Tunç: 'İnsan haklarında reform yaptık'

Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla açıklama yapan AK Parti Bartın Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Yılmaz Tunç 'Türkiye AK Parti iktidarında insan hakları alanında sessiz devrim gerçekleştirmiştir, bundan sonra da İnsan Hakları alanında reform yapmaya devam edeceğiz' dedi.

Tunç: 'İnsan haklarında reform yaptık'

AK Parti Bartın Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Yılmaz Tunç,  Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla açıklama yaptı. Milletvekili Tunç Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 10 Aralık 1948 tarihinde ilan ettiği ve Türkiye'nin de imzaladığı, tüm insanların doğuştan hür ve eşit olduğu hakikati üzerine bina edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin anlamının dünya kamuoyunca paylaşılması amacıyla 10 Aralık tarihinin Dünya İnsan Hakları Günü olarak kutlanmasının önemine dikkat çekti. Tunç, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin, diktatörlerin ihtirasları uğruna, soykırımların ve kitlesel bombardımanların milyonlarca masum insanın hayatına kıydığı 2. Dünya Savaşı gibi felaketlerin bir daha yaşanmaması için oluşan evrensel mutabakatın eseri olduğunu söyledi.  İnsan Hakları Evrensel Beyannamesiyle, hangi dil, din, ırk, renk, cinsiyet, etnik köken veya siyasi düşünceden olursa olsun bütün insanların hürriyet ve haysiyetlerinin teminat altına alınmadan evrensel barışa ulaşılamayacağının açıklandığını belirten Yılmaz Tunç, “Beyannameyle, insan hakları alanı devletlerin sorgulanamaz egemenlik yetkilerinin dışında kabul edilmiş ve insan hakkı ihlâllerini önlemek tüm ulusların ortak sorumluluğu haline gelmiştir”  dedi. 

“Anayasamızda önemli değişiklikler yapıldı”

İnsan hakları alanında son 18 yılda "sessiz devrim" olarak nitelenebilecek bu reform sürecinin yaşandığını ifade eden Yılmaz Tunç, açıklamalarına şöyle devam etti:

"İnsan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkeleri her ülkenin kabul etmesi ve uygulaması gereken evrensel değerlerdir. Özellikle AK Parti iktidarında insanımızın tüm hak ve hürriyetlerden tam manasıyla istifade edebilmesi için çok kapsamlı reformlar gerçekleştirilmiş ve bunların uygulamaya eksiksiz yansıtılabilmesi ve toplum tarafından benimsenebilmesi için yeni bir kurumsal yapılanma sürecine girilmiştir.   Son 18 yılda gerçekleştirilen ve "sessiz devrim" olarak nitelenebilecek bu reform sürecinde Anayasamızda 2002 yılından bu yana önemli değişiklikler yapılmış Anayasanın 90. Maddesinde 2004 yılında yapılan değişiklikle, Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümlerinin esas alınacağı düzenlenmiştir.

“2009 yılından beri reform süreci yeni bir ivme kazandı”

İnsan Hakları ve hukukun üstünlüğü alanında özellikle 2009 yılından beri reform süreci yeni bir ivme kazanmıştır. Anayasa değişiklikleri, yargı reformu stratejisi, insan hakları alanında bağımsız kurumsallaşma, din ve vicdan özgürlüğü, dinler ve kültürler arası diyalog, hoşgörü ve saygı ikliminin geliştirilmesi ve ayrımcılıkla mücadele konularına özel bir önem ve öncelik verilmiştir. İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesi konusunda çalışmalar yapmak üzere Türkiye İnsan Hakları Kurumu kurulmuş, idarenin her türlü eylem ve işlemlerinin uluslararası insan hakları standartlarına uygunluğunun sivil toplum eliyle incelenmesi ve değerlendirilmesine imkân sağlanmıştır.  12 Eylül 2010 referandumu ile gerçekleştirilen Anayasa değişikliği ile Kamu Denetçiliği Kurumu kurulmuş böylece, kamu hizmetlerinin işleyişinde bağımsız ve etkin bir şikâyet mekanizması oluşturulmak suretiyle, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve önerilerde bulunmak mümkün hale getirilmiştir. 

“Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru imkanı”

2012 Anayasa değişikliği ile Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapılmasına imkân sağlanmıştır. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru imkanı ile iç hukuk yollarını tüketen vatandaşlarımızın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine müracaat etmeden, kendi ülkesinde Anayasa Mahkemesi ile haklarının korunması amaçlanmıştır. "İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın" anlayışıyla kökleşen yönetim geleneğimizin, çağın en yüksek hukuk standartları ile günümüz Türkiye'sinde yeniden hayat bulması için çalışan hükümetimiz, sadece vatandaşlarımızın değil tüm dünya insanlarının haklarıyla ilgilenmektedir. Nerede yaşanırsa yaşansın gerçekleşen insan hakları ihlalleri sadece o ülkenin sorunu değil tüm insanlığın ortak sorunu olduğu için, başta yaşama hakkı olmak üzere bir devletin kendi vatandaşları da olsa yapmış olduğu ağır insan hakları ihlallerine kayıtsız kalınmamakta, mağdur ve mazlumun bu konuda yükselen sesi ve uluslararası arenada insan haklarının ve adaletin savunucusu olmaktadır. Sadece ulusal alanda değil uluslararası arenada da insan hakları ve adalet izlemiş olduğu politikaların temel "eksenini" oluşturmaktadır. Sadece kendi hakkı veya çıkarı için değil, başkalarının hakkı ve çıkarı için de mücadele edebilen, her türlü haksızlığa karşı onurlu ve dik durabilen sorumlu insanların ve kuruluşların çoğalması, hak ve hürriyetlerin dili, dini, ırkı, rengi, düşüncesi, cinsiyeti ne olursa olsun herkes için olduğu gerçeğinin tüm dünyaca kabul edilmesi dileğiyle tüm insanların 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Gününü kutluyorum."