10 Ocak'ta 'Basın özgürlüğü' nü konuştular

Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, CHP İl Başkanı Selim Karakaş ve Merkez İçe Başkanı Nazif Çomak, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününde Bartın'daki gazetecilerle kahvaltıda bir araya geldi. Basın özgürlüğünün konuşulduğu kahvaltıda Milletvekili Bankoğlu, gazetecilerin yerelde yaşadığı sorunları ve talepleri de dinledi.

10 Ocak'ta 'Basın özgürlüğü' nü konuştular

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, CHP İl Başkanı Selim Karakaş ve geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen kongre ile yeniden Merkez İlçe Başkanı seçilen Nazif Çomak, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla basın mensuplarıyla kahvaltıda bir araya geldi. Bartın’da görev yapan yerel ve ulusal basın temsilcilerinin katıldığı programda gazetecilerin ve yerel basının yaşadığı sorunlar konuşuldu.  Cumhuriyet Halk Partisi olarak ‘hak, hukuk, adalet’ ilkelerinin her alanda olduğu gibi basın sektöründe de ne kadar önemli olduğunu sıklıkla vurguladıklarını belirten CHP Milletvekili Bankoğlu, AK Parti hükümetini eleştirdi. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nün pek çok gazeteci için kutlayabileceği bir çizgide olmadığını ifade eden Bankoğlu, şunları söyledi:

“Başta Bartın özelinde olmak üzere tüm gazetecilerin ‘Çalışan Gazeteciler Günü’ kutlu olsun. 10 Ocak 1961’de basın çalışanlarının iş sözleşmelerinin yapılması, işin türü ve ücretinin yazılması gibi hakları, yasal güvence altına alındığı için kutlanan bu gün ne yazık ki, pek çok gazeteci için kutlayabileceği çizgide değildir.  Yaz kış demeden, bayram tatil demeden gece gündüz zor şartlarda çalışanlar ve demokrasinin gelişmesi için olmazsa olmazımız gazetecilerdir. Gazetesinin yayın ilkelerinden önce kendi etik değerlerini her şeyin önüne koyan, vicdani ve ahlaki kuralları çiğnemeyen gazeteciler, tüm toplumlar için büyük önem ve değere sahiptir. Güvenilirliğini ve saygınlığını korumayı başaran tüm gazeteciler, meslek itibarını koruyan kutup yıldızları gibi parlamaktadır.

Bankoğlu: “Bunun sebebi, hukukun işlemeyişidir”

Cumhuriyet Halk Partisi olarak ‘hak, hukuk, adalet’ ilkelerinin her alanda olduğu gibi basın sektöründe de ne kadar önemli olduğunu sıklıkla vurguluyoruz. Gazetecilerin haberleri, köşe yazıları veya yorumları, sadece günümüz için değil yarınlara kalan tarihi belgeler olarak da büyük öneme sahiptir. Bu yüzdendir ki, görüşü ne olursa olsun doğrunun izinden ayrılmayan sağduyulu gazetecilerimizi saygıyla anıyoruz. Ancak ülkemizin son 18 yılında bu değerleri korumaya çalışan gazetecilerin aslında işini ve hayatını riske atarak görevlerini yaptıklarını biliyoruz. Basın patronlarının, hükümetin uydusu olmak zorunda bırakılması, AKP’nin hem patronlara hem gazetecilere aba altından sopa gösterdiğini, türlü baskı ve tehditlerle patronları ve gazetelerin yayın politikalarını kendi istediği hizaya nasıl getirdiğini görüyoruz. Bunun sebebi, hukukun işlemeyişidir. Bugün tweet atanların hapse atıldığı bir ülkede basının ve gazetecinin özgürlüğü vardır demek, insanların aklıyla dalga geçmektir.”

“Basın özgürlüğünde 157. sıraya geriledik”

Basın özgürlüğü sıralamasında Türkiye’nin 180 ülke arasında 157. sıraya gerilediğine dikkati çeken Bankoğlu, Basın İlan Kurumu’nu göreve davet ederek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Basın özgürlüğü sıralamasında 2002 yılında 99. sırada bulunan Türkiye, bugün ise 180 ülke içinde 157. sıraya kadar düşmüştür. Geri kalmış ülkeler diye nitelediğimiz Afrika ülkeleri, hatta Venezuela bile ne acıdır ki bizden çok önde yer alıyor. Hükümet baskısı ve korkusu olduğu sürece yolsuzlukların, hukuk dışı olayların, haksızlıkların ortaya çıkması mümkün değildir. Yurttaşlarımız, gazeteciler sayesinde kimin ne olduğunu, nerede ne yapıldığını öğrenmektedir. Doğru haberleri vermek gazetecinin, onları kendi düşüncesine ve ahlâkına göre yorumlamak ise yurttaşların görevi olmalıdır.

“Bazı gazeteler cezalandırıldı”

Sadece 2019 yılında bile zorla el değiştiren büyük bir yandaş medya kuruluşu; işinin başında olandan kanser tedavisi görene, doğum iznine ayrılmış kişiye  kadar 45 gazeteciyi sendikalı oldukları için tebligat yoluyla işten çıkarmıştır. Sadece emeğe değil insana da saygısızlık içeren bu tutum, sağduyu sahibi tüm yurttaşların aklına kazınmıştır. Malum medya kuruluşu, sendikal hakkını kullanan gazetecileri resmen cezalandırmıştır. Bu gazeteciler, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile birlikte hak mücadelesine girmişlerdir ancak hukuk kurallarını çiğnemeyi âdet edinmiş bir hükümetin karşısında işleri son derece zordur. Örgütlenmenin ve hak aramanın adeta suça dönüştüğü bir ortam yaratılmıştır.

Aynı günlerde gazeteleri ‘sözde’ yaşatmakla sorumlu olan Basın İlan Kurumu, haber yaptığı için ama ‘gerçek’ haber yaptığı için bazı gazeteleri cezalandırmış ve resmi ilan ile reklam verilmesini yasaklayarak gazeteleri maddi darboğaza itme kararı almıştır. Yani gazetecilerin ekmekleriyle oynamaktan zerre çekinmemiştir.

“Baskıcı zihniyet ömrünü tamamlamak üzere”

Yine 2019 yılı sonunda biten ve dünyanın kınadığı Cumhuriyet ve Sözcü gazetesi davaları mevcut. Bu gazeteler ve gazeteciler herkesin ‘Hoca Efendi ve cemaat’ diye baş üstünde dolaştırdığı zamanlarda dahi muhalif iken, fıkra gibi mesnetsiz gerekçelerle sözde ‘FETÖ’ destekçiliği ile  cezalandırılmışlardır. Gazeteciler üzerinden gazeteyi de cezalandıran bu baskıcı zihniyet ömrünü tamamlamak üzeredir. Görüşü ne olursa olsun, kamuoyunun sağduyusunda bu mahkemenin ve kararın geçerliliği yoktur. Bu bedelleri ödemeyi göze almış olan yürekli gazeteciler sayesinde temiz ve şeffaf siyasete mecbur olunan günler yakındır.

“Basın özgür değilse ekonomi  de gelişemez”

Özgürlüğün ve demokrasinin olmadığı bu atmosferde hukuk da işleyemez. Bu basit denklemi görmemek için başını kuma gömen herkes şunu bilmeli ki, basın özgür değilse, o ülkede hukuk da işlemez, ekonomi de gelişemez. 18 yıldır sayısız örnekle dünyaya bunu ispat eden bir AKP zihniyeti var. Bunlara karşı ve her şeye rağmen gazetecilik yapan tüm emekçilerin yolu açık olsun.”

“Evlerde tencereler boş mutfakta yangın var”

Yeni yılda ülkemize adaletin gelmesini temenni eden Bankoğlu, ülkemizin yaşadığı ekonomik sorunlara da dikkat çekerek “2020 yılında ülkemize adaletin gelmesini umuyoruz. Güzel günler yakın ama şu anda ülkemiz ekonomik açıdan zor günler geçiriyor. İşsizlik büyük bir problem. Evlerde tencereler boş mutfakta yangın var. Ama ne yazık ki iktidarın ekonomi politikaları bu sorunlara somut çözümler üretebilir nitelikte değil. Bir yandan dış politikadaki gelişmeler, iç siyasetteki bu kötü gidişatı engellemek adına belki de Kanal İstanbul gibi dış politikadaki gelişmelerdeki bu hareketleri ekonomik siyasetin önüne geçmesi açısından yapıldığını düşünüyoruz. Ben hepinizin Gazeteciler Günü’nü Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında özgürce kutlamayı temenni ediyorum. Basın özgürlüğü bizim için çok önemli. Hangi siyasi görüşten olursa olsun bütün gazeteciler görevlerini layığıyla yapabilmeli. Çünkü gerçekten basın özgür olmazsa demokrasi de zayıflamış demektir. Gerçekten basın ne kadar özgür, ne kadar özgür şekilde dilediği şekilde haberleri yapabiliyor. Çünkü sizlerin görevi haberleri özgürce yapmak vatandaş ise bunları okuyarak bunları kendi ahlakı ve kendi görüşüne göre değerlendirerek bunu tahlil etmek durumunda. Sizler iktidara yakın olmadan havuz medyası olmadan yaptığınız haberlerde ne kadar özgürsünüz bunu siz benden daha iyi biliyorsunuz.” dedi.

Karakaş: “Ülkemiz gerçekten zor bir dönemden geçiyor”

CHP İl Başkanı Selim Karakaş da işsizlik sorununa dikkati çekerek konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Bartın’daki gazeteci arkadaşlarımızın nasıl güç koşullar altında çalıştığını hepimiz biliyoruz. Örgütlerimiz adına bugün bizlere vakit ayırdığınız için sizlere ben de teşekkür ediyorum. Vekilimin de bahsettiği gibi ülkemiz gerçekten zor bir dönemden geçiyor. Ülkedeki ekonomik sıkıntının görünmemesi açısından iktidarın havuz medyası aracılığıyla yaptığı yayınları da görüyoruz. Tam asgari ücretin açıklandığı gün yerli otomobil piyasaya sürüldü ve asgari ücret hiç konuşulmadı. Aslında hepimizin geçim sıkıntısı herkesin göz ardı ettiği bir noktadayız. İşverenler de çalışanlar da aynı durumda.

“İşsiz gazetecileri de düşünüyoruz”

Ülkemiz iç ve dış siyaset konusuna da güç bir dönemden geçiyor. Böyle bir ortamda ‘Çalışan Gazeteciler Gününü kutluyorum’ derken işsiz olan gazetecileri de düşünüyoruz. Çünkü birçok insan işsiz. Genç işsizlik hat safhada. Üniversite mezunlarının iş bulamadığı bir ülkedeyiz. Aslında bunlara dikkat çekmek gerekiyor. Tabi bütün bu koşullar altında yine de ben sizlerin Çalışan Gazeteciler Gününüzü kutluyorum. Önümüzdeki yılın ailemize, devletimize ve ülkemize barış ve huzur getirmesini diliyorum. Hukukun ve adaletin en üst seviyede tutulduğu bir Türkiye’de yaşamayı umut ederek sizlere yeniden teşekkür ediyorum.”

Bulut: “Basın mücadelesine devam ediyor”

Bartın Manşet Gazetesi İmtiyaz Sahibi Hacı Bulut ise Bartın’daki yerel basın adına yapmış olduğu kısa konuşmada “Biraz öncede sayın Vekilimizin ifade ettiği gibi ülkemizin koşulları belli. Hem ekonomik koşullar hem de basın açısından demokratik ortam, iklim maalesef giderek bozuluyor. Ama bir umut olmak açısından şunu da ifade etmek lazım. Ülkemiz her zaman zor dönemlerden geçmiştir. Şu veya bu sebeple çok sıkıntılı günleri olmuştur. Ama basın iyi de olsa zor da olsa mücadelesine devam etmektedir. Önümüzdeki yıllarda tekrar hem demokratik açıdan hem ekonomik açıdan daha güvenli daha başarılı bir basın oluşturmak için mücadeleye devam edeceğiz.” dedi.