'Hayat pahalılığını iliklerimize kadar hissediyoruz'

TÜRK-İŞ, duyurduğu eylem planı doğrultusunda ikinci mitingini Bartın'daki yüzlerce işçinin de katılımıyla Zonguldak'ta yaptı. Konuşmasında Hayat pahalılığı, Yüksek enflasyon, Adaletsiz vergi sistemi, İşsizlik, Kayıt dışı istihdam başlıklarını ele alan TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, 'Hayat pahalılığını iliklerimize kadar hissediyoruz. Güvencesiz çalıştırma gibi sorunların altında ezilmeyeceğiz. Bozulan ekonomin bedelini biz ödemeyeceğiz. 696 sayılı KHK ile kadroya giren işçilerin kanundan doğan haklarını aramaya devam edeceğiz. KİT'lerde ve kamuda taşeron işçilik sona erene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Örgütlenmenin önündeki engelleri tek tek aşacağız.' dedi.

'Hayat pahalılığını iliklerimize kadar hissediyoruz'

TÜRK-İŞ, “Zordayız Geçinemiyoruz” mitingi için Zonguldak’taydı

 

Erkan Hızoğlu

 

TÜRK-İŞ, ilkini Çerkezköy’de düzenlediği “Zordayız Geçinemiyoruz” mitinginin ikincisini 3 Eylül’de binlerce kişinin katılımıyla Zonguldak’ta Madenci Anıtı’nda gerçekleştirdi.

Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) ev sahipliğinde yapılan TÜRK-İŞ mitingine CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, CHP Milletvekili Eylem Ertuğrul, Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem, eski milletvekilleri, TÜRK-İŞ’e bağlı Sendikaların Genel Başkanları ile Genel Merkez ve Şubeler Yöneticileri, Kozlu Belediye Başkanı Altuğ Dökmeci, CHP İl ve ilçe başkanları, TMMOB Temsilcileri, KESK Temsilcileri, Vatan Partisi ve Sol Parti ile çok sayıda sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile Bartın’da TÜRK-İŞ’e bağlı sendikalara üye yüzlerce işçi başta olmak üzere binlerce işçi katıldı.

Miting öncesinde Madenci Korosu bir konser verdi. Konserin ardından Madenci Korosu’nda görev yapan madenciler konuşması sırasında kürsüde TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay’ın yanında yer aldı.

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay’ın mitingde gerçekleştirdiği konuşması sık sık işçilerin sloganlarıyla kesildi.

Mitingde, “Vergide adalet istiyoruz”, “TÜRK-İŞ nerede biz oradayız”, “TTK halkındır halkın kalacak”, “Direne direne kazanacağız”, “Madenci burada başkanının yanında”, “Yaşasın sınıfı dayanışması” sloganları atıldı.

Konuşmasında, hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, adaletsiz vergi sistemi, işsizlik, kayıt dışı istihdam, KİT Reformu, kaçak ocaklar gibi konulara yer veren Atalay, şu ifadeleri kullandı:

“Biz işçilerin, biz sendikacıların bizden başka sahibimiz yok. Bu ülkede örgütlendiğimiz zaman kapının önüne koyuyorlar. Üç kuruş ücret alınca diyorlar ki işçi müdürü geçti. Bu ülkede memur çok almıyor, işçi az alıyor. Emekli hiç almıyor. Asgari ücretli aldığı ücretle bir hafta geçinemiyor.

Ben depremde canı gönülden çalışan tüm madencilerimize, tüm işçilerimize teşekkür ediyorum. İşçilerimizin yaptıklarını tüm Türkiye gördü. Biz bu ülkede deprem olduğu zaman hatırlanıyoruz, bu ülkede maden kazası olduğu zaman yani bir işçi öldüğü zaman 5 işçi öldüğü zaman haber değiliz. 10’dan fazla işçi öldüğünde haberiz. 2011 yılında Maraş’ta 11 tane kardeşimizin cesetlerini, kısa zamanda İliç’te kardeşlerimizin cesetlerini bulamadılar. Biz bu dünyada bedel ödemeye devam ediyoruz.

“Yerin altı da, üstü de vatan”

Şu ana kadar TTK’da kayıtlı 3 bin 773 kardeşimiz can verdi. Özel ocaklarda kuralsız çalışan ocaklarda 373 kardeşimiz can verdi. Bizim için bu ülkenin altı da vatan üstü de vatan. Hiçbir farkı yok.  

Zonguldak’ın bana ne zaman ihtiyacı varsa iyi günde de kötü günde de kapı gibi yanlarında durmaya gayret ettim. Onlarda benim her zaman kapı gibi yanımda durdular. Hepinize teşekkür ediyorum, değerli kardeşlerim.

“Zordayız, geçinemiyoruz”

Kısa süre sonra Ankara’da büyük bir miting yapacağız. Biz ne istiyoruz? Ocak ayında aldığımızı Nisan ayında almıyoruz. Nisan’da aldığımızı Temmuz’da almıyoruz. Temmuz’da aldığımızı Aralık ayında almıyoruz. Kısacası şu; 12 ay çalışıyoruz, 10.5 ay maaş alıyoruz. Bu adil değil. Bu sürdürülebilir vergi sistemi değil. Bununla ilgili ülkeyi yönetenlere buradan bir daha sesleniyorum. Bir an evvel bu vergi sistemini gözden geçirin. Dayanma gücümüz kalmadı. Zordayız, geçinemiyoruz.

Burada madende çalışan karayollarında her işçinin ayrı sıkıntısı var. Yeraltında ayrı, yerüstünün ayrı sıkıntısı var. Ben arkadaşlarla beraber tamamının evet dediği bir mesele olduğunda altına imzamı atıyorum. Bir arkadaşımız hayır demeden ortaklaşa kamuoyunun büyük bölümünün memnun olduğu bir sözleşme imzaladık. Ne oldu? Bu kısa zamanda darmadağın oldu. Televizyonda doktor işçiden daha az alıyor oldu. Doktor da bizim, memur da bizim, emekli de, işçi de bizim. Onların meselelerini bu kürsüden haykırmaya devam edeceğim. Emekli 12 bin lira maaş alıyor. Bir hafta geçinemezsin. Asgari ücretli 17 bin TL ücret alıyor. 7 milyonun üstünde asgari ücretli var. Asgari ücret öyle bir noktaya geldi ki geçim ücreti oldu. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Çok alandan çok az alandan az vergi almak lazım. Ben buradan bu ülkeyi yönetenlere seslenmek istiyorum. Aldığımız ücret ortada. Bir ay bu ülkedeki herkes zenginler başta olmak üzere bir aylık kazançlarını devlete versinler biz de zaten yarı aç yarı tok yaşıyoruz bize de bir ay maaş vermesinler. Madem ülke düzelecekse hadi bakalım çok kazanandan çok, az alandan az. Haydi bakalım.

“Mazlumun ahını alanın iki yakası bir araya gelmez”

Biz işçiler belediyede daire başkanı değiliz. Ya çöp topluyoruz. Ya şoför, ya çaycıyız. Bizden ne istiyorsunuz? Üç kuruş para alıyoruz. Bizim ekmeğimize niye kan doğruyorsunuz. Belediye başkanı değişiyor işçi çıkartıyorlar. Bunu kabul etmek mümkün değil. İşçinin, yetimin mazlumun ahını almamak lazım. İki yakanız bir araya gelmez. Onun için biz işçiler omuz omuza olacağız ve her sorunu çözmek için mücadele edeceğiz.

“Sendikanızdan bilgi almadan emekli olmayın”

Bir aydır emekli maaşlarının bağlanma oranını konuşuyoruz. Şimdi alırsan yüzde 40 avantajlısın, yılbaşından sonra zarardasın. Böyle bir sistem olur mu? Bu alandan onun için sesleniyorum. Arkadaşlarımız bununla ilgili 1,5 aydır çalışma yaptılar yarın bitirecekler. Bizden haber almadan, sendikalarınızdan bilgi almadan emekli olmayın. Bu kabul edilebilir bir şey mi? Bu ucube sistemi biran evvel düzeltmek gerekiyor. Ben sizin yanınızdayım. Yoksulun, emekçinin, asgari ücretlinin, bu ülkeyi seven herkesin yanındayım.

“KİT reformu özelleştirme demek”

Sene başında KİT Reformu diye bir genelge yayınladılar. Bunun Türkçesi şu; Enerji, ulaştırma madenler. Kısaca diyor ki yönetimi 7 yapacağız, 4’ü Hazine ve Maliye Bakanlığından olacak 3’ü kurumdan olacak. Yerin altına girmeyen, enerji direğinin tepesine çıkmayan, asfalt dökmeyi bilmeyen o yönetime girse o kurumdan kime ne hayır gelir. Kısa zamanda Hakan başkan burada. Enerji Bakanıyla bir toplantı yaptılar. Ben Ulaştırma Bakanıyla görüştüm. Dediler ki önümüzdeki günlerde bunu çözeceğiz. Buradan bir daha sesleniyorum. Bunun adı özelleştirme. KİT’lere kadro hal olana kadar bu işin peşini bırakmayacağız. Bu genelgeyi biran evvel Maliye Bakanlığı geri çeksin. Zonguldak’ın huzurunu bozmaya, kamunun huzurunu bozmaya kimsenin hakkı yok. Ekonomik yönden yeteri kadar sıkıntı çekiyoruz. İş yerinde huzurumuz yok, evimizde huzurumuz yok. Bir de bu KİT Reformunu önümüze getirmeyin.

“Kaçak ocak sorunu”

Bu bölgede o kadar kaçak ocak var ki her gün bir kaçak ocaktan bir iş cinayeti haberi alıyoruz. Yıllardır sendikanız bunu dillendiriyor. Biz de her ortamda ifade ediyoruz. Bu kaçak ocak sorununa bir çözüm bulmak lazım. Bu sürdürülebilir bir iş değil. İnsanlar üç kuruş para için kuralsız çalışıyor, o ocaklarda can vermeye devam ediyor.

Her yerde ifade ediyorum. Biz bu ülkede yasama yargı yürütme değiliz. Biz bu ülkede gücümüzü sizlerden alıyoruz. Siz güç verdikçe sorunlarımızı dillendirmeye sonuna kadar devam ediyoruz. Bedeli ne olursa olsun her hafta bir alandayız haberiniz olsun. Emeğimizin karşılığını alana kadar mücadeleye devam edeceğiz.

“Hayat pahalılığı iliklerimize kadar yaşıyoruz”

Hayat pahalılığını iliklerimize kadar biz yaşıyoruz. Yüksek enflasyonu iliklerimize kadar biz hissediyoruz. Kayıt dışı, adaletsiz vergi sistemi, işsizlik, güvencesiz çalışma sorunları altında ezilmeyeceğiz. Onun için bozulan ekonominin bedelini biz ödemeyeceğiz. Bu alandaki sesi yetkililer duysun. Emeğin Başkenti’nden sesimizi duysunlar. Mücadeleye sonuna kadar devam edeceğiz.

“Kısa zamanda Ankara’da beraber olacağız”

Biz iki kelimelik bir şey istiyoruz. İnsan onuruna yakışır bir yaşam istiyoruz. Han, hamam istemiyoruz. Nefes almak istiyoruz. Bizim buradaki gür sesimizi ülkeyi yönetenlerin duymasını istiyoruz. Duydular duydular, duymayanlar bu ülkede sandıkta hesabını vermeye devam ederler.

Kısa zamanda Ankara’da beraber olacağız. Ankara’da beraber haykıracağız. Ücretlerimizin yerle bir olduğunu haykıracağız. Özelleştirmeyi, örgütlenmeyi haykıracağız.”