Tunç 'Milletimiz bu propagandalardan etkilenmez'

Katıldığı bir canlı yayın programında güncel siyasi konuları değerlendiren AK Parti Bartın Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Av. Yılmaz Tunç, siyasi cinayetler olabilir iddialarıyla ilgili 'Kılıçdaroğlu, açıklamalarıyla ülkemizde güven ortamını zedelemeyi, suni gündemle korku iklimi oluşturmayı amaçlamaktadır. Milletimiz bu propagandalardan etkilenmez' dedi.

Tunç  'Milletimiz bu propagandalardan etkilenmez'

AK Parti Bartın Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Av. Yılmaz Tunç, TVNET'te canlı olarak yayınlanan “Haber Merkezi” programında Cüneyt Özdemir'in konuğu olarak gündemdeki “siyasi cinayetler olabilir iddiası” ve “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” hakkında açıklamalarda bulundu.

Güncel siyasi konulara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Milletvekili Tunç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Kaygılıyım, siyasi cinayetler olabilir” söylemi ile ilgili olarak “Son 4-5 gündür kamuoyu bu sözlerle meşgul, Sayın Kılıçdaroğlu’nun ‘Siyasi suikastler olacak’ şeklindeki açıklamasının ben öncelikle, Türkiye’deki istikrar ve güven ortamını zedelemeye yönelik bir açıklama olduğunu düşünüyorum. Tam anlamıyla istikrar ve güven ortamını zedelemeye yönelik bir açıklama. Milletimiz bu propagandalardan etkilenmez” dedi.

Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun  CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile yaptığı görüşme sonrasında yaptığı açıklamaları da değerlendiren Milletvekili Tunç, şunları söyledi:

“Bu defalarca açıklanmıştı”

“Merkez Bankası Başkanımız Sayın Kavcıoğlu açıkladı. ‘128 milyar dolar nerede?’ sorusunun cevabını bizzat Sayın Kılıçdaroğlu’na ziyareti sırasında ifade ettiğini kendi ağzından duymuş olduk. Merkez Bankamızdaki rezerv miktarı buğun itibarıyla 125 milyar doları buldu.  Bu tabi önümüzdeki süreçte, pandeminin de etkisi giderek azaldığında ve aşılama da tamamlandığında bu rezervlerin daha da yükseleceğine ve Türkiye’nin makro ekonomik görünümünün pandemi öncesindeki değerlere döneceğine inanıyoruz. Bu 128 milyar dolar rakamı da brüt rezervler dikkate alınmadan ortaya atılan ve söylenen bir rakamdı. Aslında bu defalarca açıklanmıştı. Bu, Merkez Bankası Başkanı’nın Sayın Kılıçdaroğlu’nu ziyareti sırasında da bizzat yüzüne söylenerek ‘rezervlerimiz yerindedir’ sözüyle ilk ağızdan da cevabı almış oldu. Tabi bundan sonra şunu söylemesi lazım; ‘Biz Merkez Bankası Başkanını ziyaret ettik ve günlerdir söylediğimiz propagandanın doğru bir propaganda olmadığını bizzat yerinde görmüş olduk. Merkez Bankası rezervi şu anda 125 milyar dolardır’ diye Sayın Kılıçdaroğlu’ndan bir açıklama duymak gerekir.

“İstikrara ve ekonomiye yönelik saldırı devam ediyor”

Bu 128 milyar dolar propagandası tamamen Türkiye’nin ekonomik istikrarını provake etmeye yönelik bir propagandaydı. Yani pandemi başlamış ki bu ekonomik açıdan dünyanın en güçlü ülkelerini bile etkiliyor, tabi ki Türkiye’de bundan ekonomik anlamda olumsuz etkileniyor. Sağlık alt yapımız sayesinde insanlarımızın sağlık açısından zor duruma düşmesini engelliyoruz ama tabi ki, girdi maliyetleri, dışarıdan aldığımız ürünler bakımından olumsuz etkilenmesi neticesinde bütün dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de pandeminin etkileri sürerken sarf edilen ‘128 milyar dolar nerede?’ sözü tamamen ekonomik istikrarı bozmaya insanlarımızın alım gücüne yönelik propaganda söylemiydi. Şimdi bunun benzeri güvenlik açısından bir sabotaj söz konusu. Bu da ‘siyasi suikastler olacak’ şeklindeki cümle.

Aynı zamanda ‘Karakış bekliyor bizi. Fiyatlar yükselecek yine’ sözü de aslında bu konudaki istikrara ve ekonomiye yönelik saldırının devam ettiği anlamına geliyor. Bu sözler elbette ki ekonomi ve iş dünyasını olumsuz etkileyecek sözlerdir. Çünkü ekonominin en önemli unsuru güvendir. Ana muhalefet liderlerinin hem ekonomi anlamında, hem siyaset anlamında hem de güvenlik anlamında sorumlu bir siyaset izlemesi gerekir. Ama maalesef ne ana muhalefet liderinde ne de Millet İttifakı’nın diğer liderlerinde bunu görmek mümkün değil.”

“Suni bir gündem oluşturma niyeti”

Kılıçdaroğlu’nun “siyasi suikast olabilir” iddialarına ilişkin açıklamalarına devam eden Tunç, “Sayın Kılıçdaroğlu, burada bir korku iklimi oluşturmaya çalışıyor. ‘Siyasi cinayetler olacak’ derken Türkiye’de güvenlik zafiyeti var havası vermek istiyor. Bunlar artık geride kaldı ama kendisi hala eski yöntemleri kullanmak istiyor. Böyle bir duyumu olduğu takdirde yapması gereken devletin ilgili kurumlarına, istihbarat teşkilatlarına bilgi vermektir. Bu bilgiye nereden aldınız, dışarıdan mı aldınız, içeriden biri mi bunu size söyledi, kim söyledi? Devletin kurumları ve istihbarat teşkilatları var. Milli İstihbarat Teşkilatımız, Emniyet İstihbarat Teşkilatımız, yargımız, Cumhuriyet savcılıkları… Bunu direkt kamuoyuna açıklaması aslında bu sözün tamamen suni bir gündem oluşturma niyeti olduğunu gösteriyor. Eğer ciddi olsa gider devletin adli makamlarına ya da istihbarat kuruluşlarına verir. Zaten İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu da bu konuda gerekli açıklamaları yaptı. MİT’te ve Emniyet İstihbarat Teşkilatı’nda böyle bir bilginin olmadığını açıkça söyledi. Bunun bir FETÖ taktiği olduğunu söyledi. Ardından da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bu konuda yerinde bir soruşturma açtı. Şimdi yapılması gereken Sayın Savcıya bu konudaki gerekli bilgileri aktarmasıdır. Nereden duydun sen bu bilgiyi, kimden aldın? Nedir senin bilgi kaynağın? Çünkü devletin güvenliğini ilgilendiriyor, çok önemli bir bilgi bu. Yani bunu sarf ederken çok dikkatli olması gerekir. Eğer ciddi ise bütün bildiklerini anlatması gerekir. Türkiye’de faili meçhul cinayetler oldu. Ne zaman oldu? 90’lı yılları hatırlıyoruz biz. Benim üniversitede okuduğum yıllar. Her gün bir siyasi cinayet ile gündem sarsılırdı. Özellikle 1993 yılı unutamadığımız bir yıldır, PKK terörünün de arttığı bir yıldır, 12 Eylül 1980 öncesinde insanların sağ-sol denilerek birbirine kırdırıldığı yıllar…” diye konuştu.

“Niyetleri iyi değil”

Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile ilgili de açıklamalarda bulunan Milletvekili Tunç, “Bugün methiyeler düzdükleri o parlamenter sistemde zayıf hükümetlerin özellikle hem Meclis’i zayıflattığı, siyasi alanı zayıflattığı o parlamenter sistemde o anarşik ortamın terörün nasıl oluştuğunu, ekonomik buhranların arka arkaya nasıl geldiğini hep birlikte parlamenter sistemde yaşamıştık. O siyasi istikrarsızlık ve zayıf hükümetler vesayetçi anlayışın güçlenmesine, vesayetçi anlayışın yargı içerisinde ve askeriyede çöreklenmesi neticesinde nasıl sonuçlar doğurduğunu, darbelerin ve muhtıraların nasıl gerçekleştiğini hep birlikte yaşadık. Ve neticesinde bu siyasi krizlerden kurtulmak adına milletimiz yeni sisteme adım attı. Cumhurbaşkanlığı seçimleri bile krize dönüştürülürdü parlamenter sistemde. Ve aslında o 367 krizi neticesinde bir zorunlu olarak bu Cumhurbaşkanlığı sistemine geçmek durumunda kaldık. Bu 367’yi dayatanlar kimlerdi? O dönemde Cumhuriyet Halk Partisi ne düşünüyordu? Kılıçdaroğlu ne düşünüyordu? 367 krizini aşabilmek için Cumhurbaşkanını halka seçtiren bir Anayasa değişikliği sonucunda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine zorunlu olarak geçmek zorunda kaldığımızı ve milletin onayıyla bunun gerçekleştiğini daha çok yakın zamanda yaşadık. Tabi siyasi istikrarsızlık olduğu zaman, koalisyonlar olduğu zaman evet güvenlik krizleri de fazla oluyor. Şimdi yeni sistemi yıpratmaya yönelik de bir politika söz konusu. Bir takım suni gündemler oluşturarak yeni sistemin istikrarsızlığa neden olduğunun propagandasını da yapmaya çalışıyorlar. Yani niyetleri iyi değil. Milletimiz de oluşturulan bu suni gündem, yaratılmak istenen korku iklimini çok net bir şekilde görüyor. Ama milletimizin bu suni gündemlerden etkilenmeyeceğine inanıyorum” dedi.