Akgül'den kıdem tazminatı açıklaması

Kıdem tazminatıyla ilgili açıklamada bulunan Yeniden Refah Partisi Bartın Merkez İlçe Başkan Yardımcısı Ayhan Akgül, 'İşveren üzerinde bulunan kıdem tazminatının ödenmesini sahip olduğu kamu gücü ile sağlamalıdır. İşçinin emeği göz dikilecek bir menfaat değildir. Kıdem tazminatı yolunacak kaz değildir' dedi.

Akgül'den kıdem tazminatı açıklaması

Yeniden Refah Partisi Bartın Merkez İlçe Başkan Yardımcısı Ayhan Akgül, kıdem tazminatıyla ilgili açıklama yaptı. Kıdem tazminatının bir tasarruf yöntemi veya emeklilik sistemi aracı olmadığını ifade eden Akgül, “Kıdem tazminatı bir tasarruf yöntemi veya emeklilik sistemi aracı değildir. Kendi kontrolü dışında gelişen olaylar neticesinde işten çıkarılması durumunda işçinin işyerine vermiş olduğu emeği karşılığında hak ettiği değer olan kıdem tazminatı hükümet tarafından emeklilik sisteminin bütünleştirici bir aracı olarak gösterilmeye çalışılmaktadır. Hükümetin bu çabasının asıl amacı ekonomik kaynak ihtiyacına pansuman olabilecek sermaye birikimini sağlamaktı” dedi.

“Kıdem tazminatı yolunacak kaz mı?

Kıdem tazminatında yıllar geçtikçe hayallerin kurduğunu ve planların küçüldüğünü kaydeden Ayhan Akgül, şöyle devam etti:

“İşçi kesimi evvelce emeklilik hedefiyle çalışır, emekliliğin keyfini süreceği rahat günlerin hayalini kurardı. Emekliliğe hak kazandığında eline alacağı kıdem tazminatı ile bir ev, bir yazlık ya da bir araba almanın planlarını yapardı. Bu planlar işçinin çalışma motivasyonuna da katkı sunardı. Bunun yanı sıra uzun yıllar aynı işverene hizmet vermiş, emeğini sunmuş kıdemli işçiler; biriken kıdem tazminatlarını iş güvencesi olarak görürlerdi. İşverenin keyfi ve haksız işten çıkarma arzusu önüne kıdem tazminatı çıkar ve ödemekten çekineceği miktarlarla karşılaşan işveren bu hareketinden vazgeçerdi. Ancak yıllar geçtikçe hayaller kurudu, planlar küçüldü.

“İşçinin mağduriyetlerine yol açacak”
 

Ekonomik çalkantılar ve yaşanan krizlerle değer kazanamayan Türk Lirası, çarşı, pazar, manavda yitirdiği değerle eski anlamını kaybetmiştir. Çalışma süresi boyunca her yıla bir brüt ücret şeklinde birikerek işçinin eline geçen toplu para bir hayali gerçekleştirebilmekten uzaklaşmış, ancak bir borcu kapatır hale gelmiştir. Kıdem tazminatının hiçbir gereği olmadığı halde bir takım düzenlemelere konu edilerek işçinin elinden gasp edilmesi kabul edilebilir değildir. İşveren tarafa hizmet edecek bu formüller işçinin mağduriyetlerine yol açacaktır. İşverenin işçinin çalışma yıllarına karşılık ödemeyi yükümlendiği, borçlandığı bu tazminatın geliştirilen iki seçenekte de işvereni borcundan kurtardığı ortadadır.
“Hakkı koruyup gözeten devlettir”

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası başlangıç kısmında; Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu, hakikatini barındırmaktadır. Yine Anayasamızın değiştirilemeyecek maddelerinden olan 2. Maddesi sosyal devlet ilkesine yer vermektedir. Sosyal devlet toplumsal yapı içerisinde yer alan zayıf tarafın korunmasını hedefleyen devlet yapısını ifade eder. Sosyal devlet; hak edip etmediğine bakılmaksızın, olur olmaz ekonomik desteklerle vatandaşını hazırcılığa ve tembelliğe sürüklemek demek değildir. Sosyal devlet; bir takım koşulları yerine getirerek bir takım hakları kazanmış olan zayıf tarafın hakkına ulaşmasını güvence altına alan, söz konusu hakkı koruyup gözeten devlettir.
“İşçinin emeği göz dikilecek bir menfaat değildir”

Kıdem tazminatı, çalışma hayatının en temel haklarından biridir. İş hukukunun temel dayanaklarından biridir. Kıdem tazminatı emekçinin hakkı, işverenin borcudur. Hükümetin; işvereni borcundan kurtarmak gibi bir yaklaşımla işçinin hakkına müdahale etmesi kabul edilemez. Her koşulda ve platformda işçinin kıdem tazminatını yontan, eriten, güvenceden yoksun bırakan düzenlemelerin karşısında yerimizi alacağız. Yapılması gereken, işverenin sermayesini korumaktan ziyade işçinin emeğini korumaktır. Özel sektörde yüzde 90’ları aşan düzeyde uyuşmazlıklara konu olan kıdem tazminatının ödenmemesinin önüne geçilmeli, devlet bir fayda sunacak ise bunu zayıf taraf olan işçi kesimini gözeterek yapmalıdır. İşveren üzerinde bulunan kıdem tazminatının ödenmesini sahip olduğu kamu gücü ile sağlamalıdır. Sözün özü, işçinin emeği göz dikilecek bir menfaat değildir. Kıdem tazminatı yolunacak kaz değildir.”