Bankoğlu: 'İnandırıcılığını yitirmiş bir siyasi söylem var'

24 Haziran erken seçimlerinde CHP'den Milletvekili Aday Adayı olan Avukat Aysu Bankoğlu, Bartın Hergün Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Nihal Çınçın'a nezaket ziyaretinde bulundu. Ziyarette 2015 yılında bu yana Türkiye'de büyük bölünmüşlükler olduğunu ifade eden Bankoğlu, AK Parti'nin açıkladığı parti programıyla 16 yıldır yaptığı yanlışlıkların madde madde ortaya çıktığını söyledi. Bankoğlu: 'İnandırıcılığını hepten yitirmiş olan bir siyasi söylem var' dedi.

Bankoğlu: 'İnandırıcılığını yitirmiş bir siyasi söylem var'

24 Haziran erken seçimlerinde CHP’den Milletvekili Aday Adayı olan Avukat Aysu Bankoğlu, Bartın Hergün Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Nihal Çınçın’a nezaket ziyaretinde bulundu. Genelde sohbet havasında geçen ziyarette Bankoğlu, Muhabir Nurdan Eroğlu’nun önümüzdeki seçimleri ve milletvekilliği aday adaylığıyla ilgili sorularını da yanıtladı.  İşte o röportaj!

-Sayın Bankoğlu, önce kentimiz Bartın sonra ülkemiz adına genç kadın bir aday olmanızdan dolayı sizi tebrik ederiz. Genç bir siyasetçi adayı olarak, 2015 seçimleri ile bu seçim arasında ülkemizde gördüğünüz en büyük fark nedir?

-Bankoğlu: Teşekkür ederim ve hemen eklemek isterim ki 2015’teki kadar genç değilim. Şaka bir yana ben de ülkesine katkıda bulunmak isteyen, Atatürk’ün çizdiği yolda Türkiye’yi ileri taşımayı arzulayan her vatansever yurttaş gibi ne yapabilirim diye sorduğum için siyasette yol almak istiyorum. 2015’ten bu yana gördüğüm en büyük fark; zemini ortadan çatlamış olan ülkemizde derin yarıklar, büyük bölünmüşlükler olduğu.

-Kutuplaşmalar olduğunu mu düşünüyorsunuz?

-Bankoğlu: 2015’teki seçimlerde de çok üzerinde durduğum bir konu vardı “üslup” sorunu. Bugün gelinen noktada olgunluğun, anlayışın ve güler yüzün hemen hemen hiç olmadığı bir siyasi üsluptan söz ediyoruz. Her yaştan ve her görüşten yurttaşı, avaz avaz bağırarak ve hakaret ederek ayrıştıran bir çizgiyi “siyaset yapmak” olarak yerleştirmeye çalışan bir anlayış var.

-Bahsettiğiniz bu üslubun olumsuzlukları sizce nedir?

-Bankoğlu: Bütün bunlar her şeyden önce yurttaşların birbirlerine olan saygısı örseledi. Bazı kesimlerde ise bütünüyle yok oldu ne yazık ki. Hemşehrisine, komşusuna, esnafına, taraftarına, doktoruna, öğretmenine… Her kesimden insanın bakış açısını bozdu. Saygısızlığın beslediği en tehlikeli şeyi yani başkalarının fikirlerine tahammülsüzlüğü körükledi. Farklı takımları tutan, farklı mezhepten olan, farklı partinin görüşlerine yakın duran yani “aynı” olmayan her şeyi düşman ilan edip, hedef göstererek depresyonda, tahammülsüz, birbirine düşman gözüyle bakan bir millet oluşturuldu.

-Bu kadar vahim olduğunu mu düşünüyorsunuz?

-Bankoğlu: Sadece ben düşünmüyorum, böyle zaten. AKP’nin iki gün önce açıkladığı parti programına bakın. 16 yıldır yaptıkları tüm yanlışlar madde madde orada. Gelir ve vergi adaletsizliği, hukuksuzluk, dış politika yanlışları… Ama siz her şeyi düşmanlıkla, kandırılmış mazlum edebiyatıyla, şer odaklarıyla ve dış güçlerle bir kez açıklayabilirsiniz. 16 yıl boyunca düzenli ve sistemli olarak yapılan yanlışları böyle kapatamazsınız. İnandırıcılığını hepten yitirmiş olan bir siyasi söylem var. Yasamayı itibarlı, yürütmeyi ve yargıyı “daha” bağımsız yapacağız derseniz, bu gaflettir. “Daha” diye bir şey yoktur hukukta. Tam bağımsız yasama, yürütme ve yargı vardır. Bu “biraz daha koy” diyeceğimiz türden bir şey değil. “Dindar ve kindar bir gençlik” hedefleyenler yaptıkları yanlışın ülkeyi büyük felakete sürüklediğini 16 yıl sonunda görüp, şimdi de “tek tip gençlik yaratmayacağız” diye bağırıyor. Bu vehameti herkes görüyor.

-Genç bir siyasetçi olarak bunları nasıl değiştirmeyi düşünüyorsunuz?

-Bankoğlu: İleri medeniyetlerle arayı kapatmanın tek yolu köprü ve havaalanı yapmak değil. Bir ülkenin kalkınmışlığı refah düzeyinin artması, hukuk üstünlüğünün sağlanması, bilimsel ve çağdaş eğitimle mümkündür. Pratik hayatımıza bakarak, halimizi rahatlıkla anlayabiliriz. Refah düzeyimiz yüksek, hukuk üstün ve eğitim şahane diyorsak, Türkiye cennet gibi olmalıydı. Bakın 2010 yılından 2017 sonuna kadar 1673 kadın katledildi. 2018’in ilk dört ayında 130 kadın cinayete kurban gitti. Bu cinayetlerin yarısı hangi sebeple işleniyor biliyor musunuz? “Kendi hayatına dair karar alması” yüzünden. Yani az önce dikkat çekmek istediğim gibi başka bir görüşe saygısızlığın, tahammülsüzlüğün sonucu işlenen suçlar. Diğer ürkütücü tablo cinayetlerin yarısı ateşli silahlarla işlenmiş. Ülkemizde 25 milyon bireysel silah bulunduranların sadece yüzde 85’inde ruhsat olması da çok düşündürücüdür. Her şey hukukun üstünlüğüne inanarak yeniden tesis edilecek. Ekonomi, hukuk, eğitim düzelmeden ülkemiz gerçek düzlüğe çıkamaz.