Bartın SGK il müdürlüğü binası açıldı

Erdoğan : 'Bir ülkenin gücü bu mekanlardan gelmektedir'

Bartın SGK il müdürlüğü binası açıldı

Haber Merkezi

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yapımı tamamlanan SGK hizmet binalarının toplu açılışı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleşti. 46 SGK hizmet binası ile 5 İŞKUR hizmet binasının açılışının yapıldığı törende Bartın SGK İl Müdürlüğü binasının da açılışı gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanı açılışta yaptığı konuşmada “Bir ülkenin gücü, kuvveti bu mekanlardan gelmektedir” dedi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yapımı tamamlanan SGK hizmet binalarının toplu açılışı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleşti. 46 SGK hizmet binası ile 5 İŞKUR hizmet binasının açılışının yapıldığı törende Bartın SGK İl Müdürlüğü binasının da açılışı gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan törende yaptığı konuşmada “46 SGK binası ile 5 İŞ-KUR hizmet binasının hayırlı olmasını diliyorum. Bu binaların kurumların hizmet kalitesini artıracağına inanıyorum. Bir ülkenin gücü, kuvveti bu mekanlardan gelmektedir. Ve oralarda çalışan personelin de güç kaynağı bu tür fiziki mekanlardır” dedi.

241 MİLYON LİRALIK YATIRIM

Toplamda 241 milyon liralık bir yatırımın yapıldığını kaydeden Erdoğan, açıklamalarda bulundu:

“Toplam 241 milyon liralık bir yatırımla, ülkemize kazandırılan bu tesislerin faaliyete geçmesinde emeği olan herkese teşekkür ediyorum. Geçtiğimiz 14 yılda en büyük reformları hayata geçirdiği alanda sosyal güvenlik geliyor. Temelde hepsi aynı işi yapan ama farklı isim ve statülerde faaliyet gösteren sosyal güvenlik kurumlarının tek çatı altında birleştirilmesi bile tarihi bir reformdur.

“KURUMLARIMIZ ARTIK YATIRIM YAPABİLİYOR”

Tamamen ayrı çalıştıkları bir dönemden 79 milyon vatandaşımızın tamamının tek tip hizmet aldığı noktaya geldik. Bizi engellemeye çalışanlar oldu, ama "Hayır" dedik, "Bu yapılacak". İster işçi olun ister memur aynı statüye sahipsiniz. Artık mali açıdan şeffaf, hesap verebilir ve sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemine sahibiz. Kurumlarımız artık yatırım yapabiliyor, hizmet vermenin ötesinde hizmet kalitesini artırmanın yolunu alıyor. Vatandaş artık hizmet için dere tepe aşmıyor, devlet artık hizmeti vatandaşın ayağına getiriyor. Buralara kolay gelmedik. İşte bu medeni olmanın, çağı yakalamanın, muhasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmanın mücadelesidir. Sosyal güvenlik, e-devlet sisteminde en çok hizmet sunulan ve en yoğun kullanılan alanların başında geliyor. Hizmetlerin kullanımının kolaylığını ağlarken emekli maaşında tarihi zamlara imza attık. Asgari ücret 184 liraydı, bugün 1404 lira. Aynı dönemde en düşük SSK işçi emeklisi maaşı 257 liraydı, bugün nerelere geldi. En düşük emekli sandığı emeklisi maaşı 377 liraydı, bugün 1757 liraya yükseldi.

“EMEKLİ OLAN KİMSENİN MAĞDUR OLMASI SÖZ KONUSU DEĞİL”

Dünkü Türkiye'de emekli olmak sefalete mahkûm olmak demekti. Şu gerçeği kabul etmek lazım, bugün ülkemizde yaşı gelip emekli olan kimsenin mağdur olması söz konusu değildir. Sadece emeklilerin değil, dul, gazi, yetim gibi tüm vatandaşlarımıza da devlet olarak sahip çıktık. Bugün ülkemiz sınırları içerisinde yaşayıp da sosyal güvenlik sisteminin dışında kalan kimse yoktur. İmkanı olan kendi primlerini ödüyor, imkanı olmayanın yanında da devlet var. Anayasa'daki sadece o cümleyle değil, icraatla yapıyoruz bunu. Sadece kendi vatandaşlarımızla kalmıyoruz, ülkemizde yaşayan 3 milyonun üzerindeki sığınmacının da temel ihtiyaçlarını biz karşılıyoruz. Batı, GSYH olarak bizden çok üstte olmasına rağmen mültecileri ülkelerine almıyorlar. Bize verdiğiniz sözleri yerine getirin diyoruz, atılan adım yok. Ama Aylan bebeğin resmini dergilere kapak yapıyorlar. Ümran'ın o halinin hemen fotoğrafını alıp onu da dergilerine hemen kapak yapabiliyorlar. Tamam da icraat nerede, icraat yok. Ama biz tarihimiz itibariyle o aldığımız sorumluluğun bize yüklediği sorumluluğu nedeniyle her zaman darda kalanın yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz. Ülkemizin ve milletimizin yaşadığı bunca badireye rağmen ayakta kalmasını tüm mağdurlara ve mazlumlara sahip çıkmasına, bu şekilde aldığımız dualara borçluyuz. Milletimizin duasını aldıktan sonra Allah'a şükür üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun yoktur. 

“VATANDAŞLARIMIZA MUAYENE OLACAĞI DOKTORU SEÇME ŞANSI GETİRDİK”

Evinizin yanında SSK hastanesi varsa hatırlayın siz memursanız oraya gidemiyordunuz. Gidip bir devlet hastanesi bulup oraya başvurmanız gerekiyordu. Ben bunu yaşadım, bir trafik kazası geçirdim, Bolu'da arkadaşlar yanlışlıkla devlet hastanesine getirmiş. Böyle hayal meyal duyuyorum, serum bağlı. Sigortalı mı, memur mu. Arkadaşlar da bilmiyorlar. Sigortalı olduğumu ben onlara hayal meyal söyleyince kabul edemeyiz dediler. Hemen beni sigorta hastanesine götürdüler. Böyle garip bir yapıdan bu günlere geldik. Kurum hastanelerinden diğer vatandaşların yararlanması zaten mümkün değildi. Biz ne yaptık, hepsini birleştirdik. Artık ülkemizde devlet hastanesi, üniversite hastanesi ve özel hastane dışında ayrım kalmamıştır. Vatandaşlarımız hepsinden hizmet alabilmektedir. "Hastane kapısına kim gelirse gelsin müdahale yapılacaktır, asla geri çevrilemez. Çeviren olursa karşısında bizi bulur" dedik. Vatandaşlarımıza muayene olacağı doktoru seçme şansı getirdik. Eskiden ne mümkün. Gençler eski Türkiye'yi bilmediği için bu anlattıklarımı kavramakta güçlük çekiyor olabilirler. Ama şöyle 40 yaş üstü bu çileyi nasıl çektiğimizi biliyorlar.

“SORUMLULUK MAKAMINDA OLAN SENSİN NE DEMEK ANLATAMADIM”

Şimdi geleceğe farklı bakıyoruz. Bütün bu tesisler eksikliklerin giderilmesine yöneliktir. Şimdi Yozgat'ta bir şehir hastanesi açılıyor, bu bizim ne günlerden ne günlere idealimizdi. Derdik ki "Öyle hastaneler yapacağız ki vatandaş içine girdiği zaman 'Allah bu devletten razı olsun' desin" Bir keresinde şu an ana muhalefetin başında olan zat SSK'nın başındaydı. Savaş Ay onunla yaptığı röportaj için bazı hastanelerden görüntüler çekmişti. Hastanelerde maalesef yanlış iğne vurmak suretiyle ölen bir yavrunun dramı anlatılıyordu. SSK'nın başındaki o zat o zaman "Hükümete anlattım ama dinletemedim" diyordu. Ne demek anlatamadım. Sorumluluk makamında olan sensin. O makamın hakkını vereceksin, veremiyorsan o makamın hakkını verecek biri gelsin alsın götürsün.

"DEMOKRASİDE ÇOK İLERLEME KAYDETTİK"

Sosyal güvenlik Türkiye'nin yaşadığı büyük değişimin en önemli işaretlerinden sadece biridir. Rakamlar ortada, yatırımlar ortada, eserler ortada, hizmetler ortada. İşte sizler burada Türkiye'nin dört bir yanından gelen kardeşlerimizsiniz. Hepiniz bu işin içindesiniz. Demokraside de çok ilerleme kaydettik. Milli irade kavramına bizim kadar sahip çıkan bir siyasi kadro ve dönem daha yoktur. Daha da önemlisi Türkiye tarihinde ilk defa bir darbe girişimini vatandaşlarının kararlı duruşuyla boşa çıkarmayı başarmıştır. Şu külliyenin etrafında 29 şehidimiz var. Benim milletim, benim vatandaşım, benim sevgili kardeşlerim "Hadi meydanlara" dediğimiz zaman neden acaba hemen buraya geldi. Benim sevgili vatandaşlarımın elinde bayraktan başka silah yoktu. Onun en büyük silahı bayrağımızdı. F-16'lar hemen şu kavşağa bombalar yağdırırken bizim vatandaşımız kaçmadı. Çünkü onlar şehadete yürümeye karar vermişlerdi. Yılmadılar, hele hele bir tanesinin kuzenine telefon edişini unutamıyorum "Kuzenim ben şehadete gidiyorum, hakkını helal et" diyordu. Bu bambaşka bir şey. Hani İstiklal Marşımızda var ya "Siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın" diye. Benim vatandaşlarım gövdesini siper etti bu hainlere karşı. Onlar yılmadılar, tankın topun üzerine, o F-16'ların üzerine öyle gittiler. Onun için bu millet çok aziz bir millet. Ondan diyorum biz muhasır medeniyetler seviyesinin üzerine Allah'ın izniyle çıkacağız. İstiklalimizi ve istikbalimizi kanlarımızla savunduğumuz bu darbe girişimi demokrasi tarihimizde TBMM'nin açıldığı 23 Nisan 1920, çok partili hayata geçtiğimiz 1950 seçimleri kadar önemlidir. Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı'yla aynı çizgide görmemiz gerektiğine inanıyorum.

"2023'Ü SABOTE ETMEK İSTİYORLAR"

2013'te bu yana ardı ardına yaşadığımız hadiseler göstermektedir ki Türkiye adeta yeni bir İstiklal Harbi ile karşı karşıyadır. Türkiye'nin önünü kesmek, ayağına pranga vurmak ve 2023 hedeflerini sabote etmek istiyorlar, edemeyecekler. Biz göremeyeceğiz ama inşallah 2053'ü de bu milletin evlatları gerçekleştirecek 2071'i de.”