Bankoğlu ile Tunç arasında rapor gerginliği
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kulunda görüşülen Amasra Maden Kazası Araştırma Komisyonunu Raporu, iki Bartın Milletvekilini karşı karşıya getirdi. Raporda müessesedeki personel eksikliği, havalandırma sorunu, liyakatsizlik gibi Amasra Türkiye Taşkömürü İşletmesindeki (ATİM) eksiklik ve sorunların olmadığını kaydeden CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, TTK Genel Müdürlüğünün soruşturulmasına neden hala izin verilmediğini sordu. Bankoğlu'na 'Dosyaya vâkıf değilsiniz' diyen AK Parti Grup Başkanvekili ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç da yargı sürecinin kaza akşamı başladığını ve mahkemenin Çalışma Bakanlığının müfettişleri hakkında soruşturma izni verilmemesi gerekçesine Danıştay'a itiraz ettiğini ve TTK'nın sorumluluklarıyla ilgili yargının soruşturma izni istediğini söyledi.
TBMM Genel Kurulunda, Bartın'ın Amasra ilçesinde meydana gelen maden kazasının tüm yönleriyle araştırılarak benzer kazaların önlenmesine yönelik tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu görüşüldü. Görüşmeler esnasında hazırlanan rapor iki Bartın Milletvekilini karşı karşıya getirdi. Kazada yaralanan ve İstanbul Çam ve Sakura Hastanesinde tedavi görürken hayatını kaybeden madenci Ayhan Akgül'le birlikte şehit madenci sayısının 43'e yükseldiğini ifade eden CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, “14 Ekim 2022'de ocağımıza ateş düştü ve ne yazık ki aslında madenden yaralı olarak çıkarılmasına rağmen dün vefat haberini aldığımız Ayhan Akgül kardeşimizle birlikte 43 madencimizi yitirdik. Ben bu kürsüden madenci yakınlarına yitirdiğimiz madencileri unutmayacağımızın ve sorumluların peşini bırakmayacağımızın sözünü vermiştim. Aradan aylar geçti, neler oldu? Bir kere, bugün bu raporu tartıştığımız bir Komisyon kuruldu ve bu Komisyona muhalefetin tüm itirazlarına ve ısrarlarına rağmen Soma faciası döneminin Enerji Bakanı olan kişi atandı, yetmedi facianın ardından başı önünde hesap vermesi gereken Enerji Bakanı da Çalışma Bakanı da resmî dilekçeyle başvurmamıza rağmen Komisyona teşrif dahi etmedi” dedi.
“TTK Genel Müdürlüğü ve Bakanlıktan istifa yok!”
Kazanın ardından ne TTK Genel Müdürlüğünde ne de Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığında tek bir istifanın ya da görevden alınmanın olmadığını söyleyen Milletvekili Bankoğlu şöyle devam etti:
“Bu sırada, devam eden yargı sürecinde bilirkişi ön inceleme raporu dedi ki: “TTK Genel Müdürlüğü ve Bakanlık denetçileri kusurludur.” Ama ne bir istifa var ne bir görevden alma, sanki hiçbir şey olmamış gibi makamlarında hayatlarına devam ettiler. Savcılık, bilirkişi ön inceleme raporuna rağmen siyasi kanallara yakınlığı bulunan Bakanlık denetçilerinin ve Türkiye Taşkömürü Genel Müdürlük yetkililerinin sadece, bakın, sadece görevi kötüye kullanmaktan yargılanmasını istedi. Ardından ne oldu?
“Bakanlık soruşturma talebini reddetti”
Bakanlıktan soruşturma izni istendi. “Sorumluları bulacağız.” diye burada nutuk atan bakanlarınız var ya, savcılığın konuyu soruşturma talebini reddettiler. Tekrar ediyorum, sorumluların yargılanmasını bakanlıklarınız reddetti. Yetmedi, o bakanlar, TTK Genel Müdürlüğü koltuğunda bulunan ve Kozlu faciasının baş sorumlusu olan Kazım Eroğlu'nu sessiz sedasız EYT'den emekli etti. Adalet terazisini şahsi menfaatleriyle bozanlar, kortejlerle Bartın'a gelip kader, fıtrat gibi değerlerin arkasına saklanarak olası kastlarını gizlemeye çalışmıştır, düpedüz bir iş cinayeti olan bu faciayı âdeta normalleştirmeye çalışmıştır. O yüzden kimse bize masal anlatmasın. Biz o masalları en son Soma'da 2014'te çok dinledik ve Soma'nın sorumluları kaybettiğimiz her bir madenci için sadece sekiz gün hapis yattı biliyor musunuz? O yüzden insanların size de sizin adaletinize de güveni kalmadı.
“Tali havalandırma pervanelerinden bir tanesi çalışmıyor”
Komisyon raporuna gelince, ne var bu raporda, ne var ya da ne yok, ondan bahsedeyim. Bu raporda müessesedeki personel eksikliği yok, liyakatsizlikleriniz yok, facianın asıl nedenlerine ilişkin birçok noktaya bu raporda ya hiç değinilmemiş ya da birkaç cümleyle geçiştirilmiş ve birçok değerlendirme eksik ya da hatalıdır. Bakın, müessesede dört yıldır modernizasyonu tamamlanmayan bir havalandırma sorunu vardır. ATİM'de ana havalandırma kaç yıllık biliyor musunuz? Tam kırk dört yıllık ya. Tali havalandırma 4 pervaneyle yapılmaya çalışılıyor ama bu 4 pervanenin de 1 tanesi facianın gerçekleşmesinden bir gün önceki vardiyada arızalandığı için çalışmıyor. Peki, bununla ilgili konular bu raporda var mı? Hayır, yok.
“Rapora göre patlamanın sebebi barutçu”
Faciadan otuz beş gün önce müessese için hazırlanan ve ocağın güvenli olmadığını âdeta tescil eden de bir rapor var Maden İşletme Risk İnceleme Ekspertiz Raporu, o rapor da bu Komisyon raporunda yok. Bu Komisyon raporuna göre patlamanın sebebi neymiş biliyor musunuz? Barutçunun yaptığı hatalı patlatma, sorumlusu da rahmetli madenciymiş. Bakın, bu çok tehlikeli bir set tespittir, uyarıyorum. Ölmüş, hayatını kaybetmiş madencimizin üzerine atılmaya çalışılan bir iftiradır, çok çirkindir. Kaldı ki bahsi geçen barutçunun otopsi raporunda vefat etme sebebi yanık değil zehirlenmedir. Bu durumda bile aslında patlamanın hatalı patlatma sebebiyle, grizu faciasının olduğu tespiti teknik olarak mümkün değildir.
“Muhalefet şerhimizde madencilerimizin nasıl öldürüldüğünü anlattık”
Hiçbir şey yitirdiğimiz canları yerine getirmeyecek, biz bunu biliyoruz ama adalet yerine getirilmezse eğer daha çok canımız gidecek. Bu yüzden de biz bu rapordaki muhalefet şerhimizde 43 madencimizin olası kastla nasıl göz göre göre öldürüldüğünü bir bir anlattık. Bakın, Amasra'daki sorunlar yıllardır ama yıllardır görmezden gelinmiştir. Liyakatsizlik, disiplinsizlik, norm kadro eksikliği, üretim baskısı, havalandırma başta olmak üzere birçok teknik sorun yıllardır bilinmesine rağmen çözülmemiştir. Yetkililer bu eksikliklerin giderilmemesi hâlinde madenci hayatının tehlikeye gireceğini bilmesine rağmen, bile isteye gerekli önlemleri almamış ve 43 canımızı, 43 madenci kardeşimizi ölüme terk etmiştir. İşte, bu yüzden bunun adı kader değil, bunun adı fıtrat değil, bunun adı ders almayı bilmemektir; insan hayatına değer vermemektir.
“Sayıştay'ın uyarılarına kulak tıkamışsınız”
Ya, Sayıştay bas bas bağırmış “Burada sorun var.” demiş; uyarılara kulak tıkamışsınız ya. Bu nedir biliyor musunuz? Bu, tam bir pervasızlıktır. ATİM'de mesleki tecrübesi yetersiz, ya bir kere bile ocağa inmemiş kişileri idareci olarak atamak, müessese müdür yardımcısının yetkileri hukuksuzca elinden alınırken buna göz yummak, deneyimsiz madencinin ocağın alt kodlarına gönderilmesine susmak liyakatsizlikten başka hiçbir şey değildir. İşçilerin personel sayısından teknik önlemlere kadar birçok şikâyeti varken faciadan tam bir ay önce müesseseye giden, ocakta denetim yerine âdeta turistik bir gezi yapan Bakanınız da bu liyakatsiz ve pervasız yönetiminizin temsilcisidir.
“Amasra'da redevans açık bir rant kapısıdır”
Kimsenin bizim milletimizin aklıyla da insanımızın hayatıyla da oynama hakkı yoktur. Amasra'da redevans açık bir rant kapısıdır bakın. “Burada havza madenciliği yapılması gerekir.” diyen uzmanlara rağmen Amasra havzasının yüzde 97'si Hükümete yakın Hattat Holdinge redevans edilmiştir. Şirket devlete verdiği ya, hiçbir sözü, hiçbir taahhüdü yerine getirmemesine rağmen bir de 2021'de utanmayıp ödül gibi maden çıkarma ruhsatı verilmiştir. Ne tesadüf ki bu şirketin 2017'de hazırlattığı raporda da ATİM'in, Amasra müessesesinin 2001-2023 yılında havzadan ayrılması gerektiği belirtiliyor. Bir de bakıyoruz ki biz, o tarihten sonra bu müesseseye ne doğru düzgün bir personel atanmış ne de havalandırma modernizasyonu yapılmış.
“ATİM de işçiler de âdeta kaderlerine terk edilmiştir”
ATİM de işçiler de âdeta kaderlerine terk edilmiştir. Şimdi, tekrar ediyorum: Buradaki rapor, raporun önerileri hayata geçirilmedikçe yaşanan maden facialarının, yitirdiğimiz madencilerimizin vebali hepimizin boynumuzdadır, bakın. Çünkü bu iktidar hatalarının bedelini insanlara canlarıyla ödetirken, sorumluluklarını kadere yüklerken, cezasızlık ikliminde sorumluları koruyup ödüllendirirken, devletin saygın kurumlarının neredeyse tamamını liyakatsizlik ve partizanlık virüsüyle zehirlerken biz, buna sessiz kalamayız.
“Biz 21 senedir bu ülkede cehennemi yaşıyoruz”
Biz, yirmi bir senedir bu ülkede cehennemi yaşıyoruz ya, cehennemi. Hükümetin hatalarını bedelini canlarımızla ödüyoruz; evet, ödedik. İş cinayetleri konusunda ülkemiz dünya 3'ncüsü oldu. Binlerce işçinin ölümünde işçinin yakınına tekmeyi, yandaşınıza ihaleyi layık gördünüz. Siz birçok devlet kurumu gibi ATİM'i de TTK'yı da kaderine, liyakatsiz kişilerin tekeline terk ettiniz. Şimdi timsah gözyaşlarını döktüğünüz 43 madencimize, bir Suudi Kral kadar değer verip yas bile ilan etmediniz siz.
“Yarattığınız adaletsizliğe boyun eğmeyeceğiz”
Yeter yani, gerçekten yeter! Yarattığınız adaletsizliğe boyun eğmeyeceğiz, Amasra'nın siyasi hesabını biz soracağız çünkü insan hayatına saray pencerelerinden bakmayacak kadar insanlığımız var bizim çünkü aynı hatalarla başka sonuç beklemeyecek kadar da aklımız var çünkü tedbirsizlikten hayatını kaybetmiş madenci ailelerine “Bunlar yine olacak.” demeyecek kadar halkımızın aklına saygımız, milletimize de sevgimiz var bizim. İnsanlar, öngörüldüğü hâlde önlenemeyen iş cinayetlerine mahkûm edilirken makamımıza yapışıp dev aynasıyla poz vermeyecek kadar da kendimize ve işimize saygımız var.
“Muhalefet şerhimizde belirttiğimiz 66 öneriyi biz hayata geçireceğiz”
Göreceksiniz, muhalefet şerhimizde belirttiğimiz 66 öneriyi biz hayata geçireceğiz. Son olarak, bana, babasının tabutu başında elindeki fotoğrafı gösterip “Bak, bu benim babam.” diyen Mira'ya, babasını kaybeden Emrullah'a, eşini kaybeden Buse'ye, evladını kaybeden Mehmet ağabeye sesleniyorum: Sana söz, ocağınıza bu ateşi düşüren üst kademedeki sorumlular emekli olsa da yargı önünde, kader fıtrat edebiyatına saklananlarsa millet önünde hesap verecek, sana söz kardeşim!”
Tunç: “Ocaklara ateş düştü, 43 madencimizi kaybettik”
AK Parti Grup Başkanvekili ve Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç da Komiyon raporuyla ilgili şöyle konuştu:
“Bartın Amasra ilçemizde meydana gelen maden kazasının tüm yönleriyle araştırılarak benzer kazaların meydana gelmemesi için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa'mızın 98, İç Tüzük'ümüzün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince kurulan Meclis Araştırma Komisyonu Raporu hakkında söz aldım. 14 Ekim 2022 tarihinde meydana gelen kaza milletçe hepimizi derinden sarsmıştı, hâlâ üzüntüsü yüreklerimizde. Bartın ve Amasra'da ocaklara ateş düşmüştü. Kaza anında, kaza anından hemen dakikalar sonra oraya ulaştığımızda, kazanın boyutlarını görme fırsatımız oldu, hemen arama kurtarma çalışmaları başladı. 110 madencimiz vardı ocakta; 58'i tahlisiye ekipleri tarafından kurtarıldı, 41 madencimiz o anda hayatını kaybetti, 11'i yaralı olarak hastanelere intikal etti, 6 madencimiz Bartın'dan İstanbul'a ambulans uçaklarla götürüldü, 5 madencimizin tedavileri Bartın'da yapıldı, 6 madencimiz İstanbul Çam ve Sakura hastanesinde tedavi altına alındı. İstanbul Çam ve Sakura hastanesinde 2 madencimizi kaybettik. Dün Ayhan Akgül kardeşimizi kaybettik, cenazesi yarın, Amasra Çanakçılar köyünde ebediyete uğurlayacağız. Ben buradan bir kez daha ailesine başsağlığı diliyorum. Çam ve Sakurada Taner Şen'i de kaybetmiştik. Orada tedavileri devam ederken iyileşen 2 madencimiz taburcu oldu, evlerinde şu anda, iyileştiler. 2 madencimiz de yoğun bakımda, yoğun bakımdaki tedavileri iyiye gidiyor, servise çıkmak üzereler. Az önce de Çam ve Sakura Başhekimi Profesör Doktor Nurettin Yiğit Bey'le de görüştüm. Altı aydır çok yoğun bir tedavi süreci… Doktorlarımız her gün toplantılar yaparak bu madencilerimizi hayata döndürmenin gayreti içerisindeler. 43 madencimizi kaybettik. Bütün madencilerimize Allah'tan rahmet diliyorum; onlar şehit mertebesindedirler, çoluk çocuklarının rızkı için yerin yüzlerce metre altında hayatlarını kaybettiler; ailelerine başsağlığı diliyorum. Ve bundan sonra bu tür kazaların meydana gelmemesi için gereken tedbirlerin alınması noktasında da gereken çalışmaların yapılacağına inanıyorum.
“Alınması gereken tedbirlerin yapılacağına yürekten inanıyorum”
Bu anlamda tabii ki Komisyon Raporu önemli. Meclisin, hemen kaza sonrasında, Amasra Maden Ocağı'ndaki kazanın araştırılması noktasındaki aldığı tedbir, hemen Komisyonun kurulması ve Sayın Taner Yıldız Başkanlığında titiz bir çalışma yürütülmesidir. Kaza yerinde, kaza mahalline inilemedi ama orada yapılan araştırmalar ve daha önceki kazalarda, özellikle Soma kazasından sonra alınan tedbirler, o kaza neticesi sonrasında Meclis araştırma komisyonunun raporu ve uygulamada gerçekleşen tedbirler ve en son bu rapor doğrultusunda da alınması gereken tedbirlerin alınarak bundan sonra bu tür üzücü kazaların meydana gelmemesi için gerekli çalışmaların yapılacağına yürekten inanıyorum. Bu konuda Meclisin katkısı nedeniyle de başta Komisyon Başkanımıza, çalışmalara iştirak eden Komisyon üyelerimize çok çok teşekkür ediyorum.
“Bu kesin rapor değil, patlamanın olduğu yere hala inilemedi”
Tabii, burada bazı hususlar dile getirildi; özellikle kazada kusur durumuyla ilgili olarak “Ölen madencilerin üzerine kusur atfediliyor.” şeklindeki cümlelerin doğru olmadığını öncelikle ifade etmek istiyorum. Bir kere burada kesin bir rapor yok; bir ön rapor var, henüz daha kazanın olduğu patlamanın olduğu yere girilebilmiş değil, burada incelemeler henüz yapılamadı, hâlâ yangın devam ediyor o alanda. O yangının söndürülmesinden sonra yargı orada elbette ki inceleme yapacak ve bu anlamda, yetkili, bilirkişiler o kaza mahallinde inceleme yaptıktan sonra kesin rapor ortaya çıkacaktır; o nedenle, madenci yakınlarını, onların eşlerini üzecek ifadeler kullanmamak lazım burada. Biz onların hakkını sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz.
“Yargı süreci hemen o akşam başladı”
Özellikle, Sayın Cumhurbaşkanımız kaza sonrasında, hemen ertesi gün Bartın, Amasra'ya geldi ve orada şunu ifade etti: “Bu kazaya neden olan sebepler neyse ortaya çıkacak ve sorumlularla ilgili gerek idari gerek adli, sonuna kadar, nereye varıyorsa gidilecek.” Sayın Cumhurbaşkanımızın beyanları ortada. Hemen o akşam cumhuriyet savcıları gelerek bir taraftan arama kurtarma çalışmaları yapılırken diğer taraftan da yargı soruşturmaya başladı. Yani, bir taraftan arama kurtarma çalışmaları yapıldı, bir taraftan Bartın Cumhuriyet Başsavcısı, Başsavcı Yardımcılarıyla beraber dijital belgelere; tüm kayıtlara; işletmenin, müessesenin bütün kayıtlarına o akşamdan el koydu. Bu dijital belgelerin hepsi u anda yargının elinde; yargı en doğru kararı verecek ve sorumluları bulacaktır.
“Yargı en doğru kararı verecektir”
Bakın, yargı süreciyle ilgili olarak da şu anda Bartın Ağır Ceza Mahkemesinde 2023/63 esas sayılı Dosya'da, 23 kişi hakkında iddianame düzenlendi. 8 tutuklu var; müessese müdürü, yardımcısı, işletme müdürü ve sorumlu idareciler tutuklu. 6'sı adli kontrol olmak üzere 15 kişi de tutuksuz yargılanıyor. 25 Nisanda, 26 Nisanda, 27 Nisanda da Bartın Ağır Ceza Mahkemesinde duruşmaları olacak. Tabii, burada özellikle sanıklarla ilgili olarak hangi cezalar istendi? Olası kastla yargılanan 4 kişi var, olası kastla yani yirmi ile yirmi beş yıl, kişi sayısı kadar hesapladığınızda sekiz yüz altmış yıla varan bir ceza isteniyor yargı sürecinde. Bunun dışında 19 kişi hakkında da bilinçli taksirle ölüme sebebiyetten dolayı dava açıldı ve orada da yirmi iki buçuk yıla kadar cezalar isteniyor. Tabii, burada kimler suçlu kimler suçsuz? Bunu yargı ortaya çıkaracaktır. Hiç kimsenin yargıya müdahale etmesi söz konusu olamaz. Böyle bir durum söz konusu olamaz. Yargı en doğru kararı verecektir ve yargılama neticesinde de gerekli bilirkişi raporları belki bir kez değil, birkaç kez alınacaktır.
Bankoğlu: “Soruşturma izni neden verilmiyor?”
Yılmaz Tunç konuşurken Meclis sırasında konuşan Bankoğlu “İşte yazıyor Vekilim, burada yazıyor, raporda yazıyor. Hadi oradan! Soruşturma izni neden verilmiyor? TTK Genel Müdürünün soruşturulmasına niye izin verilmiyor? TTK Genel Müdürü neden
soruşturulmuyor? TTK Genel Müdürlüğünde neden hiç kimsenin ifadesi bile alınmıyor? Bakanlık neden soruşturma izni vermiyor, onu açıklar mısınız? Soruşturmaya izin neden vermedi, onu söylesin?” sözleriyle Tunç'a tepki gösterdi.
Tunç: “Dosyaya vakıf değilsiniz, mahkeme Danıştay'a itiraz etti”
Bunun üzerine “Şimdi Sayın Bankoğlu konuşurken ben dikkatle dinledim. Hiçbir laf atmadım. Kendisi tabii o tarafa geçince biz kürsüye geçtiğimizde konuşturmamak, dinlememek gibi bir durumu söz konusu.” diyerek konuşmasına devam eden Yılmaz Tunç
“Şimdi, bahsettiğiniz, bahsettiğiniz soruşturma izniyle ilgili oraya da gelelim. Soruşturma izniyle ilgili siz demek ki dosyaya vâkıf değilsiniz, dosyayı bir inceleyin. Çalışma Bakanlığı müfettişleriyle ilgili olarak mahkeme, savcılık Çalışma Bakanlığının müfettişleri hakkında soruşturma izni verilmemesiyle ilgili gerekçeye katılmadığı nedeniyle Danıştay'a itiraz etti, şimdi bunu bekliyoruz. Danıştay kararı neticesinde yargı süreci bu anlamda devam edecek.
“TTK'nın sorumluluklarıyla ilgili yargı soruşturma izni istedi”
Yine, Türkiye Taşkömürü Kurumuyla ilgili olarak da Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel
Müdürlük düzeyindeki ön raporda bahsedilen sorumlulukla ilgili olarak da yargı soruşturma izni istedi. Enerji Bakanlığının verdiği cevap -dosyaya bir bakın, ne diyor- şudur: Gerekli tahkikat yangın söndürüldükten sonra olay mahallinde yapılacak keşif neticesinde elde edilecek bulgular doğrultusunda sorumluluk doğarsa bunun beklenmesi noktasında bir kanaat var. Dolayısıyla yargı kendi içerisinde işleyişini sürdürüyor.
“Geride kalanlarına da sahip çıkmaya devam edeceğiz”
O kazada vefat edenlerin hepsi bizim kardeşimiz, hepsiyle biz görüşüyorduk; bayramlarda, özel günlerinde biz sürekli onlarla beraberdik, hâlâ aileleriyle beraberiz. Burada kanun düzenlemeleri yaptık. Evet, vefat eden o canlarımızı elbette geri getiremeyeceğiz, getiremiyoruz ama bundan sonra bu tür canların bir daha gitmemesi için gerekli tedbirleri iktidarıyla muhalefetiyle olumlu bir şekilde burada görüşler beyan ederek konuşmamız gerekiyor. Evet, vefat edenleri geri getiremeyeceğiz ama geride kalanlarına da sahip çıkmaya devam edeceğiz. Burada kanun düzenlemeleri yaptık. Onların sigortalılık süresine bakılmadan maaş bağlanmasıyla ilgili çalışmaları gerçekleştirdik, burada yasal düzenlemeyi gerçekleştirdik. Yine, eş ve çocuklarından hangisi tercih edilecekse kamuda istihdamıyla ilgili yasal düzenlemeyi sadece Amasra kazası için değil, öncesinde olan kazalar ve sonrasındaki kazalarla ilgili de olabilecek şekilde -kanun düzenlemesini- burada gerçekleştirdik.
“Bu öneriler mutlaka geleceğe ışık tutacaktır”
Tabii, Soma kazasından sonra alınan tedbirler var. Hayat hattının epey bir hayat kurtardığını bu kazada da gördük. Zorunlu maskeler, oksijen maskeleri, bunların kullanımına yönelik eğitimler, iş güvenliği eğitimleri… Tabii, bundan sonra, bu Amasra kazasıyla ilgili raporda
da belirtilen öneriler var, bu öneriler mutlaka dikkate alınarak geleceğe ışık tutacaktır.
Tabii, bugün Amasra kazasıyla ilgili raporu konuşarak Meclisin çalışmalarını tamamlıyoruz. Ben bir taraftan hem kazada vefat edenlere tekrar Allah'tan rahmet diliyorum, milletimize başsağlığı diliyorum.”
Bankoğlu'nun Tunç'un bu sözlerine tepkisi ise “Amasra kazası olmasaydı kanun düzenlemesi de yoktu” oldu.
Tunç: “27'nci Yasama Dönemi en uzun süren yasama dönemi oldu”
Yılmaz Tunç, Meclisin 27. Dönem çalışmalarıyla ilgili de “27'nci Dönem çalışmalarında iktidarıyla, muhalefetiyle çok önemli yasal düzenlemeleri burada hayata geçirdik. Milletimizin bizden beklediği gerek ekonomi alanında gerek yargıyla ilgili gerek demokrasi alanında birçok düzenlemeyi hep beraber hayata geçirdik. Çok sayıda kanun düzenlemesi yaptık, denetim faaliyetleri gerçekleştirdik, o denetim faaliyetlerinden bir tanesi de işte bu denetim faaliyeti. Buna benzer çok sayıda, 15 civarında araştırma komisyonu kuruldu çeşitli konularda ve uygulamaya ışık tutacak çok önemli raporlar hazırlandı. Meclisin 27'nci Yasama Dönemi en uzun süren yasama dönemi oldu, bu süre Altıncı Yasama Yılına kadar uzadı ve bu süre içerisinde acılı, tatlı zamanlarımız oldu, burada zaman zaman sert tartışmalar da oldu ancak milletimizin faydasına çok iş yaptık. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ilk Meclisiydi; ben ilk uygulamasının başarıyla gerçekleştiğine inanıyorum. Bundan sonraki 28'inci Dönemin de çok daha başarılı geçeceğine yürekten inanıyorum. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin tecrübesinin üzerine yeni dönemde, ikinci dönemde daha büyük çalışmalara imza atılacağına inanıyorum” şeklinde konuştu.