Eyüp Sabri Kundak, İYİ Parti'de

Etkinlik sektörünün önemli isimlerinden, iletişim uzmanı ve Bartınlı genç iş insanı Eyüp Sabri Kundak, İYİ Parti kurmaylarının daveti ve Genel Başkan Meral Akşener'in desteği ile İYİ Parti'ye katıldı. Kundak'a parti rozetini Akşener taktı.

Etkinlik sektörünün önemli isimlerinden, iletişim uzmanı ve Bartınlı genç iş insanı Eyüp Sabri Kundak, 2012 yılından beri Ankara'da siyasi çalışmalarını sürdürdüğü Cumhuriyet Halk Partisi üyeliğinden Temmuz ayında istifa ederek, İYİ Parti'ye katılan isimlerden birisi oldu. Rozeti, İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener tarafından takılan Kundak, ticari faaliyetlerini Bartın'a taşımak ve siyaset alanında üstleneceği görevleri gerçekleştirebilmek adına, geçtiğimiz Eylül ayında memleketi Bartın'a yerleşti. Ankara ile siyasi yakın temasını sürdüren Eyüp Sabri Kundak'ın, parti içerisinde önemli bir rolde olması beklenirken Kundak şu açıklamayı yaptı:

“Saygımızı asla kaybetmeyeceğiz”

“Ben siyaset içerisinde hep vardım. Ankara'da olmam ve arka planda çalışmam sebebiyle sadece görünür değildim. Bu süre zarfında gözlemlediğim ve öğrendiğim ilk şey, asla insanlara olan saygımızı yitirmememiz gerektiğidir. Ailem ve tecrübelerim, beni bu şekilde yetiştirdi. Kötü sözlerin, siyasiler arasında kameralar önünde alenen söylendiği şu dönemde, biz genç siyasetçilerin üstüne düşen ilk görev; etkisini gelecek yıllarda mutlak gösterecek olan güçlü bir “hoşgörü siyaseti” zeminini inşa etmek olacaktır. Kısacası, her şeyin daha da kötüye gittiği günümüzde, artık tansiyonu azaltmalı, ülkemizin ve halkın sorunlarına çözüm üretip uygulamakta hızlanmalıyız. Ben ve arkadaşlarım, İYİ Parti bünyesinde; saygısını yitirmeyen, kötü söz söyleyenlerle asla muhatap olmayacak bir sakinlikle, olması gereken ve özlenen bir siyaset dili kullanacağız. Kısacası, belirli bir zümrenin insanı olmak için değil, artık çıkar gözetmeksizin yalnızca Bartın'ın ve halkının geleceğini, dürüstlük ve şeffaflık ilkesi ile inşa edecek insanlardan olmak istiyoruz.

“Mücadelem hiçbir zaman sözde kalmadı”

Evet, nezaket kuralları içerisinde bir siyaset dili kullanacağız dedim. Ancak bu sanılmasın ki, haksızlığa ve adaletsizliğe karşı da kibar kalacağım. Kimse kusura bakmasın. Türk gençliğinin artık gram adaletsizliğe sessiz kalacak sabrı kalmamıştır. İstenirse koca anayasa dezenformasyon ile kaplansın. Çok şükür okuma, anlama ve yazma kabiliyetimiz yüksek. Kalemimiz, kılıçtan keskin. Pandemi döneminde etkinlik sektörü adına ve Trabzon'da çektiğim Uzungöl videosu iftiralarına/suçlamalarına tek başıma nasıl mücadele ettiğimi, tüm Türkiye şahit oldu. Fütursuzca, belge olmadan, yalnızca dile kolay söylenen sözler sebebiyle yaratılan algıya karşı, hukuk önünde ve kamuoyu önünde doğrularla ve belgelerle kimseyi kolay kolay yıkamadıklarının örneğini bizzat gösterdim. Hak aranacaksa, sonuna kadar arayacağız. Ülkemiz bir derde düştüğünde, yeri geldiğinde de siyaseti bırakıp birlikte mücadele edeceğiz. Körü körüne siyaset ve muhalefet değil, doğruya doğru yanlışa yanlış deme cesaretini her yerde göstereceğiz.

“Sadece çözüm odaklı bir siyaset yapacağım”

Şimdi soracağım soruyu yanlış bulanın mutlaka bir çıkarı vardır. Herkes kendine bir sorsun. Çok değil, iki yıl sonra ülkemizi nasıl bir gelecek beklediğini cevaplayabilir misiniz? Ekonominin gidişatı ortada, yasaklar sansürler ortada, asla kabul edilmeyen yağ, ucuz meyve sebze ve ekmek kuyrukları ortada, ev kiralarından otomobil fiyatlarına, cep telefonlarından pazardaki domates soğanın fiyatına kadar her şeyin fiyatı ortada. Enflasyon yüzyılın tavanında. Çiftçinin ve tarımın sorunları ortada. Öğrencilerin sorunları ortada, emeklinin-işçinin-polisin-öğretmenin-hastanın-doktorun derdi ortada, uluslararası itibarımız inanılmaz önemsiz bir konumda, pasaportumuz riskli kategoride, yargı bağımsızlığını yitirmiş, cezai hükümler hatırla gönülle örtbas edilmiş, SMA'lı yavrularımızın durumu ve bunun gibi onlarca sorun ortadayken daha neyin savunmasını yapıyorsunuz? Sunulan çözümlerin hepsi suni ve geçici. Kalıcı hiçbir problem sunulmuyor. Yalnızca yol yapmakla ve niteliği olmayan beton yığınları ile övünemeyiz. Kimse kusura bakmasın. Üreten ve vatandaşına sahip çıkan bir ülke olmadan, övünmeyi hak edemeyiz. Bu sebeple amacım, Bartın'ın sorunlarına ve ülkemiz adına fayda sağlayacak çözüm alternatiflerini gündeme getirmek, varsa daha iyi fikir, hangi partiden olursa olsun onu savunmak ve hayata geçirilmesine yardımcı olmak.”

“Halkımızın çıkarına olacak her projeyi desteklerim”

Ben her şeyden önce devletçi biriyim. Devletimizin, kentimizin ve halkımızın çıkarına olacak, mantık kapsamındaki her projeyi, siyasi parti ayrımı yapmadan desteklerim. Yeter ki, belirli bir gruba hizmet etmeyen, toplumsal sorunları ortadan kaldırıcı ve üretim odaklı, devlet ekonomisine veya refahına katma değeri olan projeler tasarlansın. İYİ Parti'nin devlet yönetimi ile alakalı mottoları da bu sözlerimi destekliyor. İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın.”

“Devletimizin çağdaş temeli Atatürk fikirlerine dayalı olacaktır”

Öyle bir dönemdeyiz ki, artık samimiyetsizliği hissetme konusunda uzmanlaştık. Atatürk adını ağzına almaya dahi çekinenler, bugün Atatürk sevdalısı oldu. Tam tersine de çok şahit olmuşluğum vardır. Ancak bizim neslimizin özelliği, Atatürk ilkelerine ve değerlerine, fikri altyapımızda çıkar beklentisi olmadan bağlanmış olmamızdır. Bu sebeple bu ülkenin gençlerini ciddiye almayanlar ve önemsemeyenler müsterih olsunlar. Kemalizm'e dayalı ideolojik fikirlerimizin getirdiği kabiliyet, her şeyin farkında olmamıza fazlasıyla yeterli oluyor. Aynı düzlemde, bu düşüncenin sorgulayıcı düşünce altyapısını bizlere sağlaması, dinimizin hoşgörüsüne ve yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'in siyaset uğruna çarpıtılmadan tasvir edilmiş gerçek emirlerine olan bağlılığımızı da güçlendiriyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin çağdaş temeli, sonsuza kadar Mustafa Kemal Atatürk fikirlerine dayalı olacaktır. Dolayısı ile her Türk evladı gibi birinci vazifem; Türk istiklalini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek olacaktır.

“Önce aynı masa etrafında oturabilme yeteneğimizi göstereceğiz”

Öncelikle şunu belirteyim. Bahsettiğim gibi; hiçbir zaman kimseyi lekeleyen ve karalayan bir siyasi tavır sergilemeyeceğim. Parti olarak sergilemeyeceğiz de. Sırf gündem olabilmek için, magazinel ve boş polemiklere dahil olmayacağım. Öyle bir karakteristik yapıda değilim zaten. Çünkü siyaset; yaşta değil, karakterde olgunluk gerektiren bir sosyal bilim alanıdır. Bu tavrı sergileyenlerin aksine; mücadelem her zaman fikirlerimle, kalemimle, belgeler ve gerçekler üzerine inşa edilmiş hukuk zemininde veya kamuoyu önünde ilerleyecek. Bartınlı siyasiler konusunda da şunu söyleyeyim. Bartın'daki hemen hemen tüm siyasiler, mülki amirler veya bürokratlar zaten ya beni ya da ailemi tanıyan kişiler olduğundan, muhabbetim her zaman siyaset üstü bir ilişki ile var olmuştur. Hepsi, çok değerli insanlar ve büyüklerim. Siyasi varlığımı tereddütsüz kabul eden kendi teşkilatım İYİ Parti Bartın teşkilatından başlamak gerekirse, öncelikle il başkanımız Sayın Mehmet Kasapoğlu'na teşekkür etmem gerekir. Desteğini her daim yanımda tutan, çok hızlı bir şekilde parti teşkilatına adapte olmamı sağlayan değerli büyüğüm Sayın Kasapoğlu'dur. Ben gelmeden evvel parti içinde kongre hazırlıkları sebebiyle altyapı çalışmalarına ağırlık verilmiş ve parti stratejisi gereği gündemden biraz uzak kalınma kararı alınmıştı. Şimdi ise, beraber hazırladığımız medya planımız ve politika stratejilerimiz ile birlikte, Bartın halkı bizi daha iyi tanıma fırsatı elde edecek. Parti içindeki gençlerimizin ve kadınlarımızın organizasyonel faaliyetleri, eminim ses getirecek düzeyde olacak. Seçim için de gerekli ön hazırlıklarımızı yaptık. O konuda da hazırız. Bununla birlikte özellikle son iki haftada partimize üye katılımları ciddi anlamda artmaya başladı. Özellikle gençlerimizin ve kadınlarımızın partimize olan sempatisi oldukça yüksek. Sürekli sorulan partim dışındaki hem siyasi hem de bürokratik düşüncelerime gelecek olursak örneğin; Bartın Valimiz Sayın Dr. Nurtaç Arslan ile henüz tanışma fırsatım olmamış olsa da çalışmalarını yakından takip ettiğim ve beğendiğim, her yere ve kesime yetişmeye çalışarak devlet varlığını topluma hissettiren, Bartın'a değer veren hedeflerine odaklanmış güçlü bir mülki amir olduğunu düşünüyorum. Bartın belediye başkanımız değerli büyüğüm Sayın Cemal Akın da, aile büyüklerimin muhabbetinin olmasının yanında, her zaman siyaset üstü bir yaklaşımla birçok kültürel projede bana destek vermiştir. Kendini Bartın'a adamış önemli bir şahsiyettir. Aynı şekilde MHP il teşkilatı içerisinde de birçok arkadaşım,dostum ve kıymet verdiğim büyüğüm bulunmaktadır. Milletvekillerimizden Sayın Aysu Bankoğlu, ilkokul arkadaşımdır. Sevdiğim, değer verdiğim, Ankara'da da görüştüğüm Bartın halkının refahı için çalışan, aynı jenerasyon ve fikri altyapı ile büyümüş olmamız sebebiyle o da benim gibi hak ve adaletten asla taviz vermeyecek bir kardeşim ve yol arkadaşımdır. CHP il yönetiminde de değer verdiğim çok fazla kardeşim, akranım ve büyüğüm bulunmakta. Tanışıklığım olmasa da, ideolojik düşüncelerimiz aynı düzlemde çoğu zaman buluşmasa da belirtmeliyim ki; Bartın Milletvekilimiz Sayın Yılmaz Tunç'un da ilimiz için yadsınamayacak çok kıymetli çalışmaları ve katkıları bulunmaktadır. Tekrar söylüyorum. Mantık ve tasarruf kuralları dahilinde ranta kapılı şekilde yapılan; ülkemizin, kentimizin ve halkımızın yararına yapılacak her hizmeti desteklerim. AK Parti il yönetimi ile maalesef bir temasım bugüne kadar hiç olmadığından yorum yapamayacağım. Ancak ziyaretlerine gittiğimde, oturup sohbet edebilecek, hatta beraber aynı fotoğraf karesinde yer alma nezaketini gösterecek kadar hoşgörülü olduklarını biliyorum. Bartın için bir şeyler yapmak istiyorsak, saygımızı ve muhabbetimizi her zaman sürdürebilme olgunluğunda olmalıyız. Bu kapsamda; Deva Partisi İl Başkanı değerli ağabeyim Sayın Ali Yıldırım'ı, Memleket Partisi İl Başkanı yine kıymetli büyüğüm Sayın Hacı Gölbucaklı'yı, Saadet Partisi İl Başkanı değerli ağabeyim Sayın Mücahit Mekeç'i, Gelecek Partisi İl Başkanı Sayın Yasemin Dora Kurtkaya hanımefendiyi ve Zafer Partisi İl Başkanı kıymetli kardeşim Sayın Fatih Saka'yı ve birçok STK'yı en kısa sürede ziyaret edeceğim. Ortak amacımız; evlatlarımızın geleceği ve Bartın halkı olacaksa, önce aynı masa etrafında oturabilme yeteneğimizi göstereceğiz.

“Bartın basını örnek bir başarı sergiliyor”

Bartın basını, bana göre hiç de kolay olmayan bir sınavı başarı ile veriyor. Şehrimizin üst üste yaşadığı içimizi mahveden felaketler bir yanda olsun, trajik olayların çoğalması olsun, yerel gündem ve ülke gündemine katkı konusunda olsun, kendini çok iyi yetiştirmiş tecrübe sahibi gazeteciler sayesinde örnek bir başarı sergiliyor. Ulusal basının dahi yetişemediği bu kadar hareketli bir dönemde, basınımızın özellikle Amasra faciası emsalinde gösterdiği çaba asla görmezden gelinemez. Ziyaretlerim kapsamında teşekkürlerimi bizzat iletecek olsam da, mesleki tutkularla dolu emekleri için şimdiden Bartın'daki tüm basın kuruluşlarımıza ve mensuplarına şükranlarımı sunuyorum.

“CHP'ye kırgın değilim”

CHP'den ayrılışımın kendimce haklı sebepleri var. En başta herkesin bildiği gibi Trabzon ziyaretimde Uzungöl'ün inanılmaz bir araplaşma içerisinde olduğuna dair rahatsızlığımı dile getiren bir videomun ülke gündemine oturması sonucunda, AKP'li milletvekilleri ve bürokratları tarafından onlarca kameranın önünde “vatan haini, İngiliz turizm ajanı, ırkçı ve dış güçlerin provakatörü” gibi komik sıfatlar ile yaftalandım. Bu süre içerisinde toplumsal baskının aksine her kesimin desteği olmasına rağmen, iktidar mensubu bazı siyasiler ve o bölgedeki bazı yerel makamlardaki üst düzey yetkililer tarafından, sadece yıpratma odaklı hayal ürünü iftiralarla dolu bir sarmalın içine sürüklendim. Bu süre zarfında taleplerime rağmen manevi ve hukuki destek için parti yönetiminden kimsenin konuyla ilgilenmemesi benim ilk sıradaki ayrılış sebeplerimden birisiydi. Bunun yanında CHP'ye emeklerim haricinde en değerli şeyimi, yani gençliğimi vermemin getirdiği manevi hakla, parti içi daha aktif görev alma isteğimin sürekli anlayamadığım şekilde karşılıksız kalması ayrılışımın diğer sebeplerini oluşturdu diyebiliriz. Ancak özünde CHP kültürünü almış birisi olarak, orada yetişmem vasıtası ile minnettarlığımı gizlemem ve asla kötü bir söz söylemem. CHP'ye kırgın değilim. Fakat fikirlerimizdeki ideolojik sınırlar ve değer kavramları, bazen ters düşebiliyor ve değişim kaçınılmaz oluyor. Bu süre zarfında yalnızca İYİ Parti yanımda oldu. Parti kurmaylarımızın ve genel başkanımız Sayın Meral Akşener'in tarafıma vermiş olduğu manevi ve akademik destek, partinin bizlere verdiği önem açısından, gençlerin siyasette geleceği inşa edebilmesinin önünü açtığı gibi, tarafıma çok önemli tecrübeler de kazandırıyor. Siyasi kariyerimi inşallah uzun yıllar İYİ Parti'de sürdüreceğim.”

Eyüp Sabri Kundak kimdir?

1989 Bartın doğumlu olan Kundak; lise öğrenimini Bartın Köksal Toptan Lisesi'nde, üniversite eğitimini Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık bölümünde, ikinci üniversite eğitimini de Anadolu Üniversitesi İşletme bölümünde tamamlamıştır. Yüksek lisansını mezunu olduğu Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik bölümünde ve Avrupa Birliği eğitimini yine mezunu olduğu Anadolu Üniversitesi'nde gerçekleştiren Kundak; e-ticaret/e-ihracat, etkinlik ve organizasyon, kafe ve restoran işletmeciliği, müzik- ses ve sahne teknolojileri, tv program yapımcılığı, dijital iletişim ajansı faaliyetleri gibi birçok ticari girişiminin yanında; Ankara'da birçok siyasiye, kuruma ve STK kuruluşuna “iletişim danışmanlığı” hizmeti vermektedir. Siyasal iletişim, seçim ve seçmen psikolojisi, algı ve manipülasyon tehditleri, münazara teknikleri, kitle iletişimi, kriz ve itibar yönetimi, medya stratejileri ve ikna teknikleri alanlarında uzmanlığa sahip olan Kundak, aynı zamanda stratejik metin yazarlığı ve hitabet konusunda tercih edilen danışmanlar arasında yer almaktadır. Çevresinde karavan ve motosiklet tutkusuyla da tanınan Eyüp Sabri Kundak, evli ve iki çocuk babasıdır.

Bakmadan Geçme