Tahsin ÖTGÜÇ

İNSANLIĞIN BİTTİĞİ YER FİLİSTİN

Tahsin ÖTGÜÇ

İnsanlar dünyaya gelirken yaşama hakkına sahip ve bağlı oldukları dinin vecibelerini hür iradeleriyle ifa etme kudretindedirler. Bu güç ve imkân kendilerine Yaratan tarafından verilmiştir. Hiçbir bir güç ve otorite, insana doğuştan verilen haklara müdahale edemez. Zira bu haklar dokunulmazdır. Yaşama hakkı, din ve vicdan hakkı, eğitim ve öğretim, mal ve mülk hakkı, camiler ve mescitler, havralar, kiliseler bu cümledendir. Dünyanın hiçbir yerinde insanlara mamedlerine gitme yasağı konmamıştır, konamaz da. İnsanlığın olduğu yerde bunlar olamaz. Ne yazıktır ki, dünya kamuoyunun gözleri önünde insanlığını yitirmiş İsrail askeri tarafından Mescidi Aksa ya giden Müslümanlara eziyet ediliyor. Bu varlıklar, kadın erkek, yaşlı, genç ayırt etmeksizin insanlara darp ediyorlar. Akıllarına gelen her türlü gayri insani muameleyi reva görüyorlar. Bunlarda ne korku var, ne de utanma ve sıkılma var. ABD nin çıkardığı insan hakları evrensel beyannamesi kimler için geçerlidir. Bu beyanname insanların haklarına saygı için ise, İsrail devletinde yaşayanlar bundan muaf mı dır?

            Her gün televizyon ekranlarında Filistin halkına yapılan zulmü bizlerin gördüğü gibi, tüm dünya izlemektedir. Nerede insan hakları savunucuları, Filistin’deki masum ve mağdur Müslümanlara  yapılan işkence ve katliamlar, insan hakları konusuna girmiyor mu? Yoksa zulme uğrayanlar Müslüman oldukları için mi?, galeye alınmıyor. Eğer böyleyse, öyle gibi gözüküyor. O zaman denilebilir ki, Cahiliye Arap devri geriye mi geliyor. Çünkü o zamanda durum aynıydı. İnsan hakları ayaklar altında, haklı hakkını alamaz, haklı hakkını alacak bir merci bulamazdı. İşte şimdide Filistin halkı hakkını alacak bir merci arıyor ama bulamıyor. Dünya bu zulmü sadece seyrediyor. Genelde gayri Müslimler söz konusu Müslümanlar olunca hep birlikte sessiz kalıyorlar. Durum tersi olunca, hep beraber hareket ediyorlar. Peki, İslam âlemine ne oluyor. Bunlar Filistin deki insanlık dışı olayları görmüyorlar mı? Görüyorlar da suskun mu kalıyorlar. Böyle yapıyorlarsa ki, bu günkü manzara bunu ispatlıyor. İşte bu durum çok vahimdir. Allah bunun hesabını mutlaka soracaktır. Türki yenin, dünyanın her tarafında mağdur ve mazlumlara yaptığı yardımları ve özellikle Filistin’deki meydana gelen olaylara gösterdiği tepkileri görmüyorlar mı?

            Korkunun ecele faydası yoktur. Ehli küfür birlikte hareket etmekte ve güç birliği sağlamaktadır. Hiç vakit kaybetmeden İslam ülkelerinin birlik olup dünyada ve özellikle İslam ülkelerinde meydana gelen insanlık dışı olaylara müdahale etmeleri zaruri hale gelmiştir. Gidişatın iyi olmadığı gözler önündedir. Bu gün mescidi aksa, yarın Kâbe, diğer gün de Mescidi Nebi olabilir. Müslümanların ilk kıblesi mescidi aksaya postallarıyla girenler şimdiden önlemler alınmazsa diğer mescitlere de girerler. Çünkü İsrail yönetici ve askerlerinin insanlık duyguları kaybolmuş ve değişik varlık haline girmişler. Bunların kendi dinleri olan Yahudiliğe de saygıları kalmamıştır. İslam ülkeleri İsrail ile ilişkilerini gözden geçirmeleri ve yapılan zulme sessiz kalmamaları İslami açıdan büyük önem arz etmektedir. Zulme sessiz kalmak, imanın zayıf olduğunu gösterir. Bundan kurtulmanın yolu, gerçeklere sarılarak yeniden kıyama kalkmaktır. İsrail askerlerinin mescidi aksaya postallarıyla girmeleri ve halka zulmetmeleri tüm İslam ülkeleri tarafından tel’in edilmesi gerekmektedir. Filistin’deki Müslümanlara yapılan zulüm ve askerlerin postallarıyla mescidi aksaya girmeleri normal halmiş gibi olağan hale gelebilir.  Bu durum çok büyük tehlike arz eder.

            Sözün özü İslam ümmetinin, Filistin’deki mağdur ve mazlum halkın durumunu görmesi ve çare araması gerekir. Bu insani ve İslami bir görevdir. Allahın kuranı kerimde şu fermanına kulak vermek önemlidir. “Hep birden Allah’ın ipine (Kuran’a) sımsıkı sarılın, ayrılıp dağılmayın.” Ali İmran, 103.  Bu gün birlik olma günüdür. Ehli küfür her geçen gün yeni birlik içersinde  Müslümanların huzurunu bozacak eylemler ortaya koymaktadır. Cuma günü Yeni Zelanda da 2 camiye yapılan saldırı, bunun canlı örneğidir. Müslüman’ın müslümandan başka dostu yoktur. Müslümanların huzur ve güveni, ancak kendi aralarında birliği sağlamakla mümkündür.                

                                                                                                 Tahsin ÖTGÜÇ- Emekli Müftü

 

           

Yazarın Diğer Yazıları