Güngör Gökdağ

TÜRKİYE'Yİ HIZLA FELAKETE SÜRÜKLEYENLER KİMLER? 

Güngör Gökdağ

TÜRKİYE'Yİ HIZLA FELAKETE SÜRÜKLEYENLER KİMLER? 
    Memleketin, hayatın her alanında süratle ilerlemesi için ciddi manada bir vatandaşlık bilincinin oluşturulması elzemdir. 
    Düşünce sistematiğinin merkezine vatan ve insan sevgisini almış, geçmişi, kültürü ve dini ile barışık, bütün ideolojik saplantılardan uzak insanlara her şeyden daha çok ihtiyaç var. 
    Yasadışı örgütlerin, siyasi partilerin, saplantılı ideolojilerin, mensup olduğu cemiyet ve cemaatler ile kendi menfaatlerini, memleketin menfaatlerinin                üstünde gören, ülkesi zora düştüğünde sevinen, bombalar patladığında hazzın doruklarına varan, Batılı ülkelerle kaos yaşandığında onları haklı bulan, kendi ülkesini eleştiren pusulası şaşmış mürtekipler, hasta ruhlu, şizofrenler, bukalemun gibi her ortama uyan, olduğundan farklı görünen embesiller, çıkarı için benimsemediği düşünceyi savunan, asgari ahlaka dahi sahip olmayan insan                 müsveddeleri, haramzâdeler,             yiyiciler, at hırsızları, tokatçılar, kul hakkı yiyen namussuzlar, ateşle oynayan, ahireti unutmuş, nisyan içinde ama dini bütün gözüken sahtekarlar, din ve devrim yobazları memleketin ilerlemesinin önünde duran en büyük engel ve birer  takozdurlar.
    Devlet içinde kümelenmiş, uzun yıllar kök salmış, hücrelerine kadar sirayet etmiş, vermeye değil sürekli almaya alışmış, "Devletin malı deniz yemeyen domuz" düsturunu kendine referans yapmış, derin ve paralel yapılara, terör örgütlerine karşı dik ve omurgalı bir duruş sergileyemeyen, tel'in bile edemeyen, konuşulduğunda cephesi belli olmayan hainler, çevresine güven vermeyen, gördüğü yanlışı düzeltmeyen, emr-i bil mâruf yapmayan neme lazımcılar, şirazeden çıkmış, haya perdesini yırtmış asalaklar, kamuda çalışıp solunumu devam eden parazitler devletin             birlik ve beraberliğinin önünde duvardırlar.
     Ülke için, sadece pranga işlevi dışında, işgal ettikleri makam ve mevkilere hiçbir şey katmayan, alın teri dökmediği halde başkasının hak ve emeğini yiyen, alttakilerin sırtına basarak yükselen, sonra onları tanımayan kravatlı haydutlar, çalışmadan para almaya alışmış, çalıştığı kurumda üst rütbedekini tanrı, alt rütbedekini ise köle olarak gören kifayetsiz muhterisler,            vizyonsuz, çapsız, liyakatsiz, her devrin adamı, iktidar yalakası, insanlığa faydasız muzırlar, hakkında değil soruşturma veya tahkikat, mastır-doktora çalışması yapılsa çözülemeyecek karakteri bozuklar, makam ve servet düşkünü, nefsini dizginleyemeyen, kendini frenleyemeyen azgınlar, mevki ve para           verilecek olsa, memleketini kaşla göz arasında düşünmeden satacak, devran değiştiğinde otobüsten ilk inecek ahlak yoksunu değersiz yaratıklar, memleketimizi örnek         alınacak, huzurlu, emniyetli, bilimi esas alan, insana değer veren, daha yaşanılabilir bir üst seviyeye             çıkaramazlar. 
    İnsanları yanılgıya düşüren ama kendini iyi gösteren, iyi görünen, iyi geçinmeye çalışan, iyilik edebiyatı yapan, fakat ikiyüzlülüğü tutum ve davranışlarıyla her durumda belli olan, bir yerlerden güç alarak oturduğu koltuğu sadece işgal eden, hizmet edecek bir başkasının gelmesini, çalışmasını                engelleyen, salt çıkarından başka hiçbir şeyi olmayan, memleket yangın yerine dönse kılı                   kıpırdamayacak, hatta bir kibrit de kendi çakacak, eyvallah etmeyecek, vatan, millet, ümmet söz konusu olduğunda duyarsızlık sendromuna giren, katma değersiz, varlığıyla sıkıntılı varlıklar, insanımızın saf ve ulvi duygularını istismar eden, karanlık dehlizlerde ilerleyen, fazilet ve dürüstlükten yoksun, estetik ve zerafetten uzak, sanat ve kültürden beri, maneviyat fukarası, menfaatçi zümre en az terör kadar ülke için zararlıdır.                     Eşantiyoncu, rüşvetçi, dalavereci, bananeci mahluklar, çıkarılmadığında sağlığı bozan bir tümör gibi bünyeyi huzursuz eden, uyum ve ahengi bozan bu insancıklarla toplum olarak elbirliğiyle mücadele edilmelidir. 
    Türkiye ile sorunlu, Cumhuriyetle kavgalı, İslam tarihi ile problemli, kimi sevdiği, kimi tuttuğu belli olmayan, her şeye karşı, negatif enerji yayan, hiçbir şeyi beğenmeyen, sürekli eleştiren, demokrasi, insan hakları, özgürlükler, zulüm, hak-hukuk gibi kavramlara uzak, hiçbir konuda harbi olamayan, sadece menfaatlerini esas alan münafık alçaklar, tescilli düşmandan daha tehlikelidirler. 
    Ülkesinin Cumhurbaşkanı'na, Başbakan'ına, Meclis Başkanı'na, muhalefet lideri başkanına, Genel Kurmay Başkanı'na söven, tahkir ve tezyif eden, ülkenin istihbarat teşkilatına düşman, emniyetine düşman, ordusuna düşman, Diyanet İşleri         Başkanlığı'nı Vatikan'a benzeten, değer üretene saygı duymayan insanlar güruhunun, bırakın memlekete, insanlığa ne faydası  olabilir? 
    Üniversitelerde örneğine zaman zaman rastlanan, ülkenin  pırlanta gibi zeki ve çalışkan gençlerinin önünü kesen, Anadolu'dan gelen çocukların ilerlemesini engelleyen, yetenekli ve bilenleri kendine tehlike addeden, basit bahanelerle öğrenciye türlü türlü zorluklar çıkaran, devletin üniversitesini babasının çiftliği gibi gören, kurumun sağladığı imkanları sonuna kadar sömüren, rakip gördüğü akademisyenlere çamur atan, eğitim yapmayan, emir-komuta sistemiyle öğretimi sürdüren, talebeyi değersiz gören, adalet terazisinin kefesi bozulmuş, ilahi adaleti unutmuş illegal yerlerden talimat alan eğitimli eşkiyalar, Türkiye'yi imar edecek, vatana ve insanlığa hizmet edecek kaliteli insanlar yetiştiremez. 
    21. yüzyıl Türkiye'sinin hedefleri bunlarla yakalanamaz.
Vatan, millet ve hak dava önünde engel olarak duran, mutasyona uğramış ne kadar sütü bozuk varsa, kamu kurum ve kuruluşlarından temizlenmeli, ivedilikle uzaklaştırılmalıdır.
     FETÖ, PKK, IŞİD, DHKP-C gibi örgütler kadar, görünmeyen, fakat varlığı ve tehlikesi toplumun  bir kesimi tarafından bilinen                çıkarcı, kriptolar da görevlerinden el çektirilmeli, çalıştıkları kurumlardan uzaklaştırılmalıdır. 
    Siyasi parti, sivil toplum kuruluşu, vakıf, dernek gibi faydalı kuruluşların içinden de temizlenerek, arındırılmalıdır. 
    Felaket kapıya dayanmadan tedbirler alınmalı, uyuşmuş beyinler yeniden uyandırılmalıdır. Devletinin aldığı önemli kararların arkasında duran, örf, adet, kültür, anane ve milli değerlerine bağlı, vatansever, cengaver, hukuka bağlı, İslam'ı bilen, özümseyen, yaşamına tatbik eden, Allah korkusu olan, insan sevgisine sahip, küçüklerini seven, büyüklerini sayan, dürüst nesiller yetiştirilmelidir. 
    Toplumun her kesiminde var olan azimli, dirençli, ahlaklı, namuslu, erdemli ülkesine hizmet aşkıyla yanan vatan evlatları el üstünde tutulmalıdır. 
    Duyarlı olan insanlara hassas görevler tevdi edilmelidir. 
    Altın olmak için yola çıkanla, altın bulmak için yola çıkan aynı değildir. 
    Zira toplum olarak kurtuluşumuz da, ülke olarak kalkınmamız da buna bağlıdır. 
Kaynak: Türkiye'yi Hızla Felakete Sürükleyenler Kimler? 

Güngör GÖKDAĞ

Yazarın Diğer Yazıları