Bankoğlu: 'Bu cinayetten sorumlu herkes bu adliyede hesap verecek'

Amasra Maden Faciası'na ilişkin davanın 8. Duruşması öncesinde Bartın Adalet Sarayı önünde açıklama yapan CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, ailelere baskı yapıldığını dile getirirken maden faciasında sorumluluğu bulunan herkesin yargılanmasını istedi. Bartın'da bir dönem beraber milletvekili olarak görev yaptığı Adalet Bakanı Av. Yılmaz Tunç'a da çağrıda bulunan Bankoğlu, sonuna kadar davanın takipçisi olacaklarını belirterek 'Yaklaşık 660 gün geçti, adalet arayışı devam ediyor. Amasra Madeninde yangın devam ediyor. Ailelerin yüreğinde hepimizin yüreğinde de yangın devam ediyor. Biz davanın takipçisiyiz sürecin de takipçisiyiz. Bartın'da 4 dönem milletvekilliği yapmış, şu anda da adaletin başında olması gereken kişi yargıdan sorumluların kaçırılmasına göz yummamalıdır. Soruşturma izinleri verilmez, bu soruşturma izinleri yargı yoluyla alınmaya çalışılırken buna kulağını, gözünü, kalbini ve vicdanını kapatmamalıdır. Tüm sorumlular yargı önünde hesap verene kadar şehit ailelerimizle birlikte bu davanın takipçisi ve mücadelemize devam edeceğiz. Burada tüm ailelerimizin, susturulmaya çalışan, baskı gören tüm ailelerimizin yanındayız. Bu facia unutturulamaz çünkü bu bir kaza değil cinayettir. Bu cinayetten sorumlu herkes bu adliyede hesap verecek. Hiç kimse de bu yargıdan, adliyenin önünden kaçırılamayacak. Buna asla müsaade etmeyeceğiz.' dedi.

Bankoğlu: 'Bu cinayetten sorumlu herkes bu adliyede hesap verecek'

 

Nilay Meryem ÇÖMLEK

 

Bartın’da 14 Ekim 2022 tarihinde Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessese Müdürlüğünde meydana gelen ve 43 maden işçisinin hayatını kaybettiği patlamayla ilgili 4’ü tutuklu 23 sanığın yargılandığı davanın 8. Duruşması Bartın Adliyesinde görüldü.

Davanın geçtiğimiz aylarda gerçekleştirilen 7’nci duruşmasında açıklanan ara kararla tutuklu sanıklardan 3’ü hakkında “adli kontrol tedbiri” kapsamında “konutunu terk etmeme” yükümlülüğü ile tahliye kararı verilmişti.

Açıklanan ara kararda “olası kastla öldürme" suçundan tutuklu yargılanan ve haklarında bin 62’şer yıla kadar hapis cezası talep edilen sanıklardan Müessese Müdürü Cihat Özdemir, İşletme Müdürü Selçuk Ekmekci, İş Güvenliği ve Eğitim Başmühendisi Volkan Soylu ve Başmühendis Mehmet Tural için tutukluluk hallerinin devamına karar verilmişti.

“Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan yargılanan ve haklarında 22 yıl 6 aya kadar hapis cezası talep edilen diğer tutuklu sanıklardan Levent Aydın, Şahan Kahraman, İbrahim Hakan Mengeş hakkında ise Adli Kontrol Tedbiri kapsamında Konutunu Terk Etmeme yükümlülüğü ile tahliye kararı verilmişti.

Duruşma öncesi açıklama yaptılar

Dün sabah erken saatte başlayan 8’inci duruşma öncesinde ise Adliye önünde bir araya gelen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, Amasra Belediye Başkanı Recai Çakır, Çağdaş Hukukçular Derneği temsilcileri, siyasi parti temsilcileri, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Şubeler Platformu temsilcileri, dava avukatları ve şehit madenci yakınları bir kez daha tepkilerini dile getirerek gerçek sorumluların yargılanmasını ve hak ettikleri cezayı almalarını istedi.

Bankoğlu: “Acıları hala taze”

CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, ailelere baskı yapıldığını dile getirirken maden faciasında sorumluluğu bulunan herkesin yargılanmasını istedi. Bartın’da bir dönem beraber milletvekili olarak görev yaptığı Adalet Bakanı Av. Yılmaz Tunç’a da çağrıda bulunan Bankoğlu, sonuna kadar davanın takipçisi olacaklarını belirterek şöyle konuştu:

“Ben birkaç şey söyleyeceğim ama ailelerimize de söz vermek istiyorum. Çünkü ailelerin sessiz duyulsun istiyoruz. Kamuoyunun gündemine getirmek için, onların sesini daha fazla duyurmak için burada her seferinde açıklama yapıyoruz. Aileler baskılara maruz kalıyor. Üzüntülerini, öfkelerini dile getirirken zorlanıyorlar. Çünkü acıları hala taze… Çünkü ateş düştüğü yeri yakar. Ama işe giren aile yakınları, şehit ailelerimizin yakınları da var. Ben açıklamalar yapılırken onların baskılara uğradığını da biliyorum.

Başından beri olduğu gibi maden faciası davasının takipçisi olmaya devam edeceğiz. Maden şehitlerimizin ruhu şad olsun. Ailelerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Bunu sadece bir siyasi partinin temsilcisi olarak söylemiyorum, başından beri söylediğim gibi bu toprakların çocuğu bu topraklarda yetişmiş bir avukat, aynı zamanda bir milletvekili olarak söylüyorum. Çünkü maden faciası Bartın'da yaşandı ve biz Bartın'ı temsil eden herkes, Türkiye'den gözü kulağı Bartın’da olan her bir vicdanlı yurttaş gibi burada olunması gerekiyor. Ben isterdim ki diğer siyasi parti temsilcileri de burada olsun.

“660 gün geçti, adalet arayışı devam ediyor”

Bugün 8’inci duruşma için Bartın Adliyesi önündeyiz. 22 ay geçti. Yaklaşık 660 gün geçti, adalet arayışı devam ediyor. Amasra Madeninde yangın devam ediyor. Ailelerin yüreğinde hepimizin yüreğinde de yangın devam ediyor. Evet üzgünüz ama hep söylediğimiz gibi öfkeliyiz. Adalet arayışına devam edeceğiz. Tüm sorumluların bu adliyenin önünde yargılandığını görene kadar, şu an Bartın Adliyesi’nde 8’inci duruşması görülecek olan davada tüm sorumlular yargılanmıyor. Maden faciasının 16 ayının sonunda bazı yetkililere soruşturma izni verildi. TTK Genel Müdürü'ne ve Genel Müdür Yardımcısına ama bazı yetkililere yine TTK'da çalışan, Enerji Bakanlığında çalışan, Çalışma Bakanlığı'nda çalışan bazı yetkili müfettişlere soruşturma izni dahi verilmedi. Neden korkuyorsunuz? Soruyorum. Soruşturma izni dahi verilmeyen, soruşturma izni alınmak için mahkemeye başvurulup izin alınan bu insanlar neden bu mahkeme önünde yargılanamıyor, soruşturulamıyor? Ne soruşturma izni veriyorsunuz? Ne yargılamaya müdahil ediyorsunuz.

“Soruşturulmalıdır ve yargılanmalıdır”

Şimdi şunu hatırlatmamız lazım. Sayıştay raporları, emniyet fezlekesi yine bilirkişi ön inceleme raporlarında bu kurumu denetlemekle yükümlü olan Enerji Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı, TTK tüm bunların yetkilileri bu facianın sorumlusudur diye raporlar var. Bu kurumu denetlemekle yükümlü her kimse sorumluluğu bakidir. Enerji Bakanı sorumludur, Enerji Bakanlığı'nda bu kurumu denetlemekle yükümlü kimseler sorumludur. Soruşturulmalıdır ve yargılanmalıdır. Soruşturmadan kaçırılmalarına da, yargılamadan kaçırılmasına da asla müsaade etmeyeceğimizi, bunun sonuna kadar takipçisi olacağımızı bir kez daha buradan hatırlatmak istiyorum. Biz davanın takipçisiyiz sürecin de takipçisiyiz.

“Hiç kimse yargıdan kaçırılamayacak”

Bu Bartın’da 4 dönem milletvekilliği yapmış, şu anda da adaletin başında olması gereken kişi yargıdan sorumluların kaçırılmasına göz yummamalıdır. Soruşturma izinleri verilmez, bu soruşturma izinleri yargı yoluyla alınmaya çalışılırken buna kulağını, gözünü, kalbini ve vicdanını kapatmamalıdır. Tüm sorumlular yargı önünde hesap verene kadar şehit ailelerimizle birlikte bu davanın takipçisi ve mücadelemize devam edeceğiz. Burada tüm ailelerimizin, susturulmaya çalışan, baskı gören tüm ailelerimizin yanındayız. Bu facia unutturulamaz çünkü bu bir kaza değil cinayettir. Her zaman söylüyoruz; öngörülebilir ve önlenebilir her kaza cinayettir diyoruz. Bu bir cinayettir. Bu bir katliamdır. Bu cinayetten sorumlu herkes bu adliyede hesap verecek. Hiç kimse de bu yargıdan, adliyenin önünden kaçırılamayacak. Buna asla müsaade etmeyeceğiz.”

Çakır: “Yeterince kaynak aktarılmadığı için bu sonucu yaşadık”

Amasra Belediye Başkanı Recai Çakır da açıklamasında Hazine ve Maliye Bakanlığına devredilmesi tartışılan 19 KİT içerisinde TTK’nın da bulunduğuna dikkat çekerek “Bu acıyı hep birlikte paylaştık. Aslında kazanın olduğu günden bu yana altını çizdiğimiz en önemli mesele şuydu; Amasra Taşkömürü İşletmeleri Müessesesi gibi TTK'ya bağlı diğer müesseselere yeterince kaynak aktarılmadığı için, üretim zorlaması olduğu için biz bu sonucu yaşadık. 43 tane canımızı kaybettikten sonra TTK'ya alınan 2 bin işçiden 400 tanesi de Amasra için Bartın'da kuraları çekilmişti. Yine bunların 300’e yakını başka bölgelere kaydırıldı. Yakın dönemde 19 KİT içerisinde Hazine Maliye Bakanlığına devredilmesi tartışılan 19 KİT içerisinde TTK da var. Aslında tüm bu gelişmeleri üst üste koyduğumuzda uzunca süredir maden işletmelerinin gözden çıkarıldığı ve bugün bizi buraya toplayan acının da en temel nedeninin bu olduğunu görüyoruz. Bölge insanı iyi bilir, Mengen'e kadar yürüyerek madenlerini savunan ‘madenler halkındır, satılamaz’ diyen bölge insanı 43 madencisine de sahip çıkacak. Biz de o 43 madenci ve ailelerinin yanında tüm sorumluların hesap verene kadar bulunmaya devam edeceğiz.” dedi.

“Unutmayacağız, vazgeçmeyeceğiz”

Dava avukatlarından Avukat Evren İşler ise yaptığı açıklamada dosyanın ve davanın unutturulmaya ve üstünün kapattırılmaya çalışıldığını iddia ederek şunları söyledi:

“İlk günden bu yana takip ettiğimiz dosyada geldiğimiz aşamada aslında söylenebilecek çok fazla söz yok. Dosya içeriği ilk günden beri gösterdi, bu katliam göz göre gelen bir katliamdır. Üretim hırsının TTK'nın politikalarının, enerji politikalarının insanların hayatını nasıl yok saydığı ve nasıl katliama yol açtığı aslında bu dosyada bilinen bir gerçek. Bizler maden katliamı dosyalarında şunu çok sık görüyoruz; kamuoyu ilgisinin söndürülmeye çalışıldığını, gerçek sorumluların yargıdan kaçırılmaya çalışıldığını, insanların mücadeleden vazgeçilmeye çalışıldığını çok fazla gördük. Bu dosyada da görüyoruz.

Hala sorumluların bir bölümü, önemli bir bölümüyle ilgili soruşturma süreçlerinin devam etmesi, soruşturma izni verilmemesi ve bu süreçlerin yıllara yayılması aslında bize siz bu dosyayı unutacaksınız, siz insanların ölümünü unutacaksınız, buna alışacaksınız, buradan gideceksiniz, biz de bu dosyayı kapatacağız demenin bir yöntemi. Onlar bu yöntemi çeşitli çeşitli kereler uygularken biz size bir kere daha söyleyelim; Biz unutmayız, biz vazgeçmeyiz. Ailelerle birlikte burada gerçek sorumlular yargılanıp gerçekten hak ettikleri cezalarla cezalandırılıncaya kadar bizler burada olmaktan da, kaybettiğimiz canların hesabını sormaktan da vazgeçmeyiz. Biz buradayız. Hep beraberiz. Bütün sorumluların hesabını hep birlikte sormaya devam edeceğiz.”

İpçi. “Üretim hırsı, üretimsizliği de yanında getirdi”

KESK Şubeler Platformu adına konuşan Eğitim Sen Bartın Şube Başkanı İsmet İpçi de TTK’daki üretim hırsının aynı zamanda üretimsizliği de beraberinde getirdiğini belirterek  “14 Ekim 2022’de gerçekleşen bu elim olaydan sonra 43 tane gencecik canı kaybettik. Çok daha fazla üretim hırsı, 43 gencecik canımızı aldı. Bu çok daha fazla üretim hırsı aynı zamanda üretimsizliği de yanında getirdi. Bir buçuk yıldır TTK’da üretim yapılmıyor. Şu anda en atıl ocaklarda üretim yapılıyor. Üretim oranı yüzde 10, yüzde 20’lerde. Tabii kömürden daha önemlisi 43 tane gencecik kardeşimiz, arkadaşımız, eşimizi kaybettik bunun hiçbir telafisi yok. Biz hep şunu söyledik; bu bir kaza değildi. Kaza önlenebilir bir şey. Bu bir katliam. Gelişmiş ülkelerde aklın, bilimin sahip olduğu ülkelerin hiçbirisinde bu tür olaylar olmuyor.” dedi.

Madenci yakınları “adalet istiyoruz” dedi

Madenci yakınları ise yaptıkları açıklamalarda, “Kazanın olduğu için bu tarafa bizi yalnız bırakmayan herkese teşekkür ediyorum. Keşke Bartın'da diğer siyasetçiler, diğer yöneticiler sadece telefonla arayarak başsağlığı dilemek yerine bizim yanımızda olsalardı şimdi. Bizim acımızı paylaşan herkese teşekkür ediyorum. Sadece adalet istiyoruz. Başka hiçbir şey istemiyoruz. Sadece adalet.

Ben listeye bakıyorum, kardeşimin ismini görüyorum. Resimlere bakıyorum kardeşimin resmini görüyorum. Yaklaşık iki sene oldu ve biz sessiz bir şekilde hak aramaya yorulduk demeyeceğim. Haksızların haklı olduğu bir dönem öyle bir dönem ki haksızların haklı olduğu, haklılığımızı savunurken haksız olduğumuz bir dönemi yaşıyoruz. Orada benim kardeşimin ismi ya da diğerlerinin ismi olmamalıydı. Çünkü o insanların hiçbir suç yok. O insanların hiçbir suçu yok ve suçsuzluklarını ispatlamak bize düşüyor. Ben yaklaşık bir yıl önce avukatımla görüştüğüm zaman ‘suçluyu mu savunmak kolay, suçsuzu mu?’ diye sorduğumda bana ‘suçluyu savunmak kolay’ dedi. Çünkü her şekilde suçlu. Suçsuz, haklı olanı savunmak daha zor. Çünkü haklılığını ispat etmek bu zamanda, bu devirde çok zor gerçekten ve gerçekten bunu yaşıyoruz.” ifadelerini kullanarak adalet istedi.