Sendikalardan Öğretmen Performans Değerlendirme taslağına tepki
Eğitim-Sen ve Eğitim-İş Bartın Şubesi İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde toplanarak 'Öğretmen Performans Değerlendirme' taslağını protesto etti. Her iki sendikanın temsilcileri performans değerlendirmesinin öğretmenler arasında iş barışının bozulmasına neden olacağını söyledi.
Eğitim-Sen ve Eğitim-İş Sen Bartın Şube Başkanları Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından hazırlanan ve yürürlüğe girmesi beklenen “Öğretmen Performans Sistemi” yönetmeliğine karşı olduklarını açıkladı. Bartın İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde toplanan Eğitim-Sen Bartın Şube Başkanı Sedat Bora, Eğitim-İş Bartın Şube Başkanı Ender Yeğen, performans değerlendirmesinin öğretmenler arasında iş barışının bozulmasına neden olacağını söylediler. Öğretmenlik mesleğini daha da itibarsızlaştırması kaçınılmaz olan Eğitimde Performans Değerlendirme uygulamasına karşı ayrım gözetmeksizin bütün eğitim emekçileri ve örgütlü oldukları sendikalar ortak mücadele edilmesi gerektiğini savunan Eğitim-Sen Bartın Şube Başkanı Sedat Bora, şunları söyledi:
Bora: “Düşük not alanlar her yıl sınava girecek”
“MEB’in hayata geçirmeye çalıştığı performans değerlendirme sisteminde öğretmenler, her yıl öğrenci, veli ve eğitim yöneticilerinin değerlendirmesi ile karşı karşıya kalacak. Bakanlık 4 yılda bir düzenleyeceği sınavla öğretmenlerin ‘mesleki yeterliliklerini’ ölçecek. Öğretmenlere verilecek performans puanının, yüzde 25’ini müdür notu, yüzde 15’ini veli notu, yüzde 15'ini öğrenci notu, yüzde 20’sini zümre öğretmenlerinin notu, yüzde 15’ini diğer öğretmenler ve yüzde 10’unu da öz değerlendirme puanı oluşturacak. Öğretmenlerin sınava girdikleri yıl performans puanlarının yüzde 30’unu sınav notu oluşturacak. Güvencesiz olarak istihdam edilen sözleşmeli öğretmenlerin sözleşmelerinin yenilenmesinde, eğitim yöneticileri atanmalarında, ek hizmet puanı verilmesinde, yurt dışı görevlerde, başarı belgesi ahırımda ve öğretmenlikte kariyer basamaklarında yükselmede performans değerlendirme sistemi kullanılacak. Performans değerlendirmesinden düşük not alan öğretmenler hizmet içi eğitimlere katılıp, her yıl yapılacak olan sınava girecekler.
“Hedefi ‘öğretmenlerin niteliğini arttırmak’ mı?”
Öğretmen yetiştirme ve atama sistemini Performans’, ‘Rekabet’, ‘Verimlilik’, ‘Kariyer’, Kalite’ gibi piyasacı kavramlar üzerinden oluşturmak isteyen MEB’in piyasada faaliyet yürüten bir ticari işletme gibi hareket ederek insan Kaynakları Yönetimi anlayışını referans alan mevcut zihniyetiyle ne öğretmenlerin, ne de eğitimin niteliğini yükseltmesi mümkün değildir.
“Eğitimin niteliğinin artması mümkün değil”
Öğretmenlerin gelişimi ve mesleki yeterliliklerinin sağlanmasının temel koşulu, onların yaptıkları işi anlamlı bulmalarına, mesleki özerkliğe sahip olmalarına, okul ikliminin sağlıklı, özgür ve demokratik olmasına bağlıdır. Bu temel özelliklerin olmadığı bir ortamda, eğitime ilişkin her soruna eğitim biliminin değil, iktidarın siyasal ideolojik ihtiyaçları doğrultusunda yaklaşan bir anlayışla öğretmenlerin ve eğitimin niteliğinin artmasını beklemek mümkün değildir.
“Öğretmenin bağımlılığını arttıracak”
Böylesi bir uygulama öğretmenin işverene olan bağımlılığını artıracak; iş güvencesinin sürekli tehdit altında olmasından dolayı da istenilen ve belirlenen rolleri oynamak zorunda bırakılacaktır. Amaçlanan kamusal bir hizmet olarak eğitimi üreten, kamu emekçisi kimliğine sahip öğretmen yerine iktidarın hedeflerine ulaşmasında araç haline getirilen eğitimin, edilgen unsurlarından biri olma rolünü sıkışan ve bunu kabullenen öğretmenler üzerinden ‘makbul öğretmen’ kimliğinin yaygınlaştırılmasıdır.
“Kutuplaşmalar daha derinleşecek”
Eğitimde performans değerlendirme uygulamasının pek çok yönden öğretmenleri öğrenciler ve velilerle karşı karşıya getirmesi gündeme gelecektir. Öğrencileri ve velileri birer ‘müşteri’ olarak gören piyasacı mantığı eğitim sürecinin her aşamasında gündeme gelmesi, okullarda yaşanan kutuplaşma ve ayrışmaları daha da derinleştirecektir.
“Mücadele edilmeli”
Öğretmenlik mesleği eğitim süreçleri, atanma sorunları, çalışma koşulları, iş güvencesi açısından yaşanan kaygılar, yetersiz maaşlar nedeniyle giderek değersizleştirilmiştir. Öğretmenlik mesleğini daha da itibarsızlaştırması kaçınılmaz olan Eğitimde Performans Değerlendirme uygulamasına karşı ayrım gözetmeksizin bütün eğitim emekçileri ve örgütlü oldukları sendikalar ortak mücadele etmelidir.”
Yeğen: “Başarısızlığın sorumluluğu öğretmenlere yıkılmaya çalışılmakta”
Eğitimin niteliği hiçbir bilimsel karşılığı olmayan performans değerlendirmesiyle değil, öğretmene değer vererek, velinin, öğrencinin ve toplumun gözünde öğretmenin mesleki saygınlığını arttırarak sağlanabileceği açıkken, öğretmeni her an ‘diken üstünde’ tutacak bu yöntem asla kabul edilemeyeceğini kaydeden Eğitim-İş Bartın Şube Başkanı Ender Yeğen de açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Eğitim sistemimiz kangren haline gelmiş birçok sorunu barındırmaktadır. Asıl görevi bu sorunlara çözüm bulmak olan Milli Eğitim Bakanlığı her uygulaması ile ‘eğitim sisteminin en önemli bileşeni’ olan öğretmenlerimizi hedef tahtasına koymaktadır. Üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmekte yetersiz kalan MEB, eğitimdeki yanlış politikaların sonucunda ortaya çıkan başarısızlığı üzerinden atmaya ve sorumluluğu öğretmenlere yıkmaya çalışmaktadır. Öğretmenleri ALO 147, BİMER, CİMER gibi uygulamalarla veliyle ve öğrenciyle karşı karşıya getiren, sürekli baskı altında tutan MEB, son olarak ise 9 Haziran 2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren ‘Ulusal Öğretmen Strateji Belgesi’ hedefleri arasında eğitimde performans değerlendirme uygulamasına da yer vermiştir. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından öğretmenlerin mesleki yeterliliklerini arttırmak için uygulanacağı iddia edilen performans değerlendirme sistemi eğitimin hiçbir sorununu çözemeyeceği gibi tam tersine yeni sorunların doğmasına sebep olacaktır. Eğitimin niteliği hiçbir bilimsel karşılığı olmayan performans değerlendirmesi ile değil, öğretmene değer vererek, velinin, öğrencinin ve toplumun gözünde öğretmenin mesleki saygınlığını arttırarak sağlanabileceği açıkken, öğretmeni her an ‘diken üstünde’ tutacak bu yöntem asla kabul edilemez.
“Kabul etmemiz mümkün değil”
MEB’in performans değerlendirme uygulaması öğretmenlerin birbirine ve öğrencilerine karşı güvensizliğini arttıracak, sürekli performans baskısı ve tehdit altında çalışmasının önünü açacaktır. Performans değerlendirmesiyle öğretmenlerin yaptıkları işin niteliğinden çok ‘yüksek performans’ üzerinden bireysel değerlendirmeye tabi tutulması, okullarda herkesin birbirinin ‘rakibi’ olduğu düşüncesinin gelişmesine ve iş barışının tamamen bozulmasına neden olacaktır. Öğretmenlik rekabetle değil dayanışma ile yapılacak bir meslektir. Deneyimlerimizle biliyoruz ki mesleki dayanışma zümre ve okul başarısını artıran önemli bir etkendir. MEB'in uygulamaya çalıştığı performans değerlendirme yönteminin dünyanın hiçbir yerinde yakın bir örneği yoktur. ‘Performans değerlendirmesi’ bahanesiyle öğretmenleri; öğrenciler ve velilerle karşı karşıya getirecek, öğrenci ve veliyi ‘memnun edilecek müşteri’ ; öğretmeni ‘satış görevlisi’ olarak gören bu uygulamayı kabul etmemiz mümkün değildir.
“Birleşerek bu saldırıyı durduracağız”
Öğretmenlik mesleğini daha da değersiz hale getirecek olan eğitimde performans değerlendirme uygulamasına karşı hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün eğitim çalışanları ortak mücadele yürütmelidir. Öğretmenlerin ve tüm eğitim çalışanlarının hakları için mücadele yürüten bizler, mesleğimizin geleceğini tehdit eden ‘Performans Değerlendirme’ sistemine karşı birlikte mücadele etme ve bu uygulamayı durdurma yönünde ortak bir kararlılık içindeyiz. Tüm öğretmenlerimizi çalışmalara katkı sunmaya ve haklarımız için birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz. Birleşerek bu saldırıyı durduracağımıza inanıyoruz.”