Erdoğan 'İhmali görülen hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmayacak'
AK Parti Grup Toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ' 'Hiçbir madenci yakınımızın en küçük bir mağduriyet yaşamaması için süreci biz de yakından takip ediyoruz, edeceğiz. Kaza raporlarının çıkmasıyla birlikte ihmali görülen hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmayacağından da milletimiz emin olsun' dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısında 14 Ekim'de Amasra'da yaşanan maden kazasıyla ilgili konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının başında Amasra'daki maden ocağında yaşanan elim kazanın herkesin yüreğini dağladığını söyledi.
Türkiye Taşkömürü Kurumuna ait Amasra kömür ocağının 503'ü yeraltında olmak üzere toplam 713 çalışanıyla yılda 100 bin ton üretim yapan bir müessese olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen 20 yılda bu madene yarısı iş güvenliği alanında olmak üzere 77 milyon lira yatırım yapıldığını kaydetti. Son 20 yılda bu ocakta yaşanan kazalarda altı madencinin hayatını kaybettiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, mevzuata göre her 250 kişi için bir iş güvenliği uzmanı bulundurulması gerekirken, bu madende her 37 kişiye bir iş güvenliği uzmanı düştüğüne dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, öte yandan kurum bünyesinde 30 tahlisiye görevlisi bulunduğunu da dile getirerek, "Bunların yanı sıra Amasra kömür ocağımız son sistem teknolojilere ve güvenlik sistemlerine sahip bir işletme olarak öne çıkmaktadır. Son dönemde mevzuatta yaptığımız düzenlemeler doğrultusunda diğer ocaklarımız gibi Amasra'da da toplamda 50 kalemi bulan iyileştirme çalışmaları gerçekleştirilmiştir" diye konuştu.
“Devletimiz tüm bakanları, kurumları ve personeliyle olaya müdahale etmiştir”
Renksiz, kokusuz, tatsız ve zehirsiz bir gaz olan metanın, patlayıcı özelliği ile tüm dünyada maden işletmelerinin ve madencilerin korkulu rüyası olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Madendeki gaz izleme sensörleri 24 saat süreyle çalışmakta, oran belirli bir değerin üzerine çıktığında sesli ve ışıklı alarm vermektedir. Kömür ocaklarında havadaki metan seviyesi yüzde 1 oranına çıktığında patlatmalar durdurulmakta, yüzde 1,5 oranına çıktığında enerji kesilmekte, yüzde 2 oranına çıktığında ise personel tahliye edilmektedir. Metan gazının patlaması için ise havadaki oranının en az yüzde 5 ve daha üzeri olması gerekmektedir. Amasra'daki ocakta yaşanan kaza öncesi kayıtlara göre, saat 18.05'te havadaki metan gazı oranının yüzde 1,5 seviyesine çıkması sebebiyle ocaktaki elektrik kesilmiştir. Maalesef saat 18.09'dan sonrasına ilişkin kayıt mevcut değildir. Kömür ocağımızda tüm önlemlere ve sistemlere rağmen nasıl olup da patlama yaşandığını henüz bilmiyoruz. Kurumlarımız ve uzmanlarımız çalışmalarını tamamladıktan sonra bunu öğrenebileceğiz. Patlamayla ilgili kesin rapor çıkana kadar söylenen her şey spekülasyondan ibaret kalacaktır. Bize düşen, bu rapor önümüze gelene kadar yapabileceklerimize bakmaktır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kazanın yaşandığı andan itibaren devletin tüm bakanları, kurumları ve personeliyle olaya müdahale ettiğini, kazadan sonraki 18 saat içerisinde de arama kurtarma faaliyetlerinin tamamlandığını anlattı.
“Hastanedeki tüm işçi kardeşlerimizin sağlığına kavuşarak evlerine dönmesi, en büyük beklentimizdir”
Maden ocağının 16.00-24.00 vardiyasındaki 110 çalışandan 41'inin patlamada hayatlarını kaybettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaralılardan durumu ağır altı işçinin Başakşehir Çam ve Sakura Hastanesinde tedavi edildiğini, diğer yaralıların ise tedavilerinin ardından evlerine döndüklerini kaydetti.
Cumartesi günü Amasra'ya giderek hem olayla ilgili yerinde bilgi aldığını hem bazı şehitlerin cenaze törenlerine katıldığını hem de aileleri ziyaret ettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bakanların da vefat eden işçilerin cenaze törenlerine katıldığını ve aileleri ziyaret ettiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'da tedavi altındaki yaralıları da ziyaret ettiğini ve durumlarının iyiye gittiğini belirterek şöyle konuştu: "Sağlık Bakanlığımız, bu hastalarımızın bütün yakınlarından 50 civarında insan da Çam Sakura'daydı, onlara da gerçekten üst düzeyde adeta bir otel hizmetini verdiler. Hâlen bu süreç devam ediyor. Kendileriyle doktor arkadaşlarımızı da yanıma almak suretiyle ayrıca bir sohbetimiz oldu. Soruları varsa cevaplandıralım istedim. Tabii hepsi bize şükranlarını bildirdiler ve orada kendilerine gösterilen ilgi sebebiyle de memnuniyetlerini ifade ettiler. Hastanedeki tüm işçi kardeşlerimizin sağlığına kavuşarak evlerine dönmesi, en büyük beklentimizdir. Kendilerine de dualarımızı yapıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bunun yanında da sağlık olarak Bakanlığımız neyi gerektiriyorsa, onları yapmak suretiyle beşer planında atılması gereken adımları attık, atıyoruz. Sağlıktaki en ileri teknoloji neyse hastanemizde bunlar mevcut. Elhamdülillah herhangi bir eksiklik söz konusu değil. Şu anda ilgilenen doktorlarımız gerçekten alanlarında kendilerini ispatlamış profesör arkadaşlarımız. Gerek yangınla ilgili tedavide gerek anestezide gerek enfeksiyonda, bütün bu alanlarda kendini ispatlamış hocalarımız şu anda bu hastalarımızla ilgileniyorlar. Bartın'daki hastanelerde tedavi edilen madencilerimizin tamamı taburcu edilmiş durumda."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kazanın haber alınmasıyla birlikte Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez ve ekibinin, Bartın, Zonguldak, Kütahya ve Ankara'dan gelen destek ekipleriyle birlikte toplam 110 tahliyeyle 250 lojistik personelini kaza mahallinde görevlendirdiğini anlattı.
“Kurumlarımız canla başla görevlerini yapmaktadır"
İçişleri Bakanlığının çeşitli illerden 116 kişilik AFAD ekibini bölgeye yönlendirdiğini; Emniyet Teşkilatı'nın 514 personeliyle sahanın, Jandarma Teşkilatı'nın 216 personeliyle bölgenin, Sahil Güvenlik Teşkilatı'nın 45 personeliyle deniz tarafının güvenliğini tesis ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sağlık Bakanlığının 15'i UMKE olmak üzere 262 personeli, 51 ambulansı ve 2 ambulans uçağı ile kazazedelere hizmet verdiğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının ise 35 personeliyle kazazedelere ve yakınlarına psikososyal destek sağladığını, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfının 310 personeliyle kazazede yakınlarına ve vatandaşlara manevi destek verdiğini ve ikramlarda bulunduğunu; Kızılay'ın 115 personeliyle sahadaki yerini alırken, çok sayıda sivil toplum kuruluşunun da bölgedeki çalışmalara iştirak ettiğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Adalet Bakanlığımız, Bartın Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından başlatılan soruşturmayı yakından takip etmiştir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız hem iş müfettişi görevlendirmiş hem de kazayla ilgili soruşturma başlatmıştır. Velhasıl kurumlarımız canla başla görevlerini yapmaktadır" diye konuştu.
Afet öncesi yapılan denetimleri de mercek altına aldıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Çeşitli bakanlıklara bağlı ilgili kurumlar tarafından yürütülen denetimlerin en yoğun uygulandığı yerlerden biri de Amasra'daki ocağımızdır. Kazanın meydana geldiği maden ocağı, son olarak Ağustos ayında yedi gün süreyle iki maden ve bir jeoloji mühendisi tarafından denetlenmiştir. Tüm madenlerimiz gibi burası da yılda en az dört defa denetlenerek eksikler tespit edilmekte, ikazlar yapılmakta, gerekirse müeyyideler uygulanmaktadır. Buna rağmen bir kaza meydana gelmişse, önüyle arkasıyla sebeplerini araştırmak, bulmak ve gerekeni yapmak bizim en başta gelen vazifemizdir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı'mız önceki gün Merkez Karar ve Yönetim Kurulumuza, dün de Meclis Genel Kuruluna bu konuda kapsamlı bilgi verdi. Meclis Grubumuz bir araştırma komisyonu kurulması için gereken girişimleri başlattı” diye ekledi.
“Şehit madencilerimizin aileleri devlete emanettir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, maden kazalarında hayatını kaybedenlere verilecek maddi desteklerle ilgili adımları kolaylaştıracak bir düzenleme için de çalışmaların sürdüğünü belirterek şunları kaydetti: "Kazada hayatını kaybeden madencilerimizin yakınlarına Enerji, İçişleri, Çalışma ve Aile bakanlıklarımız ile sendikamız toplamda 1 milyon 550 bin lira ile 1 milyon 700 bin lira tutarındaki ödemelere başlamışlardır. Hayatını kaybeden madencilerimizin yakınlarından kamuda işe girme hakkı olanlarla ilgili süreçler kendi mecrasında ilerlemektedir. Millî Eğitim Bakanlığımız da kazada vefat eden madencilerimizin çocuklarına eğitim hayatları boyunca burs verecek ve eğitim masraflarını karşılayacaktır. Kimsenin en küçük bir şüphesi olmasın ki hayatını kaybeden madencilerimizin geride bıraktıkları aileleri devlete emanettir. Bunun siyasi istismarı olmaz ve bu siyasi istismarı yapanları da ben milletime havale ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İktidara gelirlerse işte çocuklarının, hepsinin haklarını vereceklermiş. Ne yaptığımızdan haberi yok. Soma'da ne yaptık haberi yok. Soma'da hepsini yaptığımız gibi aynı şekilde biz başbakanlığım döneminde bin 500 ailenin çocuklarını hamdolsun işe yerleştirdik. Biz bunları yaptık, sen nereden geliyorsun yahu. Bu geriden geliyor. Zaten nal toplamaya alışmış, hala nal toplamaya devam ediyor" diye ekledi.
“İhmali görülen hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmayacak”
Kimseyi aç ve açıkta bırakmadıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerekli destekleri verdiklerini ve vermeye devam edeceklerini söyledi.
"Bizim ulaştığımız yere senin hayallerin bile ulaşamaz" ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hiçbir madenci yakınımızın en küçük bir mağduriyet yaşamaması için süreci biz de yakından takip ediyoruz, edeceğiz. Kaza raporlarının çıkmasıyla birlikte ihmali görülen hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmayacağından da milletimiz emin olsun" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye'de de kömür madeni kazalarının yaşandığını ve bunların bir kısmında insanların hayatını kaybedebildiğini dile getirdi.
İngiltere'den Fransa'ya, Almanya'dan Japonya'ya, Hindistan'dan Çin'e, Hollanda'dan Kanada'ya, Amerika'dan Rusya'ya kadar her yerde bu kazaların yaşanabildiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Bunlar arasında, bazılarına bakıyorsunuz, örneğin Fransa'da bin 99 ölümün, Japonya'da 687 ölümün, Çin'de 2 bin 388 ölümün, Almanya'da 405 ölümün, İtalya'da 268 ölümün yaşandığı kazalara da şahit oluyoruz. Ülkemizde de sadece kayıt tutulmaya başlandığı 1930 yılından bugüne 2 bin 14 vatandaşımız maalesef maden kazalarında şehit olmuştur. Üstelik bu rakamlara bilhassa 2000'ler öncesinde kıyı köşedeki pek çok ruhsatsız ocakta yaşanan kazalar ve kayıtları aktarılmayan kayıplar dâhil değildir. Nispeten yakın tarihe şöyle bir baktığımızda 1983 Zonguldak'ta 103 ölüm, 1990 da Amasya'da 59 ölüm, 1992'de Zonguldak'ta 263 ölüm, 2003'te Yozgat'ta 38 ölüm, 2014'te Manisa'da 301 ölüm yaşanan kazalar görüyoruz."
Amasra'daki yaşanan son kazanın ise nispeten yüksek ölümlü kazalar arasında yer aldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bizim inancımız, tek bir insanımızın burnunun dahi beşer hatasından kaynaklanan sebeplerle kanamasına rıza göstermemeyi emreder. Hele ki can söz konusu olduğunda en küçük bir affımız, en küçük bir esnekliğimiz söz konusu olamaz. Amasra'daki madende hayatını kaybeden her bir madencimizin acısını yüreğimizde hissediyoruz. Bunu söylerken birileri gibi istismar yapmıyor, gerçek hissiyatımızı ifade ediyoruz. Onların geride bıraktığı yavrularının, eşlerinin, anne-babalarının, sevdiklerinin yüzündeki hüzün ve sergiledikleri vakur duruş adeta ömrümüzden ömür götürüyor. Ama biz aynı zamanda, işte burası önemli, burası inananlar için çok çok önemli, kadere inanan insanlarız.”
“Kaza devletin tüm kurumları tarafından takip edilecek”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özellikle kaza ve kadere inanan insanlarız. Elbette tespit edilirse suçlunun yakasına yapışacağız. Elbette sistemde belirlenen eksikler, aksaklıklar varsa giderilmesini sağlayacağız. Elbette şehitlerimizin geride kalanlarına tüm imkânlarımızla sahip çıkacağız. Bunları yapmak hem bulunduğumuz makamın sorumluluğunun gereğidir hem de milletimizle aramızdaki gönül bağının tabii bir neticesidir. Hiç şüphesiz tüm bunları yaparken mukadderata, Rabbimizin yazgısına da teslim olacağız. Özellikle biz Müslümanlar için bu olmazsa olmazdır. Yeri geldiği zaman 'bu ülkenin yüzde 99 Müslümandır' diyor muyuz? Diyoruz. Yüzde 99'u Müslümansa Müslüman olarak da bunun gereğine imanımız tam olacak. Ha ama senin İslam ile alakan yoksa, Müslümanlıkla alakan yoksa onu zaten biz bıraktık, gittik” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bu ikisi birbiriyle çelişen değil, tam tersine birbirini tamamlayan tutumlardır. Dua ederken en çok kullandığımız ifade 'hakkımızda hayırlı olanı istemek' değil midir? Bize düşen aklımızın erdiği, gücümüzün yettiği, izanımızın kavradığı en iyi, en ideal, en ileri gayreti ortaya koymaktır. Yani biz 'esbaba tevessül, gerisi Allah kerim' deriz. Sonrası Rabbimize aittir. Hadisenin nasıl yaşandığı dahi tam olarak bilinmiyorken, meseleyi başka taraflara çekenler, hele hele işi kader kavramını aşağılamaya kadar vardıranlar tehlikeli bir mecrada ilerlediklerini bilmelidir. Sen inanmayabilirsin, senin bileceğin bir iştir. Ama Bay Kemal ve avanesi, ben kaza ve kadere iman etmiş bir insanım ve böyle yürüyorum. Bu bizim imanımızın gereğidir. Sende o yoksa bilmem. Biz, her vakit olduğu gibi bugün de sözümüzü milletimize söylüyoruz. Amasra'daki maden kazası, yürütmesiyle, yasamasıyla, yargısıyla devletin tüm kurumları tarafından takip edilecek. Hiçbir meselenin karanlıkta, hiçbir ihmalin cezasız kalmaması temin edilecektir."
Meclis Başkanı Mustafa Şentop ile konuştuğu bir konuyu da aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bay Kemal, önce adamlarına sahip çık" diye seslendi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları paylaştı: "Meclisin kürsüsüne kalkıp da çekiçlerle gelip orada telefon kırmaya yönelmesinler. Bu ahlaki değildir. Bu edebe, adaba terstir. Meclisin edebine de adabına da terstir ve siz bunları yapa durun ama ben diyorum ki Parlamento içtüzüğü süratle değiştirilmelidir. Bu içtüzükle bu işler yürümez. Daha çok kişiler, daha önce olduğu gibi silahla da gelir orada adam öldürürler, çekiçle gelir telefon kırar, başkasının kafalarını da kırar. Bunlara eyvallah mı edeceğiz? 'Doğru mu yapıyorsunuz' diyeceğiz. Bu milletin parlamentosu bunlara da haddini bildirmelidir. Dünyadan da ülkemizden de yapılanlardan haberi olmayanları ise hezeyanları ile baş başa bırakıyoruz."
Milletin bu ülkede kimin elinin kanlı, kimin geçmişinin kirli, kimin yüreğinin nasırlaşmış, kimin yalan ve iftira çukurunda debelenip durduğunu çok iyi bildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Böyle acılı bir günde bizi bunları söylemek zorunda bırakanları kamuoyunun takdirine havale ediyorum. Maden şehitlerimize bir kez daha Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, tedavisi süren kardeşlerime acil şifalar diliyorum. Rabbim ülkemizi ve milletimizi her türlü kazadan, beladan, afetten korusun diyorum" sözlerini sarf etti.