Bankoğlu'ndan Beyin Göçü Araştırma Önergesi
CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, son yıllarda hızla artan beyin göçünün araştırılması için Meclis Araştırma Önergesi verdi.
TBMM Genel Kurulu'nda Araştırma Önergesi'ne ilişkin konuşan Bankoğlu, beyin göçünün telafisi çok zor olması sebebiyle herhangi bir siyasi mesele olmadığını belirtti. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun geçtiğimiz günlerde Kars Gençlik Merkezi'nde yurtdışına göçen mühendislere ilişkin ‘ihraç ediyoruz' demesine ilişkin, Atatürk'ün öncülüğünde 1933 yılında yapılan Üniversite Reform'unu hatırlatan Bankoğlu, “Marifet, yetiştirdiğin insanı kovalamak değil, yetişmiş insana kucak açmaktır. Gelişmiş ülkeler bu insanlara kucak açarken; biz vizyonsuz yönetim sahipleri yüzünden sürekli göç veriyoruz. Beyin göçünü ihracat zanneden bu zavallı akla, Atatürk'ün Üniversite Reformu'nu okumasını tavsiye ederim,” dedi.
Ülkemizde, fırsat bulsa yurt dışında yaşamak isteyen öğrenci oranının yüzde 80'in üzerinde olduğunu ifade eden Bankoğlu, “Türkiye'nin en seçkin liselerinde okuyan öğrenciler bile yurtdışına gitmek, yerleşmek istiyor. Gençler, doktorlar, öğretmenler, mühendisler, avukatlar ve iş insanları; ülkeyi geliştirebilecek kalifiye insanların tümü gidiyor,” diyerek hükümetin bu konuda hiçbir çalışma yapmadığını belirtti.
“Kimin ülkesinden kimi kovuyorsunuz?”
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'nın beyin göçüne ilişkin ‘Kaçmıyorlar, dünyayı merak ediyorlar' sözlerine de atıfta bulunan Bankoğlu, “Bilgisi olmayanın fikri de olmaz. Beyin göçüne ilişkin TÜİK'in 3 senedir güncel verisi yok ki. Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın beyin göçü araştırması da yok. Buna rağmen, dalga geçer gibi yorumlar yapılıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın doktorlara yönelik ‘giderlerse gitsinler' ifadesinin, beyin göçünün sebepleri konusunda çok açıklayıcı olduğunu belirten Bankoğlu, “Diploması bile meçhul olan, üstelik oğlu yurtdışında yaşayan bir cumhurbaşkanı, 10 yıl dirsek çürütmüş doktora ‘gidersen git' diyor. Siz kimin ülkesinden kimi kovuyorsunuz? Artan beyin göçünün temel sebebi bu zihniyet. Beyin göçünün sebebi yönetilemeyen ekonomi, yozlaşan adalettir. Hükümetin yolsuz ve liyakatsiz sistemdir. Kendilerinden olmayan her şeye düşmanlar. Beyin göçünün sebebi, hükümetin özgürlük korkusudur. Eğitimliye, kentliye, sanatçıya, liyakatle gelen herkese duyduğu aşağılık kompleksidir” dedi.
“Terbiyem müsaade etmez”
Hükümetin konuya ilişkin özeleştiri yapamadığını belirten Bankoğlu, “Tek çözümleri, suçlamak. Eğitimli insanlar iş bulamıyorsa, bulsalar bile insanca yaşayacak ekonomik ve sosyal ortam bulamıyorlarsa, küçümsedikleri doktorlar şiddete uğruyorsa, üniversitelerin içi kayyımlarla boşaltılıp, öğrenciler ters kelepçeyle tutuklanıyorsa, kadınlar her gün taciz ve şiddet korkusu yaşıyorsa kusura bakmayın ama bu insanların suçu değil. Bunlar apaçık hükümetin ayıplarıdır.
Hükümet politikalarının beyin göçünün önlenmesine ilişkin hiçbir umut vadetmediğini belirten Bankoğlu, “Kabile şeklinde üniversite yöneten rektörlere ses çıkarmayıp, Matematik enstitülerine diş biliyorsunuz,” diyerek geçtiğimiz günlerde kayyım rektör Naci İnci tarafından kapısına kilit vurulan İstanbul Matematik Bilimleri Merkezi'ni hatırlattı. Ülkedeki bu gergin havanın, özellikle gençleri çok rahatsız ettiğini belirten Bankoğlu, “Mülakatlarda haksızlık. Adalette yolsuzluk. İşsizlik. Her gün bir hakaret, tahammülsüzlük. Sindirme politikası. Böyle olmaz! İnsanlara yalnızca oy potansiyeli diye bakıp, hayatlarına her türlü müdahaleyi yaparak, ötekileştirici hatta burada tekrarlamaya terbiyemin müsaade etmeyeceği, hakaret içerikli bir dil kullanırsanız; beyin göçünü durduramazsınız,” diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Gezi direnişindeki gençlere ilişkin ‘sürtükler' ifadesine adeta isyan etti.
Beyin göçünün önlenebilmesi için gençlere yüzyılın gereklerine uygun bir eğitimin ve imkanların verilmesi gerektiğini belirten Bankoğlu, ülkemizde kimsenin artık hayal kuramadığını belirterek bunun sebebinin hükümet olduğunu ifade etti.
“Her espiri küçük bir devrimdir”
“İşsizlikten, değersizlikten, adaletsizlikten, bu ülkede her şeyin bir mücadeleye dönüşmesinden yorulduğunuzu biliyorum. Ama unutmayın, bu ülke bizim,” diyerek ülkeden gitmeyi düşünen gençlere seslenen Bankoğlu, Gezi ruhunun gençleri bir araya getirdiğini ve ümit aşıladığını belirtti. Hükümetin tepeden inmeci ve kibirli düzenini gençlerin yıkacağını belirten Bankoğlu, “Kin ve öfke dilini, sevgi ve hoşgörü diline beraber dönüştüreceğiz. Küfürle değil, şarkılarla; silahla değil, mizahla; reislerle değil, eşitlik ve dostlukla; Gezi ruhuyla mücadeleye devam edeceğiz. Her espiri küçük bir devrimdir. Biz gülmemizden, eğlenmemizden korkan iktidara rağmen bu devrimi tamamlayacağız. Biz, gençleri apolitiklikle suçlayanlara inat, miadinı doldurmuş bu iktidarı değiştireceğiz,” diyerek sözlerini tamamladı.
CHP'nin Beyin Göçü Araştırma Önergesi yine reddedildi!
Hükümetin beyin göçüne ilişkin politikalarının yeterli olduğunu savunan AKP ve MHP önerileriyle reddedilen önergede, özellikle doktor, mühendis ve öğretmen gibi önemli meslek gruplarının ve milyoner iş insanlarının yurtdışına göçtüğü belirtildi. Türkiye Tabipler Odası'nın açıklamalarına göre 2012'de 59 olan yurtdışına giden doktor sayısı 2021 yılının sonunda 2000 kişiye yaklaştı. Uluslararası kaynaklar, Türkiye'nin dünyada en çok milyoner kaybeden ülkeler arasında ilk beşte yer aldığını belirtiyor. Önergede beyin göçüne neden olan iktidar politikalarının altı çizilirken, TÜİK verileriyle üniversite mezunlarında bile işsizlik oranının yüzde 13.7 olduğu belirtildi. Yine önergede, yurtdışına göçen eğitimli insanlar arasında kadınların payının daha yüksek olduğu, bunun altında son dönemlerde kadınlara yönelik şiddet ve ayrımcı politikaların yer aldığı belirtildi.
Ortaya koyduğumuz olumsuz tablonun eğitim / akademisyenler yönünün yanı sıra bir de "iş insanları ve girişimciler" açısından da incelenmesi gereklidir. Ülkemiz, dünyada en çok milyoner kaybeden 3. ülke konumundadır. Yaşanan kaliteli ve/veya refah sahibi insan göçünü çarpıcı bir biçimde ortaya koyan diğer veri de yaşanan tüm siyasi olumsuzluk dönemlerine rağmen Amerika Birleşik Devletleri'nde konut sahibi olan Türk vatandaşlarımızın sayısının katlanarak (2015 yılında bin iken 2016'da 6 bine yükselmesi) artmasıdır. Ayrıca, ülkemiz, ne yazık ki, dünyada vatandaşları yurt dışında en fazla gayrimenkul yatırımı yapan 4. ülke pozisyonundadır. Bu durumun ülkenin gidişatından memnun olmamaktan kaynaklandığına dair şu veriyi ortaya koyabiliriz: İspanya'da, 500 bin avro ve üzeri değerde konut alanlara oturma izni verilmeye başlanmasının ardından yalnızca 2017 yılının ilk 3 ayında, yurttaşlarımız tarafından Barselona'da "binden fazla" ev satın alınmıştır. Son üç yılda 10 bin milyoner ile 13 bin girişimci ve iş insanı olmak üzere, toplam 23 bin kişinin Türkiye'yi terk ettiği belirtiliyor.
Çeşitli kuruluşlar tarafından yapılan ve en azından başlangıç noktası olarak değerlendirilebilecek hesaplamalara göre, 20 OECD ülkesine göç eden yurttaşlarımız üzerinden ülkemizin kaybı yaklaşık olarak 220 milyar dolardan fazladır. Öte yandan, sermaye sahiplerinin ya da özellikle genç ve nitelikli profesyonellerin başka ülkelere göç etmesi, beraberinde nitelikli istihdam imkânlarının ve üretimin düşüşüne de sebebiyet vermektedir. Şüphesiz ki, böyle bir beyin göçünün yaşanmasında, özellikle çalışanların alım gücünün zaman içinde düşmesi ile sosyal haklarının gerilemesi de -olumsuz yönde- etkilidir. Gerek Devlet kademelerinde, gerekse de diğer pek çok sektörde, "liyakat" ilkesinin kıymetini gün geçtikçe yitirmesi ve bu yönde oluşan haklı algının yarattığı umutsuzluk da "Beyin Göçü"nü tetikleyen unsurlar içerisindedir.
Yukarıda yer verilen tespitler çerçevesinde, "Beyin Göçü" problemine yol açan tüm nedenlerin araştırılarak belirlenecek politikalar ve ortaya konması gereken düzenlemeler çerçevesinde, gerekli önlemlerin hayata geçirilebilmesi maksadıyla Anayasa'nın 98'inci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104'üncü ile 105'inci maddeleri uyarınca "Meclis Araştırması" açılmasının kamu yararına uygun düşeceği kanaatindeyiz.