Bilgehan BULUT

DOĞUŞ

Bilgehan BULUT

Normalde bu hafta geçen haftaki yazının sonunda belirttiğim gibi üçüncü buluşmayı yazmayı planlamıştım ama malum biz planlar yaparken hayatın da planları var.

Geçen cuma halı saha maçında, rakip kaleciyle çarpıştığım bir pozisyonda halk arasında kaval kemiği diye tabir edilen, sağ bacak Tibia Kemiğim kırıldı. O  anda hissettiğim acı tarif edilemez. O gece, o acı ile hastaneye gidişim, kırığın tespiti, önemli bir kırık olması, ameliyat gerekmesi, hastaneye yatışımın yapılması ve kafamdaki deli sorular; Sakat kalabilir miyim? Yeniden eskisi gibi olabilir miyim? Yeniden futbol oynayabilir miyim? Tam bir şok hali. Çok tuhaftı. Gecenin bir yarısı, acı içinde hastanede yatıyordum. Oysaki, daha birkaç saat önce sağlıklıydım ve gün her zamanki gibi sıradan başlamıştı.

Biz planlar yaparken hayatında planları var dedik ya, ayağım kırılmadan önce internetten çok güzel bir krampon almıştım. Normal şartlarda maçta o ayakkabıyı giyecektim. Ayakkabı biraz büyük geldi, yarım numara küçüğü için değişime gönderdim. Ayakkabı geldi ve şuan evde duruyor, giyip futbol oynamak kısmetimde yokmuş.

Fazla drama bağlamaya gerek yok. Hayatta bunlar var, hepimiz biliyoruz ama unutuyoruz. İki hafta önceki “Yeni yıl” başlıklı yazımın son bölümünde şöyle demiştim. “Bazen hayatınızda olan şeyleri kontrol etmeniz mümkün değildir. Depremler, sel felaketleri, sağlık sorunları, ölüm…” Bu satırları yazmama rağmen bende unutuyorum. İnsan hiç kendine yakıştırmıyor. Sanki herkesin başına gelebilirmiş de kendi başına gelmezmiş gibi geliyor. Sanki herkesin bacağı kırılabilirmiş de benimki kırılmazmış gibi ama o kırılan bacak benim ve sizinde olabilirdi.

Geçen hafta da özgüveni yazmıştım. Kendimde hiçbir zaman yeterli bulmadığım özgüveni. Özgüveni yüksek ve düşük insanları ayıran bir fark da olaylara bakış açısıdır.

Bazen başımıza hiç hesapta olmayan sıkıntılar gelebilir. Başımıza gelen her sıkıntının bize öğretmek istediği bir şeyler vardır. Her bir sıkıntıya göğüs gerdiğimiz zaman, daha da güçleniriz. Her bir çekirdeğin içinde bir tohum vardır. Şeftalinin filizlenebilmesi için eksi dört derecede donmaya maruz kalması gerekir. Soğuktan dolayı çekirdek kırılır ve içindeki özün dışarı çıkma fırsatı doğar.

İnsanlarda güneşe, yağmura ve soğuğa maruz kalmadan yeniden doğamazlar. Kendimi çok fazla kaptırdım hayatın akışına, farkında olmadan oradan oraya rutinlerimin peşinde koşturuyordum. Düşünebilecek, okuyabilecek, iç dünyama yolculuk edebilecek ve zenginleştirebilecek epey vaktim var artık.

Biliyorum zor ama başınızda sıkıntılar varsa  “Neden bunca insan arasından ben? Bir hata yaptım da bu bir ceza mı?” diye sormayın, düşünmeyin.  Belki de sadece yeniden doğmanız gerekiyordur.

Sevdiğim söz: “Hayat bir yokuştur ama manzara harika.” – Miley Cyrus

Konu hakkındaki düşüncelerinizi aşağıdaki e-mail adresine yazabilirsiniz. Diğer görüş ve önerileriniz için de yazabilirsiniz.

e-mail: [email protected]

Not: Haftaya üçüncü buluşma sizlerle…

Yazarın Diğer Yazıları