Tahsin ÖTGÜÇ

KADIN VE ÇOCUĞA ŞİDDET

Tahsin ÖTGÜÇ

                           Evlilikte esas olan müştereken kurulan yuvanın sıhhatli bir şekilde idame ettirmektir. Bunun için yuvanın sahibi kadın ve koca, birbirlerine karşı sevgi ve saygı tablosunu oluşturmaları gerekmektedir. Zira birliğin ve dirliğin kaynağında bu iki kavram bulunmaktadır. Günümüzde medya ve gazetelerde gördüğümüz kadına karşı şiddet ve buna bağlı boşanmaların hızla yaygın hale gelmesi, karşılıklı anlayışın, ahlaki değerlerin zayıflamasından kaynaklandığı gözlenmektedir. Eşlerin kurdukları yuvalarının huzur ve mutluluğu adına her türlü zorluğa birlikte göğüs germeleri önem arz etmektedir. Bunu sağlamak için de sabır ve sebatı elden bırakmamak lazım gelir.

                       Yüce Allah (cc) Kur’anında “ Onlarla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmadıysanız olabilir ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız da Allah onda pek çok hayır yaratmıştır”, buyurmuştur. Nisa/19. Kadınlara iyi davranmak, hak ve hukukuna riayet etmek, huzur ve güven ortamı meydana getirmek Allahın bizlere bir emridir. Allah’ın her emri sorumluluk gerektirir. Bunun için söz ve eylemlerimizin yararlı olmasına dikkat etmemiz gerekir.  Peygamberimiz (sav)  efendimiz;” Sizin en hayırlınız hanımlarına karşı en iyi davrananlarınızdır,” buyurarak ailenin birlik ve beraberliğinin önemine dikkat çekmiştir. Tirmizi, Rada,11. Karşılıklı güvenin olmadığı yerde huzursuzluk başlar. Zaman içinde giderilmediğinde, sert söz ve eylemler baş gösterir. İlerleyen zamanlarda sert tavırların yerini şiddet alır. Çoğu zaman şiddetli geçimsizliğin sonucunda arzu edilmeyen boşanma kendini gösterir.

                    Ayet ve hadisi şerifin meallerine baktığımızda, kadınlara karşı iyi geçim kurma, güzel davranış sergileme, onlara değer verip haklarını gözetmemiz gerektiği anlaşılmaktadır. Kadın annedir. Cennet annelerin ayakları altındadır buyuran peygamberimiz (sav) efendimiz kadının değerini ortaya sergilemiştir. Kadın ve çocuklar Allah’ın insana verdiği birer emanettirler. Emanete riayet etmek gerekir. Emanetin korunup kollanması lazım gelir. Emanet edilen insan olduğunda durum daha da önem kazanır. Peygamberimiz (sav) efendimiz “İslam’da zarar vermek, zarara zararla karşılık vermek yoktur” buyurmuştur. Riyazüssalihin. İslam’da barış var, huzur var, paylaşım var, yardımlaşma ve dayanışma var,                kendisine yapılmasını istemediği bir şeyin başkasına yapılmasını istememek var. Müslüman toplumunda kadın, çocuk ve hiç bir insana ve diğer canlılara işkence olamaz. Şayet oluyorsa, söz konusu toplumda İslami anlayış ve yaşantı o denli zayıflamış demektir. Kadın cahiliye Arap devrinde söz sahibi değildi. Kadına değer verilmiyor, hak sahibi yapılmıyordu. Kadının hakkını arayacak bir merci de yoktu. Hukuk olmadığı için güç, kuvvetli olandaydı. Bu devir çoktan kapanmıştı.              

                Televizyon ekranlarında her gün bir kadının kocası veya bir başkası tarafından işkenceye maruz kaldığını üzülerek görüyoruz. Çocukların anneleri veya bir başkası tarafından işkence edildiği veya öldürüldüğünü esefle görüyoruz. Sormak lazım geliyor, hangi çağda yaşıyoruz? Bu ahvalle nereye gidiyoruz. Yeni yeni kanunlar çıkıyor, bir takım tedbirler alınıyor. Ama bir türlü toplumdaki işkence olayları bitmiyor veya gerilemiyor. Sanki inadına toplum huzursuz ediliyor. Bir yerlerde yanlışlık var gibi. Evet, bir yanlışlık var. Kadın ve çocuklara işkence eden, cana kıyan, çocuk ve gençleri kandırarak terör örgütlerine sevk edenlerin kalplerinde zerre miktarı Allah sevgisi (Allah korkusu) yoktur. Allah sevgisini kalbinde taşıyan insan, Allah’ın darılmasından, gücenmesinden ve kızmasından çekinir. Kalbinde Allah’ın sevgisini taşıyan insan, Onun haram kıldığı ve yapılmasını istemediği hiç bir şeyi icra edemez. Çünkü işin sonunda sevgiden mahrum kalma ve ilahi cezaya duçar olma vardır.

                Bu bakımdandır ki, günümüzde fert ve toplumun huzur ve güvenini bozan kişi ve kişiler insanlık vasfını yitirmişlerdir. Bunlarda ahlaki çöküntü başlamıştır. Ahlakın olmadığı yerde, iffet, utanma ve sıkılma duygusu yoktur. Bu durumda olanlar, eşlerini sokak ortalarında işkence edebilirler. Hatta bıçaklayarak veya silahla öldürebilirler. Çocuklarını ölüme terk edebilirle. Diyarbakır’da çocuklarının dağdan gelmesini bekleyen kadınların (annelerin) yanlarından geçerken onlara alaylı gözle bakabilirler. Çünkü çocukların dağa çıkmasını onlar rehberlik etmişlerdi. Kürt halkının haklarını ve huzurunu böyle sağlayacaklardı. İnsanda Utanma duygusu kalmayınca ondan gayri ahlaki, her şeyi beklemek mümkündür. Derler ya, kork Allahtan korkmayandan. Kadına ve çocuğa şiddetin son bulması için, her insanın Allah’ın kulu olduğu bilincine erişmesi, insana verilen hayatın mutlaka sona ereceği ve sonuçta Allah’a hesap vereceğini bilmesi ve inanması, o denli önemlidir. Değilse arzu etmediğimiz bu tablodan kurtulmak zor görünmektedir.

 

                                                                                                                  Tahsin ÖTGÜÇ- Emekli Müftü

Yazarın Diğer Yazıları