Bilgehan BULUT

HAYIR

Bilgehan BULUT

Hayatınızı kontrol etmekte zorlanıyorsanız, insanların sizden faydalandığını hissediyorsanız, birileri zamanınızı, enerjinizi ya da paranızı istediğinde istemediğiniz halde veriyorsanız sıkıntı var. Sevmediğiniz yemeği yiyorsanız, istemediğiniz ortamda bulunuyorsanız, siz dışarıda yürüyüş yapmak isterken eşiniz, sevgiliniz veya bir arkadaşınız evde oturmak istiyor diye evde oturup, o salak dizileri izliyorsanız sıkıntı var. Çünkü yapmak istemediğiniz şeyleri yapıyorsunuz, bu yüzden keyif almıyorsunuz ve etrafınızdakilere gıcık oluyorsunuz. Özsaygınız dibe vuruyor ve kendinizi tüketiyorsunuz.

Peki sıkıntı nerde? “Hayırda.” “Hayır” demeyi bilmiyoruz.  Neden “Hayır” demeyi bilmiyoruz,  her şeye “Evet” diyoruz? Bizi kim evetçi yaptı?

Gerçek şu ki doğduğumuzdan beri herkes bize “Evet” dedirtmek için uğraşıyor. Yani bir “Evet kültürü” içinde yetiştirildik. Evde annemiz, babamız, okulda öğretmenimiz, sosyal hayatta eşlerimiz dostlarımız hep “Evet” dememizi istediler. “Evet”  demediğimizde dövdüler, küstüler ve cezalandırdılar. Bizi korkuttular, “Hayır” dediğimizde karşımızdakini kaybedeceğimizi düşündürdüler. Oysaki bizi şunu öğretmeleri lazımdı. “Kaybetmekten korkan, kaybeder.”

Hayatımızı istediğimiz gibi yaşamak için  gerektiği zaman, canımızı sıkanların alayına “Hayır” demesini öğrenmemiz gerekiyor. Aslında “Hayır” da bir “Evet”tir. Çünkü başkalarına “Hayır” dediğimizde kendimize “Evet” demiş oluyoruz. Bunu bir bencillik olarak düşünmeyin, “Hayır” dediğinizde karşınızdaki incinmek veya küsmek zorunda değil, size gerçekten saygı duyanlar “Hayır”ınızı olgunlukla karşılayacak ve bu yüzden sizi yargılamayacaktır. Bu yüzden başkaları da size “Hayır” dediğinde sizde onlara kızmayın, saygı duyun. Hayır dediğinizde bir tepkiyle karşılaştığınızda sizde tepkinizi koyun, gerekirse o insanı hayatınızdan çıkartın. Zaten size saygı duymayan birine ne gerek var değil mi? “Hayır” demek aslında bir sınır çekmektir. Kendinize alan oluşturmaktır. Bu alanı oluşturmanız için güçlü olmanız lazım. Başkalarına “Hayır” demenin gücüne sahip olduğunuzda hem kendinizi hem etrafınızdakileri daha iyi anlayacak, kendinizi daha değerli hissedecek ve karşılaştığınız problemleri rahatlıkla çözeceksiniz ve artık “Evetlerinizin” bir anlamı olacak.

Sadece insanlara mı “Hayır” dememiz gerekiyor?  HAYIR! Buradan hayvanlara ve bitkilere de hayır dememiz gerektiği anlaşılmasın. Kendimize de hayır dememiz lazım.

Mesela almayı çok istediğiniz ya da yapmayı çok istediğiniz bir şey var. Beyninizde binlerce “Evet, almalısın onu” “Evet, yapmalısın onu” diyen ses duyarsınız. Bir tane de “Hayır, şu anda ihtiyacın yok, alma ya da yapma” diyen cılız bir ses. İşte o sese kulak verin. Kendimize de hayır demeyi öğrenmemiz lazım. Başarı yakalamış insanların hepsi kendilerine en çok hayır diyenler. Cristiano Ronaldo’yu düşünün. Adamda boy, pos, para, mevki, makam, karizma harika bir kariyer, her şey var. Günde bir milyon tane cazip teklif alan bir adam, hepsine “Hayır” diyor. Makine gibi bir vücudu olmasına rağmen hala günde üç saat bireysel antrenman yapıyor. Arda Turan ne yapıyor? Hayır diyemiyor. Yiyor lahmacunları, börekleri… Gömüyor adana kebapları,  yapıyor göbeği. Neyse futbola fazla girmeyelim bu konu uzar gider.

Başkalarına “Hayır” dedik, kendimize “Hayır” dedik, bitti mi?

Bitmedi!

Şu anda bu yazıyı okurken başka nelerle uğraşıyorsunuz? Aklınızda neler var? Telefondan okuyorsanız  gelen Whatsapp mesajlarını, Instagram ve Facebook bildirimlerini gördünüz mü? Şöyle bir düşünün günde kaç tane cazip teklifle, ilginç gibi gözüken sorularla, konularla karşılaşıyorsunuz? Ve bunlardan kaç tanesi sizi gerçekten ilgilendiriyor? İnternette bir gazete sitesine girip  haber okuduğunuzda ekranın yan tarafında bulunan ilgi çekici bir haber başlığına tıklayıp, içi boş bir haber okuduğunuzun, o ilgi çekici başlığa “Hayır” diyemediğinizin farkında mısınız?

Aslında size farkınızda olmadan “Evet” dedirtenlerden biri de ben olabilirim. Eğer benim arkadaşımsanız muhtemelen bu yazının linkini size Whatsapp’tan gönderdim. Bu yüzden şuan bu yazıyı okuyorsunuz.  Eğer benim yazılarımı beş para etmez buluyorsanız ve vakit kaybı olarak görüyorsanız, bu yazının buradan sonrasını okumayın ve bana “Bir daha link gönderme” diye mesaj atın, size kızmam.  İstemeden vaktinizi çaldıysam özür dilerim. Bir gün içerisinde yirmi dört saatiniz, sınırlı bir vaktiniz var.  Vaktinizi yapmak istediğiniz şeylerle geçirin. Yani vaktimizi bir şekilde çalan çeşitli uyaranlara da hayır demesini öğrenmemiz gerekiyor.

Nasıl “Hayır” dediğimiz de önemli. Bazen kibar, bazen net, bazen sert, bazen incitmeden ve bazen de  “Evet” dermiş gibi “Hayır” diyerek “Hayır” demeyi öğrenmemiz, oyunu kuralına göre oynamamız  gerekir. Yanlış şekilde “Hayır” demek, bize zarar verebilir.

Son olarak kendiniz hayır demeyi öğrendikten sonra çocuklarınız ve bebekleriniz başta olmak üzere başkalarına da hayır demeyi öğretin. Çocuklukta kazanılan bütün kötü alışkanlıklar çocukların arkadaşlarına hayır diyememesinden kaynaklanıyor. “Al şu sigarayı dene” dediklerinde çocuğunuz ya da kardeşiniz kendinden emin bir şekilde “Hayır” diyebilmeli.

 

Uzun lafın kısası…

Önce başkalarına, sonra kendinize sonra da vaktinizi çalan uyaranlara hayır demeyi öğrenin ve bebeklerinize de öğretin.

Herkese “Hayır’lı” hayatlar dileğiyle...

Konu hakkındaki düşüncelerinizi aşağıdaki e-mail adresine yazabilirsiniz. Diğer görüş ve önerileriniz için de yazabilirsiniz.

e-mail: [email protected]

 

Yazarın Diğer Yazıları