Karakaş 'Korku bacayı sardı'
Ülke ve il gündemiyle ilgili haftalık değerlendirmede bulunan CHP Bartın İl Başkanı Selim Karakaş, AK Parti ve MHP tarafından hazırlanan Seçim Kanunu Değişikliği teklifiyle ilgili 'İktidar ittifakının seçim yasası değişiklik teklifi, seçimi kaybedeceklerinin panik ve telaşıyla hazırlanmış bir 'nalıncı keseri' düzenlemesidir. Seçim kurullarını, seçmen kütüklerini, sandık kurullarını içeren değişiklikler seçime, sandığa, oylara müdahale, hileyle seçim kazanma arayışlarının ürünüdür! Korku bacayı sardı. Hazırladığınız bu yasa da sizi kurtaramayacak' dedi.
CHP Bartın İl Başkanı Selim Karakaş, ülke ve il gündemiyle ilgili haftalık değerlendirmede bulundu. AK Parti ve MHP tarafından hazırlanan Seçim Kanunu Değişikliği teklifinin seçim kaybı paniği ve telaşıyla hazırlandığını ifade eden Başkan Karakaş, “Gideceklerini anladılar seçmene tuzak kurmaya çalışıyorlar. Nureddin Nebati'nin gözünün içindeki ışıltı erken soldu. Olan yine yurttaşlara oldu. Varsa da, yoksa da “5'li çete”. Tüm kaynaklar onlara akıtılıyor. Tarımı bitirdiniz, hayvancılığı bitirdiniz, çiftçiyi perişan ettiniz, ülkeyi namerde muhtaç ettiniz. 20 yıl boyunca üvey evlat muamelesi yaptığınız tarım, hayvancılık ve besiciliğin ne kadar hayati ve stratejik olduğunu anlayabilmek, idrak edebilmek için salgın, savaş, kuraklık vb. afetlerin yaşanması mı gerekiyordu. Yolun sonu göründü. Panikle hareket ediyor, her şeyi elinize yüzünüze bulaştırıyorsunuz.”
“Artık yeter!”
Seçim kurullarını, seçmen kütüklerini, sandık kurullarını içeren değişiklikler seçime, sandığa, oylara müdahalenin hileyle seçim kazanma arayışlarının ürünü olduğunu kaydeden Selim Karakaş şöyle devam etti:
“Bu ülkeye ve ülke insanına daha çok zarar vermeden küçük ortağınızı da alın ve halkın sırtından düşün. Geleceklerini çaldığınız Z kuşağı sandığa gidecek ve iktidarınıza son verecek. İktidar ittifakının seçim yasası değişiklik teklifi, seçimi kaybedeceklerinin panik ve telaşıyla hazırlanmış bir ‘nalıncı keseri' düzenlemesidir. İlk kez oy kullanacak milyonlarca genç seçmenin sandığa gitmesini engelleme amaçlı sinsi hazırlık, seçmen kütükleriyle ilgili değişikliğe yerleştirilmiş. Seçim kurullarını, seçmen kütüklerini, sandık kurullarını içeren değişiklikler seçime, sandığa, oylara müdahale, hileyle seçim kazanma arayışlarının ürünüdür! Öncelikle genç seçmenin sandığa gitmesini engelleme yönündeki sinsi hazırlık, seçmen kütükleriyle ilgili değişiklikte ortaya çıkıyor. İktidar ittifakı, oylarını kazanamadığı, geleceklerini yok ettiği, işsiz, parasız bıraktığı, yurt bile sağlayamadığı gençlerin tepkisinin farkında. Önümüzdeki seçimde en az 6,5-7 milyon genç ilk kez oy kullanacak. Kafa kafaya veren iktidar ortakları, anlaşılan bu gençlerin oyunu alamayacakları korkusundan, seçmen kütükleri ve adres düzenlemesiyle genç seçmenlerin sandığa gitmelerini olabildiğince önlemeyi, en azından bir kısmını seçimin dışında tutmayı hesap ediyor.
“Küçük ortağını kurtarma çabası beyhudedir”
21 yıl önce kurulduğunda, 12 Eylül'ün askeri darbe düzenlemesi yüzde 10 barajını kaldırma vaadini parti programına ve seçim beyannamesine koyarak iktidar olan AK Parti, bugüne kadar barajın düşürülmesi veya kaldırılması yönünde gelen tüm teklifleri reddetti. Temsilde adaletin yerine yüzde 10 barajının arkasına sığınıp, siyasi nemasını kullandı. Şimdi Cumhur İttifakı'nın küçük ortağını kurtarma amaçlı bu baraj düzenlemesi, ittifak oyunun yüzde 7'yi aşması halinde, ittifaka dahil tüm partilerin barajı aşmış sayılacağı hükmüyle seçim barajı gereksiz hale gelmektedir.
“Korku bacayı sardı”
Korku bacayı sardı. Hazırladığınız bu yasa da sizi kurtaramayacak. Milletvekili dağılımının hesaplanmasında ittifakın aldığı toplam oyun esas alınmasını içeren düzenlemeyi 2017'de kendileri yaptı. Şimdi kaybetme telaşıyla milletvekili dağılımında ittifakın oy toplamı yerine her seçim çevresinde ittifaktaki partilerin kendi aldıkları oyların esas alınmasını getiriyorlar. Pek çok partinin vekil çıkartma ve TBMM'de temsil imkânını ortadan kaldırıp, tasfiye etmeyi amaçlıyorlar. İl-İlçe seçim kurullarında en kıdemli hakimlerin başkan ve üye olmasını kaldırıp, birinci dereceye ayrılan hakimler arasından kura çekilmesini öngören değişiklik, iktidar ortaklarının yargı üzerindeki siyasi kontrollerini seçim kurullarına da yaygınlaştırma, seçim kurullarını kontrollerine alma planıdır. Geçmişte seçimi kaybedeceğini anlayan iktidarların, seçim yasasını değiştirme telaşına düşmelerine ilişkin pek çok örnek yaşandı. Cumhur İttifakı ortaklarının muhalefeti dışlayarak, kimsenin görüşünü sormayarak hazırladıkları bu değişiklik teklifi de onları kurtaramayacak.
“Bakan Nebati “Türkiye muz cumhuriyetidir” demeye mi çalışıyor”
Hazine ve Maliye Bakanının, Paris ve Londra'daki toplantılarda hukuk, yasa tanımadıklarının itiraf ederek ‘Bürokrasiyi alaşağı eder, mevzuatı aşarız. Cumhurbaşkanı arkamızda' sözleriyle yabancı yatırımcılara vaatte bulunması, Türkiye'yi ‘üçüncü dünya ülkesi, otokrat bir muz cumhuriyeti' konumuna düşüren, ağır bir siyasi aymazlıktır! Türkiye'de hukuk devletinin olmadığını ilan eden Bakan, kendisini ve ülkeyi itibarsızlaştırdığının farkında bile değil! “Nebatinin gözlerinin ışıltısı kayboldu”
Göreve başladığından bu yana söylediklerinin hiçbirisi gerçekleşmeyen Bakan Nebati'nin ilan ettiği Türkiye Ekonomi Programı, dört ayda çöktü, iflas etti. Enflasyonun marttan itibaren inişe geçeceğini ifade etmişti şimdi yaz ortasından sonra enflasyonun düşebileceğini söylüyor. Cari fazla verileceğini, kurların düşeceğini, TL'nin değerleneceğini savunurken şimdi bir ayda 7,1 milyar, yıllık 20,4 milyar dolar olan cari açık ve iki ayda 18 milyar doları aşan dış ticaret açığı karşısında suskun! Ekonomiyi kendi gözlerindeki ışıltıdan ibaret sanan Hazine ve Maliye Bakanının Uluslararası bir toplantıda önde gelen yatırımcılara söylediği sözler, iktidarın Türkiye'de hukuku, yasaları, yasal mevzuatı rafa kaldırdığının, her şeyin tek kişinin ağzından ya da imzasından çıkacak karar ve kurallara bağlandığının ilanıdır.
“İktidar tarımsal üretimde de günü kurtarmaya çalışıyor”
İktidar ülkenin önde gelen bilim insanlarını üniversitelerden ihraç ederken, Rusya buğday başta olmak üzere hububat üretiminde verimi ve kaliteyi daha da artırmak üzere başlattığı mega projenin ve Sibirya'da kurulacak araştırma laboratuvarlarının başına Prof. Hamit Köksel'i davet ederek görev verdi. İktidar, her alanda olduğu gibi tarımsal üretimde de bilimi, aklı dışlayan, ithalat dışında çözüm üretemeyen tutumuyla günü kurtarmaya çalışıyor! Sürdürülebilir gıda güvenliği, gıdada kendi kendine yeterlilik için önceliğin üretimin artırılması, bunun için de üreticinin her alanda desteklenip teşvik edilmesi gerektiğini ısrarla dile getiriyoruz.. Son bir iki haftada yayınlanan bazı CB kararlarıyla boş tarım arazilerinin üretime yönlendirilmesi, buralara hibe desteği verilmesi, ayçiçeği ekim alanlarının artırılması vb. yönünde adımlar atıldı. AK Parti iktidarının 20 yıl boyunca üvey evlat muamelesi yaptığı tarım, hayvancılık ve besiciliğin ne kadar hayati ve stratejik olduğunu anlayabilmesi, idrak edebilmesi için salgın, savaş, kuraklık vb. afetlerin yaşanması gerekti. Şimdi bile hızla büyüyen tehlikenin, artan yaşamsal risklerin farkında değiller. Her şeyi yarım yamalak, tek kişinin aldığı kararlarla çözeceklerini sanıyorlar.
“Üretici ithal tohuma mahkum ettiniz”
Tarımı ve hayvancılığı felaketin eşiğine getirdiniz. Üreticiyi ithal tohuma mahkum ettiniz.Dünyanın en eski ve köklü aşı üretim merkezi Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü'nü kapatarak ülkeyi ithal aşıya, insanlarımızın sağlığını yabancı ilaç tekellerine rehin ettikleri gibi, ulusal tohum enstitülerini, araştırma laboratuvarlarını, Anadolu'nun binlerce yıllık tohum türlerini, buğdaydan çileğe, domatesten pamuğa kadar ulusal tohum envanterini yok ederek üreticiyi ithal tohuma mahkûm ettiler. Bilimi ve aklı dışlayan bu yaklaşımla ülke tarımı ve hayvancılığı felaketin eşiğine getirildi. Ülkede varlığı değeri bilinmeyen bilim insanlarımızın değerini başka ülkeler biliyor, onların beyin emeğinden sonuna kadar yararlanıyor. Rusya'yı buğdayda, hububatta, tarımsal üretim ve ihracatta küresel aktör konumuna getiren sürecin başında da bir Türk bilim insanı yer alıyor. Türkiye'de iktidar bilim insanlarını üniversitelerden ihraç ediyor, doktorlara ‘nereye giderseniz gidin' diyor. Yandaş müteahhitlerine on milyarlarca dolarlık kaynak akıtan iktidarın mega veya çılgın projeleri arasında on milyon dolarlık bir tarım ve hayvancılık projesi bile yok! Boş tarım arazilerinde üretime geçeceklere bütçeden ayırdıkları hibe tutarı 1 milyar bile değil, sadece 169 milyon TL! Konya ovasında buğday ekim alanları boş dururken, milyonlarca ton ithal buğdaya, milyarlarca dolar ödeniyor. Bu hesaptan Rus buğday üreticisi ve Türkiye'deki un değirmencileri kârlı çıkarken milyonlarca üretici yoksullukla baş başa kalıyor. Tarım ve Hayvancılık günümüzün ve geleceğin en az bilişim sektörü kadar hayati önemde ve stratejik sektörleridir. Ülke kaynaklarının tahsisinde öncelik tarım, hayvancılık ve katma değerli yüksek teknolojiye verilmelidir. Bunun için beş yıllık planlamalar, yıllık programlar ve hedefler konulmalı, Prof. Hamit Köksel gibi dünya çapında saygın bilim insanlarına değer ve görev verilmeli, her türlü olanak kendilerine sunulmalıdır.”