Ak parti Zafer'e çıkarma yaptı

Erbakan üzerinden CHP'ye yüklendi

Ak parti Zafer'e çıkarma yaptı

Nurdan Eroğlu

AK Parti İl Başkanı Hüseyin Manav, referandum çalışmaları kapsamında Kumluca Beldesi’ne bağlı zafer köyünü ziyaret etti. Köy kahvehanesinde vatandaşlarla bir araya gelen Manav, 18 maddelik anayasa değişikliği ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle ilgili açıklamalarda bulunurken CHP’ye de yüklendi. Manav, “Cumhuriyet Halk Partisi yöneticilerinin rüzgar ne yönden eserse o yöne döndükleri, doğruluktan ve dürüstlükten, millete doğruyu söylemekten bihaber oldukları net bir şekilde ortada” dedi.

AK Parti İl Başkanı Hüseyin Manav, referandum çalışmaları kapsamında Kumluca Beldesi’ne bağlı zafer köyünü ziyaret etti. Manav, köy kahvehanesinde vatandaşlarla bir araya gelirken ziyarette İl Başkan Yardımcıları İsmail Toksöz, Sabri Açıkgöz, Murat Yıldırım, Ak Parti Kurucu il Başkanı Hasan Nalbant, Eski İl Başkanı Yaşar Arslan, İl Genel Meclisi üyeleri Yusuf Ziya Aldatmaz, Recep Regaip Bayraktar, Mustafa Güney, İrfan Ekmekçi, Kumluca Belediye Başkanı İsmail Can da yer aldı. 18 maddelik anayasa değişikliği ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle ilgili açıklamalarda bulunan Manav, CHP’ye de yüklendi. Manav, “Üniversitede 1982 anayasasını bizim hocalarımız yerden yere vururlardı. Darbeyi koruyucu, vesayeti koruyucu olduğunu söylerlerdi. Bu anayasada millet lehine bir şey olmadığını söylerlerdi. Hala içinde sıkı yönetim barındıran, birilerinin kışkırtmasıyla askere, orduya, millete demokrasiye ayar verme imkanı barındıran bir anayasa olduğunu belirtirlerdi. Biz o zaman öğrenciydik ve bugün yani 30 sene sonra ne demek istediklerini çok daha iyi anlıyoruz. 61 anayasasının da darbe anayasası olduğunu belirtirlerdi ama 82 anayasandan daha demokratik olduğunu ifade ederlerdi. Sevgili büyüklerimiz 28 Şubat’ları gördük biz. Rahmetli Erbakan’ın denk bütçe yaptığı, emekliye yüzde 50’den fazla zam verdiği dönemde tankları yürüterek boncuk boncuk terlettiler. Olmadı görevden indirdiler. Kayıp trilyon davası dediler. Aynı 17-25 Aralık sonrası AK Parti’ye dedikleri gibi 97, 98, 99’lu yıllarda da Erbakan Hoca’ya dediler. O partinin çoğu il başkanı uydurma soruşturmalarla cezaevinde yattı. O gün Erbakan’a hırsız diyenler Erbakan’ın ölüm yıldönümünde en ön safta yer aldılar. Maden Erbakan Hoca bu millet için bu kadar değerliydi de neden kayıp trilyon yaftası yapıştırdınız? Neden hırsız yaftası yapıştırdınız? Neden tankları yürüterek o adamı mum mum terlettiniz? İşte hayırcı cephenin, bu Cumhuriyet Halk Partisi yöneticilerinin rüzgar ne yönden eserse o yöne döndükleri, doğruluktan ve dürüstlükten, millete doğruyu söylemekten bihaber oldukları net bir şekilde ortada” dedi.

“367 GARABETİ AK PARTİ’YE ÇIKARILDI”

2007’deki cumhurbaşkanı seçim krizine değinen Manav, açıklamalarına şöyle devam etti:

“2001 krizinden sonra 2002’de ülke erken seçime gittiğinde AK Parti iktidara geldi. O zaman Ahmet Necdet Sezer vardı cumhurbaşkanlığında. 2001 krizini hatırlayın. Bizim oylarımızla seçtiğimiz rahmetli Bülent Ecevit’e bizim oylarımızla seçmediğimiz Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer hakaret edip bir kitap fırlattı diye bu ülke bir gecede krize girdi. 22 banka battı, 50 milyar dolar para bir gecede uçtu gitti. 2007’de cumhurbaşkanı seçimi gündeme geldi. Sayın Abdullah gül AK Parti’nin adayı  olarak gösterildi ama 367 diye bir garabet çıkarıldı. O güne kadar Demirel’e ve Özal’a hatta Ahmet Necdet Sezer’e çıkarılmayan 367 garabeti AK Parti’ye çıkarıldı. AK Parti’de ‘bizde anayasada cumhurbaşkanını halkın kendisi seçmesi için değişiklik yapalım’ dedi. Referandumdan sonra 10 Ağustos 2014’te 90 küsur yıllık Cumhuriyet tarihinde ilk defa biz millet olarak cumhurbaşkanımızı seçtik.

“TÜRKİYE 50 YILDIR IMF’YE BORCUNU ÖDEYEMEDİ”

Türkiye cumhurbaşkanı seçme krizini de aştı. 12 Eylül darbesinin temel sebeplerinden birisi 115 tur mecliste cumhurbaşkanının seçilememesiydi. Bülent Ersoy’lara, Tarık Akan’lara,  Cüneyt Arkın’lara oy çıkmaya başladığında ordu gerekçe göstererek yönetime el koydu. El koyup ne yaptılar? ‘Bir sizden bir bizden’ deyip 16 yaşındaki çocuklarımızın yaşlarını büyütüp astılar. Kardeş kardeşe düşman olmuştu sağcı ve solcu diye. Hepsi 12 Eylül darbesi ile bir gecede bitmişti. Neden? Sağcısının da, solcusunun da, darbecisinin de, askerinin de iplerini elinde bulunduran aynı kişilerdi. Kukla oynatmayı durdurdular bir gecede. Durdurunca da her şey bıçakla kesilir gibi kesildi. Arkasından baktıklar ki Türkiye hakikaten silkeleniyor. IMF’ye 50 yıldır olan borcunu ödemiş. IMF’ye borcu kalmamış ekonomiyi yoluna koymuş. Ve bir şekilde insanına sağlık alanında, eğitim alanında, kültürel alanda, alt yapı alanında ciddi anlamda hizmet eder hale gelmiş. Milli gelirden fert payına düşen payı arttırmış. O zaman, ‘Biz bu Türkiye’de ki güçlü hükümetlerin ayağını keselim. Onları yine dilediğimiz gibi idare edelim. Kapımızda para dilendireceğimiz koalisyon hükümetlerine geri döndürelim’ dediler.

“BİZİM DERDİMİZ ONLARI NEDEN GERİYOR?”

Bunun için hatırlayın 2013 yılının Mayıs ayında İstanbul’da 5 tane ağacı bahane ederek gezi parkı olaylarını çıkardılar ve İstanbul’u yakıp kıymaya başladılar. Cumhurbaşkanımı o zaman başbakandı. Yurtdışındaydı ve hemen geldi. Geldiği zaman dedi ki ‘sizin istediğiniz 5 tane ağaçsa biz 5 bin tane ağaç dikelim.’ ‘Yok, bizim istediğimiz sadece ağaç değil’ dediler. Üçüncü havaalanının, üçüncü köprünün, Sinop’a Mersin’e yapılan nükleer santrallerin, Marmarayın, Gebze ile Yalova arasına yapılan Osman Gazi Köprüsü’nün durdurulmasını istediler. Onları yaptıranların isteği bunlardı. Amerika, İsrail, Almanya, İngiltere, Rusya ayrı ayrı ülkemizin üstüne oynuyor. Almanya İstanbul’a yapılan havaalanını istemiyor. Neden? Çünkü o havalimanı dünyanın orta yerinde bütün transit uçuşların merkezinde.  Almanya’nın Frankurt, İngiltere’nin Stratford havaalanının pabucu dama atılıyor. 3’üncü köprüyü yaptığımızda İstanbul daha da gelişiyor. Biz kendi anayasamızın belli maddelerini değiştiriyoruz. Almanya’nı Hollanda’nın anayasasını değiştirmiyoruz. Bizim derdimiz onları neden geriyor? Çünkü güçlü Türkiye’den korkuyorlar.

“15 TEMMUZ’DAN SONRA BU ANAYASA DEĞİŞİKLİ ZORUNLU HALE GELDİ”

Türk milleti devletine milletine sahip çıkıyor. 7 Haziran’dan sonra Türkiye’de hükümet kurulamayınca terörü hortlattılar, saldırılar düzenlediler. Her gün şehit vermeye başladık. Doları fırlattılar, borsayı düşürdüler, faizleri yükselttiler. Utanmasalar ambargo koyacaklar. 1 Kasım seçimlerinden sonra da dediler ki ‘bu ülkede silah zoruyla yönetime bir şekilde ayar vermek gerekiyor.’ Onun için ordu içerisine sızmış vatan hainlerini kullanarak 15 Temmuz karanlık gecesini yaşattılar bize. O gece 249 vatandaşımızı gözlerini kırpmadan öldürdüler. O gece bu millet bir gece direndi ve bu ülkeyi teslim etmedi. Millet uçakların altında, tankların önünde savundu. Allah’a şükür millet verasetini gösterdi. Gencecik çocuklar tankların önünde durdu. Koca koca profesörler ise bankaların önünde para kuyruklarına girdiler. İşte 15 Temmuz’dan sonra bu anayasa değişikli zorunlu hale geldi.

“BAHÇELİ TÜRKİYE’NİN BUNA İHTİYACI OLDUĞUNU GÖRDÜ”

Aslında AK Parti 2015 öncesinde meclisteki tüm siyasi partilerle sivil anayasa, toplumsal uzlaşı olsun diye bir adım atmıştı. İlk 60 madde üzerinde anlaşma sağlanmıştı ancak daha sonra kimi masayı yıktı kimi çadırı yıktı. Komple değiştiremesek bile 15 Temmuz’dan sonra bizim sıkıyönetim şeklini anayasamızdan çıkarmamız, darbeyi koruyucu maddeleri anayasadan çıkarmamız, koalisyonları, çift başlılığı ortadan kaldırmamız zarureti doğdu. Çünkü içerdekiler ve dışarıdakiler 15 Temmuz’dan sonra bu işin peşini bırakmayacaklardı. Mecliste tüm siyasi partilere bu çağrı yapıldığında devletin adamı, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Türkiye’nin buna ihtiyacı olduğunu gördü. AK Parti ve MHP 18 maddeyi hazırladılar ve meclisten geçirdiler.

“NEDEN EVET DENMESİ GEREKTİĞİNİ ANLATMAYA GELDİK”

Biz buraya neden evet denmesi gerektiğini anlatmaya geldik. Aslında çok iyi biliyorsunuz. Artık bizim geçmişten bugüne gelecek ve bugünden sonrası için ülkede kriz, darbe olmasını engelleyecek düzenlemeleri yapmamız gerekiyordu. Bu anayasa değişikliğine hayır diyende evet diyende bizim ferdimizdir. Biz hayır diyen kimseye terörist demiyoruz. Bu bir AK Parti, CHP, MHP, Saadet partisi seçimi değil. Evet diyenlere bakalım. AK Parti ve MHP var. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun Büyük Birlik Partisi. Genel başkanları hayır dese de tabanda ki saadetli vefalı kardeşlerimiz. Hayır diyenler kim. CHP, HDP, PKK, FETÖ, IŞİD hepsi hayır diyor. İşte arkadaşlar her hayıra verilecek oy terör örgütlerini ve Avrupa’da ki ağa babalarını sevindirecek. Vereceğiniz evetlerse Suriye’de Araka’nda ki Müslüman mazlumları da sevindirecek.”