Bartın TSO TOBB 73. genel kurulunda
Hisarcıklıoğlu'ndan istihdam vurgusu
Nurdan Eroğlu
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) 73. Genel Kurulu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleşti. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi yapılan genel kurula Bartın Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) da başta Başkan Halil Balık olmak üzere neredeyse tam kadro katıldı. TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu genel kurulda yaptığı konuşmada en çok istihdam üzerinde durduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan istihdam teşviklerinin 2018'de de devam ettirilmesini istedi.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) 73. Genel Kurulu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleşti. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi yapılan genel kurula Bartın TSO'dan Yönetim Kurulu Başkanı Halil Balık, Meclis Başkanı Adem Akpürçek, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ömer Ağartan, Yönetim Kurulu Üyesi ve TOBB Genel Kurul Delegesi Özcan Yaz, Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Nejat Vural, Kadın Girişimciler Yönetim Kurulu Başkanı Nurten Şahiner, Kadın Girişimciler Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Gülsüm Karakaş ve Genel Sekreter Mustafa Soyal katıldı. Genel kurulda 2016 yılı bütçe harcamaları ve kesin hesap dönemi kabul edilirken TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu uzun bir konuşma gerçekleştirdi.
HİSARCIKLIOĞLU'DAN ERDOĞAN'A TEBRİK
Genel Kurula katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı AK Parti Genel Başkanı seçilmesi nedeniyle tebrik eden Hisarcıklıoğlu, "2002'den bu yana her genel kurulumuza iştirak ederek, camiamıza, reel sektörümüze verdiğiniz önemi gösterdiniz. Bizlere moral ve çalışma şevki verdiniz. Son 15 senede sizin liderliğinizde sağlanan istikrar ve reformlar geleceğe daha umutla bakmamızı sağladı. Bu vesileyle şahsım ve tüm camiam adına teşekkür ediyorum. Devraldığınız genel başkanlık için de ayrıca tebrik ediyor, başarılar diliyorum” dedi.
“MİLLETİMİZ HAİN DARBECİLERİ YENİLGİYE UĞRATTI”
Sözlerine Ramazan ayını kutlayarak başlayan Hisarcıklıoğlu, 15 Temmuz darbe girişimine de değindi. Hisarcıkoğlu şu açıklamalarda bulundu:
“Milletimiz, elinde bayrak, dilinde tekbirle, dünya tarihine geçen bir direniş sergiledi”
Bu yıl Ramazan'ın hem insanlık hem de İslam aleminde son derece zor bir zamanda karşılanacağını söyleyen Hisarcıklıoğlu, "Zaman ne kadar zorlu olursa olsun Ramazan ayı rahmet, bereket ve merhamet demektir. Ramazanımız mübarek olsun. Gerçekten de olağan dışı pek çok olayın yaşandığı bir dönemdeyiz. İngiltere'nin AB'den çıkış kararı Brexit, Avrupa'da artan terör olayları, yine Avrupa'daki aşırı uç siyasetin yükselişi, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki başkanlık seçimi, dünya gündemine damgasını vurdu. Küresel ekonomi, hala kriz öncesi seviyelere ulaşamadı. Üstelik giderek büyüyen korumacılık tehlikesiyle karşı karşıyayız. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki yeni yönetim, Avrupa'daki seçimlerde yükselen popülizm; korumacılık yanlısı politikaların artacağı sinyalini veriyor. Korumacılık, gelişmekte olan ülkelerin aleyhinedir ve küresel gelirin adil dağılmasını engeller. Dünyada bunlar olurken, çevre coğrafyamızda sıkıntılar devam ediyor. Suriye'deki insani dramın yükünü de Türkiye omuzluyor. Ülkemizde bulunan sığınmacı sayısı 3 milyon 600 bini aştı. Böylece Türkiye dünyada en fazla sığınmacı ağırlayan ülke konumuna geldi. Yine bu süreçte sözde birbiriyle alakası olmayan terör örgütleri, aynı anda ülkemizi hedef aldı. Ama en önemli olayı 15 Temmuz gecesi yaşadık. Milletimiz ve devletimiz, hain ve canice bir darbe girişimi sonrasında uçurumun kenarından döndü. Devlet içinde yuvalanmış FETÖ çetesi harekete geçip doğrudan milli varlığımızı hedef aldı. Sinsice tuzak kurup, tanklarla, uçaklarla saldırdılar. Allah'ın izniyle bu millet, ayağa kalktı ve hain darbecileri yenilgiye uğrattı. Bunu, Sayın Cumhurbaşkanımızın kararlı duruşu ve liderliğiyle başardık. Milletimiz, elinde bayrak, dilinde tekbirle, dünya tarihine geçen bir direniş sergiledi. Meclisimiz, siyasi partilerimiz, medyamız tek vücut oldu. Vatanperver emniyet güçlerimiz ve askerlerimiz, bu hain güruha canları pahasına direndi. Bu vesileyle tüm şehitlerimize bir kez daha Allah'tan rahmet diliyor, gazilerimizi minnetle anıyoruz.
“DEMOKRASİ NÖBETLERİNİ AKTİF BİR ŞEKİLDE DESTEKLEDİK”
Daha darbe bildirisi okunur okunmaz gece saat 00.22'de çıktık dedik ki; 'Milletin iradesi ve demokrasi dışında hiçbir iradeyi tanımıyoruz. Gün demokrasiye sahip çıkma günüdür.' Sonrasında tüm camiamızı darbeye karşı harekete geçirdik. Ertesi gün meslek örgütlerinin hepsiyle bir araya geldik. Darbeye karşı ortak tavrımızı gösterdik. 81 ildeki odalarımız ve borsalarımız, ilk günden itibaren demokrasi nöbetlerini aktif bir şekilde destekledi. Sizin himayenizde başlatılan '15 Temmuz Şehitleri Dayanışma Kampanyası'na en fazla katkıyı da yine odalarımız ve borsalarımız sağladı. Böyle vatansever bir camiaya sahip olduğumuz için Allah'a şükrediyorum. Ben sizlerle iftihar ediyorum, tüm Türkiye de sizlerle gurur duysun.
“EN ÇOK ÜZERİNDE DURDUĞUMUZ KONU İSTİHDAM”
3 alanda faaliyetlerimizi yoğunlaştırdık. Bunlardan ilki, etkili bir ekonomi diplomasisi yürütmekti. Resmi diplomasi sürecine özel sektörün azami desteğini sağladık. Zira dünyada eşi benzeri olmayan bir etki alanımız var. Atlantik ile Pasifik arasında, yani Avrupa'dan Çin'e kadar tüm küresel iş örgütlerinin yönetim kurullarında, etkin bir şekilde yer alıyoruz. Bunu başaran, dünyadaki tek meslek örgütüyüz. Tüm dünyada, ülkemizin, müteşebbisimizin sesini duyuruyor, hakkını savunuyoruz. 15 Temmuz sonrasında da yurt dışında ülkemiz aleyhine oluşturulmak istenen algılara karşı yoğun lobi yaptık. 6 kıtada 98 ülkedeki muhataplarımızla ve 25 çok uluslu iş örgütüyle temas kurduk. Ülkemizde yaşananları ilk elden anlattık. Dedik ki; 'Seçilmiş meşru idareye karşı, kanun-dışı, ahlak-dışı, insanlık dışı bir darbe yapılmak istendi. Ama Türk halkı, demokrasiye ve milli iradeye sahip çıktı.' Başta, Avrupa Birliği-Türkiye Karma İstişare Komitesi, dünyanın en büyük iş örgütü olan Milletlerarası Ticaret Odası, Eurochambres, İslam Odası olmak üzere birçok iş örgütünden destek mesajları aldık. Bu vesileyle hepsine buradan teşekkürlerimizi yolluyoruz. Hükümetimizin yurtdışında başlattığı imaj kampanyasına da her türlü katkıyı verdik. Çünkü bu vatan bizim. Bu devlet, milletin. Millet varsa, devlet var. İkinci önemli konu, yatırımcıların güvenini yeniden tesis etmek ve yükseltmekti. Bunun için önce, Türkiye'de yatırım yapmış en büyük 300 uluslararası şirketi, sonra da 81 ilin kanaat önderleri olan oda ve borsa başkanlarımızı, Sayın Cumhurbaşkanımızla ve Başbakanımızla bir araya getirdik. Olan biteni doğrudan liderlerimizden dinleyince, tedirginlikleri kayboldu. Herkes ileriye bakmaya başladı. 'Peki, dünyaya anlattınız, yatırımcıları da topladınız, konuştunuz. Sonuç ne oldu?' diye soranlar olacaktır. Size iki rakam vereyim. Darbe girişimi öncesindeki 7 ayda Türkiye'ye gelen küresel sermaye miktarı, 6,3 milyar dolar. Sonraki 7 ayda gelen yatırımsa, bunun üzerinde, tam 7,1 milyar dolar. Yani çok şükür, milletçe hiçbir emeğimiz zayi olmadı. Yatırımcıların ve piyasaların güvenini yeniden kazandık. İşte bu, Türkiye'ye güvenin eseridir. Türkiye'nin geleceğine güvenin eseridir. Odaklandığımız üçüncü alan da, küresel rekabette bizi öne çıkaracak adımlardı. İş ve yatırım ortamını iyileştirmek üzere Sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde, Başbakanımızla ve bakanlarımızla birlikte çalıştık. Bu çalışmaların pek çoğu da hayata geçti, geçiyor. En çok üzerinde durduğumuz konu, istihdamdı.
“İSTİHDAM TEŞVİKLERİNİ 2018 YILINDA DA DEVAM ETTİRELİM”
Size sıkıntılarımızı ilettik, önerilerimizi sunduk. İş dünyamız en çok, istihdam üzerindeki mali yüklerden şikayet ederdi. Siz orada meseleye el koydunuz. İstihdama yönelik tarihi desteklerin çıkmasını sağladınız. Böylece Türkiye, istihdamı teşvikte, dünya çapında örnek bir adım attı. Biz de sizden aldığımız destekle, Türkiye genelinde istihdam seferberliğini başlattık. Ülke çapında bu işi tanıttık, yaygınlaştırdık ve takip ettik. Bu görevi üstlendik. Allah'a şükürler olsun bu camia verdiği sözü yerine getiriyor. Mayıs itibariyle toplam istihdam artışı 1 milyonu geçti. Bu iş olur dedik ve çok şükür bu iş oldu. Milyonlara iş, milyonlara aş oldu. İstihdamla büyüyen Türkiye oldu. İnşallah 2017 sonuna kadar hedefimize ulaşacağız. Bu meseleye sahip çıkan tüm Oda ve Borsa Başkanlarıma teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız. Sayın Cumhurbaşkanım, siz bizim önümüzü açtığınız zaman, bizim nasıl koştuğumuzu görüyorsunuz. Bu istihdam teşviklerini 2018 yılında da devam ettirelim. Birlikte yeni istihdam rekorları kıralım. İş dünyamızın yaşadığı bir diğer sıkıntı, finansmana erişimdi. Geçen sene sonunda, yani piyasanın en sıkışık olduğu dönemde, yine biz harekete geçtik. KOBİ'lere ucuz finansman sağlamak üzere 'TOBB Nefes Kredisi'ni başlattık. İşte burada da odalarımız ve borsalarımız elini taşın altına koydu. Ellerindeki tüm kaynakları üyeleri için seferber etti. Bu sayede, piyasadaki en düşük faiz oranıyla yıllık yüzde 9.90'la, banka kredisi verilmesini sağladık. Merkez Bankası bile bu kadar düşük oranla, bankalara fon sağlamıyor, aldığı faiz bunun üzerinde. Sayın Cumhurbaşkanımızın tarif ettiği gibi 'finansmanda inovasyon' yaptık. Tam 27 bin KOBİ nefes aldı.
“SİCİL AFFI YASALAŞTI”
Reel sektörün sıkıntılarını, en iyi bilen, en yakından takip eden kurumlar, odalarımız ve borsalarımızdır. Onların saha bilgisini ve önerilerini sizinle, Başbakanımızla ve bakanlarımızla anında paylaşıyoruz. Sizin ve hükümetimizin tüm bu konulara olumlu yaklaşımı sayesinde iş ortamını rahatlatan pek çok düzenleme de hayata geçti. Camiamızın bakanı Sayın Bülent Tüfenkci de her konuda bizi destekliyor. Böyle bir bakanla çalışma imkânı verdiğiniz için size teşekkür ediyoruz. Finansmandaki bir diğer sorun, teminatta yaşanıyordu. Fabrika binasını teminat verebiliyorduk. Ama fabrikadaki makinemizi teminat gösteremiyorduk. Yıllardır beklediğimiz 'Taşınır Rehni Kanunu' çıktı. Artık iktisadi değer taşıyan her varlık; yani lisans ve ruhsatlar, araç, iş makinası, stoklar, tarladaki ürünler, ticari plaka ve hatlar, teminat olarak gösterilebiliyor. Bu sistem sayesinde, yılın ilk 4 ayında, 20 milyar lira kredi kullanıldı. Kredi Garanti Fonu'nun kefalet kapasitesi 250 milyar liraya çıkarıldı. Bu fondan geçen seneye kadar 36 bin firma yararlanmıştı. Şu anda bu rakam 254 bin firmaya, verilen kredi de 168 milyar liraya ulaştı. Bu da büyümeye en az 1 puan ilave katkı demektir. Hükümetimizden aldığımız destek bununla da kalmadı. Çeke olan güvenin yeniden tesis edilmesi için, Karekodlu çek zorunlu hale getirildi. Bu sayede ilk 4 aydaki karşılıksız çek adedi yüzde 27 azaldı. Firmalarımız yılın başında nakit sıkışıklığı yaşamasın diye, ilk 3 aydaki SGK primleri sene sonuna ötelendi. Hep şikayet ettiğimiz damga vergisinin kapsamı daraltıldı. Ekonominin yüzde 60'ını oluşturan iç tüketimi canlandırmak üzere konut, beyaz eşya ve mobilyadaki vergiler indirildi. Her 3 sektörde de müthiş bir canlanma sağlandı. Sicil affı yasalaştı.
“İSTİHDAMI ARTIRMAK İSTİYORUZ"
Sayın Cumhurbaşkanım, genel Kurullarımızda hep vurguladık. Piyasada sıkıntı olduğunda vergisini düzenli ödeyemeyenler için yapılandırma yapıyoruz. Bu önemli. 'Ama vergisini düzenli ödeyenin suçu ne? Vergisini düzenli ödeyene de ödül verelim' dedik. Şimdi bu yasa da çıktı. Vergisini düzenli ödeyen mükellefler için yüzde 5 vergi indirimi nihayet geldi. Görüyoruz ki bu salonun sesi karşılığını buluyor. Görüyoruz ki bu camianın talepleri hayata geçiyor. Bu anlayıştan dolayı zat-ı alinize ve hükümetimize yürekten teşekkür ederiz. Yıllardır şikâyet ederdik, fındığı biz üretiyoruz, fiyatını yabancılar belirliyor derdik. Şimdi lisanslı depoculuk sisteminin temeli olan 'Ürün İhtisas Borsası' kuruldu. Tarımda 50 yıllık hayalimiz gerçek oldu. Odaların tek durak ofise dönüşmesiyle, şirket kuruluşunda hem bürokrasi azaldı, hem de maliyet düştü. Öte yandan Meclis gündemindeki Üretim Reform Paketi'yle sanayicinin üzerindeki enerji maliyeti, emlak vergisi yükü azalacak, OSB'lerin yapısı da güçlendirilmiş olacak. Özetle, tüm bu kredi ve istihdam destekleri, ertelenen kamusal yükler; özel sektörümüze nefes aldırdı. Sonuçta hem üretici, hem de tüketici güveni artmaya başladı. İstişare ve ortak aklın sonucunda kazanan Türkiye oldu. Tüm bunları mümkün kılan size, Başbakanımıza ve bakanlarımıza teşekkür ediyorum. Bunlar özel sektörümüzün önünü açan adımlardı. Sizinle birlikte, çözüme kavuşmasını beklediğimiz konular da var. Eski dönemlerden kalan ve istihdamı zorlaştıran çeşitli bürokratik uygulamalar hala hayatta. Şirket ölçeği büyüdükçe, istihdamı cezalandıran mevzuatlarla karşılaşıyoruz. Siz istihdam diyorsunuz. Biz istihdamı artırmak istiyoruz. Ama mevzuat ve bürokrasi bize “dur” diyor. Sizin reformcu anlayışınızla, mevzuatı istihdam dostu haline getirelim.
“KDV SİSTEMİNDE CİDDİ SIKINTILAR YAŞAMAYA BAŞLADIK”
Yeşil pasaporta yönelik mevzuat nihayet çıktı. Ama üzülerek gördük ki, reel sektörün asli temsilcileri kapsama alınmamış. İstihdamın, üretimin, yatırımın liderliğini yapanlar dışlanmış. Bu konunun yeniden ele alınmasını bekliyoruz. İstihdam görevini üstlenenler bu insanlar, finansman için tüm kaynaklarını seferber eden bu insanlar, üretim-yatırım söz konusu olduğunda, sadece elini değil, gövdesini taşın altına koyan bu insanlar. Oda-borsa başkanları, yönetimleri ve meclis üyelerimiz de yeşil pasaportu fazlasıyla hak ediyorlar. Özellikle KOBİ'lerimiz bir konuda büyük sıkıntı yaşıyor. Piyasada tahsilat hızı düşük, vadelerse uzun. Firmalarımız daha fazla kredi kullanmak zorunda. Ama faiz oranları, rakibimiz olan ülkelerin çoğundan yüksek. Sağ olun, bu konuda bizim hissiyatımızı hep dile getirdiniz, bizi yalnız bırakmadınız. Sizin sayenizde yüksek faize karşı güçlü bir ses ortaya koyduk. Yüksek faize karşı savaşımızı aynı kararlılıkla sürdürmeliyiz. Bankalar rekor karlar açıklarken, bu faiz oranları reva mıdır? Sıkıntı yaşadığımız bir başka alan, yargı sistemi. İş Mahkemelerinin de düzenlenmesini bekliyoruz. Zira davalarda işveren yüzde 99 haksız çıkıyor. Bütün işverenler, nasıl haksız oluyor, anlamak mümkün değil. İş uyuşmazlıklarında zorunlu arabuluculuğun hayata geçmesini bekliyoruz. Ayrıca, belirli tutarın altındaki ticari uyuşmazlıklarda da tahkim zorunlu olsun istiyoruz. Hükümetimiz, bizim de görüşümüzü alarak, 'Cazibe Merkezleri' programını hazırladı. Özellikle Doğu'daki illerimizde büyük bir moral ve heyecan ortaya çıktı. Bu projeyi de hızlandıralım ve kaynakları artıralım. Son yıllarda KDV sisteminde ciddi sıkıntılar yaşamaya başladık. Özel sektör olarak Maliyeden yüz milyarlarca alacağımız var. Malımızı vadeli satıyoruz. Ama parasını almadığımız malın KDV'sini peşinen ödüyoruz. Biriken ve alamadığımız KDV yüzünden, kredi kullanmaya mecbur kalıp, banka kapılarında bekliyoruz. Sağ olsun, Maliye Bakanımız bu konuda kapsamlı bir çalışma başlattı. Bunun sonuçlanmasını bekliyoruz. Yine eski dönemlerden miras kalan bir yükümüz var: Peşin vergi. Geçmişte, enflasyon yüksekti, kamu maliyesi hep açık verirdi. Devlet vergiyi peşinen toplamak zorundaydı. Çok şükür, sizinle bu sıkıntıların hepsi geride kaldı. Ama geçici vergi hala duruyor. Artık 90'ların bu kötü mirasını kaldıralım ve sizin liderliğinizde tarihe gömelim.”