Karakaş, AK Parti ve MHP'ye AVM'yi sordu

Bartın'da yapılması planlanan AVM'yle ilgili Belediye Meclis Toplantısından AK Parti ve MHP'li Meclis Üyelerinin kabul oyuyla geçen imar planı değişikliğini eleştiren CHP İl Başkanı Selim Karakaş, ilkinde tüm Meclis Üyelerince reddedilen değişikliğin ikincisinde kabul edilmesinin manidar olduğunu söyledi. Meclis Üyelerinin AVM'ye siyasetten yaklaştıklarını ve birilerinin üyeleri bir şekilde ikna ettiğini ifade eden Karakaş, 'Plan değişikliğini ilkinde reddeden Meclis Üyeleri ne oldu da ikincide değişikliği kabul etti?' dedi. Ayrıca Bartın Valisi Sinan Güner başta olmak üzere ilgili yetkililere Bahçecik ve Kalecik'teki usulsüz orman kesimlerini, Bartın Devlet Hastanesi'nde çalışanlardaki huzursuzluğu ve Şehit Cem Kambur Ağız ve Diş Sağlığı Merkezindeki usulsüzlüğü soran Karakaş bu konularda açıklama beklediklerini kaydetti.

CHP İl Başkanı Selim Karakaş, ülke ve Bartın gündeminde yer alan konulara ilişkin bir açıklamada bulundu. İlk olarak 17 Ağustos depreminin 20. yılı sonrasında yeniden gündeme gelen kentsel dönüşüme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Karakaş, tüm belediye başkanlarına bu konuda büyük görevler düştüğünü söyledi. Kentsel dönüşümün bir an önce tamamlanması gerektiğini ifade ederek kaynakların bu alanlara aktarılmasının tarihi ve toplumsal bir sorumluluk olduğunun altını çizen CHP İl Başkanı Karakaş, şu ifadeleri kullandı:

“Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun söylediği gibi ‘Bedeli ne olursa olsun adaleti sağlamak hepimizin ortak görevi.' Tüyü bitmemiş yetimin hakkını adalet ortamında ararsınız. Vatandaşın ödediği vergilerin nerelere harcandığını adalet ortamında ararsınız. Adaletin olmadığı yerde bunlar sorulamaz, sorulamıyor ama biz soracağız, mutlaka soracağız.

Yerel seçimlerde belirli bir mesafe kat ettik. Sadece yurttaşlarımız değil, Türkiye'yi dikkatle izleyen bütün kesimler derin bir nefes aldı. Onlar da şunu söylediler; ‘Türkiye'de halk her zaman yeri ve zamanı geldiği zaman demokrasiden yana bir ağırlık koyuyor.' Biz İstanbul seçimlerinde bu ağırlığı hissettirdik, bu nedenle mutluyuz ancak asıl görevimiz bundan sonra başlıyor.

“Tüm belediye başkanlarımıza büyük görevler düşüyor”

17 Ağustos 2019 Marmara Depremi'nin 20. yılı. Bu depremde 17 bin 480 vatandaşımız hayatını kaybetti. Tarihimizin en büyük depremlerinden biri. 23 bin 781 vatandaşımız yaralandı, 96 bin 808 konut yıkıldı, 231 bin 364 konut hasar gördü. Marmara Bölgesi'nin acısı sadece Türkiye'nin değil, dünyanın ortak acısı oldu. Biz üzerimize düşen görevi yaptık mı? Bu acıdan ders çıkarttık mı? Aradan 20 yıl geçti hala başta İstanbul olmak üzere tüm Türkiye de kentsel dönüşümü tartışıyoruz. Bu bile ülkeyi yönetenlerin geleceğe bakış açılarını gösterir. Geleceği yeteri kadar düşünmediklerini gösterir. Yurttaşlarımızın 20 yıldır ödedikleri deprem vergilerinin nerelere harcandığını da sorgulaması gerekir.

O nedenle başta İstanbul'da Sayın Ekrem İmamoğlu'na ve tüm belediye başkanlarımıza da büyük görevler düşüyor. Kentsel dönüşümün bir an önce tamamlanması, kaynakların bu alanlara aktarılması tarihi ve toplumsal bir sorumluluktur.”

“Huzur içerisinde yaşamak istiyoruz”

Geride kalan yerel seçim sürecine ilişkin olarak da değerlendirmelerde bulunan Karakakaş, sözlerini şöyle devam ettirdi:

“Yerel seçimler sürecinde toplumun her kesimine, bize oy versin, vermesin hiçbir ayrım yapmadan demokrasinin erdemini, adaletin erdemini, birlikte yaşamanın erdemini anlatmaya çalıştık. Birlikte eğer Türkiye'yi güzelliğe doğru giden bir trene benzetiyorsak, o trende hepimiz varız ve o güzelliğe hep beraber yolculuk yapmak zorundayız. Farklı düşünebiliriz, farklı kimlikler, farklı inançlar olabilir ama sonuçta bayrak bizim bayrağımız, vatan da bizim vatanımız. Bu bayrağın altında, bu vatanda hepimiz huzur içerisinde yaşamak istiyoruz.

“Adaletin olmadığı yerde demokrasi olmaz”

Dünya siyaset tarihinin en uzun yürüyüşü Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun gerçekleştirdiği Adalet Yürüyüşü'dür. Adaletin olmadığı yerde demokrasi, demokrasinin olmadığı yerde de adalet olmaz.

Bedeli ne olursa olsun adaleti sağlamak hepimizin ortak görevi. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını adalet ortamında ararsınız. Vatandaşın ödediği vergilerin nerelere harcandığını adalet ortamında, ararsınız. İşçinin, memurun, emeklinin, esnafın, hakkını adalet ortamında ararsınız. Adaletin olmadığı yerde bunlar sorulamaz, sorulamıyor. Bizler bütün bu soruları sormak zorundayız ve soracağız.

Düzgün insan hangi görüşten, hangi kimlikten, hangi yaşam tarzından olursa olsun başımızın tacıdır. Adaleti çöp kutusuna atan bir yönetim anlayışından ülkeyi sağlıklı yönetmesini bekleyemeyiz.

“Çalışmalarımızı bu doğrultuda sürdüreceğiz”

Demokrasiye, hakka ve hukuka mutlaka ve mutlaka riayet eden bir süreci başlatmak zorundayız. Bu politikamızı, Millet İttifakı çerçevesinde tüm Türkiye ile birlikte gerçekleştirdik. Biz hep birlikte bir vicdan politikasını yürütüyoruz, bir kader birliği içinde yürütüyoruz bunu. Hakka, hukuka ve adalete saygı duyan bir kitleyle yürütüyoruz. Bu nedenle de son başarılar, bir Millet İttifakı başarısıdır.

Bu bilinçle bundan sonraki çalışmalarımızı bu doğrultuda sürdürmeye devam edeceğiz.”

“Bahçecik ve Kalecik'teki usulsüz kesimlerle ilgili açıklama bekliyoruz”

“Bartın kamuoyunu rahatsız eden bazı konuları da bir kez daha gündeme getirmek ve yetkililerin bu konularla ilgili görüşlerini almak istiyorum.” diyerek Bartın kamuoyunda tartışılan ve merak edilen sorunları da dile getiren CHP'li Karakaş, ilk olarak Ulus'ta devam eden orman soruşturmasıyla ilgili olarak başta Bartın Valisi Sinan Güner ve konunun idari tarafı olan yetkililerden bir açıklama yapılmasını talep ettiklerini kaydederek “Geçtiğimiz günlerde güvenlik güçlerimizin yaptığı bir operasyon sonrası ortaya çıkan ve yerel basında da yer alan Ulus ilçemize bağlı Bahçecik ve Kalecik köylerinde yapılan usulsüz orman kesimleri ile ilgili hiçbir yetkiliden halkımızın bilgilendirilmesine yönelik hiçbir açıklama yapılmamıştır. Yerel Basında çıkan haberlere göre 23 bin ster yaklaşık olarak 11 bin 500 ton, yaklaşık 450 kamyon odunun kayıp olduğu ve süresi içinde alıcısına teslim edilmediği gazetelerde ve sosyal medyada yazılmış ve paylaşılmıştır. Yaptığımız araştırmalar ve görüşmeler sonrasında edindiğimiz bilgilere göre yapılan bir diğer haksızlık ise Bahçecik ve Kalecik bölgesinde bu işi yapabilecek olan köy kalkındırma kooperatifleri varken ve bizim orman köylerimizde yaşayan hemşehrilerimiz gençlerimiz, orman köylümüz aş ,iş beklerken bölgedeki kesim işlerinin kanunsuz ve usulsüz olarak Adana'dan ve İnebolu'dan kesim ekiplerine yaptırılmasıdır. Konu ile ilgili olarak idari ve adli sürecin devam ettiğini bilmekle birlikte mağdur edilen orman kooperatiflerinin ve köylülerinin hak ve menfaatlerini sonuna kadar korumak bizlerin siyasi sorumluluğumuzdur. Alanda yaptığımız araştırmalar ve görüşmeler sırasında insanların korktuğu bilgi vermekten çekindiği işin siyaseten de iktidar partisi AKP tarafından binlerini korumak amacı ile baskılandığı olgusu kamuoyunda yaygın olarak dillendirilmektedir. Yaşanan bu olaylarla ile ilgili hiçbir yetkiliden kamuoyunu bilgilendiren hiçbir açıklama yapılmamıştır. Bu nedenle İlimizin en büyük mülki amiri olarak başta Sayın Valimiz olmak üzere konunun idari tarafı olan yetkililerden kamuoyunu bilgilendiren bir açıklama yapılmasını talep ediyoruz.” dedi.

“Başhekim ‘Beni Sayın Cumhurbaşkanı'ndan başkası görevden alamaz' diyormuş”

Göreve başladığı günden bu yana sık sık gündeme gelen Bartın Devlet Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Abdullah Danışman'la ilgili olarak da çarpıcı iddialarda bulunarak yine yetkililerden açıklama beklediklerini belirten Karakaş, şöyle konuştu:

Diğer bir konu ise Bartın Devlet Hastanesi uzunca bir süreden beri gerek basında gerekse sosyal medyada yer alan haberleri hep birlikte izliyoruz. Yaptığımız araştırmalara göre başhekimin yönetim anlayışından kaynaklanan nedenlerden ve kurduğu korku imparatorluğun'dan dolayı devlet hastanesinde iş barışı ve sağlıklı çalışma ortamı tamamen yok olmuş durumda; çalışanlar, doktorundan, hemşiresinden, hizmetlisine hiç kimse konuşamıyor, insanlar mutsuz, çalışma ortamından hoşnut olmayanlar ya tayin istiyor ve gidiyor, ya istifa ediyor ve gidiyor ya da emekli olup gidiyor. Basında çıkan bunca habere karşılık hiçbir yöneticiden yine tık yok. Konu ile ilgili daha önce basın açıklamaları yapan çalışanların bağlı bulunduğu sendikadan ses yok, Yani gene hak yok, hukuk yok, adalet yok. Edindiğim bilgilere göre Başhekim ikili görüşmelerinde ‘beni Sayın Cumhurbaşkanı'ndan başkası görevden alamaz' diyormuş bu yüzden mi kimsenin sesi çıkmıyor? Ancak konuştuğumuz alan sağlık hem de insan sağlığı... İnsanların mutlu olmadıkları bir çalışma ortamında nasıl sağlık hizmeti üretmesini bekleyebiliriz ki?

Sayın Valimizden ve İl Sağlık Müdürlüğü'nden Devlet Hastanesi'nde çalışma barışını sağlamaya yönelik gerekli düzenlemenin yapılmasını ve bu konularda kamuoyunun bilgilendirilmesini talep ediyoruz. Ayrıca sorunun siyasi sorumluluğunu taşıyan iktidar partisi AK Parti'nin de konu ile ilgili Bartın kamuoyunu bilgilendirmesi gerektiği düşüncesindeyiz.

“Gereğini yapmalarını bekliyoruz”

Yine geçtiğimiz hafta içinde sosyal medya da yer alan ve kamuoyunda çok konuşulan detaylarına ulaşamadığımız oğlu eski AKP gençlik kolları başkanı olan şu anda da Bartın belediye meclis üyeliği yapan Diş Hastanesi Müdürünün karıştığı usulsüzlük, güvenlik kamerası görüntülerinin silinmesi gibi olaylarla ilgili olarak İl Sağlık Müdürlüğü tarafından gerekli açıklamanın yapılmasını kamuoyunun birinci ağızdan bilgilendirilmesini talep ediyoruz. Ayrıca topluma karşı siyasi sorumluluk taşıyanlarında taşıdıkları siyasi sorumluluğun bilincinde olarak gereğini yapmalarını bekliyoruz.”

“AVM'ye karşı olmak gibi bir tavrımız yok ama...”

“Son olarak da kendilerine yöneltilen AVM projesiyle ilgili açıklamalarda bulunan Karakaş, şu ifadeleri kullandı:

Meclis toplantılarından önce Meclis Üyesi arkadaşlarımızla grup toplantılarımızı gerçekleştiriyoruz. En son toplantıdan 2-3 önceki toplantıda aynı konu aynı meclis üyeleri tarafından reddedilmişti. Bizim AVM'ye karşı olmak gibi bir tavrımız yok. Ama Bartın ekonomisini değerlendirdiğimizde ve orada yapılan işe baktığımızda ilkinde tüm meclis üyelerinin reddettiği bir konuyu ikinci kez görüştüklerinde ne değişiklik olup da kabul ettiklerini düşünmek gerekiyor.

“Karada AVM yapılacağına dair ibarede yok”

Aslında meclis üyelerinin önüne gelen evrakta oraya AVM yapılacağına dair bir yazı da yok. Belli imar adaları arasındaki yollar kaldırılıyor. Tabi bu yolların kaldırılması Belediye Başkanının her seferinde “Çok güzel yaptırdık” dediği yeni yapılmış plana daha üstünden 3-5 ay geçmeden yapılan bir müdahale bu. Önce bu planı neden yeniden düzelttiniz diye sormak lazım. Plan doğru yapılmışsa planın ana unsurlarını değiştiren plan tadilatını neden yaptınız? Üstelik bunu yaparak bundan sonra istenilecek plan tadilatının önüne nasıl geçeceksiniz?

“Plan bütünlüğünü bozacağı gerekçesiyle red oyu kullandık”

Esnaflar açısından baktığınızda Bartın esnaflarını mağdur edebilir. Onları da düşünmek lazım. AVM'nin yeri orası mı olmalı? Bunu da değerlendirmek lazım. Bunların hepsini planlama ilkeleri çerçevesinde bir şehir plancısıyla değerlendirmek ve o şekilde planlama yapmak gerekiyor. Biz bir önceki kararda olduğu gibi en son kararda da planın bütünlüğünü bozacağı gerekçesiyle plan değişikliğine red oyu kullandık. Bir de önümüzde Türkiye gerçeği var. Türkiye'nin birçok yerinde binlerce AVM kapanırken bu AVM'nin nüfusu henüz 100 bin olmamış Bartın şehir merkezinde ayakta durabileceğine dair kafamızda da soru işaretleri var.

“Birileri demek ki meclis üyelerini ikna etti”

Ben bu konuya diğer meclis üyelerinin siyasetten yaklaştıklarını düşünüyorum. Birileri demek ki bir şekilde ikna edildi. Bu ikna turları içerisinde biz yokuz. Nasıl ikna edildiklerini diğer meclis üyesi arkadaşlara ya da onların ilgili birimlerine sormak lazım. Sonuçta biz esnafımızı, burada yaşayanları, herkesi düşünüp ona göre hareket etmeliyiz. Bizim aldığımız siyasi terbiye bunu gerektiriyor. Bu soruları da diğer meclis üyesi arkadaşların ve grupların cevaplaması gerekiyor.”

Bakmadan Geçme