CHP İl Kadın Kolları Başkanı Özdemir'den açıklama

'Kadın Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü' dolayısıyla açıklamada bulunan Cumhuriyet Halk Partisi Bartın İl Kadın Kolları Başkanı Özlem Özdemir, küresel bir sorun olarak uluslararası mücadeleyi gerektiren kadına yönelik şiddetin ülkemizdeki etkilerine de bakıldığında her yönüyle toplumsal bir sorun olduğuna dikkat çekerken Cumhuriyet Halk Partisi olarak, kadına yönelik şiddetle mücadelede ivedilikle yapılması gerekenleri 11 maddede topladı. İnsan hakkı ihlâli ve ayrımcılık biçimi olarak kadına yönelik şiddetin kültürel, ekonomik, coğrafi sınır tanımaksızın tüm dünyada varlığını artırarak sürdürdüğüne dikkat çeken 'Kadına yönelik şiddeti sonlandırma mücadelesinde çare, sosyal demokrasinin vazgeçilme unsuru olan eşitliktedir. Çare,  bu ülkenin tüm kadınlarını, Anadolu'nun dört bir yanındaki, doğusundaki, batısındaki, Trakya'daki tüm kadınları ayrım yapmaksızın birleştirme ve onlarla birlikte mücadele etme isteğinde olan Cumhuriyet Halk Partisindedir. Çare bizdedir' dedi.

“Çare sosyal demokrasinin vazgeçilme unsuru olan eşitliktedir”

Nilay Meryem ÇÖMLEK

Cumhuriyet Halk Partisi Bartın İl Kadın Kolları Başkanı Özlem Özdemir, “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü” dolayısıyla bir açıklamada bulundu.

Erkek egemen toplumsal, siyasal ve ekonomik koşulların yarattığı eşitsizlik ve toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılığın kadına yönelik şiddetin temel nedeni olduğunu belirten Özdemir, insan hakkı ihlâli ve ayrımcılık biçimi olarak kadına yönelik şiddetin kültürel, ekonomik, coğrafi sınır tanımaksızın tüm dünyada varlığını artırarak sürdürdüğüne dikkat çekti.

Küresel bir sorun olarak uluslararası mücadeleyi gerektiren kadına yönelik şiddetin ülkemizdeki etkilerine de bakıldığında her yönüyle toplumsal bir sorun olduğunu dile getiren Özdemir, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, kadına yönelik şiddetle mücadelede ivedilikle yapılması gerekenleri de 11 maddede toplayarak şunları söyledi:

“Kadın katliamının yaşandığı günlerden geçiyoruz”

“Ülkemizde kadın cinayetlerinin durmadığı, durdurulamadığı zamanlardan geçiyoruz. Dolayısıyla, uzun yıllardır ülkemizde devam eden kadına yönelik şiddeti önlemeye yönelik mücadeleyi yükseltmemiz gereken günlerden geçiyoruz. Şiddetten öte artık bir kadın katliamının yaşandığı günlerden geçiyoruz. Her gün yasta, her gün isyandayız! Kaybettiğimiz tüm kadınları saygıyla anıyoruz!

1960'da, Dominik Cumhuriyeti'nde, faşist bir diktatör hükümetinin katlettiği Mirabel Kardeşlerin katledildiği gün 25 Kasım ve 25 yıl önce, Birleşmiş Miletler Genel Kurulu'nda Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü olarak ilan edildi. O günden bugüne de, Mirabel kardeşlerden bugüne dünyada mücadelenin öncüsü hep kadınlar oldular, hala öyle! Biziz adaletin, eşitlik ve emek mücadelesinin öncüsü olan, şiddetsiz bir dünya için mücadeleye durmadan devam eden inatçı, inançlı, inanan direnen kadınlar!

“Her yönüyle toplumsal bir sorun”

Kadına yönelik şiddetin temel nedeni erkek egemen toplumsal, siyasal ve ekonomik koşulların yarattığı eşitsizlik ve toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılıktır. İnsan hakkı ihlâli ve ayrımcılık biçimi olarak kadına yönelik şiddet; kültürel, ekonomik, coğrafi sınır tanımaksızın tüm dünyada varlığını artarak sürdürmektedir. Küresel bir sorun olarak uluslararası mücadeleyi gerektiren kadına yönelik şiddet, ülkemizdeki etkilerine de bakıldığında her yönüyle toplumsal bir sorundur.

“Son derece vahim”

Biz kadınların hak ve özgürlüklerini daraltan, medeni yasaya ve laik hukuka kökten saldırı niteliğinde, iktidar gücüyle kadına yönelik şiddeti besleyen bir anlayış körüklenmektedir.

Kadına yönelik şiddet ile mücadelemiz sürerken, şiddeti önleyici politikaların bütüncül olarak uygulanmasını ön gören uluslararası bir belge olan İstanbul Sözleşmesi'nden tek bir kişinin kararıyla çıkılarak, kadınları şiddetten koruyacak kurumsal ve siyasi çözümler zayıflatılmıştır. İktidarın, İstanbul Sözleşmesinden çekilmesi, sözleşmeyle verilen taahhütlere artık bağlı kalmayacağı anlamına gelmektedir ve bunun sonuçları son derece vahimdir.

“Her alanda, kadınların yanındayız”

Bizler biliyoruz ki; kadına yönelik şiddetle mücadele, toplumsal cinsiyet eşitliğinin her alanda etkin bir biçimde sağlanması ve kadınların insan haklarının korunmasıyla mümkündür. Bunun da muhatabı ve sağlayıcısı devlettir. Kadına yönelik şiddetten korunmak, kadınların yurttaşlık hakkıdır ve tüm kamu kurumları bunu sağlamakla sorumludur.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak, mevcut iktidar politikalarının ve kurumsal işleyişinin kadınları yalnız bıraktığı her alanda, kadınların yanındayız. Yerel yönetimlerdeki iktidarımızı kadınların eğitim ve iş yaşamına katılımı, kadın yoksulluğunun giderilmesi ve toplumsal hayatın sürdürülebilir kılınması için ürettiğimiz sosyal politikalar, kültür politikaları, vatandaşı güvende hissettirecek kent politikaları geliştirmek ve uygulamak için kullanıyoruz.

Kadına yönelik şiddetle mücadelede ivedilikle yapılması gerekenler!

Cumhuriyet Halk Partisi olarak, tüm bunları ifade ettikten sonra, kadına yönelik şiddetle mücadelede ivedilikle yapılması gerekenleri açık bir şekilde ifade etmek isteriz:

Türkiye Cumhuriyeti, 1 Temmuz 2021'de, bir kişinin kararı ve imzasıyla çekildiği İstanbul Sözleşmesine ivedilikle geri dönmelidir.

6284 sayılı kanun etkili bir şekilde uygulanmalıdır. Özellikle sözleşmeden çekildikten sonra, kanun bütüncül bir şekilde uygulanmadığı için ülkemizde kadınların temel hakkı olan yaşam hakkı ihlal edilmektedir. Tüm koruyucu ve önleyici tedbirlerin yapılmasını garanti altına alan 6284'ün etkili uygulanmasının takipçisiyiz.

2011 yılında Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı yerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kurulmuştur. Kadın politikalarını aileye yönelik politikalarla sınırlayan bir yaklaşımla ele alan bir yapıya dönüşmüştür. Aileye yönelik sosyal politikalar önemli olmakla birlikte, kadınların yaşamının tamamını kapsayamaz. Bu nedenle, iktidarımızda Kadın ve Eşitlik Bakanlığı kuracağımızın sözünü veriyoruz.

“Yasal uygulamaların takipçisi olacağız”

Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin artışı, kadınları toplumsal yaşam içinde güvensiz hissettirmektedir. Toplumda cezasızlık ve adaletsizlik duygusunu ortadan kaldıracak yasal uygulamaların takipçisi olacağız.

“Yasal yaptırımlar etkili biçimde uygulanmalı”

Kadınların iş yaşamına katılımını destekleyici, kadınların ‘eşdeğer işe eşit ücret' talebinin gerektirdiği eşitlik politikaları ve sosyal politikalar kapsayıcı biçimde uygulanmalıdır.

Kız çocuklarının eğitim hakkı devlet güvencesinde olmalı ve eğitim hakkının engellenmesine karşı yasal yaptırımlar etkili biçimde uygulanmalıdır.

Afet dönemlerinde kadınların karşılaştıkları zorluklara kısa sürede çözüm üretmenin ve krizlere karşı daha etkin eylem planları hazırlanması, devletin yükümlülüğüdür.

İletişim ve haber alma özgürlüğünü koruyacak yasal düzenlemeler dahilinde, dijital medya araçlarının, kadına yönelik şiddet amaçlı olarak kullanılmasını engelleyecek politikalar üretilmelidir.

Kadınların temel sağlık hakları ve sağlık hizmetlerine erişimi, devlet tarafından ön koşulsuz olarak kesintisiz sağlanmalıdır.

Toplumda başta engelli, genç, yaşlı, yoksul olmak üzere tüm dezavantajlı gruplar içinde kadınların farklılaşan ihtiyaçlarını dikkate alan politikaların geliştirilmesi ve uygulanması son derece önemlidir.

Kadınların siyasete eşit ve güçlü bir şekilde katılımını destekleyecek mevzuat düzenlemeleri yapılmalıdır. Kadınların karar alma mekanizmalarındaki varlığını destekleyici politikalar oluşturulmalı ve uygulanmalıdır.

“Çare bizde”

Ve biliyoruz ki, tüm bu başlıklar çerçevesinde de, kadına yönelik şiddeti sonlandırma mücadelesinde çare, sosyal demokrasinin vazgeçilme unsuru olan eşitliktedir. Çare, bu ülkenin tüm kadınlarını, Anadolu'nun dört bir yanındaki, doğusundaki, batısındaki, Trakya'daki tüm kadınları ayrım yapmaksızın birleştirme ve onlarla birlikte mücadele etme isteğinde olan Cumhuriyet Halk Partisindedir. Çare bizdedir.”

Bakmadan Geçme