Kalaycı 'Baskın seçim' dedi
AK Parti İl Başkanı Turhan Kalaycı, 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı dolayısıyla Bartın'da yerel ve ulusal basında görev yapan gazetecilerle kahvaltıda bir araya geldi. Kahvaltıda 24 Haziran seçim sonuçlarını ve Bartın'daki yatırımların son durumunu değerlendiren Kalaycı, dikkat çekici ifadelerde bulundu. 24 Haziran milletvekili seçimlerinde AK Parti'nin ülke genelinde ve Bartın'da yaşadığı oy kaybının halkın takdiri olduğunu ifade eden Kalaycı, bu konuda Bartın'daki eksikliği de kendilerinin teşkilat olarak daha çok çalışmamasına ve sandıklardaki 2 pusula ve tek zarfın önemini seçimden 2 hafta önce fark etmelerine bağladı. Kalaycı'nın seçimlerle ilgili en dikkat çekici ifadesi ise seçim döneminde muhalefetin sıkça kullandığı 'Baskın seçim' tabiri oldu. Kalaycı, 'Birazda baskın bir seçim olması, kısa bir süre olması, adayların çok geç açıklanması, gidemediğimiz birçok köy oldu' dedi.
AK Parti İl Başkanı Turhan Kalaycı, 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı dolayısıyla Bartın'da yerel ve ulusal basında görev yapan gazetecilerle kahvaltıda bir araya geldi. AK Parti Tanıtım-Medya Başkanı Ayhan Tepe'nin de olduğu kahvaltıda Kalaycı, gazetecilerin Gazeteciler ve Basın Bayramı'nı kutlarken Türk basının Avrupa basına kıyasla daha özgür olduğunu söyledi. Kahvaltı gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Kalaycı, 24 Haziran seçimleri, önümüzdeki yerel seçimler ve Bartın'da şuanda devam eden yatırımların son durumuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. 24 Haziran milletvekili seçimlerinde AK Parti'nin ülke genelinde ve Bartın'da yaşadığı oy kaybının halkın takdiri olduğunu ifade eden Kalaycı, bu konuda Bartın'daki eksikliği de kendilerinin teşkilat olarak daha çok çalışmamasına ve sandıklardaki 2 pusula ve tek zarfın önemini seçimden 2 hafta önce fark etmelerine bağladı. Kalaycı'nın seçimlerle ilgili en dikkat çekici ifadesi ise seçim döneminde muhalefetin sıkça kullandığı “Baskın seçim” tabirini kullanması oldu. Kalaycı, “Birazda baskın bir seçim olması, kısa bir süre olması, adayların çok geç açıklanması, gidemediğimiz birçok köy oldu” dedi. Kalaycı'nın bir başka dikkat çeken ifadesi de İl Özel İdaresinin orada bulunan 3 katlı binada yaşanan kamulaştırma sorunu yüzünden şuanda durma noktasına gelen şehir geçişi yolu çalışmaları ve yeni adalet sarayı inşaatıyla ilgiliydi. Yaşanan bu sıkıntıları sistem değişikliğine bağlayan Kalaycı, “Şuanda sistem değiştiği için bir geçiş sürecindeyiz. Bu yüzden bunlar normaldir” şeklinde konuştu.
Kalaycı: “Bartın basını hakkıyla üzerine düşeni yapıyor”
Bartın basının hakkıyla üzerine düşeni yaptığını ve kendilerinin basından gelen her türlü eleştiriyi kabul ettiklerini, basının bu anlamda Bartın'da özgür olduğunu kaydeden Kalaycı “Basın Bayramınızı tebrik ediyorum. Sizlerle seçim sonrası bir araya gelmek istedik nasip bu tariheymiş. Hem 24 Haziran seçimleri hem de Basın Bayramı hakkında sizlerle sohbet etmek istedik. Basınımız elbette özgür. Türk basının diğer ülkeleri baz aldığımızda onların ne şartlarda haber yaptığını ben iyi biliyorum. Avrupa basını hükümetin istemediği ve kendi politikalarına ters düşen hiçbir haberi yapamaz. Bence dünyada en özgür basın Türk basınıdır. Hatta sosyal medyadan istediği gibi yazıp çizebiliyor ve hakkında da herhangi bir işlem yapılmıyor. Bartın'a baktığımızda da aynı şekilde. Bartın'da bizler her türlü eleştiriyi kabul ediyoruz. Sizlerden gelen eleştirileri haklı veya haksız okuyoruz, dinliyoruz ve kendimize ona göre bir çizgi çiziyoruz. Yapmış olduğunuz katkılardan dolayı hepinize teşekkür ediyorum. Gerçekten Bartın basını hakkıyla üzerine düşeni yapıyor” dedi.
“Seçimle kendi sistemimizi değiştirdik”
Gazetecilerin Bayramını kutladıktan sonra gazetecilerin sorusu üzerine 24 Haziran seçimleri ve önümüzdeki yerel seçimlerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Kalaycı şu açıklamaları yaptı.
“24 Haziran seçimlerinde iki ittifak vardı. Millet ittifakı seçimin hemen ardından dağıldı. Cumhur ittifakı ise devam ediyor. Bizler seçimden önce ne konuştuysak hepsinin arkasındayız. Liderlerimizin deklare etmiş oldukları Cumhur ittifakı ile önümüze daha güvenli bakıyoruz. Türkiye'de aslında şu anda yaşayanların birçoğunun göremediği bir şey var. Türkiye'de bir dönem kapandı ve yeni bir dönem açıldı. İslam ülkeleri arasında kansız, kavgasız yapılan büyük bir devrimdir. Dünyada biz gıpta ile bakılan bir ülke haline geldik. Seçimle kendi sistemimizi değiştirdik. Türk milleti açısından çok önem arz etmekte. Bu önemi de önümüzdeki günlerde göreceğiz.
“Büyük bir demokrasi örneği verdik”
24 Haziran seçimleri sonuçlarında Bartın'da biz isterdik ki iki milletvekili gönderelim ama olmadı. Bir milletvekilimiz gitme hakkına kavuştu. Bartın halkına ben çok teşekkür ediyorum. Seçimlere yüzde 87 oranında katılım gerçekleşti. Bizde 59 bin üzerinde oy aldık. 5 bin 500'e yakın geçersiz oyumuz oldu. Ben bize oy veren ve vermeyen herkese çok teşekkür ediyorum. Sosyal medyada seçimden sonra çıkan haberleri tasvip etmiyorum. Türk milleti özgür, istediği yere oy verebilir. Herkes kendi partisine destek verebilir. Bugün başka bir partiye oy veren başka bir seçimde başka bir partiye de oy verebiliyor. Ben seçime katılan herkese teşekkür ediyorum. Büyük bir demokrasi örneği verdik ve hiçbir olayımız da olmadı. Türkiye'nin 100 yılın seçiminde herhangi bir olay olmadan seçimleri tamamladık. Bu da hükümetimizin başarısıdır ve bunu takdir etmek lazım. İnşallah bundan sonraki seçimlerde kardeşçe geçeceğine inanıyorum. Bartın'da seçim gezilerinden sonra diğer parti mensuplarıyla kahve içtik bu da çok güzel bir ortamdı.
“Hükümetimiz özellikle Milli Eğitimde gerekeni yapacak”
Türkiye Cumhuriyeti'nin görmüş olduğu en büyük ihanet şebekesinin gerçekleştirdiği 15 Temmuz gecesini andık. Rabbim ülkemize bir daha asla böyle ihanetler göstermesin. Çok büyük bir acı. Milletin silahını millete doğrultmak, tanklarını, tüfeklerini, uçaklarını ve helikopterleriyle milletin üzerine bomba yağdırması hiçbir milletin görmek istemediği bir olaydır. Bu olay Türk milletinin başına gelmiştir. İnşallah bundan sonrada hükümetimiz özellikle Milli Eğitimde gerekeni yapacak ve merdiven altı üretimler olmayacaktır. Açıkçası bundan sonraki süreçte partimizden ve hükümetimizden bu yönde adımlar atılmasını bekliyoruz.
“Seçimde eksikliği kendimizin çalışmadığına bağlıyoruz”
Seçim sistemi değiştiği için iki pusula ve tek zarf. Biz bunun önemini iki hafta öncesinde fark ettik. Özellikle Bartın'da yaşlı nüfus çok. Bir pusulaya oy basıp diğer pusulaya hiç oy basmadan atanlar var. 5 bin 500 burada ve bazı illerimizde böyle oylar nüfusun yüzde 5'ine tekabül ediyor. Bunun sebebi birinci olarak iki pusula ve tek zarf olması. Ayrı ayrı olsaydı belki daha farklı bir sonuç çıkabilirdi. Tabi halkımızın takdiri ve tercihidir. Cumhurbaşkanlığında verir milletvekilliği seçiminde vermez. Buna da saygı duymamız lazım. Biz bu eksikliği açıkçası şuna bağlıyoruz, eğer böyle bir eksiklik varsa kendimizin çalışmadığına, yani bizim daha çok çalışmamız lazımdı. Kendimizi daha fazla ifade etmemiz lazımdı. Suçu başkasında aramaktansa kesinlikle kendimize bakmamız lazımdı. Demek ki biz teşkilat olarak bazı yerlerde eksiklik yaptık ve halkımıza ulaşamadık. Anlatamadık demek ki kendimizi. Birazda baskın bir seçim olması, kısa bir süre olması, adayların çok geç açıklanması, gidemediğimiz birçok köy oldu. Neticede kısa bir sürede herkese ulaşamıyorsunuz. Yine de sonuç olarak biz Türkiye ortalamasının beş puan üstündeyiz. AK Parti Bartın'da başarısız sayılmaz.
“Açıkçası teşkilat olarak kendimize bağlıyorum”
Bizim iki adayımız vardı. Diğer partilerle de kıyaslamak gerekir. Bizim milletvekilimiz 11 yıllık milletvekili. Bartın'ın tanıdığı, icraatçı, çalışkan bir milletvekili. Diğer adayımızda 4,5 yıl İl Başkanlığımızı yapmış bir ağabeyimiz. Dolayısıyla burada aday seçimi yanlıştı demek çok doğru olmaz. İkisinin de aday olma hakkı ortada. Biz zaten teşkilat olarak genel merkezimizin verdiği bir karara itirazımız söz konusu bile olmaz. Ben iki adayımızın da doğru olduğuna inanıyorum ama bizim kısa bir süre olması, halkımıza ulaşamamamız… Açıkçası teşkilat olarak kendimize bağlıyorum.
“Partimiz ne derse biz partimizin emrindeyiz”
Sosyal medyada benimle ilgili, adaylığımla ilgili haberler çıkabilir gayet normal. Benim için onur vericidir. Bartın'da çok kısa sürede il başkanı olmak ve belediye başkanlığı ile ilgili aday adaylığıyla anılmak güzel, onur verici. Ben teşekkür ediyorum ama benim böyle bir düşüncemin olmadığını söyledim. Tabi her il başkanı potansiyel aday adayıdır. Partimiz ne karar verirse biz partimizin neferiyiz. Bizim için makam mevki önemli değil. Ben açıkçası Bartın'a her mevkide her makamda hizmet etmek isterim. Ben 25 yıl uzak kaldığım memleketime yurt dışında edindiğim tecrübeleri aktarmak isterim. Tabi partimiz ne derse biz partimizin emrindeyiz. Ben güzel bir Bartın hayal ediyorum. Sanayileşmesini tamamlamış, kültür ve turizm kenti olan, özellikle iç turizmin buraya aktığı bir Bartın… 250-300 bin nüfuslu bir Bartın hayal etmek lazım. Hayallerimiz çok uzak hayaller değil. Bartın'da ki eksiklerimizi biliyoruz. Bizden kim aday olursa olsun ben aday seçilen arkadaşımızla geceli gündüzlü çalışmaya hazırım. Ben yok biz var. Biz belediye başkanlığı seçiminde de elimizden geleni yapacağız.
“Büyük kongremizden sonra yerel seçim çalışmaları başlayacak”
Süreç çok hızlı ilerliyor. 4 Ağustos'ta Ankara'da kadın kolları kongremiz var. İl başkanları toplantımız var ve ardından 18 Ağustos'ta büyük kongremiz var. Ondan sonrada yerel seçim çalışmaları başlayacak. Sandık bazlı çalışmaları mutlaka bizde yapacağız. Burada ki amaç aslında biz kendimizi ne kadar hemşerilerimizle bir araya gelebilirsek bu başarı olacak. Muhakkak bu çalışmaları yapacağız.
“Taşkın sel sınırıyla ilgili bir belge var, devamı yok”
Taşkın sel sınırıyla ilgili bir belge var. Devamı yok. Biz Ankara'dan belgenin devamını istedik. Oradakiler bize “Çalışmayı yapıyoruz, göndereceğiz” gibi bir cevap verdiler. İnşallah en kısa zamanda o belge gelecek. Ama Bartın taşkın sel konumundan zaten çıkmıştır. Bunu ortada görüyoruz. Yağmurlar yağıyor ama Bartın'da herhangi bir şey yok. Aslında şuanda bunun önünde fazlada bir engel yok.”
“Bunlar normaldir”
Arıt yoluyla ilgili Karayollarının açıklaması, Bartın Adliyesinde müteahhittin inşaatı bırakmasından dolayı çalışmaların durması, şehir geçişi yolundaki çalışmaların durma aşamasına gelmesiyle ilgili olarak sorular soruya ise Kalaycı “Biliyorsunuz hükümette bir değişim var. Sistem değişti. Öyle her şey bir günde yerine oturmuyor. Bakanlıklar değişti. 24 bakanlık 16 bakanlığa düştü. Bakanlarımız kendi imkanlarına bakacak. Ondan sonra kararlarına verecek. Şuanda sistem değiştiği için bir geçiş sürecindeyiz. Bu yüzden bunlar normaldir. Türkiye'de elbette her şey güllük gülistanlık değil. Ama muhakkak ki başlanan her hizmet bitecektir” şeklinde cevap verdi.
Danıştay ihale sürecini durdurdu ama…
Gazetecilerin, Kalaycı'nın Arıt yolunun 2019'da biteceğine dair yaptığı açıklamanın ardından Karayollarının Danıştay'ın ihaleyi alan firmanın ihale sürecini durduğunu ve yolun ihalesini KİK kararıyla ihaleyi alan bir önceki firmaya geri verdiğini açıkladığını sorması üzerine Turhan Kalaycı, “2019'da biteceğini şöyle söyledik. Müteahhitle beraber Arıt'a gittik. Arıt'ta müteahhidimiz şunu söyledi: “Şu kadar ödeneğe ihtiyacımız var. Bu ödeneği sağladığınızda biz Çöme'den yukarısını bitiririz. Aşağı yol açıkçası Arıtlıyı fazla rahatsız etmiyor. Aşağıdaki yol güzel. Çöme'den yukarısı bittiğinde açıkçası Arıt yolu bizim için bitmiş gibi olur.” inşallah 2019'da Arıt Çöme'den yukarısı bitmiş olacak. Arıt yolunda Kurban Bayramına kadar bir iyileştirme yapılacak. Bayramdan sonra da firmamız çalışmalarına başlayacak. İnşallah bu sene asfalt atılacak ama sıcak asfalt seneye atılacak” dedi.
“Kozcağız'da verilen para da çok az değil”
Kozcağız Barajı bölgesinde vatandaşların yaşadıklarını ifade ettikleri kamulaştırma sorunu ve kamulaştırma ücreti sıkıntılarıyla ilgili olarak Kalaycı, “Muhakkak bu konuda bir gelişme olacak. Ama yolların yapılması, durmaması lazım. Oradaki itirazlar yapılır, mahkeme sonuçlanınca herkes parasını alır. Hiç kimsenin parasını almama gibi bir korkusu yok. Ama mahkemenin sonuçlanması lazım. Yer gösterilmesi meselesine gelince verilen para çok ta az değil. neticede ekspertiz geliyor. rakamlar o ekspertiz raporuna göre belirleniyor. Tabi onu beğenmeyen mahkemeye gidiyor. Mahkeme ne takdir ederse devletten de parasını alacaktır” şeklinde konuştu.
“Demiryolunda Amasra'nın neden son nokta olduğuyla ilgili bilgim yok”
Adapazarı-Karasu-Bartın demiryolu projesiyle ilgili gazetecilerin Amasra'nın neden son nokta olduğu ve Amasra'dan ne taşınacağını sorması üzerine Kalaycı, “Bunlarla ilgili herhangi bir bilgim yok. Ama demiryolunun 3 yıl içinde ve otoyolunda 3 yıl içinde biteceğini Sayın Cumhurbaşkanımız Zonguldak'a geldiğinde açıkladı. Tabi Filyos'un da bitmesi, demiryolu ve otoyolun bitmesi Bartın'a değer katacak. Ben Bartın'ın geleceğinin parlak olduğuna, bizim bu hizmetlerden faydalanmamız gerektiğine ve oraya kendimizi hazırlamamız gerektiğine inanıyorum. Gelecek 5ıl da Bartın'ın 250-300 bin nüfuslu bir şehire kendini hazırlaması lazım. çevre yolu, otopark sorunumuz, su sorunumuz çözülmeli, ırmak ıslahımız yapılmalı. 5 yıldızlı otelimiz yok. Bugün İnkumu'da bir gece geçirmek 220 TL. Bizim elimizi çabuk tutmamız lazım ve Bartın'da mutlaka 2 tane 5 yıldızlı otel kazandırmamız lazım. İç turizm harekete geçsin. Havaalanı bittiğinde de Bartın'da dış turizm gelecektir. Havaalanı inşallah en büyük hizmetlerden biri olacak. Filyos bunu harekete geçirecektir. Şuanda sirkülasyon olmadığı için iç hatlar işlemiyor. filyos'un tam faaliyete geçmesiyle ve bizim de nüfusumuzun artmasıyla turizmci, gurbetçi mutlaka Bartın'a kadar uçakla gelip Bartın'da tatilini yapıp gidecektir. Bizim geleceğimiz parlak. Diyar diyar gezseniz Bartın gibi yer bulamazsınız” ifadelerinde bulundu.
Kalaycı, spor alanlarını az buldu
Bir gazetecinin belediye başkanı adayında hangi özelliklerin bulunması gerektiğini sorması üzerine açıklamalarına devam eden Turhan Kalaycı'nın dikkat çeken bir başka ifadesi de spor alanlarını az bulması oldu. Kalaycı şunları söyledi:
“Bartın Belediye Başkan Adayı bir defa vizyon ve misyon sahibi olmalı. Açıkçası ben Bartın'ı hayal ederken mesela spor alanlarımız çok az. Kozcağız'a Kumluca'ya, Ulus'a Abdipaşa'ya, Amasra'ya, Kurucaşile'ye bir bisiklet yolumuz dahi yok. Bizim artık bunları çok aşmamız lazım. 2018 yılında yaşıyoruz. Bisiklete bindiğimizde Bartın'ı turlayabilmemiz lazım. Hiç araç görmeden, araç trafiğine girmeden. Koşu yapmaya başladığınızda da yine aynı şekilde. Bizim çevre bilinci oturmuş ve bu yönde hizmet sunabilen bir belediye başkanı adayımız olması lazım. Ben hep söyle söylüyorum “Alman'da var da bizim niye yok?” niye olmasın? Bartın'ın coğrafi yapısı buna çok müsait. İnşallah ırmak ıslahıyla Bartın buna kavuşacaktır.
Yeni imarda ada ayırma çizgisi olmayacak
Biz 1 hafta önce Belediye Başkanımız Cemal Bey'le görüştük. İmardan kaynaklanan ada ayırma çizgisinin 3-4 ay sürmesi bir müteahhit için çok büyük bir zaman. Bunun yaz dönemine denk geldiğini düşünürsek o sene gitmiş oluyor. Bu kadar hantal bir bürokrasiye sahibiz. İnşallah bizim bu yeni dönem bunları ortadan kaldıracak. Ayrıca yeni imarda geliyor. Ada ayırma çizgisi diye bir çizgide kalmayacak. Bir yatırımcı açısında bürokrasinin ona engel olduğu her halükarda gözüküyor. Buraya yatırım için gelenlerin önüne maalesef hemen bürokrasi çıkıyor. Bir yatırımcının önünü açmak lazım. O yatırımcı başka taraftan güç bulup gelip buraya hizmet yapmak zorunda kalmaması lazım. Belediye Başkanımızın, Valimizin, her kurumun yatırımcıyı buraya getirebilmek adına her türlü adımı atması lazım. Bizim yatırıma ihtiyacımız var.
“10 katlı bina yapılırsa daire fiyatları düşer”
Bartın şuan ki durumda böyle bir şehir havası vermiyor. İnşallah bu yeni imar planıyla muhakkak yeni bir Bartın olması lazım. İmar planı da kısa bir süre sonra çıkacak. Diyelim ki bir bölgemiz sadece 2 katlı olması gerekiyorsa oraya 2 kat vereceksiniz bir bölgemiz de 10 kat inşa edilebiliyorsa oraya da 10 kat olması lazım. Biz müteahhit olarak 4 katlı bir bina yapıyoruz ama 10 kat olabilecek düzeyde bir temel atıyoruz. Zaten bu işin çatısıyla temeli masrafını oluşturuyor. Dolayısıyla 10 kat bir bina olduğu zaman bugün 200 bine satmış olduğunuz bir daire otomatik 150 bine düşecek. Halk ta faydalanacak, ticarette hareketlenmiş olacak. İmar sorununu hallettiğimizde Bartın biraz nefes alacak. İmar 1 Ağustos'a inşallah askıya çıkacak.”
Tepe: “Basın özgürlüğünün önemini görmezlikten gelemeyiz”
AK Parti Tanıtım-Medya Başkanı Ayhan Tepe'de kahvaltıda gazetecilerin Basın Bayramını kutlayarak şunları söyledi:
“Basınımızın tarihçesini incelediğimizde 1821 yılında Yunan İsyanını destekleyen Avrupa gazetelerine karşılık; İzmir'de Fransızca yayın yapan Osmanlı taraftarı gazetelerin faydalarını gören Osmanlı yönetimi basının önemini görmüş ve Türkçe yayın yapacak gazete çalışmalarına başlamıştır. 1831 yılında devlet eliyle kurulan ''Takvim-i Vekayi sadece devlet çalışmalarını halkla paylaşma amacı taşıdığından, yeni yasalar ve resmi duyurulardan öteye gidememiştir. 1860 yılının sonlarında ise ilk özel gazete ''Tercüman-ı Ahval kurulmuş ve Ziya Paşa'nın eleştirel yazısı nedeniyle iki hafta süreyle kapatılarak ilk sansüre maruz kalmış gazete olarak tarihe geçmiş bulunmaktadır. 1876 yılında ise ''Âli Kararnamesi'' ile bütün gazetelerin Matbuat Dairesi ve Valilikler tarafından yayımlanmadan önce denetime tabi yani kanunla sansür uygulandığı yıllar olarak tarihe geçtiğini görmekteyiz.
Yapılan denetim sonucu sansürlenen yazılar nedeniyle bazı gazete köşelerinde; ''Matbuamızın makinesi kırıldığından birkaç gün neşrine muktedir olamayacağımızı müşterilerimize ilan ederiz'' diye notlar düşerek sansürü protesto ettiklerini görmekteyiz. 32 yıl süren bu sansür uygulaması İkinci Meşrutiyetin ilanıyla 24 Temmuz 1908 yılında sonlandırılmış ve artık gazeteler yayım öncesi denetime tabi olmadan yayınlanmaya başlamışlardır. 25 Temmuz 1908'den itibaren özgün ve özgür yazılar ile yayınlanan gazetelere halkın da ilgisinin arttığını ve satış rakamlarının bir anda iki katına çıktığı bilinmektedir. 24 Temmuz 1908 Tarihinden itibaren artık, gerçek gazeteciliğin başladığı, sadece İstanbul'da 353 gazete ve derginin yayın hayatına başladığını okumaktayız. Yayın yapan gazete ve dergi sayılarının artması ve netice itibariyle Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin kurulmasına vesile olduğu dolayısıyla Basın Günü veya Bayramı ilan edilmesi söz konusu olduğunda; İlk olarak Takvim-i Vekayi'nin kuruluş gününün dile getirilmesine bazı gazeteciler Takvim-i Vekayi'nin sadece devlet çalışmalarını kamuoyuna duyuran bir resmi gazete olduğunu ve ilk Türkçe özgür yayın yapan gazete olmadığını iddia ederek karşı çıkmaları üzerine dönemin gazetecisi ve milletvekili olan Falik Rıfkı Atay'ın 24 Temmuz'u ortaya atması herkes tarafından kabul gören tarih olmuştur. Böylelikle, Cumhuriyet Döneminde 24 Temmuz Tarihi ''Türk Basınında Sansürün Kaldırılması ve Basın Bayramı'' olarak ilan edilmiştir. İnsanımızın doğru bilgiye ulaşabilmesi, doğruları ve gerçekleri öğrenebilmesi için basın özgürlüğünün önemini görmezlikten gelemeyiz. Yine kamu adına gerçekleri araştırma, doğru ve gerçek haberlerle kamuoyunu aydınlatma sorumluluğu olan basınımızın önünü açmak demokrasimizin gelişmesi açısından son derece önemlidir. Bu duygu ve düşüncelerle tüm basın mensubu arkadaşlarımızın basın bayramını kutlar, daha özgür yayın yapmalarını canı gönülden temenni ederiz.”