil, yani CHP'nin ya da İYİ Parti'nin başarısını değil, AK Parti'nin MHP'nin başarısızlığını değil bir tek ülkemizin başarısını istiyoruz. Vatanımızın ve milletimizin başarısını istiyoruz. Çocuklarımız okullarını bitirince fabrikalarda işe girsin istiyoruz. Herkes göz göze baksın, kimse borçlu olmasın istiyoruz. Böyle bir Türkiye istiyoruz. Onun için diyoruz ki biz sadece yerel seçimlerde adayımıza oy verin, görün bakın Bartın ne oluyor, Amasra ne oluyor? Sadece bir beton yığınına mı dönüşüyor yoksa bereketin ve bolluğun zenginleştirdiği başka bir şey mi oluyor?
“Rakiplerinize aşağılık ve terörist diyemezsiniz”
Doğru yönetirseniz, insanlarınıza sahip çıkarsanız, bu AKP'li bu CHP'li bu MHP'li bu İYİ Partili diye ayrıştırmazsanız, herkesi bu ülkenin bir evladı olarak görürseniz birlikte zenginleşir, birlikte paylaşır, inancımız ve ülkemizle birlikte yaşarız. Bu ülkenin gücü, ordusu, polisi, doktoru, mühendisi hepsi bu ülkeye yeter. Bu ülkenin esnafı, çiftçisi, işçisi bu ülkeye yeter. Onlar pırıl pırıl bizim insanlarımız. Bizim savunma sanayimizi Katar ordusuna vermezseniz, tank palet fabrikasından bahsediyorum. Bu ülkede birlik ve barış olsun isteyip de bu ülkedeki insanları ayrıştırmazsanız, rakiplerinize aşağılık ve terörist demezseniz o zaman sizinle beraber bu ülkede nasıl faydalı olabiliriz, nasıl daha güzel yönetebiliriz buna bakarız. Ama hayır biz ayrıştıracağız derseniz biz de milletimize, insanlarımıza gideriz. Doğruyu söyleriz onlara. Onların yaptıklarını, bu doğru değildir diye milletimizle paylaşacağız. Doğruyu milletimizle birlikte bulacağız. Onun için adımız Millet İttifakıdır. Onun için millete güveniyoruz ve kendimizi millete emanet ediyoruz.
“Aysu Hanım AKP'ye oy vermeyenlere yapılan saldırılara karşı bir isyanı dile getirmiştir”
Aysu Hanım yüreği yanan bir kadın milletvekili olarak günlerce Cumhuriyet Halk Partisi'ne yapılan saldırılara, AKP iktidarına oy vermeyen insanlara durmaksızın yapılan saldırılara karşı bir isyanı dile getirmiştir. Siz teröristsiniz, siz aşağılıksınız diyen insanlara sizin aşağılık dediğiniz, terörist dediğiniz insanlar bizim milletimiz, bizim vatandaşımız ve yurttaşımız. Biz gideceğiz size inat onlardan oy isteyeceğiz demiştir. Onların yanına gideceğiz, onlarla dertleşeceğiz, bizim derdimiz onların derdi, bizim sıkıntımız onların sıkıntısı, siz o insanları bu şekilde aşağılayamazsınız, terörist diyemezsiniz demiştir. Bunu aslında çok net ifade etmiştir. Ben size sorayım. Aysu Bankoğlu'ndan teröre destek çıkar mı? Kendi nezaketi ve tavrıyla, dik duruşuyla sen benim insanıma böyle diyebilirsin ama senin demen benim insanımdan vazgeçeceğimi gerektirmez. Sen ne dersen de, o insan benimdir benim ülkemin insanıdır. Sadece sana oy vermediği için aşağılık değildir, demiştir. Aslında bir ironi var. Aslında bu kadar net ifade edilen bir şeyi bu noktaya getirmek bizi başka şeyleri söylemeye itiyor. Bizde diyoruz ki işimiz birbirimiz dövmek, yok etmek, kırdırmak değil. Birbirimize sahip çıkmak. Ben bir yere giderken annemi AKP'li kapı komşuma emanet ediyorum. Anneme bir şey olsa ilk o yetişecek. Ona bir şey olsa ilk ben koşacağım. Evlatlarımızı savaşa gönderiyoruz. Mevzideki evlatlarımız Mehmet beni koru ben çıkıyorum dediğinde bu AKP'li, bu CHP'li bu MHP'li diyor mu? Bu benim kardeşim Mehmet diye çıkıyor. Sen bunları ayrıştırıp bu aşağılık, bu terörist dersen bu çocuklar nasıl orada vatan için savaşacaklar. Böyle şeyler doğru şeyler değil. Doğru olmadığını düzgün bir dille anlatmaya çalışıyoruz. Ama biz her zaman da kuzu değiliz ki. Eğer bizim kaldıramayacağımız şeyleri bize söylersen sen nasıl söylersen bizde sana öyle söyleriz. O yüzden biz durduğumuz yerde durmaya, mücadele etmeye çalışıyoruz. Ve bu ülkenin doğru yönlendirilmesini istiyoruz. Tek derdimiz bu.”
Bankoğlu: “Ne şahsımın, ne partimin terör örgütleriyle bağlantısı söz konusu olamaz”
Engin Özkoç'un ardından konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Aysu Banoğlu ise şu ifadelerde bulundu:
“Biliyorsunuz hakkımda bir soruşturma açıldı. Bir kez daha şunu vurgulamak istiyorum. Hepimiz biliyoruz elbette ki PKK bir terör örgütüdür. Bizim terör örgütleriyle hiçbir işimiz olmaz. Ne şahsımın, ne partimin terör örgütleriyle bağlantısı söz konusu olamaz. Şimdiye kadar nasıl onlarla bir işimiz olmadıysa bundan sonra da olmayacağını herkes bilsin. Beni tanıyan, bilen herkes durumun farkındadır. Konuşmamda da ne kastettiğimizi herkes açıkça görmüştür. Ben Bartın'ın bir evladıyım, burada doğup büyüdüm. Ve inşallah kanımın son damlasına kadar bu topraklara hizmet etmeye çalışacağım. Atatürk'ün izinde bir Cumhuriyet çocuğu olduğumu da herkes çok iyi biliyor.
“Bu beni ve partimi karalamak için yapılan büyük bir kötülüktür”
AKP'nin seçim meydanlarında kendilerinden olmayan seçmenleri ayrıştırmasını, bölmesini, onları terörist, zillet ittifakı olarak yaftalamasını eleştiriyorum. Siz ne kadar seçmenleri bölmeye çalışırsanız çalışın biz onları esnaf, taşeron işçi, emekli, genç yurttaşlarımız olarak görüyoruz. Ve bölerek dışlamaya çalıştığınız bu seçmenlerimizin de oylarına talibiz diyorum. Bakın yerel seçimler bir yana halkımızın gündemi açlık, işsizlik, iflaslar… Ama bu gündemi değiştirme çabası partimizi ve beni karalamak için yapılan büyük bir kötülüktür. Ve hiç kimse şunu unutmasın hiçbir kötülük yapanın yanına kalmaz. Bu iddiaların sahiplerini Allah'a havale ediyorum ve ilahi adaletin bu kötülüğü yapanı bulacağına inanıyorum. Halkımın sağduyusuna güvenim ve inancım sonsuzdur diyorum.”