CHP 'Selim Karakaş'la devam' dedi
CHP İl Başkanlığı 37. Olağan Genel Kurulu'nu gerçekleştirdi. Kamuoyunun merakla beklediği kongrede mevcut İl Başkanı Selim Karakaş ile Avukat Nail Öztürk İl Başkanlığı için yarıştı. Kongre sonunda yapılan seçimlerde ise Karakaş'ın başkanlığındaki liste 94 oy alarak açık ara farkla kazanan taraf oldu. Öztürk başkanlığındaki liste ise 32 oyda kaldı. CHP İl Başkanı seçilen Selim Karakaş'ı ilk tebrik eden isim Avukat Nail Öztürk oldu.
CHP İl Başkanlığı 37. Olağan Genel Kurulu'nu gerçekleştirdi. Pazar günü Halk Eğitim Merkezi Salonunda yapılan kongreye CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, Amasra Belediye Başkanı Recai Çakır, İYİ Parti İl Başkanı Mehmet Kasapoğlu başta olmak üzere delegeler ve partililer katıldı. Kongrenin divan başkanlığını ise Milletvekili Başarır yaptı. Kongrede Türkiye'nin zor bir süreçten geçtiğini ifade ederek dış politikadan ekonomiye ülkenin son durumunu değerlendiren AK Parti Hükümetini ve Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı sert bir dille eleştirdi.
Başarır: “Şehitlerle ilgili de tane hesabı yapıyor”
CHP iktidarında parlamenter sistemin yeniden hayata geçeceğini ve yoksulluktan, hukuksuzluğa kadar her şeyin hesabını soracaklarını kaydeden CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır şöyle konuştu:
“Zor günler geçiyoruz. Bir deprem oldu vatandaşlarımızı kaybettik. Dün (cumartesi) maalesef Libya'da askerlerimiz şehit oldu. Onlara Allah'tan rahmet diliyorum. Ülkemizde her gün kötü bir haber alıyoruz. İyi şeyler duymuyoruz. Türkiye'nin adalette, ekonomide, dış politikada alt üst olduğu bir dönemde kongre yapıyoruz. İl Başkanlarımız seçildikten sonra siz delegeler büyük kurultayda genel başkanımızı dolayısıyla ilk yapılacak seçimdeki başkanı değil, başbakanı seçeceksiniz. Dün Cumhurbaşkanı konuşuyor ve “Libya'da birkaç tane şehit vermiş olabiliriz” diyor. Aynı Cumhurbaşkanı “Meclisi birkaç tane şehit için mi toplayacağız” dedi. Yine aynı Cumhurbaşkanı “Şehitler Tepesi boş kalmayacak” dedi. Biz boş kalsın, çocuklarımız ölmesin istiyoruz. Biz “Niye Libya'dayız?” diyoruz. Bize kendisi milliyetçilik dersi veriyor. Şehitlerle ilgili de tane hesabı yapıyor.
“Rusya ile Amerika arasında oyuncak olmuş durumda”
Aynı Cumhurbaşkanı “Vatanseverliği Suriyeli bir çocuğun gözlerinin içine bakın orada göreceksiniz” demişti. Suriye kan gölü. Belki tarihin hiçbir noktasında bu kadar Müslüman birbirini öldürmemişti. Beyefendi Suriye'ye gidecekti, namaz kılacaktı. Ama oradan bugün benim evlatlarım şehit olarak geliyor. Kendisi Rusya ile Amerika arasında oyuncak olmuş durumda. Türkiye dış politikada bu durumda. Adalet dedik. Bu ülkenin ekmek, su, aş kadar adalete ihtiyacı var. Geçen hafta bir marifetlerini daha gördük. Osman Kavala yargılandı ve beraat etti. Bana sorduklarında “Tahliye etmeyecekler. Beyefendinin avukatları savcıyla görüşecek ve bir soruşturma kurduracaklar” dedim. Ne oldu? Suçsuz, günahsız bir insanı FETÖ'cülükle suçladı. Zaten bu ülkede Osman Kavala, Sözcü'nün, Cumhuriyet'in yazarları FETÖ'cü, bir beyefendi masum.
“Buradan çıkınca tutuklanmayacağımızı kimse garanti edemez”
Genel Başkanımız “FETÖ'nün siyasi ayağı sensin” dediği zaman 500 bin liralık tazminat davası açıyor. “FETÖ'nün siyasi ayağı sensin” demek bir siyasi eleştiri. Birine “budala, aptal” demek ise hakaret. Sen benim Genel Başkanıma dava açacağına git, bunu diyen Amerika'ya dava aç. Açabiliyor musun? Açamıyorsun, çünkü onlardan korkuyorsun. Bu ülkede siyaset, adalet diye bir şey kalmamış. Mahkemede savcıları tamamen kendisine bağlayan bir cumhurbaşkanı var. Onun talimatlarıyla hareket edip, soruşturmalar açıyorlar. Bunların vermiş olduğu kararlar meşru mu? Hiçbirinizin, can, mal, hukuk güvenliği yok. Buradan dışarı çıktığımız zaman tutuklanmayacağımızı kimse garanti edemez. Yeter ki beyefendi istesin. Bu başkanlık rejimi için “Bağımsız bir yargının olmadığı sistemin adı diktatörlüktür, tek adamlıktır, keyfiliktir” dedik.
“Milyonlarca insanın doğalgazı, elektriği, suyu kesik”
Üçüncü sorun ekonomi. Her gün bu ülkede insanlar intihar ediyor. Türkiye'de milyonlarca insanın doğalgazı, elektriği, suyu kesik. Kirasını, faturalarını yatırdıktan sonra insanlar evine bir tane ekmek alamıyor. Bugün bir odada sadece bir kalorifer peteğini açarak insanlar ısınıyor. Ama sarayın doğalgaz faturası ayda 1 milyon lira. Onu da biz ödüyoruz. 2019'un ilk 9 ayında 3,5 milyon vatandaşımın elektriği kesilmiş. Bana “Evimde 5 tane ampul var. 4'ünü söndürüyorum, 1'i açık kalıyor” diyorlar. Gerek yok tek bir ampulü söndür 5'i açık kalsın. Sorun bir tek ampulde. İnsanlar evine ekmek götüremezken beyefendinin sarayında 2019'un sadece bir ayında mutfak masrafı 3,5 milyon lira. Bir seferlik mutfak donanıma verdiği para 1,6 milyon lira. Beyefendi organik beslediği tavuğunun falan parasını da halktan alıyor. İşte ekonomi bu durumda.
“Sen 80 ihtilalindeki darbeci paşalardan betersin”
500 milyar dolar dış borcumuz var. Bir ülkede ekonomi, adalet, dış politika çökmüşse hala orada niye oturuyor? Bizim görevimiz bu salonlardan tek yürek çıkıp, kongrelerimizi bitirdikten sonra sokakta olmak, anlatmak. Türkiye bir felakete gidiyor. Türkiye'yi yok edecek. Hiç taraf olmaması gereken savaşın içine sokuyor. Dakikada 20 milyona faiz veriyoruz. Şimdide İş Bankası. Alacak, Varlık Fonuna devredecek. Atatürk'ün mirasını ipotek göstererek İngiliz bankalarından borç alacak. Alamazsın. Adnan Menderes, Kenan Evren denedi alamadı. Sen onlardan betersin ama sende alamazsın. Sen 80 ihtilalindeki darbeci paşalardan betersin. Senin yargın o askeri yargıçlardan beter. Onlar hiç değilse elindeki yasaya, kanuna bakıyordu. Senin hakimlerin elindeki yasaya, kanuna da bakmıyor. Recep Bey, dürüst, namuslu, çalmayan, vatanı seven insanları sevmez. Bu ülkeyi hortumlayanları, İstanbul'u beton yığını haline getirenleri, vakıflardan zengin olanları sever.
“Yakında bir seçim olacak, bu beyefendi de gidecek”
Biz seçim kaybettiğimiz dönemlerde bunan hiç utanmadık. Ama biz asla ve asla namusumuzu, şerefimizi kaybetmedik. Her zaman ülkemizin aydınlık, özgür geleceği için mücadele ettik, edeceğiz. Yakında bir seçim olacak. Bu beyefendi gidecek. Ona hesap soracağız. Yoksulluğun, haksızlığın, hukuksuzluğun, Ergenekon'un, FETÖ'nün hesabını soracağız. Bir başkan seçeceğiz ama o başkan sarayda olmayacak, Çankaya'da olacak. Biz o sarayı müze, üniversite yapacağız. O seçtiğimiz lider başkan da olmayacak. Hepimiz birlikte bu ülkeye parlamenter sistemi tekrar getireceğiz. Yargı bağımsızlığını, özgürlüğü getireceğiz. Bu ülkenin vergi gelirlerinden artık vatandaşlarımız yararlanacak. Bakanların evlatlarının vakıflardan zengin olma devri bitecek. 500 milyon dolar borçtan hiç korkmayın. Biz o paranın nerede, kimde olduğunu biliyoruz. 2 yılda sahiplerinden geri alıp, dış borcumuzu öderiz, ülkemizi düzeltiriz. Zaten bizim dönemimizde çalan çırpan olmaz.”
Bankoğlu: “Bartın'a yeni bir il binası kazandırdık”
Başarır'ın ardından partililere seslenen CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu da CHP'nin yeni parti binasının müjdesini vererek şu ifadelerde bulundu:
“37. İl kongremizin Bartın'ımıza hayırlı olmasını ümit ediyorum. İki adayımıza da şimdiden başarılar diliyorum. İlçe kongrelerimizi bitirdik. Hepsi adeta bir demokrasi şöleniyle gerçekleşti. Bütün üyelerimize, adaylarımıza, seçilen başkan ve yönetim kurullarına teşekkür ediyor ve onları tebrik ediyorum. Bu salondan Cumhuriyet Halk Partisi ailesinin daha da güçlenerek çıkacağından eminim. Ulus, Kurucaşile, Amasra ve Bartın'dan iktidar meşalesini yakıp inşallah hep birlikte Türkiye'ye yayacağız. Bu milletvekili seçildikten sonra ilk kongrem ve bu kongreye güzel müjdeli bir haberle başlamak istiyorum. Bu Perşembe günü Sayın Genel Başkanımızın da talimatlarıyla ve Sayın Genel Başkan Yardımcımız Bülent Kuşoğlu'nun da destekleriyle Bartın'a ve Cumhuriyet Halk Partisi'ne yeni bir il binası kazandırdık. Mevcut binamızı da korumaya devam edeceğiz. Kongreden önce yetiştirebildik, Perşembe günü de tapusunu aldık. Hepimize hayırlı uğurlu olsun. Bu binanın kapıları kalbinde Türkiye ve Cumhuriyet Halk Partisi olan, memleketine, şehrine hizmet etmek isteyen herkese açık.
“Milletin beklediği o umudun adı Cumhuriyet Halk Partisi'dir”
Ülkemiz tarihin en büyük kurumsal kıyımıyla karşı karşıya. Zor günlerden geçiyoruz. Cumhuriyet değerlerinin yıkımıyla, ekonomik ve siyasi bir çöküşle karşı karşıyayız. Daha da kötüsü, hukuktan, adaletten bahsedemez olduk. Bu günlerin hesabını sorma ve bu karanlık günlerden ülkemizi çıkarmanın sorumluluğuysa en çok partimize ait. Atatürk'ün emaneti ülkemizde bu karanlıktan kurtulmayı hala umutla bekleyen bir millet, her yaştan, her kesimden milyonlarca yurttaşımız var. İşte milletin beklediği o umudun adı Cumhuriyet Halk Partisi'dir. İlkelerimiz ve tüm değerlerimizle ülkemizi bu sefaletten, itibarsız dış siyasetiyle onuru kırılan her gün canlarını kaybeden, ne yaptığını bilmeyen bu gidişten ancak biz kurtarabiliriz. Bu yüzden hepimizin sorumluluğunu sizlere hatırlatmak istiyorum. Bu yüzden bu sorumluluk gereği bu salondan el ele güçlenerek çıkmak zorundayız. Umutla bekleyen yurttaşlarımızı gören, onları ötekileştirmeden Türkiye'yi içinde bulunduğu çıkmazdan kurtarmak için gerçekten çalışanlar tarih önünde hak ettiği gibi anılacaktır.
“Amerika'dan füze dilenen bir AKP hükümeti var”
Ne yazık ki 21. Yüzyıl dünyasına artık hiç yakışmayan cephede savaş ancak mecbur kalınırsa giyilecek ateşten bir gömlektir. AKP hükümeti amatör dış siyasetiyle ülkemizi, askerlerimizi, kardeşlerimizi, Suriye'de, Libya'da ölüme göndermektedir. Başka ülkelerin işlerine karışıp şimdide bize ait olmayan topraklarda her gün askerlerimizden acı haberler almamıza sebep olan AKP hükümetidir. Ateşle oynamakta ısrarlı, önüne gelen ülkeye kafa tutan, tank palet fabrikasını dahi bile bile Katarlılara peşkeş çekmiş ama dün daha Amerika'dan füze dilenen bir AKP hükümeti var. İşin ekonomik çöküşünü mü yoksa ülke itibarımızın yerle bir olması mı yoksa yurttaşlarımızın açlık ve yoksullukla verdiği sınav mı önceliğimiz? Ne yazık ki bu zincirleme bir kazadır. Bu noktada da önce yurtsever bir kişi, sonra Cumhuriyet Halk Partili olarak hepimizin tüm gücüyle vatandaşlarımızın yanında olması gerekiyor. Elimizden geleni, nefesimizi, tüm gücümüzü kullanmak zorundayız.
“AKP hükümeti ülkemizi her anlamda bitirmeye and içmiş”
AKP hükümeti ülkemizi her anlamda bitirmeye and içmiş olsa da bizler ülkede ki umudun bitirilmesine asla ve ama asla izin vermeyeceğiz. Umutların tükendiği noktada da parlayan, çalışan, üreten ve daima haktan ve halktan yana olan bir parti olduğumuzu daha yüksek bir sesle haykırmak zorundayız. Çünkü “Önce vatan, önce insan demeliyiz” ve öyle de diyeceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi bu ahlakı koruyabildiği sürece ayakta kalacak ve saygınlıkla anılacaktır. Bunu her bir partilinin hatırlamasını istiyorum. Çünkü bir insanın, bir ülkenin onuru her şeyin üstünde olmalıdır. Kongremize sevgi dilinin hakim olmasını temenni ediyorum. Buradan hep birlikte bir kıvılcımla iktidar meşalesini yakarak ayrılmayı ümit ediyorum.”
Öztürk: “Toplumsal bütünleşme Türkiye'nin önceliklerindedir”
CHP İl Başkanlığına adaylığını koyan Avukat Nail Öztürk ise il başkanı seçildiği taktirde tek tek yapacaklarını partililere şu şekilde aktardı:
“Burada bulunmamızın sebebi vereceğimiz iktidar mücadelesidir. Tüm Türkiye'de elde edeceğimiz başarıların temellerini bu kongrelerde atacağız. Bu kongrelerde sağlayacağımız birlik ve güç içinde meydanlarda hep birlikte olacağız. Türkiye'nin iç ve dış politikasındaki sorunlar hepinizin aşikarı. Bunlara çözüm üretmek, derman olmak için mücadele edeceğiz. Sahte verilerle ekonomiyi düzeltme çabasını hepimiz görüyoruz. Kişi başına düşen milli gelirin yüksekliği, ekonomik büyümenin sürekli artıyor oluşu medyada dönüp duruyor. Fakat ne bu gelir ne de bu büyüme hiçbir şekilde halka yansımamaktadır. Mili büyüme bir kısım milyoner arasında dönen bir serüven oldu. Bu haberler medyada dönüp dururken yokluktan intihar eden kişinin vicdan azabı hiç duyulmaz oldu. Toplumsal bütünleşme Türkiye'nin önceliklerindedir. Zira toplum hiç olmadığı kadar iki kutuplu olmaya yönelik bir siyasi süreci yaşadı ve yaşıyor.
“Meclis içi boşaltılmak istenen bir kurum haline getirilmeye çalışılmaktadır”
Referandum sürecinde anlattıysak da anlamadılar. Şimdiyse sancılarını hep birlikte yaşıyoruz. Biran evvel başkanlık sisteminden dönüş yapılarak parlamenter sisteme geçilmelidir. Birçok düşüncenin, kitlenin sesi olan siyasi partiler Mecliste temsil edilemez hale gelmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi içi boşaltılmak istenen bir kurum haline getirilmeye çalışılmaktadır. Demokrasi ve hukuk vazgeçilmezlerimizdir. Yürütme organı tek elde toplandı ve her kuruma doğrudan müdahale edebilir bir hale geldi. Bu da yerli ve yabancı yatırımcı üzerinde olumsuz tepkiler vermektedir. Yatırımcı yatırım yapacağı ülkenin öncelikle yönetim sistemini ve hukuk güvenliğinin olup olmadığını kıstas olarak almaktadır. Güven vermeyen ülkelerden de yatırımlarını Türkiye gibi geri çekmektedir. Komşularıyla iyi geçinen bir Türkiye'den değersiz bir şekilde içine sürüklenmiş bir ülke şeklindeyiz. Yöneticilerin kişisel ihtiraslarına dayalı bir dış politikada her seferinde diplomatik yenilgiye uğramaktayız.
“Ülkenin bataklığa sürüklenmesi an meselesidir”
Şehitler veriyoruz, şehitlerimiz bu vatanın evlatlarıdır. Askerimizden dökülen bir damla kan bu milletin göz yaşlarına sebebiyet vermektedir. Ergenekon, Balyoz operasyonlarına “Hukuk dışına çıkmayın, cumhuriyetçi askerlerimize dokunmayın” diye karşı çıktığımızda bizleri terörist ilan ettiler. Bu ülkenin kurucu ilkelerinin önüne son olarak 15 Temmuz darbe girişimiyle bir kez daha ortaya çıkmıştır. Cumhuriyet ilkelerinin törpülenmesi, liyakatten vazgeçerek mülakata önem vermek suretiyle kadrolaşma çabaları sayesinde ülkenin bataklığa sürüklenmesi an meselesidir.
“Çocuklarımız sersem edilmekte”
Bir ülkenin vazgeçilmez en öncelikli unsurları hukuk ve bunun yanında eğitimdir. Eğitim sistemi sürekli olarak değiştirilerek çocuklarımız sersem edilmektedir. Cumhuriyet tarihinde bir eğitim sisteminin şimdiye kadar oturmamış olması düşünülemez. Bunun kasıtlı olmadığını düşünmek istiyoruz. Bilimsel çalışmaları kopyala-yapıştır sistemi ile elde eden profesörlerin vereceği eğitimin kalitesini tartışmak istiyoruz. Sadece bölgesine ekonomik destek sunması ile savunulan, adına da üniversite koydukları binalarda verilen eğitimin kalitesini tartışmak istiyoruz. Başında profesör olmayan kürsülerde gençlerin alabileceği eğitimi tartışmak istiyoruz. Bu sorunların tümünün sebebi kuruluş ilkelerinden verilen tavizlerdir. Çözümü ise Kuva-i Milliye şiarıyla yeniden toparlanıp, iktidar mücadelesi vermektir. Rant için değil, halk için çalışmanın örneklerini CHP olarak iktidara geldiğimiz gün herkes görecek. Şimdi iktidar için çalışma zamanıdır.
“Üyesi olmayan yerlerimiz var”
Üyelik süreçlerini aktif bir şekilde izleyerek sürekli güncelleyeceğiz. Partimizde kadın ve genç üye kazandırma çalışmalarına hız vermek zorundayız. Üyelikten çıkan yoldaşlarımıza yeniden ulaşarak sebeplerini araştırmalı, varsa eksiklerimizi tamamlamalıyız. Üyelerimiz yeniden gözden geçirip bilgilerinden ve tecrübelerinden faydalanacağız. Üyesi olmayan yerlerimiz var. Aynı mahallenin üyelerinin birbirini tanımaması gibi sorunumuz var. Partili olmamasına karşın partililerden fazla emek harcayan kahramanlarımız var. İster seçilelim, ister seçilmeyelim bu insanların her birini kazanarak yolumuza devam edeceğiz. Bu sayede iktidarı yeniden kazanacağız.
“Binamızda eğitim çalışmaları vereceğiz”
Güzel bir binamız oldu emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Bu binayı bilimsel etkinliklerle, gençlik etkinlikleriyle, sanatsal etkinliklerle süsleyeceğiz. Toplumdaki cinsiyete dayalı ayrımcılığın önün geçeceğiz. Yine bu binamızda hizmet vermek üzere kadına yönelik şiddetle mücadeleye destek vermek için hukukçu meslektaşlarımla el ele vererek aktif bir dayanışma sergileyeceğiz. Şiddet gören kadınlara sahip çıkacağız. Kadın kolları vasıtasıyla ev gezileri düzenleyip kadınlarımıza daha da yakınlaşacağız. Kadın ve çocuk hakları konusunda uzman meslektaşlarım ile birlikte koruma ve hukuk temelli çalışmalar yapacağız. Ağaç yaşken eğilir. Bunun için binamızda eğitim çalışmaları vereceğiz. Yoksul ailelerin çocuklarının eğitimine katkıda bulunmak adına gönüllü öğretmenlerimizden alacağımız bilimsel desteklerle onların eğitimlerine katkı sunacağız.
“Her bir köylümüzü üretime yöneltecek çalışmalar yapmak istiyoruz”
Memleketimiz sadece tüketime dayalı bir topluma sürüklendiğinden üretim odaklı çalışmalar yapacağız. Gerek işadamlarımızdan alacağımız güç ile gerekse her bir üyemizin fiziksel güçlerinden faydalanarak üretim odaklı işler yapmak istiyoruz. Topraklarımız milli servetimizdir. Maalesef görüyoruz ki, köylerimizde tarlalarımız boy ve atıl bir şekilde bırakılmış. Ziraat mühendislerimizden faydalanarak bu atıl bahçe ve tarlalar üzerinde fiziksel ve bilimsel çalışmalar yaparak her bir köylümüzü üretime yöneltecek çalışmalar yapmak istiyoruz.
“Yerel yönetimlerde kaybettiklerimiz ortada”
Yerel yönetimlerde kaybettiklerimiz ortada. Amasra hariç bir bir yerel yönetimde söz sahibi olamadık. Türkiye'de esen rüzgarları Bartın'da estiremedik. Oturup bunların sebeplerini sorgulamadıkça ve eksik yönlerimizi hep birlikte tamamlamadıkça bunu başarmamız da mümkün değildir. Halkımızın verdiği ana muhalefet görevini belediyelerin ve diğer yönetimlerin yaptıkları hatalar karşısında görsel ve işitsel medya aracılığıyla etkin bir şekilde kullanacağız. Her mahallenin ve köyün dertlerini dinleyecek çözüm üretmeye çalışacağız. Bu sayede edineceğimiz güven ile yerelde de Türkiye'de de iktidarın sahibi biz olacağız. İlçelerde, beldelerde, köylerde, mahallelerde, sokaklarda ve evlerde herkesin sözcüsü ve temsilcisi biz olacağız. En yakın seçimde de iktidarın sahibi olacağız.
“Vatandaşımızı yalnız bırakmayacağız”
Bartın içinde bulunan tüm sivil toplum kuruluşlarıyla yan yana olacağız. En önemli eksikliğimiz seçim sonrası çalışmalar. Ziyaret ettiğim her köyde aynı yakınma ile karşılaşıyorum. Halkımızın ayağına gideceğiz, sürekli sahada olacağız. Vatandaşımızı yalnız bırakmayacağız. Herkes güçlü bir birliktelik içinde olduğumuzu görecek. Bundan sonraki tek görevimiz insanlara inmek olmalıdır. Medya ile uyutulan bu ülkenin sokaklarında, köylerinde evlerinde bizler televizyon olacağız. Bizim insanımız gösterildiğinde doğru yolu bulur. Yeter ki etrafı sahte ekranlarla sarılı insanlara gerçekleri gösterebilelim. Siyasetimiz kişiler üzerinden değil ilkelerimiz üzerinden devam edecektir. Şimdiye kadar partimize ve halkımıza hizmet vermiş emektarlarımız bizim değerlerimizdir.
“Bu yarış kaybedeni olmayan bir yarıştır”
Özveriye dayalı kuracağımız sistem ile çalışan ile çalışmayan kişi elbette ayrılacak. Kişiler gelip geçici CHP ve ilkelerimiz kalıcıdır. Kongreler parti içi bayrak yarışıdır. Hizmet yarışıdır. Herkes ilkeli ve ahlaklı siyasetin nasıl yapıldığını CHP örgütlerinde görerek şahit olacaktır. Bugün seçilirsem CHP ve Türkiye için herkesi birlikte çalışmaya davet edeceğiz. Kazanamasak da tüm ekibim ile birlikte görev almak üzere partide hazır bir şekilde bulunacağız. Bu yarış kaybedeni olmayan bir yarıştır. Ben siyasete sizlerden emanet aldığım bu memleketi çocuklarıma emanet bırakmak için girdim. Bugünden sonra bu örgüt bana, bize emanet. Ben de kendimi CHP'ye emanet ediyorum. Türk istiklalini ve Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek üzere kendimi CHP'ye emanet ediyorum.”
Karakaş: “Partideki hiç kimseyi ötekileştirmeden siyaset yapmaya çalışıyorum”
Yol arkadaşlığı üzerine bir siyaset anlayışına sahip olduğunu ve partide kimseni ötekileştirmeden siyaset yapmaya çalıştığını kaydeden CHP İl Başkanı ve Adayı Selim Karakaş da şöyle konuştu:
“1958 Bartın doğumluyum. Lise sonrası ODTÜ'yü kazandım. Mimarlık fakültesini okudum. 1 kız 1 oğlum var. 1989 yılında Bartın'da siyasete girdim. Belediye Meclisine aday oldum. 89'dan bu yana Cumhuriyet Halk Partisi'nde siyasi mücadelemize devam ediyoruz. Benim kendi siyasi anlayışım yol arkadaşlığı üzerinedir. Partideki hiç kimseyi ötekileştirmeden siyaset yapmaya çalışıyorum. Partimizin tüm üyelerini canı gönülden yol arkadaşı kardeş olarak seviyorum. Bu sevgi dili aslında hepinizin bildiği gibi bize İstanbul seçimlerinde 800 bin farkla seçimi ikinci kez kazanmamızı sağladı. Değerli dostlarım biz birbirimizi sevmek zorundayız. Biz yol arkadaşıyız. Biz kardeşiz. Ben şundan çok mutluyum.
“Seçimi kaybetsem bile yine partinin bir neferi olarak hizmet ederim”
Aslında biz iki aday burada birbirimize karşı yarışmıyoruz. Nail arkadaşımız benim kardeşim ben de onun abisiyim. Emin olun ki ben bu seçimi kaybetsem bile yine partinin bir neferi olarak partiye hizmet etmekten en büyük onuru duyarım. Sevgi dilinin önce partimizden başlaması gerekiyor. Kongremizde duvar resminde bir ifade var. “CHP iktidarı için Bartın el ele.” Bunu başarmak zorundayız. Yerel seçimler öncesi bir çok partili arkadaşımdan duydum 5 bin oyu geçemezsiniz dediler. Herhalde bu insanlar buradaki kendi adaylarına değil MHP'nin yaptırdığı anketlere bakıyorlar. Yazıktır günahtır. Belediye başkan adayımızla beraber aslanlar gibi mücadele ettik. Birazcık desteğe, inanca, umuda ihtiyacımız vardı. Bunu Bartın halkına hissettirecek olan bizleriz, sizlersiniz. Kaç bin oy farkı var 13-14 bin. Aradaki fark o kadar az. Şu anda mutluyu muyuz Bartın'daki iktidardan. O zaman el ele çalışmamız gerekiyor.
“Her türlü eleştiriyi büyük bir sabırla dinlerim”
Örgütlerdeki demokratik katılımcılık çok önemli. Ben her türlü eleştiriyi büyük bir sabırla dinlerim. Sabredeceğiz. Bir danışma kurulu yaptık sabırsızlıktan birbirimizi dinleyemedik. Bu kongreden sonra çıkalım birlik olalım. Amasra Belediyemiz var hep birlikte birlik olalım çalışalım. Bir teşekkür de sayın Milletvekilimiz Aysu Bankoğlu'na ediyorum. Ben Bartın tarihinde ilk defa bir milletvekilinin örgüt işlerine karışmadığı seçimler gördüm. Bütün bunlar yapıldığında bu partide kutuplaşma kalmayacak. Bu partide ocu bucu hiçbir şeyci kalmayacak buradan çıktığımızda. Bugün bu iş bitecek. Dolayısıyla bu il kongresi çok önemliydi. Eğer biz hata yapıyorsak gelin her ortamda bizi istediğiniz gibi eleştirebilirsiniz ancak sosyal medya hariç.”
Karakaş açık ara farkla kazanan taraf oldu
Konuşmaların ardından kamuoyunun merakla beklediği seçimlerin sonunda ise Karakaş'ın başkanlığındaki liste 94 oy alarak açık ara farkla kazanan taraf oldu. Öztürk başkanlığındaki liste ise 32 oyda kaldı. CHP İl Başkanı seçilen Selim Karakaş'ı ilk tebrik eden isim Avukat Nail Öztürk olurken CHP İl Başkanlığının yeni yönetim listesi şu isimlerden oluştu:
Yönetim Kurulu Asil:
Ziya Abaoğlu, Gülnur Açıkgöz, İsmail Cem Akyol, Oya Artar, Rafet Çomak, Berkay Dal, Hayri Güneş, Orhun Kabasakal, Oktay Kaya, Ali Kaya, Hacı Ömer Kemik, Nazif Özdemir, Mustafa Özdemir, Necmeddin Özköse, Önder Sertkaya, Hakan Somaklı, Muzaffer Soylu, Derya Şarlak, Özlem tunçaylar ve Savaş Ulukavak
Yönetim Kurulu Yedek:
İnci Karagüllü, Bilal Erdoğan, Ali Ünal, Coşkun Yılmaz, Özdemir Pehlivan, Yakup Güney, Zübeyde Karakuş, Rıdvan Yaman, Tahir Taşçı, Fahriye Başaran, Ersoy Kantarcıoğlu, Metin Uca, Ersan Erol, Sabahatdin Demirel, Ergin Kaya, Hüseyin Maden, Turgay Yılmaz, Mehmet Eyidoğan, Ali Günay ve Meral Altan.
İl Disiplin Kurulu Asil:
Turhan Abancı, Osman Çankaya, Erol Kap, Süreyya Sarıtaş, Safiye Savtekin, Salih Türkyılmaz, Hüseyin Ulus, Mehmet Oktay Yalçın ve Ömer Yelkenci.
İl Disiplin Kurulu Yedek:
Maksut Eratik, Metin Karagüllü, Mehmet Karakuş, Orhan Karadağ ve Mustafa Güner.
Kurultay Delegeleri:
Cemil Selim Karakaş, Nazif Çomak, Seyhan Bilgin ve Yaşar Yıldırım.