Bankoğlu: 'Amasra'ya santral cinayettir'
5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla açıklama yapan CHP Bartın Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi Aysu Bankoğlu, 'Tek geleceğimiz, bu topraklar, bu denizler, bu gökyüzü. Verimli ormanları kesip Artvin'e, Sinop'a, Mersin'e, Amasra'mıza santral kurmak, kurmaya çalışmak cinayettir ' dedi.
CHP Bartın Milletvekili ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa Komisyonu Üyesi Aysu Bankoğlu, Birleşmiş Milletlere üye ülkeler tarafından 1972 yılında, 5 Haziran'ın Dünya Çevre Günü olarak belirlendiğine dikkat çekti. Bankoğlu, “Çevre sorunlarına dikkat çekmeyi, gerekli önlemlerin alınması için halkın katılımını sağlamayı amaçlayan bu önemli günü, 1972 yılında, Stockholm'deki zirve sırasında kabul eden 133 ülkeden birisi de Türkiye'dir. Gelin görün ki Anadolu, var olduğu günden bu yana son 18 yılda AKP hükümetinden gördüğü zulmü kimseden görmemiştir. Ağacından ırmağına, kuşundan çiçeğine kadar sahip olduğumuz çevre, tek geleceğimizdir. Sadece Türkiye'nin değil tüm dünyanın geleceği, iyi davranmadığımız çevrenin hepimize ödeteceği bedelde saklıdır” dedi.
“Amasra'mıza santral kurmaya çalışmak cinayettir”
Doğanın insana ihtiyacı olmadığını belirten Bankoğlu, dünyanın yüzde 70'inin suyla kaplı bulunduğunu ancak kullanılabilir su kaynaklarının ise binde 3 oranında olduğunu belirtti. İklim değişikliklerinin tek sorumlusunun insan olduğunu söyleyen Bankoğlu, “Doğadaki hiçbir canlının insana ihtiyacı yoktur. Ne karıncanın ne de denizin. Bir fındık ağacının ya da bir lüferin. Hükümet, toprağın verimini görmezden gelip ağacını kesip betonlarla doldurmanın marifet olmadığını hiç değilse şimdi kabul etmelidir; çünkü zararın neresinden dönülse kârdır. Ormanları kesip yandaşlara ev, AVM, gökdelen yaptırmak, ormanları kesip havaalanı yapmak, yol yapmak cinayettir. Yine verimli ormanları kesip Artvin'e, Sinop'a, Mersin'e, Amasra'mıza santral kurmak, kurmaya çalışmak cinayettir. Denizlerimizde balık, ağaçlarımızda elma, toprağımızda çilek yetiştiremez olduk. Çevreye verilen zarar, uzun vadede ekonominin kötü gitmesinden daha büyük bir felakettir. Zira bu hükümet gitse de verdiği zarar hep yaşayacak; nesiller boyu devam edecek. Havanın, toprağın, denizin öldürülmek istendiği bir Amasra'da ya da diğer kentlerimizde, yurttaşlarımız çocuklarına çorak, zehirli ve betondan bir miras bırakma vebalini yüklenmemelidir” şeklinde konuştu.
“Hayvanlar artık kentlere iniyor”
Özellikle pandemi sürecinde, en büyüğünden küçüğüne doğal ortamından edilmiş pek çok hayvanın kentlere indiğine, caddelerde gezdiğine şahit olunduğunu ifade eden Bankoğlu, esasında sevgisizliğin her türünün aynı olduğunu belirtti ve vatandaşları çevreye sahip çıkmaya devam ederek şöyle konuştu :
“İnsanı seven, doğaya düşman olmaz; doğayı seven, hayvanı ağaçtan, bulutu dalgadan ayırmaz. En büyük sevginiz, rant yaratmaksa o konu ayrı tabii. O zaman, ne kadın ne çocuk ne doğa sevgisi kalır. Bir ağacın kesilmemesi için koca köşkü taşıtan Atatürk'ün Türkiye'sinden zeytinlikleri, ormanları otel müteahhitlerine, güzelim yaylaları yol müteahhitlerine, fındığın, balığın, turizmin ekmek kapısı olduğu Amasra'yı enerji müteahhitlerine gönül rahatlığıyla veren bir yönetimin kıskacındayız.
“Vicdani sorumluluğumuz”
“Ümitsizliğe kapılmamız, çevre için de geleceğimiz için de en büyük felaket olur. Ses çıkarmadığımız, görmezden geldiğimiz çevre katliamları, kapımızı su baskını, kuraklık, deprem, fakirlik ve her türlü hastalık olarak çalacaktır. Verilen zararı telafi etmek için çabalamaya bugün başlarsak yarınlara dua edilecek bir miras bırakmış oluruz. Doğaya, çevremize katkıda bulunamıyorsak bile en azından zarar verilmesine engel olmak vicdani sorumluluğumuzdur. Çevre Günü'nde, bu yılın konusu biyoçeşitlilik; yani denizde ve karada her türlü canlı çeşidinin hızla yok olmasına karşı etkili önlemler alabilmek. Başta Bartın'da olmak üzere yurdun hiçbir köşesinde, havamızı, denizimizi ve toprağımızı kimsenin karartmasına izin vermeyeceğiz.”