Tunç, Ulus'ta gidilmedik köy bırakmadı

'Evet sesi Bartın'dan daha gür çıksın'

Tunç, Ulus'ta gidilmedik köy bırakmadı

Haber Merkezi

AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, referandum çalışmaları kapsamında Ulus İlçesi’ne bağlı Kozanlı, Çubukbeli, Yukarıdere, Alıçlı, Aşağı Çamlı, Ulukaya, Dereli, Düzköy, Ağaköy, Hasanören, Arpacık, Kirazcık  Köylerini ziyaret etti.

AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, referandum çalışmaları kapsamında Ulus İlçesi’ne bağlı Kozanlı, Çubukbeli, Yukarıdere, Alıçlı, Aşağı Çamlı, Ulukaya, Dereli, Düzköy, Ağaköy, Hasanören, Arpacık, Kirazcık  Köylerini ziyaret etti. Köy sakinlerine anayasa değişikliğini ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini anlatan Tunç, “Bu mesele ülke meselesi, memleket meselesi, çocuklarımızın geleceği söz konusu. onlara güzel bir ülke bırakmak bizim görevimiz. Milletimizin en doğru kararı vereceğine yürekten inanıyoruz.16 Nisan akşamı, tüm dünyaya Türk milletinin nasıl kenetlendiğini göstereceğiz. PKK paçavraları ile hayır mitingleri yapan Avrupa sesimizi duyacak. Bu ses Bartın’dan daha gür çıksın” dedi.

“CUMHURİYETİMİZ GÜÇLENECEK”

Güçlü hükümet sistemi ile istikrar sürekli hale geleceğini kaydeden Yılmaz Tunç, şöyle konuştu:

“Bu anayasa değişikliği ile Cumhuriyetimiz güçlenecek, güçlü hükümet sistemi ile istikrar sürekli hale gelecek, meclisin yasama ve denetim yetkisi güçlenecek.  Ve 10 yılda bir darbeye yol açan vesayetçi anlayışı temsil eden maddeleri anayasamızdan ayıklanacak. CHP ve HDP anayasa değişikliğini bir rejim değişikliği yapılıyormuş gibi yansıtmaya çalışıyorlar. Oysa bu kesinlikle rejim değişikliği değildir. Bizim rejimimiz cumhuriyettir. Devletimizin şekli 1923’de belli olmuş ve bizler o yolda muasır medeniyet seviyesini aşmak için çalışıyoruz. 16 Nisan’da oylanacak olan anayasa değişikliği ile cumhuriyeti güçlendirecek, halkın iradesini yönetime doğrudan yansıtacak hükümet modeline geçmek istiyoruz.

“26 DÖNEMDE 65 HÜKÜMET DEĞİŞTİ”

Bu sistemle bu güne kadar 65 hükümet kuruldu. Meclis ise 26 kez seçime gitti. 26 dönemde 65 hükümet değişti. Yani 1,5 yılda bir hükümet değişikliğine yol açan bir hükümet sistemi ile yönetiliyoruz. AK Parti’nin, Özal’ın ve Menderes’in tek başına iktidarlarını hariç tuttuğumuzda parlamenter sistem hep koalisyonlara yol açtı. Koalisyonlar da siyasi krizleri, siyasi krizler, ekonomik krizleri, ekonomik krizler, anarşiyi doğurdu, teröre yol açtı ve sonuçta vesayetçi anlayışlar güçlendi. Ülkemizin 10 yılda bir darbelerle önü kesildi.

“MİLLET, ÜLKEYİ YÖNETECEK HÜKÜMETİ DOĞRUDAN SANDIKTA BELİRLESİN”

16 Nisan’da öyle bir karar verelim ki, millet, ülkeyi yönetecek hükümeti, Meclis aracılığı ile değil de, doğrudan sandıkta belirlesin. Milletimizin önüne iki sandık koyalım. Sandığın birinde cumhurbaşkanını seçsin yüzde 50’den fazla oy alan cumhurbaşkanı hükümetini kurup vakit kaybetmeden icraata başlasın, hızlı karar alıp, hızlı uygulasın, halkımızın refahını artırmak için çalışsın. Halkımız diğer sandıkta ta milletvekillerini seçsin.  Meclis’te gençler de olsun, daha dinamik, temsil gücü artan Meclis, cumhurbaşkanlığı hükümetini denetlesin. Cumhurbaşkanını, yardımcılarını, bakanlarını soruşturabilsin. Bir yanlışlık yaparlarsa gerekirse yüce divana bile gönderebilsin. Diğer taraftan kanun yapma yetkisi yalnızca meclise ait olsun, Yasama ile yürütme birbirinden ayrılsın.

“PADİŞAHLIKTAN, TEK ADAMLIKTAN BAHSEDENLER DOĞRU SÖYLEMİYORLAR”

Halkın yüzde 50’sinden fazlasının oyunu alarak 5 yıllığına seçilen, icraatı beğenilirse bir dönem daha seçilebilen, süresi iki dönemle sınırlı hale getirilen bir sistemin padişahlık olduğunu söylemek abesle iştigal değil midir? Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile cumhurbaşkanının yaptığı tüm işlemler, aldığı tüm kararlar yargı denetimine açılıyor. Yargı denetiminin olduğu, Meclisin denetiminin güçlendirildiği bir sistemde tek adamlık olmaz.

“BU HÜKÜMET SİSTEMİ BU GÜN GÜNDEME GELMEDİ”

Geçmişte Türkeş te bunu savundu. Erbakan da savunda. Özal da çok istedi. Yazıcıoğlu da savundu. Demirel de istedi. “İçimizde bir uhde kaldı” dedi. Parlamenter sistemin ülkemize yaşattığı krizlerden onlar da hep şikayetçi oldular. İstikrar üreten bir sisteme geçilmesini hep savundular.

“ŞİMDİ FIRSAT MİLLETİMİZİN ELİNDE”

16 Nisan’da evet dediğimizde, İstikrarı sürekli hale getiren bir sisteme geçeceğiz. 1,5 yılda bir değişen hükümetler tarihe karışacak. Hangi parti kazanırsa kazansın, halkın yarıdan fazlasının desteğini alan yetkiyi de sorumluluğu da alacak, 5 yıllık kesintisiz istikrar dönemlerine adım atmış olacağız. Yatırımlar hızlanacak, ülkemiz dünyanın dev projelerini daha çabuk gerçekleştirecek, halkımızın refahı daha hızlı artacak.

“ANAYASAMIZ DARBECİ ANLAYIŞI TEMSİL EDEN MADDELERDEN KURTULACAK”

Anayasamız darbeci anlayışı temsil eden maddelerden kurtulacak. Demokratik bir anayasada sıkıyönetim maddesi olabilir mi değerli hemşerilerim? 12 Eylül darbecilerinin yaptığı bu anayasadan sıkıyönetim maddesini kaldıracağız. Cumhuriyet rejimine savunan herkesin buna evet demesi gerekmez mi? Askerin Disiplin Mahkemeleri hariç, askeri yargı, sivil yargı ayrımı kalkacak. Yargı birliği esas olacak. Hukuk devleti ilkemizi güçlendiren, yargının bağımsızlığının yanında tarafsızlığını da anayasal güvenceye kavuşturan bu değişikliklere evet diyeceğiz.

“ÜLKEMİZ 10 YILDA BİR DARBELERLE KARŞI KARŞIYA KALMASIN”

 Bunun sebebi anayasamızdaki vesayetçi ruhu barındıran maddelerden kaynaklanıyor.  Anayasamıza göre devletin tüm kurumları denetlenebilir ancak, Türk Silahlı Kuvvetleri denetlenemez. Denetlenemediği takdirde ne olur? Karanlık odalarda asker elbisesi, subay elbisesi giyen teröristler 15 Temmuz’da olduğu gibi milletin silahını milletin üzerine yürütür.  Milletin tankı ile milleti ezmeye çalışır. İşte onun için diyoruz ki, Silahlı Kuvvetler de Devlet Denetleme Kurulu’nun denetimine tabi olsun. Çocuklarımız gelecekte 15 Temmuz gibi karanlık geceler yaşamasın. Ülkemiz işgal ve parçalanmanın eşiğine gelmesin. 27 Mayısların, 12 Eylüllerin, 28 Şubatların bir daha yaşanmaması için Türk Silahlı Kuvvetleri Devlet Denetleme Kurulu kapsamına alınsın diye evet diyeceğiz.

“CUMHURBAŞKANI MECLİSİ SEÇİME GÖTÜRDÜĞÜ TAKDİRDE KENDİSİ DE GİDECEK”

Hayır propagandası yapan bazı siyasetçiler, konuyu farklı yansıtmaya, maddeleri halkımıza yanlış aktarmaya çalışıyorlar. “Cumhurbaşkanı istediği zaman Meclisi feshedebilecek” diyorlar. Bu doğru değil. Cumhurbaşkanı Meclisi seçime götürdüğü takdirde kendisi de gidecek. Kendisi de seçime gidecekse önemli bir sebep olmadan Meclisi seçime götürebilir mi?”

                Halkımızı etkileyeceklerini zannederek yalanlara başvuruyorlar

18 yaşındaki bir gencin milletvekili olup 2 yılda emekli olabileceğini bile söylediler. Bu da bir yalan, ben 2007 yılında Bartın Milletvekili seçildim. 10 yılım doluyor, ama emekli değilim, neden çünkü yaşımı doldurmadan emekli olamam, dolayısı ile Milletvekili olmak emeklilik yaşında bir ayrıcalık oluşturmaz, bunu bildikleri halde halkımızı etkileyeceklerini zannederek yalanlara başvuruyorlar. Cumhurbaşkanı bir kararname ile muhtarlıkları kapatabilecek diyorlar, Muhtarlıklar, Köy yönetimi Anayasa ve kanunlarla düzenlenen hususlar, bir husus Kanunda ve Anayasaya’da düzenlenmişse Cumhurbaşkanı kararnamesi olmaz. Lokantaları bile kapatabilir diyerek, saçmalıklarını daha da genişlettiler.

Teröristlerin hepsi HAYIR veriyor dedik

HAYIR verecek olanlara terörist dediğimizi bile söyleyebildiler. Biz HAYIR verene de EVET verene de saygı duyarız dedik, HAYIR veren vandaşlarımıza terörist demedik, ancak milletimize şunu hatırlattık, Teröristlerin hepsi HAYIR veriyor dedik. Bu yanlış mı? Teröristlerden bir tane EVET diyen var mı? PKK Hayır diyor, her gün Kandilden teörist başları Hayır verin diye açıklama yapıyor?  FETÖ’sü DHKP-C’si ne kadar terör örgütü varsa hepsi HAYIR diyor. Avrupa’nın şehirlerinde PKK paçavraları ile HAYIR mitingleri yapıldığını milletimiz görmedi mi?  Devletimizin bakanlarına ülkeye giriş izni vermeyen HAYIRCI Hollanda’nın derdi ne? Almanya’nın İsviçre’nin rahatsızlığı nedir? O ülkelerde Türkçe manşetlerle HAYIR propagandası neden yapılıyor? Onlar bizi çok sevdikleri için mi HAYIRCILAR.

 Güçlü bir Türkiye onların işine gelmiyor.

Türkiye dünyanın en büyük havaalanını yaparsa kendi ülkelerinin havalalanları atıl kalacak, milyar dolarlar Türkiye’ye akacak, devletin kasasından milletin cebine, emeklinin işçinin, memurun maaşını yükseltecek. Türkiye’nin gelişmesini, dünyanın en büyük projelerini hayata geçirmesini hazmedemiyorlar.  İşte onun için Türkiye’de istikrar üretin bir hükümet sistemine geçilmesinden rahatsız oluyorlar, çünkü Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile Türkiye 15 yılda katettiği mesafeyi 5 yılda katedebilecek, güçlü Türkiye onların işine gelmiyor. Güçlü hükümetlerle terörün kökü kazınacak işte onların işine gelmeyen bu. Bizler Bartın’a sevdalıyız, Ülkemize sevdalıyız. İstikrar sayesinde bunlar oluyor. O nedenle istikrar üreten bir hükümet modeli Bartın’ımızı da bölgesinde bir yıldız gibi parlatacak, Türkiye’mizi de Atatürk’ün gösterdiği muasır medeniyet seviyesinin üstüne taşıyacak.