Tunç 'Yolsuzluklarla mücadele mevzuatımızda belli'

Kamu gücü kullanılarak elde edilen haksız kazançların araştırılması hakkındaki HDP Grup Önerisi hakkında TBMM Genel Kurulunda konuşan TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, 'Yol haritası mevzuatımızda bellidir. Usulsüzlük, yolsuzluk yapan varsa müeyyidesi vardır. Bu müeyyideyi uygulayacak olan da bağımsız yargıdır' dedi.

Tunç 'Yolsuzluklarla mücadele mevzuatımızda belli'

TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, kamu gücü kullanılarak elde edilen haksız kazançların araştırılması hakkındaki HDP Grup Önerisi hakkında TBMM Genel Kurulunda konuştu. Grup önerisindeki gerekçelere katılmalarının mümkün olmadığını ifade eden Tunç, “HDP Grup önerisiyle Türkiye’de haksız kazanç iddialarının araştırılması ve engellenmesi için yol haritası oluşturulması amacıyla Meclis araştırması açılması talep ediliyor. Öncelikle önergede bahsedilen gerekçelere katılmamız mümkün değildir. Gerek ulusal mevzuatımız gerekse de tarafı olduğumuz uluslar arası sözleşme ve belgelerde yol haritası zaten belirlenmiştir. Mevzuatımızda başta Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu 3628 Sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu başta olmak üzere bu konuyla ilgili doğrudan ilgili olan 8 kanunun 6’sı AK Parti döneminde kanunlaştırılmıştır” dedi.

“Yol haritası mevzuatımızda bellidir”

Yolsuzluklarla mücadelenin yol haritasının mevzuatımızda belli olduğunu kaydeden Yılmaz Tunç şöyle devam etti:

“Yine ülkemizin yolsuzlukla mücadele için taraf olduğu başta Avrupa Konseyi Özel Hukuk Sözleşmesi, yine Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Ceza Hukuku Sözleşmesi tüm bu sözleşme ve belgelerde AK Parti döneminde onaylanmış sözleşme ve belgelerdir. Görüldüğü üzere yol haritası mevzuatımızda bellidir. Usulsüzlük, yolsuzluk yapan varsa müeyyidesi vardır. Bu müeyyideyi uygulayacak olan da bağımsız yargıdır. Bu konuda şüphesi olan varsa, iddiası olan varsa  bunu bildireceği yer, bunun soruşturma ve kovuşturma makamı bağımsız yargıdır.

“Milletimizin 15 sandıkta bu sözlerin geçerli olmadığı onaylamıştır”

Önergede gerekçeye baktığımız zaman Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde ve AK Parti iktidarında ekonominin yönetilemediği, kamu alanının kaynaklarının keyfi kullanılması nedeniyle halkın yoksullaştığı, bunun da ekonomik krize neden olduğu iddia edilmektedir. Bu iddialar AK Parti’nin 2002’de iktidara geldiği günden beri muhalefetin tekrarladığı sözlerdir. Ancak bu sözler gerçek durumu yansıtmadığı için geçtiğimiz 18 yılda milletimizin önüne konulan 15 sandıkta bu sözlerin geçerli olmadığı onaylamıştır. Salgın döneminde bütün dünya ülkelerinin ekonomileri küçülürken Türkiye 2020 yılının son çeyreğinde OECD ülkeleri arasında pozitif büyüyen tek ülke olarak yüzde 5.9 gibi bir büyüme kaydetmişti. 2020 yılında dünya genelinde büyüme gösteren 2 ülkeden biri olmuştur.

“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi güven ve istikrar sistemidir”

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin ekonomik krize yol açtığı iddiasının hiçbir geçerliliği yoktur. Pandemi nedeniyle sektör bazlı daralmalar pandeminin etkisi kalktıktan sonra süratle olumluya dönecektir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi güven ve istikrar sistemidir. Parlamenter sistem krizler sistemidir. Hükümet krizleri ekonomik krizlere bu da fakirliğe yoksulluğa yol açmıştır. Teröre yol açmıştır. Vesayetçi anlayışları güçlenmesine neden olmuştur. Darbelere, muhtıralara yol açmıştır. Türkiye dış politikada güçsüz bir duruma düşmüştür. Bu nedenle parlamenter sistemi bize kimse anlatmasın. Milletimiz o günleri, o reçeteleri çok iyi hatırlıyor.

“Yolsuzluklara, usulsüzlüklere, rantiyeye fırsat verilmiyor”

Önergede bahsedilenler eğer doğru olsaydı bugün Türkiye salgına rağmen en fazla büyüyen ülke konumunda olmazdı. Salgın döneminde tedavisini, aşısını vatandaşına ücretsiz veren bir ülke olmazdı. Salgın döneminde Sosyal Koruma Kalkanı kapsamında 55 milyar TL destek ödemesini vatandaşımıza yapamazdı. Dünyanın büyük projeleri içerisinde yer alan kamu yatırımları hız kesmeden devam edemezdi. Tüm bunlar önergede bahsedilenin aksine Türkiye ekonomisinin AK Parti iktidarları tarafından iyi yönetildiğinin, yolsuzluklara, usulsüzlüklere, rantiyeye fırsat verilmediğinin açık bir göstergesidir.”