Bilgehan BULUT

PİRUS

Bilgehan BULUT

Yine bir gün bir ilkbahar sabahı İskenderle,  Pirus beni bruncha davet etti. Sene M.Ö 280…  Hizmet hörmet o biçim. Masayı donatmışlar. Ayıptır söylemesi Fırında Istakozumuzu, Portakallı Ördeğimizi keyifle yedik. Yemekten sonra yediklerimizi yakalım biraz diye sarayın havuzunda yüzdük. Sonrasında şezlonga uzandık güneşleniyoruz. Bir taraftan da cariyelere thai masajı yaptırıyoruz. Anlayacağınız hayat bize güzel… Bu arada sohbet koyu, gelsin çaylar, gitsin kahveler, keyfimiz gırla…

Pirus daha o zamanlar çok genç, tıfıl, yeni yeni palazlanan bir lider. Birden söze girdi ve dedi ki “Benim çok büyük hayallerim var.”  İskenderle göz göze geldik. (Yine ne saçmalayacak bu çocuk gibisinden.)  “Anlat hele, neymiş bu hayaller?” dedim.  “Adriyatik’in karşı kıyısına geçip Roma’yı vuracağım.” Dedi. Baktım bu çocuk niyeti bozmuş, ciddi ciddi Roma’yı vuracak. Söze girdim ve dedim ki “Oğlum Roma kolay kolay vurulmaz.  Anlıyorum, gençsin, kanın deli akıyor… Saçmalama ne gerek var şimdi durduk yerde Roma’yı vurmaya? Diyelim ki vurdun, ya sonra?” Dedim. “Sonra tüm Sicilya adasını alacağım.” Dedi.  “Ya sonra?” Dedim. “Sicilya’yı almam çok daha büyük zaferlerimin basamağı olacak. Sonrasında Libya ve Kartaca’yı da alacağım.” Dedi. “Ya sonra?” Dedim. “Sonra bütün Helen Dünyasının mutlak hakimi olacağım.” Dedi. “Ya sonra?” Dedim. İşte o gün geldiğinde dostum, artık rahatlayacağız. Bütün gün güzel güzel oturup çayımızı, kahvemizi içeceğiz. Keyifli sohbetler yaparak günlerimizi geçireceğiz.’’ Dedi.

“Oğlum zaten şuan ne yapıyoruz?” Dedim.

Antik dönemde Yunan kolonilerinden biri olan Epirus‘un şan ve şeref düşkünü kralı Pirus’unRoma‘ya saldırmasıyla başlayan savaş, M.Ö. 279 (Heraklia savaşı) ve M.Ö. 280 (Asculum Savaşı) yıllarında gerçekleşen iki büyük savaştan oluşur ve bütünüyle Pirus Savaşı olarak bilinir.

Pirus Savaşı, Epiruslu Pirus’un gözü karalığı ve savaş yeteneği sayesinde elde ettiği zaferle sonuçlanmıştır. Ancak savaş sonunda Epiruslu Pirus’un devasa ordusundan geriye sadece birkaç tane askeri kalmıştır. Pirus savaşta onlarca filini, yakın arkadaşlarını, komutanlarını ve ordusunun tamamına yakınını yitirmiştir. Savaş sonunda yüksek bir tepeye çıkıp savaşın olduğu alana bakarken tarihe geçecek şu sözünü söylemiştir; “Romalıları bir kez daha yenersek tamamen biteceğiz.”

Yani Türkçesi; Attığın taş, ürküttüğün kuşa değecek.

Öyle veya böyle, o gün bugündür “Pirus Zaferi” deyimi, boş ve kof bir başarıyı, ya da çok pahalıya mal olduğu için neredeyse yenilgiyle bir sayılması gereken bir galibiyeti anlatmak için kullanılıyor.

İyi de ben şimdi durduk yerde Pirus Zaferini ne için anlattım?

Bizde hayatımız boyunca irili ufaklı bir sürü savaşa giriyoruz. Seçimler yapıyoruz, kararlar veriyoruz. Bazen incir çekirdeğini doldurmayacak sebepler için büyük savaşlara girip büyük kayıplar veriyoruz.  Aslında farkında olmadan bir sürü Pirus Zaferi yaşıyoruz. Bazen “Ne pahasına olursa olsun yapacağım.” Dediğimiz şeylerin içi boş olabilir.

Şimdi bu kadar anlatmışken Pirus’un akibetini merak edenler olabilir.  Aslında pek merak edilecek bir şeyde de yok. Malum su testisi su yolunda kırılır. Pirus hiçbir zaman akıllanmadı. O savaştan o savaşa koştu durdu. Roma’dan sonra Makedonya’ya saldırıp kral II. Antigonus’un tahtını gaspetti. Oradan M.Ö 272’de Sparta’ya yöneldi, ama çok şiddetli bir mukavemetle karşılaştı. Yeni fırsatlar peşinde koşarken girdiği Argos kentinde, sürüklendiği sokak savaşlarının içinden çıkamadı. Kafasına yediği bir tuğlayla attan düştü ve yerde baygın yatarken başı kesilerek öldürüldü.

Sevdiğim söz: “Galiba ben insanlarla nasıl yaşanır bilmiyorum. Yani insanlarla nasıl konuşulur, arkadaşlarla neler yapılır, sevgilin olursa onunla nasıl vakit geçirilir, biriyle arandaki mesafe nasıl ayarlanır…  Ama hep biliyormuş gibi yaptım. Ve hep yanlış yaptım.” – Şahsiyet Dizisinden

Konu hakkındaki düşüncelerinizi aşağıdaki e-mail adresine yazabilirsiniz. Diğer görüş ve önerileriniz için de yazabilirsiniz.

e-mail: [email protected]

 

Yazarın Diğer Yazıları