Arslan: 'Belediyenin ve Ulu-Bel'in borcu ne kadar?'

Bartın Hergün Gazetesi ile Bartın Olay'ın canlı yayın konuğu olan CHP Ulus Belediye Başkan Adayı Çetin Selçuk Arslan, Ulus Belediyesi ve Belediye Başkanı Hasan Hüseyin Uzun'la ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Başkan Uzun'un ifadesiyle Ulus Belediyesi'nin bugün 4 milyon 400 bin TL borcu olduğunu ifade eden Arslan tahminen aslında bu borcun faizi ve piyasaya olan borçlarla birlikte 15-20 milyon TL olduğunu söyledi. Arslan, Ulus'taki kanalizasyon sorunu, Ulu-Bel, yatırım problemi ve diğer konularla ilgili de ilginç iddialarda bulundu.

Arslan: 'Belediyenin ve Ulu-Bel'in borcu ne kadar?'

Bartın Hergün Gazetesi ile Bartın Olay’ın canlı yayın konuğu olan CHP Ulus Belediye Başkan Adayı Çetin Selçuk Arslan,  Ulus Belediyesi ve Belediye Başkanı Hasan Hüseyin Uzun’la ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.   Başkan Uzun’un ifadesiyle Ulus Belediyesi’nin bugün 4 milyon 400 bin TL  borcu olduğunu ifade eden Arslan  tahminen aslında bu borcun faizi ve piyasaya olan borçlarla birlikte 15-20 milyon TL olduğunu  söyledi. Arslan, Ulus’taki kanalizasyon sorunu, Ulu-Bel, yatırım problemi ve diğer konularla ilgili de ilginç iddialarda bulundu. İşte o çarpıcı açıklamalar!

“Belediyeyi alacağız”

Ulus’ta yoğun bir seçim temposu var. Tüm vatandaşlarımıza dokunmaya çalışıyoruz. Gündüz esnaflarımızla ve vatandaşlarımızla bir araya geliyoruz, akşam da ev ziyaretlerinde bulunuyoruz. Ciddi bir teveccüh var. Ulus halkı gerçekten özlediği derman belediyeciliği için bizim projelerimizi tartışmaya ve konuşmaya başladı. Kendimizi ve projelerimizi anlatmaya çalışıyoruz. “Martın sonu bahar” diyoruz ve en kısa sürede belediyeyi alacağımızı da düşünüyoruz.

“ 3 yılda bin kişilik kayıp var”

Ulus’un en önemli eksikliği emekli ve düşük gelir gurubu insanların Ulus’ta yaşıyor olması. Ulus’un en önemli problemi göç. Ulus, 2014 yılında yaklaşık 25 bin nüfusuna sahipken bugün 21 bin, 22 bin nüfusa kadar gerilemiş durumda. Hatta 1975’li yıllarda ilçenin nüfusu 50 bin civarında. Bunun önünü kesebilecek, ilçeye can suyu olabilecek projeler devreye alınmadığı için en çok bundan etkilenen yerlerden bir tanesi ne yazık ki Ulus. Ulus, 3 yılda nereden baksanız 1000 kişilik bir kayba sahip. İlçede ciddi bir önlem alınmazsa gerçekten ilçe çok farklı noktaya gidecek.

“Mevcut yatırımları  koruyamayan bir belediye var”

CHP olarak çok ciddi ve orijinal çalışmalarımız var. İlk projemiz iş ve aş sağlayacak projeler. Bugün ilçede ne yazık ki iş imkanları oldukça az. Belediyenin de bu noktada üretimi ve üretkenliği en başa alması lazım. Bunun içinde biz acilen belediye küçük sanayi sitesi oluşturacağız. Ulus’a gelecek ve 20 ile üzeri işçi çalıştıracak firma sahiplerine biz belediye olarak 2 yıl süreyle suyu yüzde 75 indirimle vereceğiz. Ama bugün Ulus’ta mevcut yatırımları da koruyamayan bir belediye var. Biz Ulus’a geldiğimizde hem Ulus insanına hem de yatırımcılara temas edemeyen bir yönetim anlayışının olduğunu gördük. Mevcut Belediye Başkanıyla aramızda Ulus’taki mevcut tekstil fabrikasıyla ilgili ciddi tartışma da yaşıyoruz. Bu fabrika ilk etapta yaklaşık 100 kişilik bir kapasiteyle çalışmaya başlıyor. Daha sonra bu firma el değiştiriyor ve şuandaki tekstil firması çalışmaya başlıyor. Şuanda o tekstil firmasında yaklaşık 100 kişi çalışıyor.

“Firmanın taleplerini karşılamaktan uzak bir tavır”

Tekstil firmasının yetkileri Belediye Başkanına çıkıyor ve kapasitesini arttırmak zorunda olduğu çalıştığı firmaların da isteği üzerine daha modern şartlarda ve standartlarda çalışmak zorunda olduklarını ifade ediyorlar ve kendilerine yer gösterilmesini istiyorlar. Başkan Uzun, firmaya bir iki yer gösteriyor ama firmanın taleplerini karşılamaktan uzak bir tavırla bu yapılıyor. Firma sahibi bunun karşısında öncelikle Bartın Organize Sanayi Bölgesine fabrikasını taşımayı planlıyor ama daha sonra bu iş Abdipaşa Belediye Başkanı Yaşar Dönmez’in kulağına gidiyor ve Başkan Dönmez, firma sahiplerine istedikleri tarzda yer gösteriyor ve firma yatırımını Abdipaşa’ya kaydırıyor. Ulus’a ayda 250, 300 bin lira bırakan bir tesis ne yazık ki bugün Abdipaşa’ya kaymış durumda. Biz buna çok üzüldük.

“Bir yatırımcıyı daha kaçıyor”

Buna benzer olaya geçen gün şahit olduk. İstanbul’da olan Ulus’lu bir firma Ulus’ta 60-70 kişiye iş imkanı sağlayacak bir yatırım için Belediyeden randevu alıyor. Başkan firma yetkililerine “Yerimiz yok” cevabını veriyor. Firma yetkilileri de bunun üzerine “Burada bir tekstil firması yerini boşaltacakmış, oraya geçebilir miyiz?” Diyor. Başkan da firma yetkilerine “Siz oranın kirasını karşılayamazsınız” diyor. Firma yetkilileri de aldıkları bu cevap üzerine Bartın’a geliyor ve Toptancı halden bir yer kiralıyorlar ve 6 aylık kiralarını da peşin ödeyerek yatırımlarını Bartın’a kaydırıyorlar. Dolayısıyla Ulus bir yatırımcıyı daha böylece kaçırmış oluyor.

“İlçede esnaflar siftah bile yapamıyor”

Ulus’ta aslında potansiyel var ve bugün 250,300 kişinin çalışabileceği bir iş ortamını sağlarsanız ilçenin kaderini değiştirebilirsiniz. Sayın Başkan geçen canlı yayında ilçenin nüfusunu 4 bine çıkarmayı hedeflediğini söylüyor ama  göreve başladığından beri ilçenin nüfusu 100 kişi artmış ve 3 bin 300 kişi olmuş. Bu korkunç bir şey. Bugün ilçede esnaflar siftah bile yapamıyor ve bu ilçenin kanayan yarası. Bu gibi yatırımcıları kaçırırsanız Belediye olarak ilçeye yapacağınız her türlü yatırımınız boşa gider. Dolayısıyla birinci önceliğiniz insan olmalı ve insana temas edebilmelisiniz.

“İlçenin tanıtımını yapacak bir anlayış yok”

Biz Ulus’ta turizmi 12 aya yayacağız. Pınarbaşı’nın 2010 turist hedefi 100 bin kişi. Safranbolu ile Amasra’nın turizm potansiyeli belli. Fakat Ulus bütün bu potansiyelden neredeyse hiç faydalanamıyor. İlçede bu yatırımları yapacak ve ilçenin tanıtımını yapacak bir anlayış ne yazık ki yok. Bizim ikinci önceliğimiz de turizm ve turizmi çeşitlendireceğiz. Biz gerçekten ilçeyi turizmin gözdesi yapacağız ve Ulus’u yeşilin Bodrum’u yapacağız. Ulus, her yeri tamamen turizmin her türlü faaliyetlerini yapacağınız bir yer. Ulus’ta insanlar biz dolaştığımızda bize “Bize iş verecek misiniz? İş sağlayabilecek misiniz?” diye soruyorlar. Biz de “Ne iş yaparsınız?” diyoruz bize “Her işi yaparız” diyorlar.  İnsanların her işi yapabileceğini söylemesi aslında o insanların ne kadar mesleksiz ve çaresiz olduğunu gösteriyor. Biz insanların meslek sahibi olmaları ve küçük atölyelere sahip olabilmeleri içi çok ciddi girişimler yapacağız. Bizim petrolümüz orman ve dolayısıyla bizim ağaç işleri üzerine ciddi çalışmalarımız var. Kaliteli mutfak aletleri ve organik oyuncular dünyada ciddi pazara sahip olan alanlar. Bu Ulus’a hem sanatkar hem de zanaatkar kazandıracak.

“Asla Ulus’tan kopmadım”

Ben asla Ulus’tan kopmadım. Ben Ulus’ta doğdum ve Ulus’ta büyüdüm. İş hayatı gereği büyük şehire gittik ama her bayramda, her özel günde ben mutlaka Ulus’a geldim ve Ulus’ta günlerimi geçirdim. Ben Ulus’tan göç etmek zorunda kaldım ve gökten biz de payımızı aldık. Sayın Başkanın söylediği “Ulus’ta yaşamayan Ulus’un derdini bilemez” cümlesi gerçekten insanı üzüyor. Sayın Başkan 2014 yılında belediye başkanı olmadan önce Alaplı’da yaşıyordu. Yaklaşık 20-25 yıllık bir Alaplı geçmişi var seçimi kaybettikten sonra da yine Bartın’da yaşadı, Ulus’ta yaşamadı. 2014’de Ulus’ta belediye başkanı seçildikten sonra Ulus’ta yaşadı. Geçen Belediye Meclisi Toplantısında söylediği bir söz hala kulaklarımda. “Benim Ulus’ta bir evim yok. Ulus’a beni bağlayan bir şey de yok.  Çok da derdim değil” şeklinde bir cümle kurdu. Ama benim Ulus’ta hem evim, hem toprağım hem de babamın mezarı var.

“Konu mahkemede”

Ulus’ta Ulus Belediyesi eski konaklama evini Ulus Belediyesi Konuk Evine dönüştürüp bir dönem kendisi işlettikten sonra burayı ihaleye çıkardı. Bu ihaleyi de CHP Ulus İlçe Başkanı Yaşar Bey’in aile şirketi kazanmış. Bu ihaleyi kazandıktan sonra Yaşar Bey burayı bir dönem işletiyor ve bir dönem sonra aralarında Belediye ile sürtüşmeler oluyor. Şuan konu mahkemede.  Belediye olarak burayı  konukevi olarak belli şartlarla ihaleye çıkarıyorsunuz ve bir firmada burayı ihaleye girip alıyor. Siz belediye olarak firmaya söz verdiğiniz şeyleri yapmıyorsunuz ama ihaleyi alan firmaya her ne hikmetse “Burada inşaat işçileri kalıyor, onlar öğrencilerin ahlakını bozar” gibi eleştirilerle buranın sözleşmesinin iptal edilmesine çalışıyorsunuz. Yasal olmayan yollarla oradaki işletmeyi çıkarmaya çalışıyorsunuz ve ciddi maddi kayba uğratıyorsunuz. Oradaki tabelayı kaçak göcek indiriyorsunuz. Ulus’ta öğrencilerin çok uygun rakamlarla kaldığı bir konukevini siz kişisel hırslarınızla, kişisel bir takım değerlendirmelerinizle bugün hukuka taşıyorsunuz ve yaklaşık 1  yıla yakın bir sürede kapalı tutuyorsunuz. Konu yargıda. Ama bugün bu konuyla ilgili Ulus’ta herkesin söylediği çok ciddi bir haksızlığın yapıldığıdır.

“Ulus’ta 800 ile bin 400 TL arasında öğrenciye ev kiraları var”      

Ulus’ta biz çok değişik şeyler duyuyoruz. Mesela Ulus’ta kiraya verilecek evlerin Belediyede toplandığı ve aslında 500 TL değerinde olan evin üniversite öğrencilerine 800 TL’ye verildiğine dair Ulus’ta farklı iddialar var. Ulus bunları konuşuyor. Ulus’ta 500 kişilik dedikleri Ulus Meslek Yüksekokulunda bugün 150-160 öğrenci kayıtlı görüyor ama aslında kaç tane öğrencinin burada eğitim gördüğünü biz bilmiyoruz. Ulus Meslek Yüksekokulu doluluk oranını yakalayamıyor çünkü siz öğrencilere uygun olanakları ve imkanları sağlayamıyorsunuz.  Onların barınma sorununa çözüm bulamıyorsunuz. Bugün Ulus’ta 800 ile bin 400 TL arasında öğrenciye ev kiraları var. Bu öğrencilerin çoğu gariban ailelerin çocukları. Dünyanın hiçbir yerinde öğrenciler gelir kapısı olarak görülmez. Onlar ailelerin bize emanet ettiği çocuklardır. 5 yıldır bu konuda bir adım atılmış. Sadece Gençlik Merkezi adı altında bir yer yapılmış ve badana boya yapılarak öğrencilerin konaklaması için dönüştürülmüş ama orada da şuanda birkaç öğrenci kalıyor. Üniversite öğrencileri Ulus’ta gerçekten çok ciddi sıkıntılar yaşıyorlar.

“Çözüm odaklı projelerimiz var”

Ulus’ta geçen hafta minibüs fiyatları 7 TL’den 10 TL’ye çıkarıldı ve yüzde 30 zam yapıldı. Üstelik öğrenci indirimi yok. Belediyede bu işin bir yerinden tutup öğrencilere pozitif ayrımcılık sağlayamamış durumda. Ama bizim derman belediyeciliğimizde üniversite öğrencilerimizin hem barınma hem de yeme içme sorununa çözüm olacak çok ciddi projelerimiz var. Mesela biz belediye olarak bütün lokanta esnafımızı toplayıp üniversite öğrencilerine bir belediye kart verip o lokantalardan çok uygun imkanlara yemek yemesini sağlayacağız. Hatta ihtiyacı olanların yeme içme giderini biz karşılayacağız. İlk etapta elimizdeki imkanları devreye sokup barınma sorunlarını çözeceğiz.

“Billboardlar bulundu”

Billboardlar bulundu. Ticari olarak kullanılmadığı söylenen billboardları biz şuanda para ödeyerek kullanabiliyoruz. Demek ki billboardlar varmış. Bununla ilgili savcılığın soruşturması da sürüyor.

“Önce atıksu arıtma tesisi yapılmalıydı”

Dünyanın hiçbir yerinde suyu kirletmeniz için, oraya kanalizasyon akıtmanız için bir kurum böyle bir izin veremez. Böyle bir yasal dayanak varsa “Siz dereyi kirletebilirsiniz” diye bir izin belgesi varsa ortaya koysunlar. Başkan “Projeci başkanım, yıllarca özel idarede çalıştım” diyor. Ulus’ta geçmiş dönemlerde çok ciddi bir kanalizasyon sorunu yoktu. Evet, yeni ve modern bir kanalizasyon sağlandı, ellerine sağlık kendilerine bunun için teşekkür ediyoruz. Ama işe tersten başlandı. Önce sizin atıksu arıtmayı yapmanız gerekiyordu. Sonra da kanalizasyonu yapmanız gerekiyordu.  Ya da Kozcağız’daki gibi orası da AK Partili bir belediye entegre bir tesis şeklinde yapmanız gerekiyordu. Kozcağız’da böyle bir sorun yok. Bütün ilçenin kanalizasyonu şuanda Ulus Çayı’na boşaltıyor. Sayın Başkan Ulus Hastanesinden kayıtları çıkarsın geçen ve ondan önceki yaz ilçede ishal ve su kaynaklı hastalıklar ne kadar yaşanmış, buna bir baksın. Şuanda Mezgeller Mahallesinin arkasında çok ciddi bir çevre sorunu var ve buna 1 yıl izin alındı diye bir şey olamaz. Siz projeyi hatalı ve eksik yapmışsınız, siz önce bunu itiraf edeceksiniz. Yine Başkan “Ben bunu 4 aydır bitiririm” diyor o zaman neden buna önce başlamadınız.

“İlişki kurmayan bir belediye başkanından bahsediyoruz”

Hasan Hüseyin Bey’e ben bir öneride bulunayım önce projelerinin temeline Ulus insanını koysun. Projelerini hazırlarken Ulus insanının ne düşündüğünü ne istediğini sorup projelerine Ulusluları temel alarak projelerini buna göre hazırlamalıydı. 5 yıldır Ulus insana temas etmeyen, 2-3 kişinin dışında ilişki kurmayan bir belediye başkanından bahsediyoruz. Bugün en büyük sıkıntısı bu. Kendisi de zaten bunu itiraf ediyor. “Ben 5 yıl boyunca çok çalıştım, yoğundum, tatil bile yapmadım. Bu yüzden insanlara ilişki kuramadım” diyor.  Hatta kendisi geçen yine “İnsanların benden özel istekleri oluyor, bir belediye başkanı olarak bende insanların bu özel isteklerine cevap verip onların arasında ayrımcılık yapmama adına onlarla iletişim kurmuyorum” dedi. Böyle bir şey olabilir mi?  Benim Çetin Selçuk Arslan olarak Belediye Başkanından bir isteğim olabilir. Belki evimin bir yerinde problem vardır. Alt yapıyla ilgili sorunum vardır. Belki bir hastam vardır. Belediye başkanı şunu demeli “Çetin Bey gelin oturalım, konuşalım” diyerek beni yönlendirebilmeli.

“Randevu sistemi diye bir şey olabilir mi?”

Bugün Ulus’ta hangi esnafın kapısından içeri girsem bana bir şekilde ya belediyenin kendilerine ceza kestiğini ya da belediyenin kapısından dahi sokulmadıklarını söylüyorlar. Belediye bir randevu sistemi var. 3 bin 300 nüfuslu yerin belediyesinde randevu sistemi diye bir şey olabilir mi?  Evet toplantınız olabilir, acil bir işiniz de olabilir ama belediye başkanlığı insanlarla ilişkiyi yönetebilmektir. Ama ötekileştirme zihniyeti olduğu için bu yaşanıyor. Bugün Ulus Belediyesinde çalışan personelin yetkililer tarafından sosyal medya hesapları tek tek inceleniyor. Eğer personel, benim, ilçe başkanımın ya da partimin bir gönderisini beğenmişse bu yetkili kişilerden ciddi bir fırça yiyor ve red alıyorlar. Onlara “Siz sadece Ulus Belediye Başkanının gönderilerini beğeneceksiniz ve sadece ona yorum yapacaksınız” deniyor. Bu konuda personele ciddi bir baskı var. Ve onlara “Çetin Selçuk Arslan belediyi alırsa siz işten çıkarılacaksınız ve işinizden olacaksınız” deniyor. Buradan taahhüt ediyorum biz hiçbir belediye çalışanını işinden etmeyeceğiz. Tam tersi şuanda asgari ücretle çalışan arkadaşlarımız 1 Ocak’tan itibaren 2 bin 200 TL ücretle işlerine devam edecekler. Bırakın işten çıkarmayı o arkadaşlarımızı çok daha mutlu ve müreffeh çalışma koşullarına kavuşturacağız.

“Sorarız, yine soracağız”

Sayın Başkan biz Ulus Belediyesinin borcunu sorduğumuzda bize kızıyor ve çok ilginç bir şekilde “Benim namusumu nasıl biliyorsanız Ulus Belediyesini ve Ulus Belediyesinin kurduğu şirketi öyle bilin” diyor. Biz Sayın Başkanın namusuna asla dil uzatmayız ama Ulus Belediyesindeki her kuruşun hesabını sararız. Çünkü ulus Belediyesinde her Uluslunun, tüyü bitmemi yetimin hakkı var. Geçen belediye meclis üyesi aday arkadaşlarımızla birlikte Belediye Meclis Toplantısına gittik ve Başkan bize orada “Biz sizin Belediye Meclis Üyesi arkadaşlarınıza gerekli hesabı verdik. Niye tekrar tekrar soruyorsunuz” dedi. Sorarız, yine soracağız. Başkan buna çok sinirli bir  şekilde cevap vererek “Bizim borcumuz 4 milyon 400 bin TL” gibi cevap verdi. Ulus Belediyesini 3,5 milyon TL borçla alıp bugün bu parayı 4. 4 milyon TL’ye getirdi. Bende, Başkana “Bu ana para mı yoksa faizleri var mı?” diye sordum.

“Belediyenin borcu tahminen 15-20 milyon TL”

Başkan borcu sorduğumuzda çok sinirleniyor, yandaşları tarafından da bize sosyal medyadan “siz mi ödeyeceksiniz?” diye sorular atılıyor. Biz Ulus Belediyesinin ve Belediyenin kurduğu şirketin borcunu soracağız. Siz eğer bununla muhatap olmak istemiyorsunuz tüm CHP’li belediyelerin yaptığı gibi gelir ve giderinizi kapınıza asacaksınız. İller Bankasından 180 ay kredi kullanılmış durumda. Yani 15 yıl. Belediyenin aşağı yukarı bugün faizleri ve piyasa borçlarıyla birlikte borcu 15-20 milyon TL. Bu konuda kulağımıza farklı şeylerde geliyor. Bugün Bartın’da bir firma belediye şirketinin kendisine 20 bin TL borcu olduğunu söylüyor.

“Ulu-Bel aslında bir derya ve muğlakta kalmış bir şirket”

Ulu-Bel aslında bir derya ve muğlakta kalmış bir şirket. Ulu-Bel firması belediyede asgari ücretle çalışan bir personel üzerine Abdipaşa’da kuruluyor. Belediyede çalışan arkadaşın muhtemelen ikametgahı orada. Aradan 49-50 gün geçtikten sonra Ulus Belediyesinin üzerine geçiyor. Neden böyle bir yola başvuruluyor? Sen belediye başkanısın kendi üzerine de bu şirketi kurabilirsin. Neden bu şirket bir belediye çalışanı üzerinden kuruluyor? Bu muğlak. Şirket kurulduktan sonra şirketin hesabı Belediye Meclisine hiç verilmemiş. Başkan bunu sorduğumuzda “Orası ticari bir şirket. Oranın sırrını herkese veremeyiz, bunu ortalıkta konuşamayız” dedi. Sayın Başkan Ulu-Bel şirketi Ulus Belediyesinin bir şirketi. Dolayısıyla siz o şirketle ilgili hesabı kuruşuna kadar Ulus halkına vermek zorundasınız. Hatta internet sitenizden yayınlamak zorundasınız. O bir ticari şirket değil, tamamen Ulus Belediyesinin işleyişini daha rahat hale getirmek için kamu yararına kurulmuş bir şirket. Dolayısıyla Uluslunun da her kuruşunda hakkı olan bir şirket.

“Başkan, Ulu-Bel’den maaş alıyor mu?”

Ben buradan yine Başkana soruyorum Belediye Başkanlığı maaşının dışında Ulu-Bel’in yöneticisi, genel müdürü ya da başkanı olarak kendisi Ulu-Bel’den maaş alıyor mu? Alıyorsa ne kadar alıyor? Ulu-Bel’de kaç kişi çalışıyor. Başkan Uzun’un ve parti teşkilatının ev ziyaretlerinde bugün Ulus’ta her evden bir kişiyi işe almak için listeye yazdıklarını ve onlara “Sizi listenin başında yazıyoruz” dediğini  de duyuyoruz. Hiç etik olmayan bir yol ve yöntem. Ulu-Bel’den otele de geçelim. Başkan da biz de oteli çok önemsiyoruz. Ben boya badana siyaseti yapılmış dediğimde çok kızıyorlar ama otelin kısaca mazisini anlatalım. Ulus oteli, Doğru Yol Partili Belediye Başkanı Mehmet Ersoy döneminde temeli atılmış bir proje. Kısmen Hüseyin Ulus döneminde bitirilmiş ama belli sebeplerden işletmeye alınamamış, işletmeye almak da Hasan Hüseyin Uzun’a nasip olmuş bir otel. Aslında bir yılan hikayesi.

“Ulus oteli…”

Otelin arsası ilk başta 12 kişi olmak üzere özel kişilerden alınıyor. Kamulaştırma yapılıyor, paraları dönemiyor. Daha sonra Mehmet Ersoy döneminde ailelerin başka üyeleri bu kamulaştırmaya itiraz ediyorlar. Yasal süreç Mehmet Ersoy döneminde takip edilmiyor. Hüseyin Ulus belediye başkanı olduğunda karşısında sorunlar yumağı olan bir otel arsası buluyor. Aslında yasal süresinde takip edilseydi iş bu kadar uzamadan alınacaktı. Tapular mahkeme kanalıyla hak sahiplerine iade ediliyor ve belediyenin oteli bir anda kaçak hale geliyor. 112 tane arsada hissedar var. 8 yıl tek tek, mahkeme mahkeme sürüyor ve en sonunda bütün hissedarların parası tekrar ödeniyor ve 8 yıl sonra otelin arsası ikinci kez satın alınıyor. Bu bina daha sonra birkaç kez ihaleye çıkarılıyor. Bir takım anlaşmazlıklar yüzünden bu ihaleler sonuçlanmıyor. 2014 yılına gelindiğinde bu Hasan Hüseyin Uzun’a nasip alıyor ve kendi ifadesiyle BAKKA da vasıtasıyla otele 1,5 milyon TL para harcıyor.

“Ulus’taki esnaftan teklif bile alınmamış”              

Bu otele alınan yataklar, bazalar, masalar hangi koşullarda acaba kimden nerede alındı? Ben Ulus’ta araştırıyorum Ulus’ta bunları satan esnafların hiçbirinden teklif alınmamış. Belki düzgün bir çalışma ve ihale olmuş olsaydı çok daha ucuza alınabilirdi ama nereden ve nasıl alındığını bilmiyoruz. İhale oldu mu onu da bilmiyoruz. Bunu umarım Sayın Başkan açıklayacaktır. İstanbul’dan Ulus’ta dağıtılmak üzere kandil simidi alıyorsunuz. “Geçmiş belediye de almış” diyerek Başkan kendisini savunuyor. O yanlış yapmış ama sen almayarak doğrusunu yapsaydın o zaman.  Bugün Ulus’ta siz düğün yapmaya kalksanız sadece otelde yapabiliyorsunuz. Ulus Belediyesinin bu çalışmasında siz düğün için bir fiyat almaya kalsanız rakam 8 bin liralardan 10 bin liralardan başlıyor. Ulus’ta bu parayı verebilecek insan sayısı o kadar az ki.”