Tahsin ÖTGÜÇ

RAMAZAN BAYRAMI

Tahsin ÖTGÜÇ

İslam toplumunda senede iki defa kutlanılan iki bayramdan biri Ramazan bayramıdır. Ramazan ayının her gününü Allah’ın isteklerini yerine getirerek geçiren ve bu anlam da zaman nimetini iyi değerlendiren Müslüman kullarına Yüce Yaratıcı, bir nimet daha vermiştir ki, bu nimet Ramazan bayramıdır. Dini bayramlar, İslam toplumlarındaki bireyler arasında milli birlik ve beraberliği, Dini bütünlüğü meydana getirmektedir Bu açıdan dini bayramların toplumdaki yeri ve önemi büyüktür. Ramazan ayında bir ay boyunca gecesiyle, gündüzüyle başta oruç idadeti olmak üzere, yapılan hatimler, beş vakit namazın yanı sıra kılınan teravih namazları, verilen iftarlar, muhtaç durumda olanlara verilen fitre, fidye ve zekâtlarla zaman dilimi dolu olarak değerlendirilmiştir. İşte bu tablodan sonra bayram, Müslümanların hakkıdır.   

Bayram. Sevinçli olma, huzur bulma, neşelenme anlamlarına gelmektedir. Bayram günlerinde her kes huzur bulmalı, elem ve kederden uzak manevi coşku içerisinde diğer İnsanlarla kaynaşabilmelidir. Zira insanların buna ihtiyacı vardır. Gülmek, eğlenmek neşelenmek her insanın ihtiyacıdır. Bayram günlerinde bütün insanlar, sılaya doğru akın ederler. Sevinç ve mutluluğunu paylaşmak için dostlarının, akrabalarının yanında olması gerekir. Bundan dolayı kentli, kasabalı ve köylü bir yerde, bayram vesilesi ile buluşurlar. Hasret giderirler. İkram ve hediyeleşmeler yapılır. Bu hal, akraba ve dostları birbirine yaklaştırır. Aralarında varsa birtakım olumsuzluklar bertaraf edilmiş olur.                  

Peygamberimiz (sav ) efendimiz bir hadislerinde; “Sizden Allah’a ve ahiret günü ne iman eden misafirine ikram etsin. Sizden Allah’a ve ahiret gününe inanan komşusuna eziyet etmesin. Sizden Allah’a ve ahiret gününe iman eden konuştuğu zaman ya hayır konuşsun veyahut sükût etsin” buyurdular. Buhari, Edep, 31... Bayram günlerinde gittiğimiz dost ve akrabalarımıza hediye getirmeliyiz. Hediyenin büyüğü küçüğü olmaz. Yeter ki gönül hoşnutluğu ile verilsin. Alan da bundan memnun olsun. Hediye vermek sünnettir. Peygamberimiz (sav) efendimiz hediyeleşiniz, hediyeleşmek kalplerdeki kin ve nefreti giderir. Bayramların amacı da insanlar arasında dargınlık ve kırgınlıkları kaldırarak barışı sağlamaktır.                   

 Bayram günlerini normal tatil olarak düşünmemeliyiz. Zira bayram günleri, paylaşım ortamlarıdır. Kaynaşma, birlik ve dirlik olma zaman dilimleridir. Bundan doyalı bayramda evlerimizde misafirlerimize ikram etmek üzere beklemeliyiz. Bizler de eş-dost ve Akrabalarımıza, misafirliğe gitmeliyiz. Onların mutlu günlerine ortak olmalıyız. Elimizden geliyorsa maddi ve manevi yardımda bulunmalı ve dertlerine ortak olmalıyız. Etrafımız daki yetim ve yoksullara yardım ellerlimizi uzatarak gönüllerini almalıyız. Çocuklara hediyeler vererek sevinmelerine vesile olmalıyız. Anne ve babamız yakında ise bayramlarını bizzat giderek tebrik etmeliyiz. Uzaktalar ise telefonla bayramlarını kutlamalı ve maddi, manevi yönden bir ihtiyaçlarının olup olmadığını sormalıyız. Bu davranışımız onları mutlu kılacak, geleceklerine güvenle bakmalarına vesile olacaktır. Bayramların asıl amacı, kaynaşma paylaşım ve birlikte mutluluğu yakalamadır.               

Arefe ya da bayram günü mezarlıklar ziyaret edilmelidir. Genelde bu mekânların ziyareti, bizler için önemlidir. İbret almak ve kendimize çekidüzen vermek bakımından. Bu mekânlarda bildiğimiz surelerden okuyup orada bulunanların ruhlarına ithaf edebiliriz. Rama

zan bayramında vereceğimiz ikram ve hediyeler, alanlar kadar bizleri de mutlu edecektir. Ye tim ve yoksulların, eş ve dostlarımızın yüzlerinin gülmesi, bizleri de neşelendirecektir. Bu bayramda bütün Müslümanlar kaynaşsınlar, barış ve sulh içinde olsunlar, birlikte gülsünler inşallah. Özellikle Filistin’de İsrail’in zulmü son bulsun. Oradaki Müslümanlar da bu bayramda mutluluğu yakalayabilsinler. Bu duygularla Din kardeşlerimin Ramazan Bayramını tebrik eder, ülkemize, İslam âlemine, huzur, barış ve hayırlar getirmesini Yüce Mevla’dan niyaz ederim.

                                                                                        Tahsin ÖTGÜÇ- Emekli Müftü

Yazarın Diğer Yazıları