Sinoplu'dan Tunç'a 16 nisan sorusu

'16 Nisan'da işsizlik çözülecek mi?'

Sinoplu'dan Tunç'a 16 nisan sorusu

Nurdan Eroğlu

Saadet Partisi İl Başkan Yardımcısı Yaşar Sinoplu, referandum ve 18 maddelik anayasa değişikliğiyle ilgili olarak AK Parti ve AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’u eleştirdi. Saadet Partisi’nin 18 maddenin 13’üne itiraz etmediğini ve 5 maddeyle ilgili çekinceleri olduğu için bu referandumda ‘hayır’ dediğini ifade eden Sinoplu, Tunç’a seslendi. “Sayın Tunç’a soruyorum. 16 Nisan’da bu milletin işsizliği çözülecek mi?” diyen Sinoplu, bugüne kadar Bartın milletvekilliği yapan herkesi de açık oturuma davet etti.

Saadet Partisi İl Başkan Yardımcısı Yaşar Sinoplu, referandum ve 18 maddelik anayasa değişikliğiyle ilgili olarak AK Parti ve AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’u eleştirdi. İlk olarak TBMM’deki siyasi partilerin hazineden aldığı yardımlara değinen Sinoplu, “Yılmaz Bey değerli kardeşim köy köy geziyorsunuz ve vatandaşımızdan güzel sözler söyleyerek ‘hayır’ değil de mutlaka ‘evet’ oyu kullanmasını istiyorsunuz. 81 ile yüzlerce ilçe ve binlerce beldemize giderek “Daima millet kararımız evet” diyerek vatandaşımızdan 16 Nisan’da ‘evet’ oyu istiyorsunuz. Haklısınız iktidar partisisiniz ama buralara nasıl ulaştığınızı yüce milletimize arz etmem gerekiyor. AK Parti’nin 2015 yılında hazine yardımı 298 milyon TL yani 298 trilyon. CHP’nin hazine yardımcı 115.3 milyon TL. MHP’nin ise 77.8 milyon TL. Partilerin 2017’deki hazine yardımı AK Parti 119 milyon 170 bin TL, CHP 60 milyon 947 bin TL, MHP ise 28 milyon 653 bin TL, HDP 22 milyon TL. Bu paralarla uzaya gidilir. Diğer partiler ise hazine yardımı almıyorlar. Saadet Partisi olarak biz de hazine yardımı almıyoruz ve imece usulü gidebildiğimiz yere kadar gidip milletimize gerçekleri anlatıyoruz” dedi.

“SAYIN TUNÇ’A SORUYORUM”

AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’a “Sayın Tunç’a soruyorum. 16 Nisan’da bu milletin işsizliği çözülecek mi?” şeklinde seslenen Sinoplu açıklamalarına şu şekilde devam etti:

“Referandum meselesi çıkmadan önce Sayın Genel Başkanımız Sayın Cumhurbaşkanımızla görüştü ve bu 18 madde içerisinde 5 maddede çekinceleri olduğunu belirtti. Muhalefet parti liderlerine ve milletvekillerimize de bu 5 maddeyle ilgili çekincelerimizi belirttik. Bu 5 maddeyle ilgili düzeltmeye gitmelerini bekledik ama aynısı halkımızın önüne sundular. Genel Başkanımızda çıktı “Bizim bu şekilde ‘evet’ oyu vermemiz mümkün değil. Ancak bu maddelere düzeltilmiş olsaydı ülkemiz ve milletimiz için bizde düşüncelerimizi ortaya aktarırdık” dedi. Şimdi Sayın Tunç’a soruyorum. 16 Nisan’da bu milletin işsizliği çözülecek mi?

“ÜLKE BORCU 212 MİLYAR DOLARDAN 750 MİLYAR DOLARA YÜKSELDİ”

Ülkemizin yer aldı ve yer üstü kaynaklarını uyum yasaları adı altında 50 milyar dolara yakın özelleştirdiniz. “IMF’ye olan borcu biz ödedik. Onlar konuşur, AK Parti yapar” diyorsunuz. Benim sizin şahsınızla bir zorum yok. Sizin fikirlerinizin ce icraatlarınızın doğru taraflarını biz destekliyoruz. Mesela yapılan kamu binaları, hastaneler otobanlar falan. Ancak bunları hangi parayla yaptığınızı da halkımız adına sizlere soruyorum. “IMF 23.5 milyar dolar borç ödedik” diyorsunuz. 38 milyar dolar özelleştirme yaptığınızın elimde tam kaydı var. Ancak bu rakamın aslında 50 milyar dolar olduğunun kaynaklarını da bulur bu yüce millete gösteririz. Siz bu ülkeyi 212 milyar dolar borçla aldınız şimdi bu ülkenin borcu 750 milyar dolar. Ama bu borç 1 trilyon dolardan yüksek değilse siyasi hayatımı noktalarım.

 

“TÜM VEKİLLERLE AÇIK OTURUM YAPALIM”

Sayın Yılmaz Tunç, Sayın Rıza Yalçınkaya, Köksal Toptan, Zeki Çakan, Cafer Tufan Yazıcıoğlu ve diğer bütün eski vekillerimizle kapalı pazaryerinde yani Galla Pazarında bir araya gelelim. Bunları milletimizin önünde açık açık tartışalım. Ama bunlar geliyorlar, konuşuyorlar ve gidiyorlar.  Hodri meydan diyorum. İçim yanıyor ben ve eşim emeliyiz. Yıllarca zorla ödedik emekli olduk. Belki biz geçinebiliyoruz ancak nasıl ki Yunanistan bugün memurun, işçinin maaşını ödeyemiyorsa ülkemizin durumu da o noktaya gidiyor.

“BÜTÜN BELEDİYELER BORÇ BATAĞINDA”

İnsanlar 6-7 aylık işe girebilmek için güvercinlere kısmet çektirir gibi hale geldiler. İnsanlar “İşsizlik ölümden beter” diyor. Halk bu AK Parti’yi niye seçti biliyor musunuz? 1994 yılında biz Türkiye genelinde büyük şehirler de olmak üzere belediye başkanlıklarının 3’te 2’sini kazandığımız için bizim çalışmalarımızı gören halkımızın 1,5 yıl gibi kısa bir zamanda genel seçimde 21.6 gibi bize oy verdi. O zaman biz birinci parti olduk. Olduk ama Süleyman Demirel hükümet kurmamızı istemediği için Mecliste bir sürü oyunlar oynandı hükümet kurmayı Ana-Yol diye Mesut Yılmaz’a verdi. Bunlar 3 ay dayanamadılar. Hükümet yıkıldı ve biz iktidar olduk. Bizim dönemimizde Turgut Özal “Para yok” deyince Konya Belediye Başkanımız “Biz devlete yardım ederiz” demişti. Şimdi bütün belediyeler borç batağında. Milletin oy verip seçtiği AK Partili belediyelerin yüzde 90’ı borç batağında.

“BİZİM ÇEKİNCEMİZ 5 MADDE”

Milletimiz 2002’de bizi yaşlı gördü onları genç gördü ve AK Parti’ye oy verdi. Seçimden birinci parti çıktılar.  367 milletvekili çıkardılar. O zaman ünlü bir gazeteci Erbakan Hocamıza “Talebeleriniz 367 milletvekili çıkardı ne diyorsunuz?” dedi. “Halkın verdiği karara saygı duyarız ancak yaptıkları bu bütçeyle bu ülkeyi geçindirmeleri ve kalkındırmaları mümkün değil. Bu hükümeti yönetemezler. Hatta bu sistemle Çorum’daki leblebi dükkanı bile yönetilmez” dedi. Gazeteci arkadaşımız hemen “Hocam şüpheniz mi var?” diye sordu. O da “Ben bunları kendi avucumun içi gibi bilirim” dedi. Aynı gazeteci 1 yıl sonra yine hocamız “Talebeleriniz 1 yıldır iktidardalar ne diyorsunuz?” diye sordu hocamızda “Sıfıra sıfır elde var sıfır” dedi. Olaylar bu şekilde devam ediyor. Ne hikmetse Mustafa Kemal Atatürk’ten bu yana parlamenter sistemle yönetilen bu ülke ne oluyor da şimdi tek adamlık sistemine gidiyor. Tek sadece Cenab-ı Hak’tır. Biz çekincemizin olduğu 5 maddeyi arz ettik ama onu da dinlemediler.

Niçin bu konuda ısrar ediyorlar?  1897 yılında İsviçre’nin Osmanlı Döneminde Osmanlı’dan ayrılan gayrimüslim devletler bir araya geldi. Birincisi Sultan Abdülhamit tahtan indirilecek. İki din ortadan kaldırılacak. Üç ülke bölünüp parçalanacak. Dizi ortadan kaldıramadılar ama çoğumuzu da dinden uzaklaştırdılar. Türkiye tek adamlık sistemine geçerse eyaletlere bölünecek ve nasıl ki Saddam’a Kaddafi’ye siyasi oyunlar oynandı aynı oyunlar bizim eski yol arkadaşımız Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a da kurulup oynanacak. Bu oyunların kurulmaması için parlamenter sistemin devam etmesini istiyoruz.

“BAŞKANLIK SİSTEMİNİ İSTEDİĞİMİZDE MİLLETVEKİLİ SAYISINI 450’DEN 300’E DÜŞÜRDÜK”

Biz bu maddelerin 13 tanesine zaten bir şey demiyoruz. 5 tanesine söylüyoruz. Yargı bağımsızlığı zarar görüyor. Meclisin etkinliği azalıyor. Yetkiler tek elde toplanıyor. Cumhurbaşkanına Meclisi fesih yetkisi veriliyor. Yüzde 10’luk barak kalkmıyor. Bu barajı neden kaldırmıyorsunuz?  Çıkıyorlar “Başkanlık Sistemini, Erbakan, Özal, Demirel, Türkeş te istiyordu” diyorlar. Öyle mi? Biz Milli Görüşçüyüz. Biz bu sistemi isterken TBMM’de 450 milletvekili vardı biz bu 450 milletvekili 300’e düşürüyorduk. Bunlar ne yaptılar 450’den 550’ye çıkardılar. Şimdi de 550’den 600’e çıkarıyorlar. Ana Muhalefet Partisi Lideri çıktı bu 50 milletvekilinin bu ülkeye kaç trilyona mal olduğunu açıkladı. Yedi sülalesi her şeyden bedava faydalanıyor. Bir milletvekili 17 milyar maaş alıyor. Yedikleri içtikleri yanında kalıyor. Yiyemediklerini paket yapıp götürüyor. Benim vatandaşım çocuğuna hiç olmazsa sigortası ödenir diye 600 TL’lik iş arıyor. Bin liralık iş bulan şapkasını havaya atıyor. Bin 400 TL’yi bulan gözyaşları döküyor. Zonguldak’ta 6 aylık bir iş için kurada adları çıkan 2 kızımız birbirlerine sarılıp ağlıyor.

“CUMHURBAŞKANIMIZIN ÖMRÜ BİTTİĞİNDE ARKASINDAN GELEN KİM OLACAK?”

Bu milleti bu duruma getirmişsiniz sonra da çıkıp sayfalarca beyanatlar veriyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin parlamenter sistemde devam etmesi lazım. Eğer devam etmezse tek adamlık olduğu zaman Sayın Cumhurbaşkanımızın ömrü bittiğinde arkasından gelen kim olacak? Belli mi? Muamma. O zaman ne olacak bu tek adamlık? Dediğim dedik çaldığım düdük hesabı böyle bir siyasi idare bu ülkede felaketlere yol açar. Çok uluslu güçler aynı timsah avını nasıl yakalamak için ağzını açar öyle ağzını açmış bizi yakalamak için bekliyor. Yer altında kaynaklarımız çil çil duruyor. Sözde Lozan Antlaşmasına göre yer altı kaynaklarımız çıkarılamıyormuş. Hayır kesinlikle böyle bir şey yok. yer altı kaynaklarımızın çıkarılmamasının sebebi Rahmetli Erbakan Hocamız hariç diğer siyasi partilerin liderlerinin Amerika’dan icazet alıp yapıyoruz görüntüsü verip yapmaması.

“BİZ NEDEN BAHSEDİYORUZ?”

Dünyanın ikinci büyük köprüsünü yaptık. Firmaya günde 40 bin araba geçeceğinin sözünü vermişiz. Bir günde 28 bin araba geçmiş. 12 bin araba geçmemiş. Bizde geçmeyen her arabanın 3,5 dolardan fiyatını firmaya ödüyoruz. Sayın Yılmaz Tunç duyuyor musunuz? Biz neden bahsediyoruz? Siz hukukçusunuz ülkeyi, milleti savunun. İnsanlar perişanları oynuyoruz. Milletimiz banka kuyruklarında. Siyasetçiler de gelmiş bu milletin 16 Nisan’da ‘evet’ demesini istiyor.

“AK PARTİ’YE SESLENİYORUM”

AK Parti’ye sesleniyorum. Sizler AB istedi diye domuz etini kasaplık et yaptınız. Kimin ne yediği belirsiz. AB istedi diye fuhuşu uç olmaktan çıkartı. AB’nin talebiyle Cuma hutbelerinde “Allah katında tek din İslam’dır” ayeti okunamaz hale geldi. AB istedi diye din dersleri kitaplarına kelime i şahadetin ikinci kısmı yazılmıyor. AB istedi diye nüfus kayıtlarından din hanesi de kaldırıldı. AB istedi diye anayasamızdaki cami kelimesi ibadethane olarak değiştirildi. Kiliseler pıtırak gibi bitmeye başladı. AB istedi gerekçesiyle yer altındaki kiliseler yer üstüne çıkarıldı. Tek bir Hristiyan’ın dahi yaşamadığı mahallelerde 50 bin kilise evi açıldı. AB raporuna göre “Türkiye Kıbrıs toprağının yüzde 37’sini işgal etmektedir. Buradan çekilin.” deniyor. Kıbrıs çok önemli bir yer. Mustafa Kemal Atatürk “Kıbrıs’ı alan dünyaya hükmeder” diyor. AB Türkiye’de Heybeliada’da ruhban okulunun açılmasını istiyor. Bunun açılması da 16 Nisan’dan sonraya bırakıldı. Yine AB parlamentosu “Türkiye Kardak adasını Yunanistan’a vermelidir” diyor. AB istediği için TBMM Uyum Komisyonu ihdas edildi.

“38 MİLYAR DOLARLIK ÖZELLEŞTİRME YAPTILAR”

Aziz milletim oyuna gelmeyin. 2002’de oy verdiniz iktidar yaptınız. Bizler de sizin verdiğiniz karara saygı duyduk. 2002’den bugüne kadar Türkiye’nin genel borcunu 212 milyar dolardan 700 küsur milyar dolara çıkardılar. 38 milyar dolarlık özelleştirme yaptılar. Şimdi de varlık fonu diye bir şey çıkardılar. Aslında bu varlık fonu değil ipotek fonu. Bir hafta oldu Türkiye’nin en büyük ikinci tesisi olan Türk Petrol’ü bugün kavga ettiğimiz Hollandalılar aldı.”