Erdoğan: 'Milletimizin yüklediği emanetin hakkını vereceğiz'

AK Parti Bartın Milletvekili Yusuf Ziya Aldatmaz ve Bartınlı Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un da hazır bulunduğu AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşan Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan 'Bakanlarımız, milletvekillerimiz, bütünüyle teşkilatımız, aziz milletimizin bize 14 Mayıs'ta yüklediği emanetin idrakinde olacağız. Bu emanetin bize 5 yıllığına yüklendiğinin farkında olacağız. Hiç sağa sola bakmadan işimize, hedeflerimize kilitlenecek, milletimizin yüklediği emanetin hakkını vereceğiz' dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) AK Parti Grup Toplantısı'na katılarak bir konuşma yaptı. Toplantıya Bartın Teşkilatından AK Parti Bartın İl Başkanı Yaşar Arslan, Kadın Kolları Başkanı Evren Ayvaz, Gençlik Kolları Başkanı Muhammet Taş, İl Genel Meclisi Başkanı Turhan Kalaycı da katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantının ülke, millet, demokrasi ve partisi için hayırlara vesile olmasını dileyerek konuşmasına başladı. "Aşkınız, sevdanız ve vefanız için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nı yine coşku ve heyecan dolu bir atmosferde icra ettiklerini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2024 yılının bu ilk il başkanları toplantısında hem son 5 ayın muhasebesini yaptıklarını hem de illerin adeta röntgenini çektiklerini belirterek, "Teşkilatımızın kararlılığı, dinamizmi ve heyecanı karşısında partimizin Genel Başkanı ve bir neferi olarak, hakikaten büyük bir gurur duydum. Bizi örselemeye çalışanlara inat, üstat Necip Fazıl'ın o veciz ifadesiyle yolumuza 'pekleşe pekleşe' devam ediyoruz" diyerek sözlerine devam etti.

AK Parti'nin ayırıcı vasfının, istişareye önem vermesi ve attığı her adımı istişareyle atması olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'nin kuruluşundan itibaren daima ortak akılla hareket ettiklerini, bunu güçlendirerek sürdüreceklerini dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Son 1 yılımıza damga vuran seçimler dolayısıyla gelenekselleşmiş istişare kamplarımızı yapamamıştık. İstişare toplantımızı önümüzdeki haftalarda gerçekleştiriyoruz. Milletvekillerimizle 7-8 Haziran tarihinde, belediye başkanlarımızla da 1-2 Temmuz'da inşallah bir araya geleceğiz. Önümüzdeki döneme dair yol haritamızın da şekilleneceği bu toplantıların, şimdiden partimiz ve davamız için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Kongrelerimizle ilgili takvimi de inşallah yakında ilan edeceğiz. Yetkili arkadaşları gerekli hazırlıkları yapmak üzere talimatlandırdık. Bu süreci de dava ve yol arkadaşlığımıza halel getirmeden yürüteceğiz."

“SİVİL ANAYASA İRADESİ, GÜNLÜK SİYASETİN GEÇİCİ TARTIŞMALARINA KURBAN EDİLMEMELİ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, diplomaside olduğu gibi iç siyasette de yoğun gayret içinde olduklarını dile getirerek, Meclisin gündeminde adaletten ticarete, ekonomiden güvenliğe ve eğitime geniş bir yelpazede kanunlaşma sürecinde olan tekliflerin bulunduğunu bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gerek hayat pahalılığı ve fırsatçılık gerekse son dönemde sıkça basında yer alan öğretmenlerimize yönelik şiddetle mücadelede yasal zeminin güçlendirilmesine ihtiyaç duyuyoruz. AK Parti Grubumuzun, Cumhur İttifakı'ndaki ortağımız MHP ile iş birliği ve eş güdüm içinde bu konuları çok iyi takip etmesini bekliyorum. Meclis tatile girmeden, yasal düzenlemeleri çıkarmamız gerekiyor" sözlerini sarf etti.

Yeni anayasa görüşmelerine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu görüşleri paylaştı: "Yeni ve sivil anayasa meselesinde Meclis Başkanımızın çalışmalarına destek vermemiz, önemlidir. Cumhuriyet'in ilk asrını darbe anayasasıyla karşılamış ve geçirmiş olmanın mahcubiyeti içindeyiz. Toplumsal temsil kabiliyeti en yüksek meclislerden olan 28'inci dönemin; milletimize, demokrasimize ve gelecek nesillere yapacağı iyiliklerin zirvesinde Türkiye'nin 64 yıllık sivil anayasa hasretini dindirmek olacaktır. Sivil anayasa iradesinin, günlük siyasetin geçici tartışmalarına kurban edilmemesi gerektiği kanaatindeyiz. Aceleye getirmeden ama çok da fazla uzatmadan istişari temasları bitirip, somut adımlar atılmasında fayda görüyoruz. Biz, sonuna kadar yapıcı ve uzlaşmacı tutumumuzu koruyacağız. Önümüzde, inşallah kesintisiz bir 4 sene daha var. Bu 4 yılın her gününü, ilk günkü heyecanla, ilk günkü aşkla dolu dolu geçirecek; Allah'ın izniyle, ülkemizi her alanda yeni seviyelerle, yeni rekorlarla buluşturacağız. Türkiye'nin son 21 yılına mührünü vurmuş bir kadro olarak, gelecek asrına da eserlerimiz ve projelerimizle inşallah biz istikamet çizeceğiz."

"31 MART SEÇİMLERİ BİR GÜVEN OYLAMASI DEĞİLDİR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Mayıs seçimlerinde aziz milletin, iktidar olma yetkisini kendilerine tevdi ettiğini, 10 ay sonrasında 31 Mart yerel seçimlerinde ise kendilerine bir ikazda bulunduğunun unutulmaması gerektiğini belirterek, "31 Mart seçimleri bir güven oylaması değildir. Seçmenin, ülkenin idaresine ilişkin tercihlerinde bir kırılma, bir değişiklik olmamıştır. Önce 14 Mayıs'ta, iki hafta sonra 28 Mayıs'ta seçmen kararlı bir şekilde hükûmeti Cumhur İttifakı'na emanet etmiş, yerel seçimde tercihini sandığa farklı şekilde yansıtmıştır. Bu ikisini birbirinden ayırmak durumundayız" düşüncesini dile getirdi.

Milletin 31 Mart'ta verdiği mesajı duymazdan gelmeyeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz o mesajı aldık, gereğini de yapmaya başladık. Ancak milletin, AK Parti'den ya da Cumhur İttifakı'ndan desteğini çektiğini zannedenler fena hâlde yanılırlar. Bu yanılgıya özellikle sizler düşmeyeceksiniz. Bakanlarımız, milletvekillerimiz, bütünüyle teşkilatımız, aziz milletimizin bize 14 Mayıs'ta yüklediği emanetin idrakinde olacağız. Bu emanetin bize beş yıllığına yüklendiğinin farkında olacağız. Hiç sağa sola bakmadan; işimize, hedeflerimize kilitlenecek, milletimizin yüklediği emanetin inşallah hakkını vereceğiz. Bu noktada, içimizde, kadrolarımızda, eğer yanlış değerlendirmeler yapanlar, milletin mesajını yanlış okuyanlar varsa, atalete veya tembelliğe tevessül edenler olursa, onlarla, hiç tereddüt etmeden yollarımızı ayırırız."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin çalışma usulünün belli olduğunu söyleyerek, "Hemen yarın seçim olacakmış gibi hazırlıklıyız. Hemen yarın milletimiz tarafından hesaba çekilecekmiş gibi çok çalışırız. Aynı zamanda, biz hiç seçim olmayacakmış gibi, süreye bakmadan, tarihe bakmadan, kendimizi seçim tarihleriyle kısıtlamadan çalışan bir kadroyuz. Şunu çok net ifade etmek isterim; ne teşkilatımızda, ne de bürokrasi kadrolarında, rehavete, tembelliğe, gevşemeye, isteksizliğe, gönülsüzlüğe asla ve asla tahammülümüz olamaz. Son 21 yılda çetin mücadeleler sonucu gerilettiğimiz bürokratik vesayetin tekrar nüksetmesine fırsat vermeyiz, vermeyeceğiz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönemde gündeme gelen her hadiseyi tüm boyutlarıyla, en ince detayına kadar takip ettiklerini belirterek, "Kanunun dışına çıkan; hatası, kastı veya marazı olan kim varsa, hukuk zemininde hesabını mutlaka soruyoruz. Ülkeye ve millete karşı vazifesini yapmamanın hiçbir bahanesi olmaz. Bizim için her bir saniye, milletimizin emanetidir; o her saniyeyi milletimiz için sarf etmek boynumuzun borcudur" diye konuştu.

Son 22 yılda, AK Parti ve hükûmetleriyle ilgili karamsar ve kötümser senaryolar yazanların olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bize süre biçenler oldu. Bize, gazete manşetlerinden ömür biçenler oldu. 'Bu iş bitti' deyip yolunu değiştirenler oldu. Bu davaya ihanet edenler oldu. Korkanlar, ürkenler, hırslarına yenilenler oldu. Onlar şimdi yoklar, esameleri okunmuyor; unutulup gittiler. Ama Allah'a hamdolsun, biz buradayız; dimdik, sapasağlam ayaktayız. Dava burada ve inşallah yarın da burada olacak. Mevla ömür, milletimiz de yetki verdikçe burada olmaya devam edeceğiz" ifadesini kullandı.

"TEMENNİMİZ ODUR Kİ ÖNÜMÜZDEKİ 4 YIL GERİLİMLE DEĞİL KARŞILIKLI HOŞGÖRÜYLE GEÇSİN”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i AK Parti Genel Merkezi'nde kabul ettiğini ve 1,5 saatin üzerinde verimli bir görüşme yaptıklarını hatırlattı.

Türkiye'de siyasetin bir "yumuşamaya" ihtiyacı olduğunu; bu konuda her zaman olduğu gibi üzerlerine düşeni yaptıklarını, yapmaya devam edeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hiçbir zaman kutuplaşmanın, gerilimin, kamplaşmanın tarafı olmadıklarını, olmayacaklarını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'yi bir ve beraber gördüklerini, hiçbir ayrım yapmadan bütün olarak 85 milyonun tamamını kucakladıklarını söyledi.

Milletin her bir ferdini "Türkiye ortak paydası"nda buluşturmak için büyük mücadeleler verdiklerine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasetlerini gerilim ve kutuplaşma üzerine değil hizmetler, hedefler, projeler, yatırımlar üzerine inşa ettiklerini dile getirdi.

Haksızlık, adaletsizlik karşısında öfkelendiklerini, milletle irtibatlarında her zaman kucaklayıcı ve kuşatıcı olduklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Temennimiz odur ki önümüzdeki 4 yıl gerilimle değil karşılıklı hoşgörüyle geçsin. İstiyoruz ki muhalefet yıkıcı, kırıcı değil yapıcı olsun. Arzumuz odur ki Türkiye'nin meseleleri siyasetin günlük polemiklerinin üzerinde ele alınsın. Biz, milletimizin de takdir ve talep ettiği bu iklimin Türk siyasetinin normali hâline gelmesini ümit ediyoruz. Siyaseti yüksek gerilim hattına hapsetmek isteyenler her zaman olacaktır ama olmasını istemiyoruz. FETÖ'ye diyet borcunu ödemek için 'Yenikapı ruhunu' baltalayanlar, görüyoruz ki asla boş durmuyor. Siyasetteki tüm sermayesi köken, meşrep, inanç, bunun üzerinden insanları ayırmak olanların nereye varmaya çalıştığının idrakindeyiz. Kuklayı da kuklacıyı da oyunu kimin yazdığını da çok iyi biliyoruz. Ne kadar çirkinleşirse çirkinleşsinler, biz o tuzağa düşmeyeceğiz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerine yakışanın ağırbaşlılık, tevazu ve hoşgörü olduğunu vurguladı.

"CUMHUR İTTİFAKI DAHA DA GÜÇLENEREK YOLUNA DEVAM EDECEK"

"Başkaları ne yaparsa yapsın, biz kucaklayıcı ve kuşatıcı olacağız" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: "Partimizin kapıları, ilkeleri, bizim ilkelerimizle örtüşen herkese açıktır. Biz milletimizin, devletimizin çıkarları için kin tutarız ama siyasette kin kavramını asla kabul etmeyiz. İhanete varmayan her dostluk bizim için bakidir. Yeter ki samimiyet olsun, hüsnüniyet olsun, ülkeye ve millete hizmet derdi olsun. Diğer her şey bir şekilde hâl yoluna koyulur. Siyasette yumuşama iklimini kara kışa çevirmeye çalışanlar olduğunu, Cumhur İttifakı surlarında gedik açmak isteyenler olduğunu biliyoruz ve görüyoruz. Daha önce de bu tarz teşebbüslerle karşılaştık. Allah'a hamdolsun hepsinden güçlenerek çıktık. İnşallah yine aynısı olacak. Fitne ve nifak odaklarına kesinlikle göz açtırmayacağız. Cumhur İttifakı daha da güçlenerek, saflarını sıklaştırarak, dayanışmasını artırarak yoluna devam edecek. Türkiye Yüzyılı'nın inşası için omuz omuza çalışmayı her zamankinden daha adanmış şekilde sürdüreceğiz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya genelindeki Filistinliler ve kendileri için 15 Mayıs'ın anlamlı bir gün olduğunu söyledi.

Bugünün "büyük felaket" anlamındaki Nekbe'nin 76. yıl dönümü olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Osmanlı'nın Filistin topraklarından çekilmek zorunda kalmasının ardından İngilizlerin himayesinde siyonistlerin toprakları işgale başladığını anlattı.

Filistin topraklarındaki ilk kitlesel katliamın, 1918'de Osmanlı'nın çekilmesiyle başladığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyonist çetelerin, siyonist terör örgütlerinin, toplu cinayetler işleyerek Filistinlileri topraklarından sürdüğünü ve göç etmek zorunda bıraktığını dile getirdi.

"ER YA DA GEÇ FİLİSTİNLİLER EVLERİNE DÖNECEKLER"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, o dönem yüz binlerce Filistinlinin yanlarına sadece evlerinin anahtarlarını alarak, Lübnan'a, Ürdün'e, Suriye'ye ve diğer bölge ülkelerine gittiğini, mülteci kamplarında zor bir hayata başladığını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Kalanların durumu gidenlerden daha kötüydü. 14 Mayıs 1948'de İsrail devleti kuruldu ve işgal, soykırım politikaları artık bir devlet politikası olarak sürdürüldü. İşte Filistinliler, İsrail devletinin kurulmasının hemen ertesi günü, 15 Mayıs'ı, 'büyük felaket' yani 'Nekbe' olarak ilan ettiler ve her yıl 15 Mayıs'ta, evlerine, bağımsızlıklarına kavuşma umudunu tazeliyorlar. Bu Nekbe gününde, tüm Filistinli kardeşlerimize kalpten selamlarımızı gönderiyorum. Nekbe'nin acısını en az onlar kadar yüreğimizde hissediyoruz. Nekbe'nin yıl dönümünde, en az onlar kadar umudu muhafaza ediyoruz. Er ya da geç Filistinliler evlerine dönecekler. Er ya da geç Filistinliler, yastıklarının altında muhafaza ettikleri ve nesilden nesile emanet bıraktıkları o anahtarlarını kullanacak ve inşallah kendi evlerine, yuvalarına kavuşacaklardır."

Hitler'in, Yahudi soykırımını yaparken yalnız olmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, o dönem Avrupa'daki çok sayıda ülkenin Hitler'i desteklediğini belirtti.

"Hitler, acımasızca katliam yaparken, soykırım yaparken, kendisini çok güçlü, çok kudretli, yenilmez hissediyordu. Ne oldu? Kafasına bir kurşun sıktı, yanmış cesedi Almanya gibi harabeye dönmüş sığınağında bulundu" ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Aynı şekilde Bosna'da, Bosna Sırplarının lideri Mladic, Karadzic, Bosna'da kıyım yaparlarken Avrupa ve birçok ülke arkalarındaydı. Birleşmiş Milletlerin güya koruması altındaki Srebrenitsa'da soykırım yaparken dünyanın güçlü ülkeleri arkalarındaydı. Dünyanın gözü önünde 8 bin 372 Boşnak kardeşimizi şehit ettiler. Yenileceklerini asla düşünmüyorlardı. Bir gün hesap vereceklerini hiç hesaba katmıyorlardı. Ne oldu? Yakalandılar, mahkemeye çıktılar ve bir zamanların o kudretli politikacıları, o soykırımcı generalleri hesap verdiler, şimdi hapiste ölümü bekliyorlar. Er ya da geç, Gazze Kasabı Netanyahu'yu ve onunla birlikte Gazze'de soykırıma ortak olanları da unutmayın aynı akıbet bekliyor. Göreceksiniz, döktükleri her damla kanın hesabını mutlaka verecekler. Vahşice katlettikleri 35 bin Filistinlinin, yaralanan ve uzvunu kaybeden 80 bini aşkın Gazzelinin ahı bunların peşini asla bırakmayacak. Biz de soykırımcıların hukuka hesap vermesi için enselerinde olacağız."

"GAZZE SOYKIRIMININ HESABINI SORMADAN, DÜNYA HUZURA KAVUŞAMAZ"

Gazze soykırımın hesabı sorulmadan dünyanın huzura kavuşamayacağını ve temiz kalamayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm dünyanın bu hakikati kabullenmesi gerektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kimse bizden susmamızı, sözümüzü yumuşatmamızı beklemesin. Bunlar cani oldukları kadar küstahlar, barbar oldukları kadar da şımarıklar" dedi.

Filistin'de bombalarla mermilerle en ölümcül silahlarla keskin nişancılarla açlıkla susuzlukla insanların öldürüldüğüne işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail'in hastaneleri ve ambulansları hedef aldığını anımsatarak, "İnsanları evlerinden çıkarıp güya güvenli bölgelere yönlendirdiler, güvenli bölgelerde sivil katlettiler. Yardım için, bir parça ekmek için koşuşan insanları öldürdüler. Annelerine, evlatlarının parçalarını toplattılar. Tarihte bunun örneği yok" şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze'de saldırılarını sürdüren İsrail'i eleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hitler bile, tarihe kara bir leke olarak geçen o insanlık dışı Holokost'u yaparken bu kadar aleni yapmadı, bu kadar cüretkâr değildi. Bunlar o kadar pervasız ki kameralar önünde, canlı yayınlarda gazetecileri, doktorları, sivilleri, daha kundaktaki bebekleri katlettiler; camileri, okulları, kiliseleri bombaladılar. Bundan kaçamazlar, kaçamayacaklar. Mahkeme-i Kübra'ya çıkmadan önce, inşallah dünyada bunun hesabını verecek, cezasını çekecekler" diye konuştu.

Uluslararası mahkemenin baskı altına alınmaya çalışıldığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Birlemiş Milletler kürsüsünden Birleşmiş Milletler Şartı'nı parçalayarak güya dünyaya meydan okuyorlar. Nesin sen ya? Orada o ufak kâğıt makinesinin içerisinde onu parçalamak suretiyle bu işten yırtacağını mı zannediyorsun? Bunun bedelini ödeyeceksiniz. Filistin'e destek veren profesörleri, öğrencileri açıkça tehdit ediyorlar. Ellerindeki devasa medya ve lobi gücünü kullanarak herkesi susturmaya teşebbüs ediyorlar. Antisemitizm yaftası vurduklarında, insanların korkacağını, geri adım atacağını zannediyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar, insanlık bu katillerin yakasını bırakmayacak. İnsanlık bıraksa dahi biz bu katillerin, bu soykırımcıların, bu gözü dönmüş cinayet şebekesinin peşini bırakmayacağız" değerlendirmesinde bulundu.

"HAMAS, GAZZE'DE ANADOLU'NUN İLERİ HAT SAVUNMASINI YAPIYOR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti: "Şimdi Hamas'ı destekliyoruz diye, Hamas'a sahip çıkıyoruz diye dışarıda ve içeride bizi eleştiriyorlar. Yahu sizde hiç mi vicdan yok, hiç mi insafınız kalmadı? Gazze'de açlıktan ölmek üzere olan masum yavrulara yardım götüren tırlara bile tahammül edemeyenleri savunacak kadar, bu terörü, bu terör devletini savunacak kadar mı ruhunuzu, kimliğinizi, kişiliğinizi kaybettiniz? Sanmayın ki İsrail Gazze'de duracak. Sanmayın ki Ramallah güvenlik içinde olacak. Bu azgın devlet, bu terör devleti, eğer durdurulmazsa 'vadedilmiş topraklar' hezeyanıyla gözünü er ya da geç Anadolu'ya dikecek. İsrail, Gazze'de sadece Filistinlilere saldırmıyor; bize saldırıyor bize. Hamas, Gazze'de, Anadolu'nun ileri hat savunmasını yapıyor. Bunu göremeyecek kadar kör müsünüz? Bunu anlamayacak kadar mı idrakiniz kapandı? Ben Hamas'ı Kuvayımilliye'ye benzetince rahatsız olanlar var. Neden rahatsız oldunuz? Kuvayımilliye'ye de affedersiniz, eşkıya demediler mi, asi demediler mi, isyancı demediler mi, hain demediler mi, şaki demediler mi? Bugün Hamas'a terör örgütü diyenler, 100 yıl önce olsa, inanın, Kuvayımilliye'ye de terör örgütü diyecekler, asi, şaki, hain diyeceklerdi."

Türk milletinin her zaman mazlumun, mağdurun, garibin, gurebanın yanında durduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle de istiklali için, özgürlüğü için, vatanlarını korumak için mücadele edenlerin yanında durduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hem kendi topraklarının istiklali için savaşan hem de Anadolu'yu savunan Hamas'ın yanında durmaya devam edeceğiz. Ruhunu, aklını ve vicdanını siyonist katillere kiraya verenlere asla itibar etmeyeceğiz" dedi.

Anneler Günü'nde 81 ilde Filistinli anneler için "susmayacağız" diyerek örnek bir duruş sergileyen AK Parti Kadın Kollarını tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Gençlik Kolları Üniversiteler Teşkilatını da 60'tan fazla üniversitede gerçekleştirdiği barışçıl Filistin'e destek eylemleri için ayrıca kutladı.

"İNANDIĞIMIZ KUTLU YOLDA AZİMLE VE SABIRLA YÜRÜYECEĞİZ"

Türkiye'nin, mazlum ve mağdurların umudu hâline dönüşmesinden emperyalistlerin rahatsız olmasını anlayabildiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, insani değerleri ve adaleti merkeze alan politikalarıyla Türkiye'nin, yüzyıllardır devam ettirilen sömürge düzenine çomak soktuğunu söyledi.

"Dünya beşten büyüktür" tespitinin ne kadar doğru olduğunun yaşanan her krizde bir kez daha ortaya çıktığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu çağrımızın Afrika'dan Asya'ya iradeleri yok sayılan ülkelerde günden güne daha fazla makes bulduğunu görüyoruz. Türkiye, giderek bir cazibe, bir çekim merkezi hâline gelmektedir. Ülkemize yönelik propagandaların artmasının gerisindeki sebeplerden biri de işte budur" ifadelerini kullandı.

Kimin ne yaptığını ve nereye varmak istediğini iyi bildiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunlara bugüne kadar boyun eğmedik, Allah'ın izniyle, bundan sonra da geri adım atmayacağız. Hak bildiğimiz, inandığımız kutlu yolda azimle ve sabırla yürüyeceğiz" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: "Şunun bilinmesini isterim; Tayyip Erdoğan olarak tek başıma kalsam da Filistinli, Suriyeli, Somalili, Türkistanlı, Sudanlı mazlumların hakkını savunmaya devam edeceğim. Siyonist katillerin ve piyonlarının bizi hedefe koyması; ürkecek, çekinilecek bir şey değil, göğsümüzde gururla taşıyacağımız bir şeref madalyasıdır. Her zaman söylüyorum; korkaklar zafer anıtı dikemez. Ne yarım asrı bulan siyasi hayatımızda ne de 21 yılı aşan iktidarlarımız boyunca korkanlardan, sinenlerden, zoru görünce kaçanlardan olmadık. Gün oldu, vesayetçilere meydan okuduk. Gün oldu, eli kanlı terör örgütlerine meydan okuduk. Gün oldu, emniyet, yargı ve ordu içinde yuvalanmış FETÖ'cü alçaklara meydan okuduk. Vatanımızın bekasına, milletimizin istiklaline kim kast ederse, bundan sonra da karşılarında dimdik durmaya devam edeceğiz. Hükûmetimiz, ittifakımız ve devletimiz her zamankinden daha güçlüdür, daha kararlıdır, hedeflerine daha fazla kilitlenmiştir. Gazze'de soykırım bitinceye ve katiller hukuk önünde hesap verinceye kadar tüm imkânlarımızla Filistin halkına sahip çıkacağız."

"NEKBE, BÜYÜK FELAKET GÜNÜNDE, FİLİSTİN DAVASININ YANINDA OLDUĞUMUZU BURADAN İLAN EDİYORUZ"

"Görüyorum ki; kimi vicdan fukaraları Filistin'den gelen yaralıları Türkiye'de tedavi etmemizden rahatsız olmuş" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Vah zavallılar. İstedikleri kadar rahatsız olsunlar. İstedikleri kadar ortalığı ayağa kaldırsınlar. Bu milletin de bu devletin de hamdolsun, yaralının yarasını saracak gücü ve kudreti ziyadesiyle vardır. Türkiye, bunların muhayyilesinden çok çok büyüktür" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin, kendi vatandaşına da misafire, muhacire, muhtaca, yaralıya da en kaliteli sağlık hizmetini sunabilecek büyük bir ülke olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunlar bereket kavramını bilmezler. Bunlar şefkat kavramını, merhamet kavramını bilmezler. Bunlar, ensar-muhacir kardeşliğinin ne demek olduğunu bilmezler. Bizim kültürümüzde misafir, bereketiyle gelir. Sen bir hastaya, bir yaralıya kucak açarsın, Allah da onun mükafatını verir" dedi.

Bu milleti de bu devleti de ayakta tutanın; kaybetmediği, kaybetmeyeceği şefkati, merhameti ve misafirperverliği olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dün Gazzeli Çanakkale'de bizim toprağımızı savundu. Mezar taşı orada, Çanakkale'de. Bugün biz de elbette Gazzelinin, Filistinlinin yanında duracağız. Bunu da bir karşılık, bir borç duygusuyla değil, bu milleti millet yapan şefkatle, merhametle, alicenaplıkla yapacağız" ifadelerini kullandı.

Filistin'e selamlarını yollayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Nekbe, büyük felaket gününde, her zerremizle, her imkânımızla, Filistin'in, Filistin davasının yanında olduğumuzu buradan bir kez daha ilan ediyoruz" dedi.

Bakmadan Geçme