ESKİ BAKAN EROĞLU'DAN BARTIN DEĞERLENDİRMESİ

Son yağışlarda Bartın'ın muhtemel bir selden nasıl kurtulduğunu anlatan önceki dönem Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, Bakanlığı döneminde Bartın'daki çalışmalarından da bahsederek 'Bartın'da büyük bir mal ve can kaybının yaşanmamasının sebebi tamamen inşa ettiğimiz barajlar ve dere ıslahlarıdır. Ayrıca Bartın Çayının sol sahilinde heyelanın önlenmesi için yaptığımız seferberlik neticesindedir' dedi.

Bakanlığı döneminde Bartın'a en sık gelen isimlerden biri olan önceki dönem Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Bartın, Kastamonu ve Sinop'ta yaşanan sel felaketlerinin ardından bir açıklamada bulundu.

Kastamonu ve Sinop'a nispeten sel felaketini daha az hasarla atlatan Bartın'da yaşanan taşkınla alakalı önceki dönemde önemli çalışmaların önemine değinen Eroğlu, Bartın'ın muhtemel bir sel felaketinden nasıl kurtulduğunu anlattı.

Heyelan ve sel riski altındaki Bartın'da gerçekleştirilen çalışmalardan da bahseden Eroğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Ülkemiz gerek coğrafi yapısı ve iklim şartları gerek sahip olduğu akarsu zenginliği ve su kaynakları ile sellere oldukça fazla maruz kalmış bir konumdadır. Coğrafyamızda tarihin her döneminde, sel baskınlarının meydana geldiği bilinmektedir. Son zamanlarda taşkın sayılarında bir artma meydana gelmiş olsa da geçmişe göre daha az kayıp yaşanmaktadır.

Ülkemizde farklı zaman dilimlerinde meydana gelen sel felaketlerinde birçok mesken yıkılmış ve tarım arazisi kullanılamaz hale gelmiştir. Sel baskınları insan kaybı yanında, devletin ve milletin ekonomik yönden zarara uğramasına sebep olmuştur. Sel baskınlarından korunmak için şehirlerin içinden geçen akarsuların ıslah edilmesine, çeşitli baraj ve seddelerin inşası için azami gayret gösterilmiştir.

Batı Karadeniz'de 11 Ağustos 2021 tarihinde çok büyük yağışlar meydana gelmiştir. Kastamonu, Sinop ve Bartın'da meydana gelen sel felaketlerinde 78 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Neredeyse bir yıllık yağışın üçte ikisinin 24 saatte yağdığı müşahede edilmiştir. Yağışların etkisi altına giren Bartın İli Ulus'a bağlı Ceyüpler köyünde metrekareye yılda ortalama 488 kilogram yağış düşerken bunun üçte ikisi miktarına denk gelen 319 kilogram yağış sadece 48 saatte yağmıştır.

Nispeten diğer şehirlere göre daha az hasarla atlattığımız Bartın'da yaşanan taşkınla alakalı önceki dönemde önemli çalışmalar yaptığımızı belirtmek istiyorum. Eğer bu çalışmalar yapılmamış olsaydı bugün Bartın'da Allah korusun çok büyük can ve mal kayıplarının ortaya çıkması muhtemeldi. Şöyle ki ben DSİ Genel Müdürü ve Bakan olduğum dönemlerde illerimizi her yıl ekibimle ziyaret eder, meseleleri bizzat yerinde görür ve çözerdik. Bir tarihte Bartın'a incelemeye gittiğimizde Bartın Çayının denize döküldüğü alanda sol sahile baktığım zaman burada büyük bir heyelan olma ihtimalini hemen fark ettim.

“Heyelan riskini ortadan kaldırdık”

Çok büyük bir kütlenin dereye kayması halinde Bartın Çayının önü tıkanacak ve mansapta biriken sular Bartın şehrimizi su altında bırakacaktı. Çok acil bazı tedbirlerin alınması gerektiği kanaatine varmıştım. Burada bir heyelan olursa Bartın Çayı önünde bir baraj oluşur ve Bartın'ın tamamı su altında kalır düşüncesiyle gece uyuyamadım ve ertesi gün arkadaşları topladım. ‘Arkadaşlar Bartın'da büyük sıkıntı var. Bunu çözmemiz lazım. Benim uykularım kaçtı' diyerek yapılacakları teker teker planladık. Öncelikle heyelan riskini azaltmamız gerekiyordu. Yamacın gerek jeolojik ve gerekse de topografik yapısı büyük bir heyelanın olmasına müsait görülerek ayrıntılı bir inceleme ve projelendirme gerektiği kanaatine vardık. Hem Bartın Çayının ıslahı hem de heyelanı önleyici tedbirleri alacak olan projeyi gerçekleştirmeye karar verdik. Hemen bütün iş makinelerini seferber ettik. Teraslama yaparak ve oradaki malzemeyi taşıyarak heyelan riskini ortadan kaldırdık. Böylece ön bir rahatlama sağlamış olduk. Bartın hala risk altındaydı ve kurtarmak için mutlaka barajlar yapmak gerekiyordu. Dolayısıyla dört barajın hızla yapılması talimatını verdik.

Bunlardan birisi temelden yüksekliği 72,5 metre olan ve 66 milyon metreküp su biriktirme hacmine sahip Kirazlıköprü Barajıdır. Bu baraj daha önce projelendirildiği için birtakım yanlışlar vardı. Projesini yeniden hazırladık. Neticede çok hızlı şekilde Kirazlıköprü Barajını tamamladık. Bu barajı tamamlayıp su tuttuktan kısa bir süre sonra Bartın'da büyük bir yağış meydana geldi. Allaha şükür bu baraj sayesinde Bartın büyük bir sel felaketinden kurtulmuş oldu. Bugün Bartın şehri taşkın felaketine maruz kalmadı ise bunun sebebi bu barajın yapılarak işletmeye alınmasıdır.

Daha büyük can ve mal kaybı önlendi

Arkasından inşa ettiğimiz baraj hüviyetindeki Kışla Sel Kapanı da sel baskını zararlarından şehrimizi kurtaran önemli projelerimizden biri oldu. 55 metre yüksekliğe 15 milyon metreküp su biriktirme hacmine sahip Kışla Sel Kapanı ile Kirazlıköprü Barajını 29 Kasım 2017 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 375 tesisin toplu açılış merasimi ile hizmete aldık. Ayrıca Kozcağız Barajını inşa ettik. Yüksekliği 54 metre olan Kozcağız Barajı 46 milyon metreküp su biriktirme hacmine sahip ve 24.600 dekar arazinin sulanmasına hizmet edecektir. 9 Temmuz 2014 tarihinde temelini attığımız barajda şu anda yüzde 97 fiziki gerçekleşme sağlanmıştır. Bartın'da bir diğer önemli su projemiz de temelden yüksekliği 46 metre olan ve 839 bin metreküp su biriktirme hacmine sahip Ulus Eldeş Barajıdır. 19 Ağustos 2016 yılında temelini attığımız barajda yüzde 81 fiziki gerçekleşme sağlanmıştır.

Netice olarak Bartın'da son 18 yılda bu dört baraj haricinde 40 dere ıslah tesisi tamamlayarak; Bartın şehir merkezi, 49 adet yerleşim yeri ve takriben 4 bin dekar araziyi taşkın zararlarından korumuş olduk. Batı Karadeniz'de 11 Ağustos 2021 tarihinde meydana gelen taşkınlardan etkilenen Bartın'da sadece bir kaybımız var. Dere yatağında evi olan bir vatandaşımız maalesef hayatını kaybetti.

Kastamonu, Sinop ve Bartın'daki taşkınlarda hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah rahmet eylesin. Milletimizin başı sağ olsun. Bartın'da büyük bir mal ve can kaybının yaşanmamasının sebebi tamamen inşa ettiğimiz barajlar ve dere ıslahlarıdır. Ayrıca Bartın Çayının sol sahilinde heyelanın önlenmesi için yaptığımız seferberlik neticesindedir.

Baraj ve hidroelektrik santrallerin rolü büyük

Batı Karadeniz'de meydana gelen taşkınların ardından özellikle bazı kişiler sellere Baraj ve HES'lerin sebep olduğunu iddia ettiler. Bu son derece yanlış bir iddiadır. Baraj ve HES'ler kati surette seli tetiklemiyor bilakis Baraj ve HES'ler seli barajda depolayarak veya nehir santralleri de adeta bir tersip bendi görevi gördükleri için taşkının hızını azaltıyor. Dolayısıyla bunların taşkınlara sebebiyet verdiğini söylemek tamamen bilgi eksikliğinden kaynaklanan bir husustur. Nitekim Bozkurt ve Kastamonu'da da bu konu gündeme geldi ama bu iddianın tamamen yalan olduğu ortaya konuldu.

HES'ler sadece suyun gücünden istifade ederek elektrik üreten, iklim değişikliği ile mücadelede müsbet katkısı sebebiyle dünyada da teşvik edilen, yenilenebilir temiz enerji kaynağıdır. İddia edildiği gibi sellere ve heyelanlara sebep olmamakta, aksine önleyici rol üstlenmektedir.

“Yağmur ve sele karşı dikkatli ve hassas olması gerekiyor”

Dere yataklarının işgal edilmesi mutlaka önlenmelidir. Dere bir gün mutlaka yatağını geri alır. Bazı Belediyeler maalesef seçim kaygısı ile vatandaşın yanlış taleplerini dahi yerine getirmek gibi bir hatanın içine düşmektedir. Bu durum, büyük felaketlere sebep olmaktadır.

Bu konuyla alakalı bir hatıramı zikretmek istiyorum. Bir tarihte İstanbul Teknik Üniversitesinde öğretim üyesiyken, mahkemeden bilirkişi olarak bir dosya tarafıma iletilmişti. O dönemki Kastamonu Belediye Başkanı, nasıl olsa taşkın olmuyor diye Kastamonu'daki tarihi Nasrullah Köprüsünün bir gözünü yıkarak dere boyunca binaların yapılması için ruhsat vermiş. Tarihi köprünün bir gözünü yok etmişlerdi.
Bu durum gerçekten korkunç bir manzaraydı. Burada büyük bir sorumsuzluk ve kasıt olduğuna dair raporumu yazarak mahkemeye iletmiştim. Ama yapanın yaptığı yanına kar kalıyor. Daha sonra Kastamonu'ya gittiğimde Nasrullah Köprüsünün bir gözünün maalesef yok edilmiş olduğunu çok büyük bir üzüntü ile görmüştüm.

Vatandaşlar veya bazı yöneticiler derelerde bazen su olmadığını söylüyorlar. Bu tespit son derece yanlıştır. İstanbul'da Kağıthane, Alibey ve Küçükköy Derelerini ıslah ederken, o bölgedeki vatandaşlarla konuşurken ‘500 yılda bir olan su akımı geldiği zaman önünde ne var ne yoksa alır götürür' demiştim. Vatandaşın biri ‘Hocam biz 500 yıl mı yaşayacağız?' demişti. Ben de kendilerine ‘Bu büyük taşkın 500 yıl sonra gelecek diye bir şey yok. Belki bir yıl sonra, belki üç yıl sonra gelebilir ve her şeyi alıp götürebilir' demiştim.

“Sel Dönüşüm' çalışmaları gerçekleştirilmeli”

Dolayısıyla dere yataklarına kesinlikle konut inşa edilmemelidir. Çürük zeminlere, alüvyonlu ve dolgu alanlarına yapı yapılmamalıdır. Depreme dayanıklı olmayan binaların ‘Kentsel Dönüşüm' çalışmaları hızlandırılmalıdır. Ayrıca dere yataklarında bulunan binalar için de ‘Sel Dönüşüm' çalışmaları gerçekleştirilmelidir. Bu konuyla alakalı Belediyelere büyük mesuliyet düşmektedir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da her türlü desteği vermektedir. Ayrıca vatandaşlarımıza da düşen vecibeler vardır. Yapılan yanlışlıkları, Belediyeye, ilgili kurum ve kuruluşlara bildirmek, dere yataklarında yapılan dairelerden satın almamak gibi vecibeleri vardır.”

Bakmadan Geçme